Ambalaj makinecileri derneği başkanı cemal ayla, amaclarının Sadece ambalaj makineleri sektorunde değil genel olarak makinecilik sektorunde bilinclenme ve farkındalık yaratmak olduğunu soyluyor. ayla, “sektorden bir iki firmanın bilerek veya bilmeyerek uretimdeki veya hizmetteki kotuluğu, tum sektoru kirletmektedir. bu sadece ambalaj makinesi sektorunu değil, tum turk makine imalatcılarını etkilemektedir” diyor.



Marketten alışveriş yaptığımızda aldığımız ürünlerde, cebimizdeki kâğıt mendilde, otomobilimizde kullandığımız motor yağında, ofisimize aldığımız elektronik malzemelerde, kullandığımız kozmetik ürünlerinde, giyim eşyalarında, CD’lerde, beyaz/kahverengi eşyalarda, eve aldığımız ütü masasında, hastalandığımızda eczaneden aldığımız ilaçlarda, kısacası hayatın tüm kesimlerinde ambalajlanmış ürünlerle karşı karşıyayız. Bu karşılaşmada yüz yüze kaldığımız tüm operasyonlarda mutlaka bir ambalaj ve bunu üreten makineler kullanılmıştır.

“ALINMASI GEREKEN COK YOL VAR”

Birleşmiş Milletler 2007 verilerine göre dünyada ambalaj makineleri ihracatı pazarı 13.3 milyar dolarlık hacme sahip. Bunu yarısından fazlasını Almanya (5.4 milyar dolar) ve İtalya (3.7 milyar dolar) tek başına gerçekleştiriyor. Yine aynı kaynakların verilerine göre Türkiye’nin dünya pazarlarına ihracatı 31 milyon dolar civarında ve bu rakamla 21. sırada yer alıyor. İthalatımız ise 262 milyon dolar olarak görülmekte. İhracatımız TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) rakamlarına göre ise 45 milyar dolar görünüyor, ithalat ise 308 milyon dolar. Ambalaj Makinecileri Derneği (AMD) Başkanı Cemal Ayla, bu veriler ışığında aslında sektördeki sıkıntının sadece envanterde olmadığını söyleyerek, “Aslında somut ve tek olması gereken rakamların bile neredeyse ihracatta yüzde 50, ithalatta yüzde 20 saptığını görüyoruz” diyor. Dünya ve Türkiye rakamlarına bakınca daha alınması gereken çok yol olduğunu aktaran Ayla şöyle devam ediyor: “Sektörden bir iki firmanın bilerek veya bilmeyerek üretimdeki veya hizmetteki kötülüğü, tüm sektörü kirletmektedir. Bu sadece ambalaj makinesi sektörünü değil, tüm Türk makine imalatçılarını etkilemektedir. İnanıyorum ki bu farkındalığı, bilinçlenmeyi sağlarsak gelişimimiz çok hızlı olacaktır. Neredeyse 1/10 olan ihracat/ithalat rakamları oranını makine üreticileri lehine değiştirmeye yönelik yapacağımız çalışmaların bile ülkemiz için önemi tartışılmazdır.”

Ambalajlama makineleri ve bunlarla birlikte çalışan tamamlayıcı makineleri üreten firmaların bir araya gelerek kurdukları Ambalaj Makinecileri Derneği’nin (AMD) amacı, Türk ambalaj makinelerinin ulusal ve uluslararası piyasalardaki kimliğini olumlu yönde artırarak, bu makinelerin üretiminin uluslararası normlarda tercih edilen ürünler seviyesine çıkarmak. AMD Başkanı Cemal Ayla, derneğin sektörde uzun yıllar faaliyet gösteren sadece kendisinin değil sektörün de daha ileri taşınmasını gerekli gören KOBİ ölçekli firmalar tarafından kurulduğunu söylüyor. Ayla şöyle devam ediyor: “Uzun yıllar meslektaşlarımızın bir araya geldiği platformlarda kurulmasından söz edilen ama bir türlü kurulamayan derneğimiz, ASD Ambalaj Sanayicileri Derneği’nin altyapı ve personel desteği ile 2006 yılı sonunda AB ve gelişmiş ülkelerde mesleki sivil toplum örgütlerinin karşılığı olarak kurulmuştur. Gelecek hedeşeri olan ve bu amaçla yatırımlar yapan işadamlarının bir araya gelerek meydana getirdikleri bu oluşum, ülke ekonomisine gün geçtikçe daha fazla katkı sağlayan Ambalaj Makineleri sektörüne yeni bir vizyon getirmiştir. AMD ikinci yaşını henüz tamamlamıştır. Derneğimizin kuruluşundan bu yana, arzu edilen ve hak ettiği büyüklüğe ulaşamamasındaki en büyük engel, meslektaşlarımızın kendilerine çeşitli faydaları sağlayacak sivil toplum kuruluşlarına destek verme bilincinin çeşitli nedenlerle yeteri kadar olgunlaşmamış olmasıdır.”

İHRAC EDİLEN MAKİNENİN APARATLARI İTHAL

Türkiye’de envanter olmamasnın ve ihraç edilen makinelerin, aparatların bile ithal ediliyor olmasının çok acı olduğuna değinen Ayla, “Bunun ülkemize, makinecilere iki yönlü zararı vardır. Bu yönlerden birisi meslektaşlarımızın birbirinin neler ürettiğinden habersiz olması ve birbirinin daha ucuz taklidi aynı makinelere odaklanması sebebiyle birbirimizin fiyatını kırmamıza, zayışamamıza sebep olmasıyken, diğeri ise piyasadaki alıcıların bu bilgilere ulaşamadığı için gereğinden fazla pahallı veya kalitesiz/ ucuz ithal ürünleri almak zorunda kalmasıdır” diyor. Ayla, genel piyasa bilgisi ve tecrübesiyle, ambalaj sektöründeki makine imalatçı meslektaşların tamamı bir potaya koyulduğunda dahi Avrupa’daki bir iki firmanın ölçeği ancak yakalanmaktadır diyor. Türkiye’de ambalaj makineleri üretim sektörünün çok sayıda küçük firmadan meydana geldiğinin altını çizen Ayla, “Firmaları incelediğinizde görüyorsunuz ki Türk insanına has aşırı girişimcilik ruhu ile firmalar, birbirinden ayrılarak çoğalan küçük işletmeler halindedir. Bildiğim kadarıyla ISO ilk 1000 de yer alan bir meslektaşım yoktur” diye konuşuyor. Piyasada iş yapmak için kullanılan tek argümanın düşük fiyat olduğunu belirten Ayla şöyle devam ediyor: “Bu da piyasayı, gelişmeyi ters anlamda etkilemektedir. Ülkemizde doğru düzgün çoğu sektörde olmadığı gibi, ambalaj makineleri sektöründe de envanter, istatistiki bilgi yoktur. Piyasada iş yapan firmaları fuarlardan, müşterilerimizden, tedarikçilerimizden öğrenebilmekteyiz.

Çoğunluğu İstanbul olmak üzere, İzmir, Konya, Ankara, Gaziantep gibi şehirlerde kümelenmiştir. Genelde ambalaj malzemelerini ağırlıkla kullanan bölgelerde, sanayi kuruluşlarının yakınlarında, tedarikçilere yakın yerlerde kendiliğinden toplanma olmuştur. Örneğin ülkemizdeki belirli büyüklüğe sahip üç ambalaj fuarına katılan, ambalaj sektörü ile ilgi üretici+satıcı+temsilciyi alt alta koyduğunuzda 500?e yaklaşan sayıda firma görülmektedir. Bir bu kadar firma da fuarlara katılmayan, tanıtımdan uzak ama ambalaj makinesi imal eden atölye vardır diye düşünüyorum.”

Ayla, “OAİB’den ihracatçı firma kayıtları nda GTİP numaralarından ihracatçı firmaları taradığınızda dahi bir sürü firma adı görünmektedir. Önümüzdeki günlerde OAİB desteği ile ülkemizden 842230..;842240..;842290 GTİP numaralı ihracat yapan firmalar içinde yapacağımız çalışma ile en azından üretici, aracı, kullanıcıları belirleyip sektörel envanter için ciddi bir katkıda bulunacağız” diyor.

2008 yılında kurulan NACE kod sistemiyle bu bilinmezliğin bir nebze dahi olsa aşılacağını umduklarını aktaran Ayla, “Elimizde şu var diye net ve doğru bir veri maalesef bulunmamaktadır. Piyasada olan geçmişimiz, sektörde eski olan firmaların ve kurucularımızın çabaları, ASD Ambalaj Sanayicileri Derneği ile OAİB?nin maddi manevi destekleri ile önümüzdeki birkaç yılda ülke çapında verilere ulaşmaya ve derneğimize kazandırmaya çalışacağız” diyor.

AMD Başkanı Ayla ambalaj makinesini ‘herhangi bir ürünü, tüketici veya ara kullanıcı için, herhangi bir hazır ambalaj veya ambalaj malzemelerinden imal edilmiş şekillendirilmiş kap içine dolduran, yerleştiren, koruyucu herhangi bir ambalaj malzemesi ile saran, kapağını kapatan, etiketleyen, koliye yerleştiren, koruyucu film ile saran benzer birincil veya ikincil ambalajlama operasyonunu gerçekleştiren makineler’ olarak tanımlıyor.

Ayla, ürünün depolanabilmesi, taşınabilmesi için gerekli operasyonların ambalajlama sırasında uygulandığını söyleyerek, “Gerçekleştirilen işlemle ambalajlanan ürün tüm kimyasal veya fiziksel dış etkenlerden korunur, raf ömrü uzatılır, üretim / son tüketim tarihi, kaynağı gibi informatik bilgilerin kullanıcıya ulaştırılmasını sağlayacak işlemleri yapar” diyor. Söz konusu ürünün içeriğinin, üreticisi hakkında bilgileri vererek tüketiciye güvence duyacağı formatı yaratmanın ambalaj makinesinin işi olduğunu ifade eden Ayla, “Ayrıca ürünlerin farklı ambalaj materyallerinin kullanılarak albeni içinde sergilenebilmesini sağlayacak işlemleri yapmak da ambalaj makinesinin gerçekleştirdiği görevlerdendir” diye konuşuyor.

Ayla şöyle devam ediyor: “Günümüzde yaşam koşullarımızı ve endüstriyel / perakende tüketim alışkanlıklarımızı düşündüğümüz zaman ambalajlama operasyonlarının dolayısıyla bu işleri yapan ambalaj makinelerinin hayatımızdaki yerinin önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Marketten alışveriş yaptığımızda aldığımız ürünlerde, cebimizdeki kağıt mendilde, sigara paketinde, otomobilimizde kullandığımız motor yağında, ofisimize aldığımız elektronik malzemelerde, kullandığımız kozmetik malzemelerinde, kullanılan zücaciye ürünlerinde, giyim eşyalarında, temizlik malzemelerinde, CD’lerde, beyaz/kahverengi eşyalarda, eve aldığımız ütü masasında, hastalandığımızda eczaneden aldığımız ilaçlarda, hayatın tüm kesimlerinde ambalajlanmış ürünlerle karşı karşıyayız. Bu karşılaşmada yüz yüze kaldığımız tüm operasyonlarda mutlaka bir ambalaj malzemesi kullanılmıştır ve ambalaj makinesi operasyonu vardır. Özellikle operasyonlarda kullanılan endüstriyel ambalaj malzemelerinin ve ürünlerin volümleri yükseldikçe daha fazla otomasyona sahip, sofistike ambalaj makinelerine ihtiyaç duyarız.?

“YETERLİ DESTEK ALAMIYORUZ”

İçinde bulunulan kriz ortamında meslektaşlarından derneğe yeterli desteği alamadı klarını ve bu sebeple gereken büyümeyi gerçekleştiremediklerini söyleyen Ayla, “Halbuki aynı masa etrafında oturabildiğimiz zaman hepimizin ortak yararına olacak bir çok çalışmayı yaratacağımız sinerji ile gerçekleştirebileceğiz. Örneğin sorunlarımız ülkemizdeki diğer sektörlerin makinecileriyle aynıdır” diyor.

Sektörde çok sayıda firma ve girişimcinin faaliyet göstermekte olduğunu dile getiren Ayla, “Firmaların büyük çoğunluğunun üretim ölçekleri küçüktür. Ekonomik ölçülerde üretim yapılmadığından firma başına yaratılan üretim değeri de gelişmiş batı toplumlarına ve global piyasada yer alan firmalara kıyasla küçüktür” diyor.

Ayla’ya göre; İstanbul’da faaliyet gösteren ambalaj makinesi, yan sanayi ve ekipman imalatçıları yeterli büyüklükte ve doğru yerlerde üretim alanlarına sahip olamadığı için başta küçük yerde üretim yapma zorunluluğu olmak üzere benzer problemleri aşamamakta, küçük ölçeklerde ve sıkışık bir vaziyette faaliyet göstermek zorundalar. Ayla üretim aşamasındaki sorunları ise şöyle açıklıyor:“Üretim girdi maliyetleri, işe gerekli malzemenin tedarik edilememesi, yan sanayi /ekipman konusunda ihtiyacı olan kalemi bulunamaması, kullanılması gereken malzeme yerine farklı ölçüde malzeme almak zorunda kalınması veya 2. kalite ürünleri kullanmak zorunda kalınması nedeniyle rakip ülkelere özellikle gelişmiş ve kuvvetli yan sanayisi olan ülkelere kıyasla yüksektir. Bütün maliyetine katlanılarak ithal edilen ürünlerde de fiyat, rekabet edebilirlik, teslim süresi ve tedarik problemi büyümeyi önleyici diğer bir faktördür. Genellikle KOBİ düzeyindeki firmaların uygun kredi koşulları hakkında bilgi sahibi olmadığını belirten Ayla, “Banka kredi faizleri yüksektir ve firmalara firmaları destekleyecek mentalite ile yanaşmamaktadırlar” diyor. Firmaların AR-GE konusunda bilgilerinin de eksik olduğunu ifade eden Ayla, “Parça ve yeni komponent temininde AR-GE’ye yapılacak yatırımlar yeterince teşvik edilmemektedir” diyor. Ayla’ya göre ayrıca, ihracat yapılırken ve ihracat sonrasında ve dış pazar bulma konusunda sıkıntılar yaşanmakta

SPOT:

“ Firmaları incelediğinizde görüyorsunuz ki, Türk insanına has aşırı girişimcilik ruhu ile firmalar, birbirinden ayrılarak çoğalan küçük işletmeler halindedir. Bildiğim kadarıyla ISO ilk 1000 de yer alan bir meslektaşım yoktur. Piyasada iş yapmak için kullanılan tek argüman düşük fiyat. ”