Köklü bir aile firmasında görev almanın büyük bir sorumluluğu da beraberinde getirdiğini söyleyen, Bilgili Makina Firma Yöneticisi Mehmet Bilgili, “Sizden önceki...

Köklü bir aile firmasında görev almanın büyük bir sorumluluğu da beraberinde getirdiğini söyleyen, Bilgili Makina Firma Yöneticisi Mehmet Bilgili, “Sizden önceki kuşakların firmayı bugünlere kadar taşıdığını bilmek, zaman zaman omuzlarınızda çok büyük bir yük olduğu hissine kapılmanıza neden oluyor. Fakat bunu bir avantaja çevirerek onların bugüne kadar edindiği deneyimlerden de yararlanabiliyorsunuz” diyor. İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 2015 yılında mezun olan Bilgili, üniversite yıllarında firmanın teknik çizim bölümünde makine ve makine parçalarını çizip tasarlamaya başladığını daha sonra ise CNC torna ve freze tezgâhlarının programlarını yazdığını söylüyor. “Önceki kuşaklardan öğrendiğim en önemli iki şey işimi dürüstçe ve severek yapmam gerektiğiydi” diyen Bilgili ile makine sektöründe var olmanın zorlukları ve firmasını gelecekte taşımak istediği yere dair keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Aile şirketinde görev alma serüveniniz nasıl başladı?

Henüz küçük yaşlarda hafta sonları ve yaz tatillerinde babam ve dedemle birlikte firmaya gitmeye başladım. Aktif olarak görev alamasam da çalışma ortamı, çalışma disiplini, işleyiş ve imalat hakkında birçok şey öğrendim. Bir makinenin imalatında gerekli olan her alanda fikir ve deneyim sahibi olmayı kendime prensip edindiğim için şirkette birçok bölümde aktif rol oynamaya çalışıyorum. Üniversite yıllarında ise firmanın teknik çizim bölümünde makine ve makine parçalarını çizip tasarlamaya başladım. Daha sonra bir adım daha öteye giderek imalatın içinde görev almak istedim ve CNC torna ve freze tezgâhlarımızın programlarını yazmaya başladım. Firmamız yarım asrı geride bırakmış köklü bir yapıya sahip. Ben de bu sorumluluğun bilinciyle üçüncü kuşak yönetici olarak Bilgili Makina’yı geleceğe taşımak için çeşitli işlerde deneyim ve bilgi sahibi olmaya çalışıyorum.

Türkiye’nin önemli firmalarından biri olan Bilgili Makina’da görev almak sizin için bir zorunluluk muydu? Üretiminin içinde olmak size neler kattı?

Kendimi hiçbir zaman Bilgili Makina’da çalışmak zorunda hissetmedim. Aksine, rahmetli dedem Mehmet Bilgili sayesinde kendimi daima buraya ait hissettim. Küçük yaşlarda şirkete geldiğimde dedemin planya tezgâhında çalışmasını izlerdim. Yere düşen talaş parçalarını toplayıp ayıklar ve içlerinden hoşuna gidenleri de bir kutuda biriktirirdi. Ona bunu neden yaptığını sorduğumda ise bana her seferinde işimi severek ve aşkla yapmam gerektiğini söylerdi. Küçük yaşlardan beri üretimin içinde olmak, bana sonradan edinilmesi zor bir deneyim kazandırdı. Dedemle çalışmak ise o deneyimi sevgiyle yoğurup işimi severek nasıl yapabileceğimi öğretti. Bu gerçekten paha biçilemez bir hazine.

Aile şirketinde çalışmanın zorlukları ve avantajlı yanları nelerdir? Sizden beklentiler hangi düzeydeydi? Ötelediğiniz hayalleriniz oldu mu?

Köklü bir aile firmasında görev almak şüphesiz ki çok büyük bir sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Sizden önceki kuşakların firmayı bugünlere kadar taşıdığını bilmek, zaman zaman omuzlarınızda çok büyük bir yük olduğu hissine kapılmanıza neden oluyor. Fakat bunu bir avantaja çevirerek onların bugüne kadar edindiği deneyimlerden de yararlanabiliyorsunuz. Önceki kuşaklardan öğrendiğim en önemli iki şey, işimi dürüstçe ve severek yapmam gerektiğiydi. Bugün dedemin imal ettiği makineler piyasada hala çalışıyor ve bizden yedek parça temin ediyorlar. Bu makinelerin sahipleriyle her konuştuğumda rahmetli dedeme hayır duası ediyorlar. Bu durum beni hem gururlandırıyor, hem de o olmasa bile işimi dürüst yapmamın bana yıllar sonra bile neler kazandırabileceğini gösteriyor. Benden beklenen, ilk olarak dürüst bir imalatçı ve tüccar olmamdı. Bir aile şirketinde büyümenin belki de tek dezavantajı gideceğiniz üniversitenin bölümünün daha önceden belirlenmesi. Bugüne kadar ötelediğim hiçbir hayalim olmadı. Siyasete merak duyduğum için üniversitede de uluslararası ilişkiler bölümünü tercih ettim. Bana göre hiçbir zaman mezun olduğunuz işi yapmak zorunda değildiniz, severek yaptığınız her iş sizin işinizdir. Başlarda biraz ön yargıyla karşılansa da daha sonraları firmada elde ettiğim başarılar sayesinde bu ön yargıyı kırmayı da başardım.

Ülkemizin köklü firmalarından birinin üçüncü kuşak yöneticisi olarak Türkiye’nin makinecilik serüvenini nasıl görüyorsunuz?

Ülkemizin her alanda büyük bir gelişim içinde olduğunu görüyorum. Geçmişte, sanayimiz emek yoğun metodlarla çalışırken, makine teknolojisindeki ilerlemeler neticesinde bugün daha az insan gücüyle daha fazla üretim konseptiyle yol alıyor. Sosyal, siyasal ve ekonomik dönüşümlerin pozitif etkilerinin önümüzdeki 10 yıl içinde makine sektörüne de yansıyacağı öngörülebilir. Gelişmiş ülkelerin ihracatının önemli bir bölümünü makine sektörünün oluşturduğunu düşünürsek, ülkemizin toplam ihracatı içerisinde makinenin payını daha yükseğe çıkarmak ilk hedefimiz olmalı. Türkiye, küresel bir güç olmayı hedefliyorsa dışa bağımlılığından kurtulabilmek adına, teknoloji satın almaktan ziyade teknoloji üretebilir konuma gelmelidir. Bunun bilincinde olarak tüm köklü makine firmaları bilişim ve makine teknolojilerinin gelişimi için ciddi yatırımlar yapıyor. Üçüncü kuşak yöneticiler olarak bizler de bu vizyon doğrultusunda hareket etmeliyiz diye düşünüyorum.

Firmanızın geleceğine yönelik öngörüleriniz neler? Şirketinizi taşımak istediğiniz nokta nedir?

Bilgili Makina yarım asırdan fazla süredir baskı makineleri imal ederek sektöründe önemli bir rol üstleniyor. Ben daima “Daha iyisini nasıl yaparız” sorusuna yanıt arıyorum. Bu sorunun firmamızın gelişiminde çok önemli bir rol oynadığını düşünüyorum. Üretim ağını genişletmek, günümüz teknolojisini takip ederek makinelere uyarlamak, ürün çeşitliliğini artırmak öncelikli hedeflerim arasında yer alıyor. Umuyorum ki Bilgili Makina, önümüzdeki 10 yıl içinde sadece Türkiye’de değil tüm dünyada baskı sektörüne yön veren bir marka haline gelecek.

İş yaşamı dışında kişisel hobileriniz var mı?

İş hayatında başarılı olabilmek ve işimi severek yapmaya devam edebilmek için kendime zaman ayırmam gerektiğine inanıyorum. Üniversite yıllarından beri piyano çalıyorum ve müzikle ilgileniyorum. Onun dışında zaman buldukça arkadaşlarımla Airsoft maçlarına katılıyorum.

Sizin gibi üçüncü kuşak yöneticilere nasıl bir mesaj göndermek istersiniz ?

Öncelikle, kendilerinden önceki kuşaklardan devraldıkları sorumluluğa hiçbir zaman bir zorunluluk olarak görmemeleri gerektiğini düşünüyorum. Yaptıkları işi sevmeleri işlerini geliştirmelerinde önemli bir rol oynayacaktır. “Önceki kuşaklardan ne kapabilirsek kardır!” mantığıyla olabildiğince fazla deneyim edinmeleri firmalarının geleceğine de büyük bir katkı.