Yılsonu yaklaşırken enerjisinden hiçbir şey kaybetmeyen Türkiye’nin Makinecileri, bu dönemde de fuar katılımları ile yurt dışı açılım çalışmalarını sürdürdü. Bu anlamda Türkiye’nin Makinecileri, Almanya’nın Düsseldorf şehrinde düzenlenen K Fuarı’na katılarak ziyaretçileri Türk makine sektörünün çalışmaları hakkında bilgilendirirken “Turkish Machinery” imzalı reklamlarla da Türk makine sektörünün gücüne vurgu...

Yılsonu yaklaşırken enerjisinden hiçbir şey kaybetmeyen Türkiye’nin Makinecileri, bu dönemde de fuar katılımları ile yurt dışı açılım çalışmalarını sürdürdü. Bu anlamda Türkiye’nin Makinecileri, Almanya’nın Düsseldorf şehrinde düzenlenen K Fuarı’na katılarak ziyaretçileri Türk makine sektörünün çalışmaları hakkında bilgilendirirken “Turkish Machinery” imzalı reklamlarla da Türk makine sektörünün gücüne vurgu yaptı. Türkiye’nin Makinecileri’nin K Fuarı’dan sonraki durağı ise Bologna’da düzenlenen EIMA fuarı oldu. Tarım makineleri sektörü açısından dünyanın en prestijli organizasyonları arasında gösterilen EIMA Fuarı’na MAKFED üyesi dernekleri de yanına alarak katılım gerçekleştiren Türkiye’nin Makinecileri, fuar alanı ve şehir içindeki merkezi noktalara verdiği reklamlarla Türk makine sektörünün üretim gücüne bir kez daha dikkat çekti. 81 firmayla temsil edilen Türkiye, fuara yurt dışından en fazla firmayla katılan ikinci ülke olurken, böylece EIMA’daki varlığını artırdığının da sinyallerini verdi.

“Sektörden” bölümümüzde misafir ettiğimiz firmalardan biri geçtiğimiz haftalarda TURQUM üyesi firmalar arasına katılan Merih Asansör olurken, ikinci firmamız ise Önder Lift Çelik oldu. Dergimizin bu sayısındaki “Üçüncü Kuşak” disiplinimiz altında konuk ettiğimiz Dal Lunapark Makinaları Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Baki Mustafa Dal ile firmalarının kurumsallaşması yönünde gerçekleştirdiği çalışmaları ve üçüncü kuşak yönetici olarak sektöre bakışını konuştuk. “Pozitif” sayfalarımızda ise Akyapak Kurumsal İletişim Müdürü İlknur Çatak Şen ile organizasyonlar içinde stratejik bir yerde duran kurumsal iletişim departmanlarının şirketler için önemini ve Türkiye’de kadın çalışan olmanın zorluklarını enine boyuna görüşme fırsatı yakaladık.

Yılbaşından bu yana sadece makine sektörünü değil ülke ekonomisini de yakından ilgilendiren makro konuları ele aldığımız kapak bölümümüzün bu sayıdaki başlığını “patent” oluşturdu. Patent ile ilgili tüm detayları kendi alanında uzman isimlerle konuşurken, 2015 yılı Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı verilerine göre dünyada patent başvurularında Türkiye’nin 15’inci, marka başvurularında 6’ncı, tasarım başvurularında 4’üncü sırada bulunduğunu gördük. Son tahlilde ise 2023 hedeflerine ulaşabilmek için Türkiye’nin patent sayılarını yıllık 5 bin seviyelerinden 50 bine çıkarması gerekliliğini tespit ettik. Haber çalışmamızda ortaya çıkan manzara, inovatif çözümlerle başlayan, patent araştırmalarıyla doğrulanan ve güçlü patentlerle taçlandırılan Ar-Ge süreçleriyle emek yoğun ekonomiden değer yoğun ekonomiye geçişi tamamlayabileceğimizi ortaya koydu.

Sağlık, barış ve mutluluk içinde kalın

Keyifli okumalar