İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Makina Yüksek Mühendisi olarak 1954 yılında mezun olan Bekir Bilgehan Arslan Sanır, 1954-1968 yılları arasında Karayolları Genel Müdürlüğü’nde çalıştı.

İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Makina Yüksek Mühendisi olarak 1954 yılında mezun olan Bekir Bilgehan Arslan Sanır, 1954-1968 yılları arasında Karayolları Genel Müdürlüğü’nde çalıştı. 1961 yılının Mart ayında, Alman hükümetinin davet ettiği üç makine mühendisinden biri olarak, Şükrü Er ve Cemal Üner ile birlikte bir ay süreyle Almanya’da makine imalatı yapan ve savaş sonrası yeniden kurulan önemli fabrikalarda incelemelerde bulunarak Alman Mühendislik Federasyonu’nu (VDMA) ziyaret ederek çalışmaları hakkında bilgi aldı. Aynı yıl içerisinde Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) ismen daveti üzerine altı ay süreyle Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın makine sektörüyle ilgili bölümünün hazırlanması çalışmalarına katıldı. 1960-1962 yılları arasında Makina Mühendisleri Odası (MMO) Yönetim Kurulu Üyeliği’nde bulunarak 1972 yılına kadar da yayın komisyonu dahil faklı komisyonlarda başkanlık yaptı. 1 Mart 1968-30 Eylül 1968 tarihleri arasında Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) ile ABD AID teşkilatı arasında organize edilen bir program kapsamında ABD’de bulundu. Bu görev kapsamında programın birinci bölümü olan ilk üç ay, karayollarında bakım ve inşaat hizmetlerinde makine kullanımı ve karayolları teşkilatının incelenmesine, ikinci üç aylık dönem ise inşaat makinesi imal eden fabrikalarda ve bunların bakım onarım teşkilatlarında incelemelere ayrılmıştı. 1 Kasım 1968 tarihinde, Sanayi Bakanı Mehmet Turgut’un isteği üzerine söz konusu bakanlıkta, Sanayi Dairesi Reisliği Otomotiv Şube Müdürü olarak göreve başladı. 1971 yılının Nisan ayında otomotiv, makine, elektronik sektörlerini kapsayan ve lisans anlaşmaları ile yabancı sermaye başvurularını değerlendiren Sanayi Dairesi Reis Muavinliği görevine atandı. 1972 yılında Dünya Bankası tarafından Washington’da düzenlenen, iki ay süreli “Proje Değerlendirme ve Ekonomi Seminerine” katılan Sanır, 1971-1975 yıllarında UNIDO tarafından farklı ülkelerde düzenlenen, teknoloji transferi ve otomotiv sanayi konusundaki toplantılarda Sanayi Bakanlığı temsilcisi olarak yer aldı. Ayrıca, UNIDO’nun sağladığı bursla 1974 yılında iki ay süreyle Brezilya ve Meksika’da, o yıllarda oldukça hızlı gelişen otomotiv sanayi yatırımlarını inceleyerek söz konusu ülkelerin sanayi bakanlığı yöneticileriyle uygulanan mevzuat üzerinde çalışmalar yaptı. 1975 yılında Hema Dişli’nin ilk Genel Müdürü olarak göreve başlayan Sanır, 1980 yılında bu görevden ayrılarak iki yıl süreyle Ercan Holding tarafından, Ankara’da kurulan MAN Motor Fabrikası’nın ilk Genel Müdürü oldu. İki yıl süren bu görevden sonra tekrar Hema Dişli’de Genel Koordinatör olarak görev aldı. 1985-1991 yılları arasında Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Yönetim Kurulu Üyesi olan Bekir Bilgehan Arslan Sanır, 1980-1990 yıllarında, DPT tarafından kurulan Otomotiv Sanayi Sektör Kurulu’na üye olarak katıldı, aynı zamanda Otomotiv Yan Sanayii Çalışma Gurubu Başkanlığı’nı da üstlendi. 1991 yılından 2013’e kadar DPT tarafından kurulan Makina ve Metal Eşya Sektör Kurulu Başkanlığı ve Raportörlüğü görevini yürüten Sanır, 1988 yılında üstlendiği Coşkunöz Metal Form Makina Genel Müdürlüğü görevini 1991’e kadar sürdürdü. 1989 tarihinde kuruluş çalışmalarına başlanan Makina İmalatçıları Birliği’nin (MİB) kurucularından birisi olarak ilk yönetim kurulunda da görev aldı. 1991 yılından 2008’e kadar MİB’in ilk Genel Sekreteri olarak çalışmalar yürüten Sanır, 2012 tarihinde emekli oluncaya kadar da MİB Genel Koordinatörü olarak görev yaptı. MİB’in, Avrupa Takım Tezgahları İmalatçıları Birliği’ne (CECIMO) 1999 yılında asli üye olarak kabul edilmesinden sonra 2012’ye kadar bu kuruluşta Türkiye temsilcisi olarak Genel Kurul Üyeliği ve Yöneticiler Kurulu Üyeliği görevlerini de yürüttü. “Türk Otomotiv Sanayii” başlıklı kitabı 2012 yılında yayınlanan Sanır’ın “Türk Makina Sanayii” adlı eseri de Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından 2015 yılında okuyucuya sunuldu. Çeşitli gazete ve sektörel dergide makine sektörüyle ilgili çok sayıda yazısı yayınlanan Sanır, MMO’nun yanı sıra çeşitli sanayi odaları ve üniversitelerin düzenlediği toplantılara panelist ve konuşmacı olarak katılarak sektörel birikimini yeni kuşaklara aktarmak için durmaksızın çalışıyordu.

MİB’İN KURULUŞUNDA GÖREV ALDI

Makine imalatı sektöründe her ne kadar 1980’li yıllarda dernekleşme konusunda bazı girişimler olmuşsa da dönemin koşulları, büyük firmaların sayıca az olması ve küçük firmaların büyüklerle bir araya gelme konusundaki çekinceleri, yapılan girişimlerin başarısızlıkla sonuçlanmasını beraberinde getirir. Fakat DPT 1989 Yılı İcra Planı’ndaki 204 sayılı tedbirinde sektörün birliğe olan ihtiyacı; “Geniş ve dağınık bir görünüm arz eden makine imalatı sektörünün organize bir yapı içinde sorunlarının çözülmesini sağlamak ve gelişmesini sürdürmek üzere Makine İmalatçıları Birliği kurulması için hazırlıklar yapılacaktır” şeklinde vurgulanır.

Birliğin kurulmasında ise Sanayi ve Ticaret Bakanlığı görevlendirilir. Böylece çok kısa süre sonra hayata geçecek olan MİB’in kuruluş sürecinde ilk adım atılır. Görevin Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na verilmesinden hemen sonra 1989 yılında yapılan toplantıya; Işık Makine’den Şükrü Er, Coşkunöz’den Arslan Sanır, Komsan’dan Atilla Kuzucan ve Asmaş’dan Ömer Nuri Beşikçioğlu davet edilir. Müsteşar Akın Çakmakçı, toplantı sonucunda “Bu işi alın ve siz yürütün!” diyerek dernek tüzüğünün hazırlanması görevini bu dört kişiye devreder. Bu gelişmenin ardından hızlı bir şekilde gerek yurt içinde gerekse de yurt dışında benzer statüdeki derneklerin çalışma kapsamları araştırılırken diğer yandan da dernek tüzüğünü hazırlamak için hukukçulara danışılır. “Tabi Türk mevzuatı bakımından tüzük hazırlamak biz mühendislerin yapabileceği bir şey değildi” diyerek o günleri anlatan Arslan Sanır, İçişleri Bakanlığı’nın beklentilerine uygun hazırlanan tüzüğü, 1989 yılının 19 Eylül’ünde bakanlığa sunar. Bu tarihten sekiz ay sonra tüzüğün ilgili bakanlık tarafından onaylanmasıyla birlikte MİB resmen faaliyete geçer ve ilk genel kurul da 28 Kasım’da gerçekleştirir. “İçişleri Bakanlığı’na başvurduğumuzda ilk önderlik eden dört firma dışında sadece 17 firma bize katılmıştı” diyen Arslan Sanır, derneğin görev listesinde ilk sırayı üye sayısını artırma çalışmaları olarak belirlendiğini söyler. Dolayısıyla da birlik hayata geçer geçmez üye olmadaki çekingen bakış açısını değiştirmek ve sektörü alıştırmak için çalışır. Bu bağlamda yürütülen faaliyetler arasında; her ay düzenli bir şekilde Birliğin üyesi olan olmayan her firmaya bülten gönderilmesi, birlik çalışmaları hakkında bilgilerin verilmesi ve firmalarla birebir yürütülen iletişim çalışmaları dışında Birlik, her bir üyesinin yaşadığı problemi kendi sorunuymuş gibi benimser ve bu sorunların çözümüyle yakından ilgilenir. Bu da beraberinde hem yeni üye kazanmayı hem de mevcut üyelerin memnuniyetini artırmayı getirir. Çok geçmeden bu çalışmalar meyvesini verir ve üye sayısı ikinci yıl 60’lar seviyesine ulaşırken daha sonraki yıllarda 190’ın üzerine kadar çıkar. Hem kuruluşunda hem de kurulduktan sonra bürokrasi ile oldukça yakın ilişkiler yürüten MİB yönetimine verilen ilk görev, DPT tarafından oluşturulan Makina ve Madeni Eşya Özel İhtisas Komisyonu’nun başkanlık görevini MİB adına Genel Sekreter Arslan Sanır üstlenmesi talebidir. MİB, 1991 yılından sonra kurulan tüm özel ihtisas komisyonlarında da başkanlık ve raportörlük görevlerini yürütür.

SEKTÖRÜN YURT DIŞINA AÇILMASINDA ROL OYNADI

İhracat fikrinin baş gösterdiği dönemde MİB’in kapısını iki ziyaretçi çalar. Bu iki ziyaretçiden biri, Birliğin uluslararası ilişkilerinin ilk adımını oluştururken, diğeri ise sektörün yurt dışına açılmasının önünde set olarak duran ama sektör tarafından henüz bilinmeyen gelişmenin habercisidir. Arslan Sanır, MİB’in ilk ziyaretçisiyle 1994 yılının son aylarında karşılaşır. Bu tesadüf Sanır’ın, Sıhhiye’deki ofise giderken, elinde bir kağıt, bir yerlere bakınan yabancıya “Nereyi arıyorsunuz?” diye sormasıyla başlar. MİB’i arayan bu kişi İtalyan Takım Tezgahı İmalatçıları Birliği’nin (UCIMU) bir temsilcisidir ve Birliği, 1995 yılında Milano’da düzenlenecek EMO Fuarı’na katılmaya davet eder. İkinci ziyaretçi ise IGEME’ye o zamanlar danışmanlık yapan Van der Sman’dır. O da bir gün MİB kapısını çalar. Birlikle ilgili bazı bilgileri aldıktan sonra Sanır’a “Makine Direktifi ile ilgili herhangi bilginiz var mı?” diye sorar. Arslan Sanır, “Açıkçası, o güne kadar Makine Direktifi diye bir şey duymamıştık. Van der Sman, konu hakkında kısa bir açıklama yaptıktan sonra IGEME kütüphanesinden bu konu ile ilgili dokümanların birer fotokopisini getirdi. Benim ve MİB’in Makine Direktifi ile tanışması böyle başladı” diye anlatır. Konunun, yeni yeni ihracata başlayan firmalar açısından çok önemli olduğu anlaşılınca Birlik tarafından hiç vakit kaybetmeden çalışmalar başlatılır. Yurt dışından bu konuda yayınlanan bazı kitaplar, araştırmalar getirilir ve bunlar doğrultusunda hazırlanan kitapçık üyelerle paylaşılır. Hemen ardından da Ankara, İstanbul, Bursa, Eskişehir dahil bazı illerdeki sanayi odaları bilgilendirilerek, onların destekleri ve işbirlikleri ile bu illerde makine imal eden MİB üyesi olan veya olmayan sanayicilerin katıldıkları bilgilendirme toplantıları düzenlenir ve hazırlanan kılavuz kitap dağıtılır. MİB’in gelişmesindeki kritik noktalardan bir diğeri de CECIMO üyeliğidir.“Bizler CECIMO’yu tanımakla beraber bu kuruluşa üye olunabilmesi için, o birliğin bulunduğu ülkenin AB üyesi olması gerektiğini düşünüyorduk” diyen Arslan Sanır, böyle bir kuralın olmadığını öğrenmesi üzerine Türkiye’ye döner dönmez bu teklifi yönetim kuruluyla paylaşır. Davet yönetim kurulunda görüşülür ve kabul edilir. Kasım 1999 tarihinde yapılan CECIMO Genel Kurulu’nda, MİB’in asli üye olması oybirliği ile kabul edilir. “Kuşkusuz” CECIMO üyeliği Birliğin en büyük başarıları arasında yer alır. Çünkü bu üyelik MİB’in başvurusu ile değil, CECIMO’nun daveti üzerine gerçekleşir. Arslan Sanır, yaşanan bu gelişme ile ilgili olarak “MİB’in prestij ve ayrıcalığı olduğunu düşünüyorum” der. O dönemde, ülkemizdeki bazı sektör kuruluşlarının benzer üst kuruluşlara katılmak için başvuruda bulunup, çoğunlukla asli üye değil, gözlemci statüsü ile kabul edilmeleri, yıllar sonra asli üye olabilmeleri Sanır’ın düşüncesini doğrulayan bir örnek olurken, bir diğer örnek de aynı zaman dilimlerinde Romanya’nın da CECIMO’ya üyelik için başvuruda bulunmasına rağmen yapılan inceleme sonrasında kabul edilmemesidir. Bu başarı MİB’in olduğu kadar Türk makine imalatı sektörünün de geldiği noktayı göstermesi açısından önemlidir.

MAİB’İN KURULMASI FİKRİNİ DİLLENDİREN İLK KİŞİ

MİB’in sektör için yaptığı en önemli çalışmalardan birisi de makine sektörü ile ilgili ayrı bir ihracatçı birliği kurulması konusundaki ısrarlı davranışıdır. O dönemlerde makine sektörü, İstanbul Maden ve Metaller ihracatçı Birlikleri içinde elektrik elektronikle ilgili birliğin çatısı altındadır. Makine sektörü ile elektrik elektroniğin ne sorunları ne de pazarları aynıdır. Biri tüketiciye diğeri yatırımcıya yönelen iki sektörün aynı çatı altında yer almalarının yanlış olduğu fikri MİB tarafından her fırsatta devlet yetkilileriyle paylaşılır. Başarılı ihracatçılara ödüllerin dağıtıldığı bir törende o zamanın müsteşar yardımcısıyla karşılaşan Arslan Sanır,“TIR şoförlerine bile plaket verdiniz ama bir tane makineci yok. Bu sektörü, elektrik elektroniğin içinde tuttuğunuz sürece makine sektörüne manen destek olmuyorsunuz” der ve “Niye bunu ayrı düşünmüyorsunuz?” sorusunu yöneltir. Müsteşar yardımcısından gelen cevap ise şu şekildedir: “Zaten çok ihracatçı birliği var. Biz bunları azaltmaya çalışıyoruz. Bir de makine ihracatçıları birliği olmaz”. Her platformda makine imalatçılarının, ihracatçı birlikleri içerisinde ayrı bir yer edinmesi fikrini savunan MİB, aldığı tüm olumsuz geri dönüşlere rağmen bu tavrından vazgeçmez. Daha sonra Ankara’da Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri (OAİB) bünyesinde ayrı bir Makine İhracatları Birliği (MAİB) kurulması fikri kabul edilir. 2000’li yıllara gelindiğinde hem Türk makine imalatı sektöründe hem de MİB’in tarihinde yeni sayfalar açılır. Türk makine imalatçısı artık ustalık bilgisiyle yürüyen atölyelerden yurt dışına imalat yapan fabrikalar boyutuna geçer. Sektörde, hem ürününe hem de hizmetine güvenen ve dünyadaki muadilleri ile rekabet edeceğine inanan imalatçılar vardır.

En nihayetinde hızla büyüyen Türk makine pazarı MİB’in de katkısıyla yabancı ülkelerin dikkatini çekmeye başlar. Artık yabancı kuruluşlar Türkiye’nin hem makine pazarı hem de ürünleri hakkında bilgi edinmek istemektedir. Türk makine sektörünün, sivil toplum örgütleri çatısı altında bir araya gelmesinin bürokrasi ve siyaset nezdinde daha etkili sonuç almak için önemli olduğuna inanan ve sektörün gelişerek dünya ile rekabet edecek bir konuma yerleşmesi için hayatı boyunca çeşitli sorumluluklar üstlenen Arslan Bekir Sanır’ı saygıyla anıyoruz.