Balkanlarda, Adriyatik kıyıları ile Akdeniz’in kesiştiği bir coğrafyada yer alan Hırvatistan, Avrupa’nın kuzey- güney ve doğu-batı ulaşımında bir kesişim...

Balkanlarda, Adriyatik kıyıları ile Akdeniz’in kesiştiği bir coğrafyada yer alan Hırvatistan, Avrupa’nın kuzey- güney ve doğu-batı ulaşımında bir kesişim noktasında bulunması nedeniyle çok özel bir konumda yer alıyor.

Etnik olarak Hırvatların yoğunluklu olarak bulunduğu Hırvatistan, günümüz ekonomik dünyasında, oldukça yüksek hayat standartları, ortalama ömür, okur-yazarlık oranları ve homojen gelir dağılımıyla Orta Avrupa ülkeleri arasında yüksek eğitim, sağlık, yaşam kalitesi ve ekonomik dinamizm standartlarına sahip olmasıyla öne çıkıyor.

Bundan 25 yıl önce, Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti’nin çöküşünün ardından 8 Ekim 1991 tarihinde bağımsızlığını ilan eden Hırvatistan, 1992-1995 yılları arasında yaşanan savaşlarda sanayisinin yüzde 30’unu kaybetmesine rağmen, günümüzde Uluslararası Para Fonu tarafından gelişmekte olan ülke, Dünya Bankası tarafından yüksek gelirli ekonomi olarak tanımlanıyor. 1 Temmuz 2013’te Avrupa Birliği’nin 28’inci ve son üyesi olarak siyasi arenada ismini bir kez daha duyuran Hırvatistan, gelirinin büyük bir yüzdesini turizmden elde ediyor olsa da gelişen sanayi üretimiyle de küresel makine üreticilerinin odağında yer alıyor. Türkiye ile ekonomik ilişkileri inişli çıkışlı bir seyir izleyen Hırvatistan’ın makine alımlarında, Türk makine ihracatçılarının payı da yıllar içerisinde artış gösteriyor. Bu çerçevede Türkiye, Hırvatistan’ın 84. fasıl içerisinde yaptığı alımlarda, 36,5 milyon dolar ile halen 10’uncu sırada yer alıyor.

SOSYALİST EKONOMİDEN SERBEST EKONOMİYE GEÇİŞ

Hırvatistan tarihinde Hırvatların bölgeye gelişleri MS 7’nci yüzyıla kadar dayanıyor. Kimi kaynaklarda Slav kökenli, kimi kaynaklarda ise İran kökenli olduğu belirtilen Hırvatların ilk bağımsız devletleri ise 925 yılında kurulan Hırvatistan Krallığı’dır.

Tarihleri boyunca komşuları Macarlar, Sırplar ve Venedik ile güç mücadelesi sürdüren Hırvatistan, Osmanlı İmparatorluğu’nun 15’inci yüzyıldan itibaren Balkanlardaki etkisini artırmasıyla birlikte Habsburg Hanedanı’nın himayesine girdi. 16’ncı yüzyılda topraklarının büyük bölümünü Osmanlılara bırakan Hırvatistan, 17’nci yüzyılda ise bu kez Avusturyalıların baskılarına maruz kaldı. 19’uncu yüzyıla kadar Alman ve Macar kültürlerinin etkisi altında yaşayan Hırvatlar, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından “Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı” olarak da bilinen Yugoslavya Krallığı içerisinde yer aldı. Ancak farklı etnik unsurları bir arada barından Yugoslavya Krallığı, sürekli kargaşa içinde yaşadı. İkinci Dünya Savaşı’ndaki Almanya işgaline ve kurulan kukla devlete direniş gösteren Josip Broz Tito yönetimindeki Yugoslavya Komünist Partisi, Sovyetleri Birliği’nin de desteğiyle Ekim 1944’te Belgrad’ı ele geçirdi ve 2 Aralık 1945’te Demokratik Yugoslavya Federasyonu kuruldu. Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle 1990’da Doğu Bloku’nda başlayan çözülme, hızla Yugoslavya Federasyonu’na da yansıdı. 1991’de Hırvatistan’ın bağımsızlık kararı almasıyla Sırbistan ile çatışmalar yaşayan ülke, 1992’de Birleşmiş Milletler’e üye oldu. Ancak bölgede 1992-1995 yılları arasında devam eden çatışmalarda yüz binlerce sivil ya öldü ya da göçe zorlandı. Bu yıkıcı süreçte sanayisinin yüzde 30’a yakınını kaybeden Hırvatistan, düşük enflasyon oranı, istikrarlı para birimi ve büyüme oranı gibi istikrar göstergesi verilere karşılık, yüksek cari açık, dış borç oranı ve düşük rekabet gücüyle tanımlanan bir ekonomik yapı görünümü kazandı.

Hırvat ekonomisi, kamu mülkiyetindeki işletmelere dayanan sosyalist ekonomiden serbest piyasa ekonomisine geçişin yarattığı yapısal sorunları büyük ölçüde aşsa da, özelleştirme konusunda halen ciddi sancılar yaşamaya devam ediyor. Ülkede ilk olarak bankacılık ve iletişim sektörleri özelleştirilirken, enerji, demir-çelik, demir yolları, gemi inşa sanayisi gibi sektörlerde özelleştirme ve yeniden yapılanma faaliyetleri henüz hedeflenen seviyeye ulaşmış değil.

2001-2008 döneminde ortalama yüzde 4,4 oranında büyüme kaydeden Hırvatistan ekonomisi, küresel ekonomik krizin etkisiyle 2008 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren ciddi bir yavaşlama gösterdi. GSYİH 2009 yılında yüzde 5,8, 2010 yılında yüzde 1,7 oranında küçüldü. 2011 yılında ise yüzde 0,8 ile zayıf bir büyüme oranı gösterdi. Diğer yandan işsizlik de halen ülkenin önemli makroekonomik sorunlarından birisi olarak etkili olmaya devam ediyor. GSYİH’nin sektörler itibarıyla dağılımında hizmet sektörü yüzde 65 ile ilk sırada yer alırken, sanayinin payı yüzde 28 ve tarımın payı yüzde 6 olarak gerçekleşiyor.

GEÇİŞ SENDROMLARI DEVAM EDİYOR

Hırvatistan ekonomisi bağımsızlığını kazandığı tarihten bu yana piyasa ekonomisine geçiş çabalarını sürdürüyor ve bu geçiş sürecinin getirdiği olumsuzlukları yaşamaya devam ediyor. Ülkede halen düzgün işleyen bir piyasa mekanizması kurulabilmiş değil. Piyasa ekonomisine geçiş süreciyle birlikte AB üyeliği ve AB mevzuatına uyum süreci de ülkeye ek problemler yüklemiş durumda.

2008’deki küresel finansal krize kadar özellikle ülkede büyük ölçüde yabancıların elinde bulunan bankacılık sektörü kanalıyla Hırvatistan’a ciddi sermaye akımı olmuş ve büyüme bu sermaye akışı ile desteklenmişti. Ancak, merkezi ve Doğu Avrupa ülkelerinde bulunan başlıca ekonomilerden (Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Latviya, Litvanya, Polonya, Slovakya, Slovenya ve Romanya) farklı olarak Hırvatistan’a gelen yabancı sermaye akışı, büyük ölçüde ticaret sektörüne/reel sektöre yönelmedi. Bu bağlamda, yabancı sermaye yatırımları kaynaklı iç talep artışları ülkede ithalatın hızlı bir şekilde artmasına yol açtı ve fiyat/ücret dinamikleri göreli olarak aynı kalırken, verimlilik dinamiklerinin baskılanması birim iş gücü maliyetlerini artırdı. Ayrıca sıkı yönetilen döviz kuru ortamında maliyet kaynaklı kayıplar arttı ve hâlihazırda zaten zayıf olan ihracat performansı daha da kötüleşti.

Sonuç olarak 2008 yılında Hırvatistan’ın net uluslararası yatırım pozisyonu negatife döndü ve cari açık rekor düzeye ulaşarak, cari açık/GSYİH oranı yüzde 8,9’a ulaştı. Krizin derinleştiği dönemlerde hem hane halkı ve hem de özel sektör borçları çok yüksek olmamakla beraber, dış borçlar hâlihazırda bu dönemde GSYİH’nin yüzde 100’ünü geçti. Bu süre zarfında GSYİH yaklaşık yüzde 12 oranında gerilerken, ülkedeki yoksulluk oranı yüzde 12’den yüzde 18’e çıktı. Bu olumsuz gelişmelere bağlı olarak, işsizlik ve özellikle genç nüfus arasındaki işsizlik oranları çok yüksek seviyelere yükseldi.

YEDİ YIL SONRA KRİZDEN ÇIKIYOR

2008’de başlayan küresel krizle birlikte son altı yıldan bu yana durgunlukta olan Hırvat ekonomisi, 2015’in başından itibaren toparlanmaya başladı. 2008’den bu yana daralan ekonomi, yedi yılın ardından ilk defa 2015’te pozitif büyümeyi yakaladı ve 2015’te yüzde 1,6 büyüme sergiledi. 2016 yılının ilk yarısında da ekonomideki olumlu gelişmeler devam etti ve Hırvat ekonomisi ortalama yüzde 2,75 oranında büyüdü. Bu olumlu trendin hem üçüncü çeyrekte hem de yıl genelinde devam etmesi bekleniyor.

Hane halkı tüketim harcamalarında 2015’in başında yaşanan keskin düşüş sonrasında, tüketim harcamaları 2015 yılı genelinde bir önceki yıla göre yüzde 1,2 oranında artarken, bu eğilim 2016’da da devam ediyor. Hatta 2016 yılının ilk çeyreğinde hane halkı tüketim harcamalarında kaydedilen yüzde 3,1’lik artış, 2008 yılından bu yana kaydedilen en yüksek artış olarak vurgulanıyor. Tüketici güvenindeki artış, işsizlik oranlarındaki düşüş ve olumlu hava koşulları ile birlikte turizm sezonun iyi geçmesi, tüketim harcamalarındaki artışın başlıca sebepleri arasında yer alıyor.

Ülkedeki krizle birlikte kaydedilen negatif büyümenin 2015’te yerini pozitif büyümeye bırakmasıyla, 2015’in ikinci çeyreğinden itibaren yatırımlarda da artış izleniyor. 2015 genelinde yatırımlar yüzde 1,6 oranında artarken, 2016’nın ilk çeyreğinde de bu eğilim devam etti ve ilk çeyrekte yüzde 4,3’lük, ikinci çeyrekte ise yüzde 6,2 oranında artış kaydedildi. Buna bağlı olarak ülkedeki sanayi üretiminde de 2016’nın ilk yarısında yüzde 6,5 oranında artış görülmesi, Hırvatistan ekonomisinin geleceği için umutlu söylemlerin yükselmesini de sağlıyor.

YÜKSEK İŞSİZLİK İSTİKRARI TEHDİT EDİYOR

Diğer yandan, Hırvat ekonomisinde son üç yıldır hem ihracat hem de ithalatta ılımlı bir düzelme de izleniyor. Bu olumlu trend 2016’nın ilk çeyreğinde de devam etti ve yılın ilk çeyreğinde ihracat ve ithalat 2015’in aynı dönemine göre sırasıyla yüzde 7,1 ve yüzde 6,1 oranında artışlarla kendisini gösterdi. Turizm sezonundaki olumlu rakamlar ve Hırvatistan ticari partnerlerindeki ekonomik iyileşme de yıl genelindeki ihracata ilişkin tahminleri olumlu etkilemeye devam ediyor. Bu çerçevede, yıllık bazda altı yıl üst üste negatif büyümeden sonra iç talepteki daralmanın sona ermesi ve ihracatın hızlı bir şekilde artmaya başlamasıyla, Hırvatistan’ın durgunluktan kısmen çıktığı da söylenebilir.

Bununla birlikte ülkedeki sanayi üretiminin halen dalgalı bir seyir izlediğini de anımsatmalıyız. Bu yılın Ocak ve Mart ayındaki yüksek oranlı artışlardan sonra, Mayıs ve Temmuz aylarında geçen yılın aynı aylarına göre sırasıyla yüzde 1,6 ve yüzde 1,2’ye gerileyen sanayi üretimi, Ağustos ayında tekrar yukarı yönlü hareket etmeye başladı. Toplam sanayi üretiminin ilk sekiz ayında ise sanayi üretimi Ocak-Ağustos döneminde, 2015’in aynı dönemine göre yüzde 4,3’lük artış gösterirken, imalat sanayisi üretimi aynı dönemde yüzde 4,9 oranında artış kaydetti.

Hırvatistan ekonomisinin halen en büyük sorunlarından biri ise işsizliktir. 2000’li yıllarda yüzde 20’lerde seyreden işsizlik oranı, 2002 yılından itibaren istikrarlı bir düşüş göstererek 2008 yılında yüzde 13,2’ye kadar gerilese de küresel finans krizinin etkileriyle yeniden yükseliş eğilimine girdi. Bölge ülkeleri arasında en yüksek işsizlik oranına sahip ülkelerden biri olan Hırvatistan’da genç işsizlik oranı yüzde 40’ın üzerinde seyrediyor ve bu oran AB içerisindeki en yüksek oranlardan biri olarak ekonomik istikrarı tehdit etmeye devam ediyor.

 

HIRVATİSTAN’IN MAKİNE İTHALATI

Gelelim makine sektörü özelinde Hırvatistan’ın karnesine… Hırvatistan’ın ülke bazında makine ithalatı 2015 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 8,6 düşerek 1,88 milyar dolar olarak gerçekleşti. 2014 yılında bu rakam 2 milyar doların üzerine çıkmıştı. Bu dönede, BM İstatistik Bölümü verilerine göre Almanya ve İtalya yüzde 12 kayıp yaşarken, Hollanda ve Belçika yüzde 16, Türkiye ise yüzde 13’e yaklaşan makine ihracatı artışları yaşadı. Bununla birlikte Almanya ve İtalya, Hırvatistan’ın makine ithalatındaki ilk iki ülke olmayı sürdürüyor. Bu iki ülkeyi ise Avusturya, Slovenya ve Çin takip ediyor. BM İstatistik Bölümü verilerine göre Türkiye ise Hırvatistan’ın makine ithalatında halen 36,5 milyon dolarlık ihracatla 10’uncu sırada yer alıyor.

Hırvatistan, 84. fasılda 2015 yılı verilerine göre en fazla 8471 GTİP kodlu “Otomatik bilgi işlem makineleri, üniteleri” ürün grubunda ithalat yaptı. 2015 yılında söz konusu ürün grubunda 222,9 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken, bu rakam 2014 yılında 246,7 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. Listenin ikinci sırasında ise 8443 GTİP kodlu “Matbaacılığa mahsus baskı makineleri, yardımcı makineler” ürün grubu bulunuyor. Hırvatistan, 2015 yılında söz konusu kalemde 108,2 milyon dolar değerinde makine ithal ederken, bu ürün grubunda 2014 yılında 121,4 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilmişti. Hırvatistan’ın 2015’te 84. fasılda en fazla ithalat gerçekleştirdiği üçüncü kalem 8481 GTİP kodlu “Muslukçu, borucu eşyası-basınç düşürücü, termostatik valf dahil” ürün grubu oldu. Söz konusu ürün grubunda 105,4 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirilirken bu rakam 2014’te 104 milyon dolar seviyesindeydi. Bu ürün grubu, aynı zamanda, Hırvatistan’ın makine ithalatında en fazla artış görülen ürün grubu olması açısından da önem taşıyor. Diğer yandan, Hırvatistan’ın makine ithalatında genel olarak bir düşüş eğilimi izleniyor. Bu çerçevede en güçlü düşüş ise 8422 GTİP kodlu “Kendine özgü fonksiyonlu makine ve cihazlar” ürün grubunda gerçekleşti. Bu ürün grubundaki düşüş, 2015 verilerine göre yüzde 33’e yaklaşmış durumda.

Son olarak, Hırvatistan’ın makine ithalatı genel olarak düşüş eğiliminde olsa da toplam ithalat içerisindeki makine sektörü payının 2014’teki yüzde 9 seviyesinden 0,1 baz puanlık artışla yüzde 9,1’e yükseldiğini de anımsatalım.

TÜRKİYE 10’UNCU SIRADA

BM İstatistik Bölümü verilerine göre Türkiye, Hırvatistan’ın makine ithalatında 2015 yılında 10’uncu sırada yer aldı demiştik. TÜİK verilerine göre ise Türkiyeli makine üreticileri, 2015 yılında yüzde 1,5’likl ihracat artışı yakaladı ve Hırvatistan’a 30 milyon dolar değerinde makine ihraç etti.

Türkiye’nin 84. fasılda Hırvatistan’a gerçekleştirdiği makine ihracatı içinde ilk sırada 8450 GTİP kodlu “Çamaşır yıkama makineleri” ürün grubu yer alıyor. Söz konusu kalemde Hırvatistan’a 2015 yılında 7,8 milyon dolar değerinde ürün ihraç edilirken listenin ikinci sırasında bulunan 8418 GTİP kodlu “Buzdolapları, dondurucular, soğutucular, ısı pompaları” ürün grubunda ise yüzde 11’lik düşüş yaşandığı izleniyor. Türkiye’nin Hırvatistan’a makine ihracatındaki en güçlü düşüş bu kalemde yaşanmış olsa da söz konusu kalemde 7,3 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildiğini anımsatalım.

Türkiye’nin Hırvatistan’a makine ihracatında ilk 10 ürün grubu listesinin üçüncü sırasında ise 8422 GTİP kodlu “Yıkama, temizleme, kurutma, doldurma vb. işler için makine, cihazlar” ürün grubu yer alıyor. 2015 yılında söz konusu kalemde 3,4 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken 2014’te bu rakam 3,2 milyon dolar olarak gerçekleşmişti.

Bununla birlikte, Türkiye’nin Hırvatistan’a makine ihracatında en yüksek artış, 8481 GTİP kodlu “Muslukçu, borucu eşyası-basınç düşürücü, termostatik valf dâhil” ürün grubunda yaşandı. Bu ürün grubunda 2014’te 600 bin dolarlık ihracat yapılırken, 2015’te bu rakam yüzde 39,5 artışla 1 milyon dolar sınırına yaklaştı.

Hırvatistan’ın ülke bazında makine ihracatı ise 2015 yılında yüzde 9,6 kayıpla 1,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu dönede, BM İstatistik Bölümü verilerine göre Almanya, Slovenya, Avusturya, İtalya ve Fransa Hırvatistan’ın en güçlü ticaret ortakları olurken, ABD, Bosna Hersek, Sırbistan, İsviçre ve İngiltere Hırvatistan’ın makine ihracatındaki önemli ülkeler olmayı sürdürdü. Bu dönemde Türkiye de 12,7 milyon dolarlık alımla Hırvatistan’ın makine ihracatında 22’nci sırada yer aldı.

Hırvatistan, 84. fasıl itibarıyla 2015 yılında, en fazla 8477 GTİP kodlu “Kauçuk, plastik eşya imal ve işleme makine ve cihazları” ürün grubunda ihracat gerçekleştirdi. Bu ürün grubunda 121 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirilirken, 8480 GTİP kodlu “Metal dökümü için kasalar, plakalar, kalıp modelleri” ürün grubu 92,3 milyon dolarla ikinci, 8411 GTİP kodlu “Turbojetler, turbo-propeller, diğer gaz türbinleri” ürün grubu 76,4 milyon dolarla üçüncü sırada yer aldı.

BM İstatistik Bölümü verilerine göre 2015’te en fazla ihracat artışı yaşanan ürün grubu yüzde 61,9 ile 8402 GTİP kodlu “Buhar jeneratörleri, kızgın su üreten kazanlar” ürün grubu olurken, en yüksek düşüş de yüzde 31,4 ile 8479 GTİP kodlu “Kendine özgü fonksiyonlu makine ve cihazlar” ürün grubunda yaşandı.

TÜRKİYE-HIRVTİSTAN DIŞ TİCARETİ

Türkiye ile Hırvatistan arasındaki ticari ilişkilerin, iki ülke arasındaki coğrafi yakınlığa rağmen genel olarak potansiyelinin oldukça altında ve istikrarsız seyrettiği söylenebilir. TÜİK verilerine göre 1996 yılında yaklaşık 55 milyon dolar olarak gerçekleşen iki ülke ticaret hacmi, 10 yıl sonra 2006 yılında 274 milyon dolara, 2008 yılında 434 milyon dolara kadar çıksa da, 2009 yılında 210 milyon dolara gerilemiş, 2011 yılında ise 553 milyon dolarla en yüksek seviyesine ulaşmıştı. 2012 ve 2013 yıllarında düşüş eğilimi gösteren dış ticaret, 2014’te yeniden yükseliş grafiği yakalamış ve 424,3 milyon dolar seviyesine çıkmış ancak 2015’te tekrar 387,5 milyon dolara gerilemişti. Bu yılın Ocak-Ekim döneminde ise Türkiye-Hırvatistan dış ticareti 320 milyon dolar seviyesinde kaldı. Bu veriler, son yıllarda ikili siyasi ilişkilerde yakalanan hareketliliğe karşın, iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin sahip olunan potansiyeli yansıtmaktan uzak olduğunu ortaya koyuyor.

Türkiye Hırvatistan ile yapılan ticarette yoğunluklu olarak demir-çelik, makineler, kara taşıtları ve tekstil ürünleri ihraç ederken, Hırvatistan’dan gübre, metal cevherleri, hurda metal, teknik cihazlar ve plastik ithal ediyor.

13 Mart 2002 tarihinde imzalanan ve 1 Temmuz 2003 tarihinde yürürlüğe giren Serbest Ticaret Anlaşması’nın, Hırvatistan’ın AB’ye üye olduğu 1 Temmuz 2013 tarihinde feshedilmesinin yanı sıra küresel ekonomideki daralma, iki ülke dış ticaretindeki kayıpların en büyük nedenleri olarak gösterilirken, son dönemde makine, turizm, bankacılık, enerji, inşaat ve tekstil sektörlerindeki Türk firmalarının Hırvatistan’a yönelik ilgilerinin de arttığı söylenebilir. Türkiye’nin Hırvatistan’a gerçekleştirdiği toplam ihracat içerisinde makine ihracatının payının artıyor olması da bu veriyi doğruluyor. Hatırlanacağı üzere 2014’te Türkiye’nin Hırvatistan’a gerçekleştirdiği toplam ihracat içerisinde makine sektörünün payı yüzde 10,2 iken, 2015’te bu oran yüzde 11,9’a yükselmişti.