Eskişehir osmangazi universitesi muhendislik ve mimarlık fakultesi makine muhendisliği bolumu başkanı prof. dr. l. berrin erbay, uluslararası pazarlarda kendi imkanlarımızla geliştirdiğimiz teknoloji ile...


Eskişehir’de bulunan Osmangazi Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği bölümü 1974’den beri mezun veriyor. Sektörle, öncü pozisyonlara kadar ilerleyen mezunları sayesinde iç içe sayıldıklarını söyleyen Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. L. Berrin Erbay, “Ülkemizin gelişmesinde her zaman önemli bir yer tutan makine sektörünün kendi sorunları nı aşmak için başarılı çözümler ortaya koyabilecek konumda olduğuna inanı- yoruz. Bir araya gelmek, keyfiyet değil ülkemiz için bir zorunluluktur.” diyor. Prof. Dr. Erbay, Bölüm Başkan Yardımcı ları Doç. Dr. Haydar Aras ve Yrd. Doç. Dr. Ümit Er ile Yrd. Doç. Dr. Osman Nuri Çelik’in görüşlerinden ve katkıları ndan yararlanarak, Moment Expo’nun sorularını yanıtladı.

1950’LİLERDE ATILDI”
Türkiye’de makine sanayinin temellerinin 1950’li yıllarda atıldığını belirten Prof. Dr. Erbay, makine sektöründe tamamı yerli ilk yatırımın ise 1950 yılında kamu imkânlarıyla gerçekleştirildiğini söylüyor. Prof. Dr. Erbay şöyle devam ediyor: “1960’lı yıllarda özel sektör bu alanda yatırımlara başlamıştır. İzleyen yıllarda ise sektörün neredeyse tamamı- na yakını özel sektör kuruluşlarından oluşmuştur. Makine sektörü, diğer sektörlere göre son yıllarda büyük gelişim göstermiş ve ihracatını sürekli arttırmıştı r. 2000 yılında makine sektöründe kapasite kullanım oranı yüzde 76,4’e ulaşmı ştır. Makine sektöründe faaliyette bulunan çoğu fima Küçük ve Orta Ölçekli İşletme (KOBİ) niteliğindedir. Ülkemiz mühendislerinin gelişmiş mühendislik becerileri makine sektöründeki imalatçı- lar uluslararası pazarlarda rekabet şansı bulmaya çalışıyorlar. Makine sektöründe 2007 yılı sonunda başlayan kriz havası üretimi olumsuz yönde etkilemiş ve sektörde ciddi anlamda daralmalar yaşanmıştır.” Makine sektöründe faaliyet gösteren Firmaları n üretimlerinde AB direktiflerine (CE) uymaları gerektiğini aktaran Prof. Dr. Erbay, “Bunlara uyulup, sektör dış pazarlarda kendisine daha geniş pazarlar yarattığında hem kendi içinde hem de ülke genelinde büyüme sağlanacaktı r. Ayrıca sektörün ihtiyaç duyduğu uzmanlık ve teknik bilgi ihtiyacının karşı lanabilmesi için devletimiz tarafından desteklenmelidir” diyor. Sektörün ihtiyaçları nı ve taleplerini belirlemek için sektöre yönelik ciddi anlamda bir anket çalışması yapılması gerektiğine de değinen Prof. Dr. Erbay, makine sektörünün ihtiyaç duyduğu eğitimler için uygun bir eğitim modeli oluşturulması gerekti- ğini söylüyor. Prof. Dr. Erbay ayrıca, Türkiye’de üniversitelerde çalışan araştı rmacıların uzmanlık alanlarından sektörün faydalanabilmesi için bir platform oluşturulması gerektiğini de aktarıyor.

TEKNOLOJİ GELİŞTİRMEDEN SEKTORUN AYAKTA KALMASI ZOR Uluslararası pazarlarda kendi geliştirdi- ğiniz teknoloji ile yer alabilmenin ciddi bir işbirliği çabasıyla olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Erbay, “Teknoloji geliştirmeden sektörün ayakta kalması belki mümkün olsa da ileriye dönük olarak sorunlar yaratacaktır. Diğer bir deyişle, günlük üretimlerin dışında, pazarın beklediği yenilikleri sağlayacak gelişmeleri yaratarak sektörde yer almak artık var olmayı sürdürmek için gerekmektedir” diyor. Prof. Dr. Erbay, sektörün ilerlemesinin Türkiye’nin kalkınması anlamı na geldiğini, bu nedenle de ne sektörün ne üniversitenin tek başına birden bire mucize kabul edilecek sonuçlara imza atmasının mümkün olmadığını söylüyor. Prof. Dr. Erbay şöyle devam ediyor: “Bir araya gelmek, keyfiyet değil ülkemiz için bir zorunluluktur. Pek çok ülkede üniversite sanayi işbirliği sayesinde güzel sonuçlar çıkmaktadır. Bu işbirliğ i o kadar önemlidir ki tam anlamı yla işletilebilirse ülkemiz ekonomisine büyük katkılar sağlayacaktır. Aslında bu bağlamda güzel bir örnek çalışma başlatmış bulunuyoruz. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi - Makine Mühendisliğ i Bölümü - ve Arçelik A.Ş. Eskişehir Buzdolabı Fabrikası arasında gerçekleştirdiğ imiz protokol ile Lisans ve Lisansüstü öğrenim gören öğrencilerimize Finansal desteği temin ettik. Protokolümüz aracılığıyla doğrudan firma tarafı ndan tanımlanan problemleri öğrencilerimiz araştırmakta ve çözüme katkı sağlamaktadır. Bu öğrencilerimiz tez çalı şmalarını da bu problemler çerçevesinde hazırlamaktadır. Protokol yeni uygulamaya konulduğu halde ortaya çı- kan durum oldukça memnuniyet vericidir.” Prof. Dr. Erbay, Türkiye makine sektörü Firmalarına verdikleri hizmetleri ise şöyle sıralıyor: “Üniversitemizin Türkiye makine sektörü Firmalarına vermiş olduğu hizmetleri 3 başlık altında toplamak mümkündür: Eğitim çalışmaları, Analiz hizmetleri ve Araştırma Projeleri hizmetleri. Talep eden Firmalara, eğitim talebine konu olan alanlarda uzman öğ- retim üyelerimiz seminer veya dersler vererek hizmet verebilmektedir. Bu kapsamda Sanayi odaları tarafından yürütülen TTGV projelerinin eğitimleri ve doğrudan eğitim talep eden firmaların bitimleri verilmektedir. Özellikle makine üretim üzerine çalışılan Firmalarda sıklıkla rastlanan malzeme tabanlı sorunları n çözümlenmesi ve malzemelere dönük çeşitli analizlerin yapılması hususunda hizmetler vermekteyiz. Enerji ekonomisi ile ilgili çalışmalarımızda yakı n çevremizde bulunan sektör üyelerince bilinmektedir. Enerji tasarrufu, atık gazlar ve enerji geri kazanımı konuları önemsediğimiz bir çalışmamızdır.
” UNİVERSİTE SANAYİ BİRLİKTELİĞİ PROJELERİNE DESTEK
Türkiye’de son 5 yıldır sanayi kuruluşları nı ve üniversiteleri bir araya getiren proje destekleri verildiğinin altını çizen Prof. Dr. Erbay, özellikle TÜBİTAK, TTGV ve Sanayi Bakanlığı (SAN-TEZ) tarafından verilen teşviklerle projeler hazırlandığını ve sunulduğunu söylüyor. Prof. Dr. Erbay, “Bu aşamada Sanayi Bakanlığı projelerinde doğrudan Şrma ile ortak, yürütücülüğü üniversitemizde olan, TÜBİTAK tarafından desteklenen ve üniversitemizin danışmanlık hizmeti verdiği projeler mevcuttur” diyor. Doğrudan proje desteği dışında proje fikrinin oluşması ve önerisinin hazı rlanması için de talep eden Firmalara hizmet verdiklerini de aktaran Prof. Dr. Erbay, “Şu an itibarıyla, 2 SAN-TEZ projesi ve bir TÜBİTAK sanayi destekle- me projesi bölümümüz öğretim üyeleri tarafından Firmalarla ortak olarak yürütülmektedir” diye konuşuyor. Tüm eğitim alanlarında olduğu gibi, makine mühendisliği eğitim alanında da gelişme hızının çok yüksek olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Erbay, bu nedenle altyapı konusunu değerlendirirken, konuyu iki başlıkta incelemek gerektiğini söylüyor. Prof. Dr. Erbay şöyle devam ediyor: “Eğitim öğretim konusunda çalışan yetişmiş eleman altyapısı ve eğitime destek amaçlı kullanılan laboratuar altyapısı. Fakültemizin eğitim öğretim konusunda fiziki alan ve eğitmen açısından herhangi bir eksiği bulunmamaktadı r. Temelleri 1970’e kadar inen bölümümüzde laboratuarlar açısından da fiziki ortam altyapısı açısından herhangi bir eksik yoktur. Ancak sürekli değişen ve gelişen teknolojiye uygun olarak laboratuarların güncellenmesi elbette mümkün olmamaktadır. Bölümümüzdeki laboratuarlar iki ayrı grup şeklinde yapılandırılmıştır. Bunlardan birinci grup doğrudan lisans eğitimi alan öğrencilerin derslerle bağlantılı laboratuar çalışmaları için kullanılmaktadır. İkinci grup ise proje yapan öğretim üyelerimizin kendi gayretleriyle oluşturdukları ve ileri teknoloji araştırma ve geliştirme çalışmalarına uygun olan laboratuarlardı r. Bu laboratuarlarda lisans son sınıf öğrencileri ve özellikle lisansüstü öğrenimi gören öğrenciler çalışmaktadır.” Özellikle lisans eğitimi gören öğrencilerin atölye ortamını tanıması ve kendisini geliştirmesi açısından sanayi destekli üretim dersleri konmasında fayda oldu- ğuna da değinen Prof. Dr. Erbay, “Örne- ğin bir veya birkaç sanayi kuruluşu her hafta düzenli olarak 2-3 saatlik bir uygulama dersinin verilmesinde bölümümüze destek verebilir. Bu durum öğrencilerin sanayi kuruluşlarını tanıması ve özellikle sanayinin durumunu analiz etmesi açısından çok önemlidir” diyor. Benzer bir konunun stajlar için de geçerli oldu- ğuna değinen Prof. Dr. Erbay, sektörden öğrencilerin stajları konusunda da bazı beklentileri olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Öğrencilerimizin stajlarını kuralları na uygun olarak yapmalarında sektörün bizlere yardımcı olması teorik eğitimin desteklenmesi adına oldukça önemlidir. Mezunlarımızın bu sektörlerde çalışacağı unutulmamalıdır.”

“MUHENDİSLERDEN BEKLENTİ YUKSEK”
Sanayi kuruluşlarının çalışma konuları- nın çoğu zaman oldukça özel ve kendine özgü çalışmalar olduğunu ifade eden Prof. Dr. Erbay, her üretim kuruluşunun detayda uğraştığı konuların farklı olduğuna değiniyor. Bu konular listelenmeye kalkılsa muhtemelen sanayi kuruluşu sayısı kadar konuyla ve özel durumla karşılaşılacağına da vurgu yapan Prof. Dr. Erbay,, “Oysa Makine Mühendisliğ i Bölümleri genel bir eğitim vermek zorundadır. Yetiştirdiğiniz öğ- rencileri ancak belli genel dallarda eğitim öğretim çalışmalarına tabi tutabilirsiniz. Bu nedenle mezun olan Makine Mühendisi çalışmak için gittiği firmanın özelini öğrenene kadar belli bir süreye ihtiyaç duyar” diyor. Prof. Dr. Erbay şöyle devam ediyor: “Makine sanayi temsilcilerinin yetişmiş eleman bulmakta zorluk çektiklerini söylemeleri çoğu zaman işe başlar başlamaz mühendislerden beklentilerinin yüksek olmasından kaynaklanmaktadır. Oysa belli bir süre alıştırmadan sonra bu sorun ortadan kalkacaktır. Çünkü mezun olan meslektaşlarımız her ne kadar o firmaya özel konularda gelişimlerini tamamlama ihtiyacı duysalar da, problem çözme ve bilgiyi kullanma konusunda oldukça yetkindirler. Ülkemizde hızla gelişen bir sanayi kesimi vardır ve makine mühendisi ihtiyacı giderek artmaktadır. Buna paralel olarak makine mühendisliği bölümü kontenjanları da artmakta ancak buna rağmen talep karşılanamamaktadı r. Bir grup sanayicimizin serzenişi de sanırız bu durumun bir sonucudur.” Üniversite Sanayi işbirliğinde, Tubitak ve Santez projelerinin varlığının önemli olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Erbay, “Eksik olan ise, karşılıklı anlayışlardaki ve beklentilerdeki uyumdur” diye konuşuyor. Prof. Dr. Erbay ayrıca, “Sanayici en kısa zamanda en hızlı ve en ekonomik çözümü hemen isteyen talebinin karşılanmasını beklerken, üniversiteli ne pahasına olursa olsun özgün sonuçları olan bir araştırmaya imza atabilmektir. Yayın yapabilmek ve bu yayına çok atıf almak ise bizim için işimizi doğ- ru yaptığımızın delilidir ve bizleri tatmin eder ama sanayici için alınacak sonuçları n gizli tutulması zorunluluğu vardır. İşte bu hususlar işbirliği yapmayı zorlaştırmaktadır” diyor.

“YENİDEN YAPILANMA İCİNDEYİZ”
Osmangazi Üniversitesi Makine Mühendisliğ i Bölümü’nün günün gereklerini yerine getirebilmek ve geleceğin makine mühendislerini yetiştirebilmek için yeniden yapılanma içinde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Erbay, “Kalite güvence sistemi, ulusal ve uluslar arası akreditasyonun gereklerini yerine getirmek üzere, göreve başladığım Ekim 2008?den itibaren teorik ve uygulamaya dönük çalışıyoruz” diye konuşuyor. Prof. Dr. Erbay şöyle devam ediyor: “Başta Bölüm Başkanı Yardımcılarım olmak üzere bu değişim sürecini destekleyen genç ya da kıdemli arkadaşları mız ile dinamik bir sürece girmiş bulunuyoruz. Adımız geçtiğinde, eğitimi ve uygulamalarındaki kalitesiyle yenilikleriyle Türkiye’de anılan bir düzeylerde olmayı hedefliyoruz. Bunun için, özellikle kendi kendini denetleyerek, iyileştiren ve geliştiren bir yapıyı oluşturmaya çalışıyoruz. Bölümümüzde ilk kez komisyonları n oluşturulması ve çalıştırılması yapısal açıdan başlattığımız çalışmaları mızın delilidir. Tüm bölüm öğretim elemanlarımızla, ISO 9001: 2000 Kalite Yönetim Sistemi (KYS) sertifika eğitimini aldık. KYS gereklerini aracı olarak kullanarak ve MÜDEK kriterlerini dikkate alarak bölümdeki tüm işlemleri uygulamaları baştan sona gözden geçiriyoruz. Geçmişe değil geleceğe dönük planlı bir gelişmeyle tüm hedeflerimize ulaşma inancındayız.” Prof. Dr. Erbay, makine sektöründe çalı şan kadınların durumunu ise şöyle de- ğerlendiriyor: “Sektörümüzde bilgisi sağlam ve dolayısıyla çok başarılı kadınlar var. Masa başı büro hizmeti dışında üretimde doğrudan yer alan, yönetim kademelerinde kendini kanıtlamış kadı nlarımız var. Hatta bizim mezunumuz olan kadın mühendisler bu konumda çok güzel örnektir. Kadın makine mühendislerinin tek ve en büyük zorluğu ilk işe alınma sırasında karşılarına çıkar. Bu da tahmin edebileceğiniz gibi üç soru şeklindedir: Evlenirseniz işi bırakacak mısınız? Eşiniz başka şehre giderse gidecek misiniz? Doğum sonrası çalışmaya devam edecek misiniz? Bu soruları aşabilen her kadın makine mühendisimiz girdiği her işte başarılı olur. Yalnız ülkemizde değil birçok ülkede de ne yazık ki benzer hususlar bir kusur gibi algılanmaya devam ediyor. Bölümümüzde yetiştirdiğimiz kadın makine mühendisleri ile iş hayatlarındaki daha detaylı sorunları tespit etmek ve çözüm üretmek adına iletişim sağlamaya başladı k. Aslında tüm mezunlarımızla iletişimi güçlendirmeye özen gösteriyoruz. Sanırım gelecek yıllarda konuya ilişkin yeni değerlendirmeler yapabileceğiz.” Spot: “ Sanayi Bakanlığı projelerinde doğrudan Şrma ile ortak, yürütücülüğü üniversitemizde olan, TÜBİTAK tarafından desteklenen ve üniversitemizin danışmanlık hizmeti verdiği projeler mevcut. Doğrudan proje desteği dışında proje Şkrinin oluşması ve önerisinin hazırlanması için de talep eden Firmalara hizmet veriyoruz. Şu an itibarıyla, 2 SAN-TEZ projesi ve bir TÜBİTAK sanayi destekleme projesi bölümümüz öğretim üyeleri tarafından Firmalarla ortak olarak yürütülmektedir. ”  

Prof. Dr. L. Berrin Erbay Osmangazi Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Başkanı Kalite güvence sistemi, ulusal ve uluslararası akreditasyonun gereklerini yerine getirmek üzere, göreve başladığım Ekim 2008’den itibaren teorik ve uygulamaya dönük çalışıyoruz.