Türkiye’nin hızlı adımlarla yol alan iş makineleri sektörü, 2007 yılında ihracatını da yüzde 60 oranında artırarak göz doldurdu. Bu başarının yakalanmasında türkiye’nin sahip olduğu nitelikli firmaların yanısıra sektörün ilk ve tek derneği...


Ülkelerin ekonomik ve sosyal alanda kalkınmasını sağlamak için yapılması zorunlu olan yol, su, elektrik, baraj, köprü, iletişim ağlarının inşası ancak iş makineleri ile mümkün olabiliyor.

Dolayısıyla, bir ülkenin ekonomik ve sosyal yönden kalkınmışlığı, sahip olduğu iş makinelerinin sayı ve niteliğine bakılarak ölçülüyor denilebilir. Türkiye’deki büyüme ve gelişime paralel olarak iş makinesi sektöründe de ciddi gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmeler paralelinde sektörü temsil etmesi amacıyla 2002 yılında kurulan Türkiye İş makineleri Distribütörleri ve İmalatçıları Birliği (İMDER) sektörün ilk ve tek derneği olarak çalışmalarını sürdürüyor. İMDER Genel Sekreteri Faruk Aksoy ile Türkiye iş makineleri sektörünü konuştuk.

2007 YILINDA İŞ MAKİNESİ İHRACATI YÜZDE 63 ARTTI

Dünyada yeni iş makinesi satışının yıllık ortalama 115 milyar dolara ulaştığına dikkatleri çeken İş Makineleri Derneği (İMDER) Genel Sekreteri Faruk Aksoy, topyekûn pazarın büyüklüğünün de 250 milyar dolarlık bir ciroya ulaştığını söylüyor. Türkiye iş makineleri sektörünün büyüklük ve satış adetlerine de değinen Faruk Aksoy, Türkiye 2002 yılında iş makineleri sektöründe Avrupa’da 16. sırada iken, 2006 yılına gelindiğinde Avrupa’nın 5. büyük pazarı konumuna gelinmiş bulunduğuna dikkatleri çekiyor. İş makineleri sektörünün ihracatta 2007 yılı itibariyle yüzde 63’lük büyüme yakaladığını belirten Faruk Aksoy, yurtiçinde ise, Türkiye ekonomisinin yaklaşık yüzde 2’sini oluşturan bir sektör durumunda olduklarını belirtiyor. İş makineleri sektörünün 2007 yılında ihracatta yüzde 63’lük bir büyüme yakaladığını tekrarlayan Aksoy, böylece sektörün 803 milyon dolarlık ihracat rakamına ulaştığını ortaya koyuyor.

2008’DE SEKTÖR KÜÇÜLECEK

Halen iş makineleri sektöründe yaklaşık 550 firmanın faaliyet gösterdiğine değinen Aksoy, sektörün 15 bin 500 kişiye istihdam sağladığına dikkatleri çekiyor. Büyümeye paralel olarak Türkiye pazarında iş makineleri ihtiyacının yüzde 80’inin distribütörler tarafından karşılandığını söyleyen Aksoy, yüzde 20’sinin ise imalatçı firmalar tarafından karşılandığını belirtiyor. Yerli sanayi üretiminin yüzde 35’inin dış pazarlarda alıcı bulduğunu belirten Aksoy, üretim kapasitesinin iç talebi karşılama oranının ise yüzde 70 olduğunu söylüyor.

“SEKTÖRÜN SESİNE KULAK VEREN İLGİLİLERE TEŞEKKÜR EDİYORUZ”

İş makineleri sektörünün 2008 yılına sıkıntılı başladığı ancak sonradan yetkililerin sektörün sesine kulak verdiğini belirten Aksoy, “Maliye Bakanlığı 2008 yılı başında KDV oranlarına ilişkin yeni bir düzenleme yaptı. Bu düzenleme finansal kiralama sektöründe yüzde 1’lik KDV teşvikini ortadan kaldırdı. Yeni düzenleme sonrası en başta leasinge konu olan iş makineleri sektöründe yüzde 18’e çıkan KDV oranıyla satışlar yarı yarıya düşmüştü. Sonrasında bakanlar kurulu kararıyla sektörün yüzde 70’ini oluşturan iş makineleri grubunda (Bekoloder,Paletli Ekskavatör; Lastikli Ekskavatör) bütün alım ve satımlarındaki KDV oranı yüzde 8 olarak belirlendi. Bu önemli ve olumlu bir gelişmedir. Bu yönüyle sektörün sesine kulak veren ilgililere teşekkür etmemiz gerekiyor. Gündemimizde olan ana konularından bir diğeri ise iş makinelerinin tescillenme sıkıntısının giderilmesidir. Üç yılı aşkın bir süredir iş makinelerinin otomobil gibi tescillenmesi talebini yetkililere iletmekteyiz. Bu işin çözüm noktasında ise başta Başbakanlık, İç İşleri Bakanlığı ve Sanayi Ticaret Bakanlığı bulunmakta .

Buradaki talebimiz tescilin yaygınlaştırılması, kolaylaştırılması, ülke genelinde otomasyona ve bilgi ağına bağlanması ve otomobil sektörü ile aynı tescil işlemlerine haiz olması. Bu konuda kanun var ama çalıştırılmıyor. Biz İMDER olarak diyoruz ki; bir iş makinesini satın alan veya devir alan kişi kanunen (2918 sayılı Karayolları Kanunu) iş makinelerini bağlı bulundukları Ticaret veya Ticaret ve Sanayi Odasınca tescil ettirmeli ve devirleri noterler aracılığı ile gerçekleştirmeli. Ama uygulamada yaşanılan zorluklar ya da mücbir bir sebep olmayınca bu yapılmıyor ve bunun getirdiği sıkıntılar söz konusu” diyor.

TESCİLSİZ MAKİNELER OLUMSUZLUK YARATIYOR

Tescilsiz makinelerin birçok olumsuz durumu ortaya çıkarabildiğine değinen Aksoy, bu makinelerin kayıt dışılığa bağlı olarak ortalama yıllık 35 milyon YTL vergi kaybı ortaya çıkardıklarını belirtiyor. Tescilsiz makinelerin kolay çalınabilmesinin söz konusu olabildiğini söyleyen Aksoy, 2006 yılında çalınan iş makinelerinin maddi olarak değerinin, otomobil çalınmalarının dörtte birine denk düştüğünü belirtiyor. Aksoy tescilsiz makinelerde yaşanan bir diğer olumsuzluğun da iş makinelerinin hurdaya ayrılmasında sıkıntı yaratması olduğunu belirtiyor.

SEKTÖR HÜKÜMETTEN MİKRO REFORM BEKLİYOR

Leasing başta olmak üzere hükümetten sektörün gelişimine dönük mikro reform beklentilerinin sürdüğünü dile getiren Aksoy, “Operasyonel leasing kanunun bir an önce yürürlüğe girmesini bekliyoruz. İlk olarak vadeli ithalattan alınan yüzde 3 Kaynak Kullanım Destekleme Fonu (KKDF) var mesela. Bu fonun makine sektöründe nihai ürün imalatında kullanılan ara mallardan alınmaması gerektiğini düşünüyoruz. Ürünün imalatı sırasında her türlü mali yükümlülükler yerine getirilirken, bir de ara mallardan pay alınması garip kaçmaktadır. Ar-Ge bugün çok önemli hale geldi. Her sektör artık katma değerli üründen söz ediyor. Bizim sektörümüz için, Ar-Ge Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkındaki Kanun Tasarısında en az 50 Ar-Ge personeli çalıştırma şartı yer alıyor. Bu sayının uygulamada zorlukları var. Makine sektörü için bu sayının 10 olarak belirlenmesi, uygulama için daha reel bir yaklaşım olacaktır” diyor.

HÜKÜMET, İKİNCİ EL MAKİNE İTHALİNE KARŞI KARARLI DURMALI

Türkiye’de 10 yaşına kadar 38 kalem iş makinesinin ithalinin serbest bir şekilde yapılmakta olduğunu belirten Aksoy, iç pazar imalatı ve ithalat ile beraber ikinci el iş makinelerinin genel anlamda fazlalık vermeye başladığını belirtiyor. Burada müşterilerin ellerinde bulundurdukları ikinci el makineleri satarak sıfır makine almalarının sektörü doyma noktasına getirmeye başladığını söyleyen Aksoy, “Fakat ikinci el iş makine sektörü ihtiyaçları fazlası ile karşılayabilecek potansiyele sahip olmasının yanında artık doyum noktası na geldiği için fazla makineleri da Irak, Suriye, İran pazarına göndermeye başladı. Tabi bunun yanında Avrupa’da 175 bin adet ikinci el iş makine fazlalığı bulunduğu göz önünde tutulur ve Türkiye pazarının sıfır ve ikinci el 15 bin adetler civarında 2006 yılında gerçekleştiği tahmin edilirse, karşımıza ciddi bir risk çıkmaktadır. Yani Türkiye’nin ikinci el iş makinesi çöplüğüne dönmemesi için bu konudaki kararlı tutumun devam ettirilmesi gerekmektedir. İMDER olarak sektöre katkı sağlayacak hükümetten beklemiş olduğumuz mikro reformların amacını şöyle özetlememiz mümkün. Türkiye hâlihazırda imarla, inşaatla gelişen bir ülke konumundadır ve bu büyük projelerin can damarı niteliğindeki iş ve inşaat endüstrisine verilen teşviklerin aralıksız devam etmesi gerekir. Bunların sekteye uğraması demek, Türkiye’nin kalkınma hamlesinin sekteye uğraması demektir. Kısacası taleplerimizin tek taraşı değerlendirilmemesi gerekir” diyor.

YABANCI YATIRIMCILARIN GÖZÜ TÜRKİYE’DE

Türkiye’nin Avrupa iş makineleri pazarında beşinci büyük ülke olması, yabancı sermayenin bakışını değiştirdiğini belirten Aksoy, “Artık Türkiye, büyük iş makineleri üreticilerinin ortak aradığı, yatırımlar için görüştüğü bir ülke konumunda ve bölgenin lojistik ülkesi olmaya aday. İş makineleri sektörü yatırımlarla doğrudan bağlantılı bir sektördür. Özellikle de inşaat, madencilik, orman ürünleri ve üretim yapan sektörlerin geliştiğini ve büyüdüğünü iş makinesi, forklift satış rakamlarına bakarak anlayabilirsiniz. Genel olarak ifade etmek gerekirse bayındırlık, inşaat, maden, endüstriyel ve kamu alanındaki büyümenin barometresi bir bakıma iş makineleridir. Yeni makinenin ülkemizde Avrupa’ya göre yüzde 30 daha ucuz olmasına rağmen aşırı rekabet olması sektörün dezavantajıdır. Hızla büyüyen ve gelişen pazar şartlarının etkisiyle ülkemizdeki rekabet Avrupa ülkelerinden daha fazla ve çetin şartlarda geçmektedir. Ürünlerdeki kar marjı ortalama yüzde 5’i geçmemektedir” diyor.

KOBİ’LER STANDARTLARI YAKALAMALI

Sektörde faaliyette bulunan firmaların öncelikle imalat ve satışı gerçekleştirilen tüm ürünlerde AB ve CE norm ve standartlarını mutlak surette uyması gerektiğine değinen Aksoy, “Ekonomik krizlerden asgari düzeyde etkilenmeleri için Şrmalar ihracata yönelmeliler. Bunun için de sektör ile ilgili yurtdışı ve içi fuarlara mutlaka katılmalılar. Tabi ki ileriye yönelik planlı tanıtım ve pazarlama stratejilerini oluşturmalılar” diye konuşuyor. uygulama için daha reel bir yaklaşım olacaktır” diyor.

HÜKÜMET, İKİNCİ EL MAKİNE İTHALİNE KARŞI KARARLI DURMALI

Türkiye’de 10 yaşına kadar 38 kalem iş makinesinin ithalinin serbest bir şekilde yapılmakta olduğunu belirten Aksoy, iç pazar imalatı ve ithalat ile beraber ikinci el iş makinelerinin genel anlamda fazlalık vermeye başladığını belirtiyor. Burada müşterilerin ellerinde bulundurdukları ikinci el makineleri satarak sıfır makine almalarının sektörü doyma noktasına getirmeye başladığını söyleyen Aksoy, “Fakat ikinci el iş makine sektörü ihtiyaçları fazlası ile karşılayabilecek potansiyele sahip olmasının yanında artık doyum noktasına geldiği için fazla makineleri da Irak, Suriye, İran pazarına göndermeye başladı. Tabi bunun yanında Avrupa’da 175 bin adet ikinci el iş makine fazlalığı bulunduğu göz önünde tutulur ve Türkiye pazarının sıfır ve ikinci el 15 bin adetler civarında 2006 yılında gerçekleştiği tahmin edilirse, karşımıza ciddi bir risk çıkmaktadır. Yani Türkiye’nin ikinci el iş makinesi çöplüğüne dönmemesi için bu konudaki kararlı tutumun devam ettirilmesi gerekmektedir. İMDER olarak sektöre katkı sağlayacak hükümetten beklemiş olduğumuz mikro reformların amacını şöyle özetlememiz mümkün. Türkiye hâlihazırda imarla, inşaatla gelişen bir ülke konumundadır ve bu büyük projelerin can damarı niteliğindeki iş ve inşaat endüstrisine verilen teşviklerin aralıksız devam etmesi gerekir. Bunların sekteye uğraması demek, Türkiye’nin kalkınma hamlesinin sekteye uğraması demektir. Kısacası taleplerimizin tek taraşı değerlendirilmemesi gerekir” diyor.

YABANCI YATIRIMCILARIN GÖZÜ TÜRKİYE’DE

Türkiye’nin Avrupa iş makineleri pazarında beşinci büyük ülke olması, yabancı sermayenin bakışını değiştirdiğini belirten Aksoy, “Artık Türkiye, büyük iş makineleri üreticilerinin ortak aradığı, yatırımlar için görüştüğü bir ülke konumunda ve bölgenin lojistik ülkesi olmaya aday. İş makineleri sektörü yatırımlarla doğrudan bağlantılı bir sektördür. Özellikle de inşaat, madencilik, orman ürünleri ve üretim yapan sektörlerin geliştiğini ve büyüdüğünü iş makinesi, forklift satış rakamlarına bakarak anlayabilirsiniz.

Genel olarak ifade etmek gerekirse bayındırlık, inşaat, maden, endüstriyel ve kamu alanındaki büyümenin barometresi bir bakıma iş makineleridir. Yeni makinenin ülkemizde Avrupa’ya göre yüzde 30 daha ucuz olmasına rağmen aşırı rekabet olması sektörün dezavantajıdır. Hızla büyüyen ve gelişen pazar şartlarının etkisiyle ülkemizdeki rekabet Avrupa ülkelerinden daha fazla ve çetin şartlarda geçmektedir. Ürünlerdeki kar marjı ortalama yüzde 5’i geçmemektedir” diyor.

KOBİ’LER STANDARTLARI YAKALAMALI

Sektörde faaliyette bulunan firmaların öncelikle imalat ve satışı gerçekleştirilen tüm ürünlerde AB ve CE norm ve standartlarını mutlak surette uyması gerektiğine değinen Aksoy, “Ekonomik krizlerden asgari düzeyde etkilenmeleri için firmalar ihracata yönelmeliler. Bunun için de sektör ile ilgili yurtdışı ve içi fuarlara mutlaka katılmalılar. Tabi ki ileriye yönelik planlı tanıtım ve pazarlama stratejilerini oluşturmalılar” diye konuşuyor.

SPOT:

“ İş makineleri sektörünü ihracatta 2007 yılında yüzde 63’lük bir büyüme yakalayarak 803 milyon dolarlık ihracat rakamına ulaşmış durumda. Sektör yurtiçinde ise, Türkiye ekonomisinin yaklaşık yüzde 2’sini oluşturuyor. ”

KUTU:

RAKAMLARLA İŞ MAKİNELERİ SEKTÖRÜ

>> Ülke ekonomisinin yüzde 2’sini oluşturuyor

>> 550 firma faaliyet gösteriyor.

>> 100 imalatçı firma bulunuyor.

>> 220 yan sanayi firması var.

>> Ülke talebinin % 83’ü distribütör, %17’si imalatçı firmalar tarafından karşılanıyor.

>> Sektörde 15 bin 500 kişi çalışıyor.

>> İmalat sanayisinde 10.500 kişi çalışıyor.

>> Yıllık ortalama 1,2 milyar dolarlık iç satış gerçekleştiriliyor.

>> 50 ülkeye ihracat yapılıyor. Bunun 13’ü AB Ülkesi.

>> 66 yılda 88 bin adet iş makinesi satıldı.

>> Sektörün yıllık ekonomik hacmi 4,2 milyar dolar.

>> Dünyada sıfır makine satışları yılda 85 milyar dolar.

>> Dünya iş makineleri ticaret hacmi 110 milyar dolar.

>> Türkiye, Avrupa’nın beşinci büyük pazarı.

>> Hedef, 10 yıl içerisinde Avrupa’nın en büyük üçüncü pazarı olmak

>> Türkiye, Çin’den sonra en hızlı büyüme oranına sahip ikinci pazar.