Çukurova Üniversitesi Mühendislik- Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü, 1978 yılında Çukurova Üniversitesi Merkez Kampüsü’nde kuruldu.

Çukurova Üniversitesi Mühendislik- Mimarlık Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü, 1978 yılında Çukurova Üniversitesi Merkez Kampüsü’nde kuruldu. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu nitelikli makine mühendisi talebini karşılamayı hedefleyen bölüm, 1979 yılında ise eğitim-öğretime başladı. 39 yıllık geçmişi olan Çukurova Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nün hızla gelişen teknolojiye ayak uydurmak ve çağdaş eğitim seviyesini yakalayabilmek için zaman içerisinde çeşitli değişimler yaşadığını aktaran Çukurova Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Akıllı, “Daha iyi bir eğitim seviyesine ulaşmak için yapılan bu çalışmalar başlarda yabancı dil eğitimine yoğunlaşırken, şimdilerde bilgisayar destekli mühendislik (CAE) alanını da içine aldı. Akademik faaliyetlerine, 1979-1980 eğitim-öğretim yılında genel makine mühendisliği konularını içeren Türkçe lisans öğrenimiyle başlayan bölümümüz, normal öğretimde 1990-1991 akademik yılında yüzde 30 İngilizce ağırlıklı, 1995-1996 akademik yılından itibaren ise yüzde 100 İngilizce eğitime geçti. Ülkemizin artan makine mühendisi ihtiyacını karşılayabilmek için 1993-1994 akademik yılında açılan ikinci öğretim eğitim programı da 1997-1998 akademik yılından bu yana yüzde 100 İngilizce olarak faaliyet gösteriyor. Bunlara ek olarak bölümümüzde 1982-1983 eğitim-öğretim döneminde yüksek lisans, 1984-1985’te de doktora programlarına ilk kez öğrenci kabul edildi” diyor. Akıllı ile bölümün hedefleri ve akademik çalışmaları hakkında ayrıntılı bir röportaj gerçekleştirdik.

Akademik kadronuzun uzmanlık alanları hakkında bilgi verir misiniz?

Akademisyenlerimiz, bölümümüzde; makine teorisi ve dinamiği, konstrüksiyon ve imalat, termodinamik, enerji, mekanik ve otomotiv anabilim dalı olmak üzere altı anabilim dalında çalışıyor. Her anabilim dalının kendi laboratuvarları bulunuyor. Bu laboratuvarlarda, bilimsel araştırmaların yanında hem eğitim-öğretime hem de sanayiye hizmet veriyoruz. Çukurova Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Anabilim Dallarında 2017 yılı Kasım ayı itibarıyla 11 profesör, üç yardımcı doçent, 12 araştırma görevlisi olmak üzere toplam 26 öğretim elemanı görev yapıyor. Öğretim elemanlarımızın başlıca araştırma konularını ise şöyle sıralayabiliriz: Çeşitli cisimlerde ısı transferi, güneş enerjisi, ısı pompaları, rejeneratörler, ısı değiştirgeçleri, atık ısı kullanımı, kurutma, balans, kinematik analiz ve tasarım, çeşitli makine tasarım ve imalatı, biyomekanik, hidrolik ve pnömatik sistemler ve kontrolü, uygulamalı akışkanlar mekaniği, aerodinamik, yenilenebilir enerji kaynakları, bilgisayar destekli tasarım ve imalat, imalat teknikleri, içten yanmalı motorlar, mekanik titreşimler, gerilme analizi ve kompozit malzemeler.

Eğitim konularını oluştururken sanayiden gelen talepleri de dikkate aldınız mı? Teorik eğitimlerle pratik arasındaki dengeyi nasıl sağladınız?

Sanayiden gelen talepler, eğitimimizi şekillendiren önemli etmenlerden birisidir. Bu doğrultuda öğrencilerimize sanayide mühendislik alanında ihtiyaç duyulan bilgisayar paket programlarını öğretiyoruz. Bunlar arasında bilgisayar kullanma, Autocad ve Catia gibi bilgisayar destekli çizim ve yaygın kullanılan 3 boyutlu modelleme programları da yer alıyor. Ansys, Catia, Matlab, Mathcad, Fluent gibi paket programların eğitimini uygulamalı olarak sunuyoruz. Ayrıca, bölümümüzün imalat ve malzeme, deney ve ölçme, akışkanlar mekaniği, makine dinamiği ve otomotiv laboratuvarları sanayiye yönelik çalışmalarda aktif olarak kullanılıyor. Dördüncü sınıftaki laboratuvar derslerinde en az 20 adet farklı deneyden oluşan makine laboratuvar dersiyle öğrencilerimize teorik bilginin yanında pratik deneyim de kazandırıyoruz. Hatta öğrencilerimiz, laboratuvarlardan, dördüncü sınıftan önce de, öğretim elemanları ve teknik görevlilerin yardımıyla faydalanabiliyor. Bunların yanında son sınıf derslerimizin tamamına yakını seçmeli derslerden oluşuyor. Söz konusu seçmeli derslerin büyük bir çoğunluğu sanayinin talepleri doğrultusunda şekilleniyor ve içerikleri yine sanayinin talepleri doğrultusunda güncelleniyor.

Teorik eğitimler haricinde araştırmageliştirme ve yenilikçiliğe önem veren bir eğitim kurumu olarak öğrencilerinize sunduğunuz teknik olanaklar konusunda neler aktarmak istersiniz?

Teorik eğitimler dışında öğrencilerimizi çeşitli projeler yapma konusunda teşvik ediyor ve gerekli teknik altyapıyı sağlıyoruz. Bu projelerin başında da öğrencilerimizin yaptığı ve geçtiğimiz Ağustos ayında düzenlenen TÜBİTAK Yarışı’nda ve Eylül ayında gerçekleşen Shell Eco Marathon Türkiye yarışında şampiyon olan “1,5 Adana” adlı elektrikli otomobil geliyor. Bunun dışında sunduğumuz destekle bölümümüz bünyesinde rüzgâr enerjisi kullanarak hareket eden otomobil, drone ve sabit kanatlı insansız hava aracı gibi projeler, öğrencilerimiz tarafından yürütülüyor. Söz konusu projeler sayesinde öğrencilerimiz, aldıkları teorik bilgileri pratikte uyguluyor, henüz mesleğe başlamadan tecrübe edinip, mühendislik projelerinin en önemli çalışma şekli olan takım çalışmasına adapte oluyor.

Makine mühendisliği eğitimi almak isteyen bir öğrencinin Çukurova Üniversitesi’ni seçmesindeki temel nedenleri sıralayabilir misiniz?

Bölümümüz, sunduğu kaliteli teorik ve pratik eğitimle diğer üniversitelerin arasından sıyrılıyor. Yapılan bu pratik çalışmalar çerçevesinde öğrencilerimizin ulusal ve uluslararası alanlarda aldığı başarılı sonuçlar da bu durumu destekliyor. Verdiğimiz nitelikli eğitimin yanı sıra Çukurova Üniversitesi Balcalı Kampüsü, Türkiye’nin en güzel kampüslerinden biri olarak öğrencilerin faydalanabileceği çok çeşitli sosyal imkânlar da sunuyor.

Yurt dışı öğrenci değişim programları çerçevesinde öğrencilerinize ne tür imkânlar sunuyorsunuz?

Öğrencilerimiz Erasmus+ ve Mevlana değişim programlarından faydalanabiliyor. Bu doğrultuda Erasmus+ kapsamında Çukurova Üniversitesi’nin 300’den fazla Avrupa üniversitesiyle anlaşması bulunuyor. Programlardan faydalanmak isteyen öğrenciler en az bir en fazla iki dönem olmak üzere seçtikleri anlaşmalı bir üniversitede eğitimlerine devam edebiliyor. Öğrencilerimizin özellikle son sınıfta bu fırsatlardan faydalanmasını öneriyoruz. Zira son sınıfı okuyan öğrencilerimiz aldıkları üç yıllık eğitim ve gerçekleştirdikleri stajlar neticesinde ne istediğini bilen ve daha bilinçli düşünebilen mühendis adayları haline geliyor. Böylelikle dördüncü sınıf derslerini almak amacıyla yurt dışına çıktıklarında, bulundukları üniversite veya ülkede mezun olduktan sonra ya da yüksek lisans sonrası çalışma imkânlarını da araştırarak, akademik veya mesleki kariyerleri için daha doğru tercihler yapabiliyorlar.

Makine mühendisliği öğrencileri sanayiyle koordineli çalışma yapma şansına sahip mi? Sağladığınız staj olanakları nelerdir?

Öğrencilerimiz, bölümümüzde eğitime başladıkları andan itibaren sanayiyle koordineli çalışma imkânına sahip. Öğrencilerimizin, iki yaz dönemi olmak üzere toplamda 60 iş günü çeşitli endüstriyel kuruluşlarda yaz stajı yapması gerekiyor. Söz konusu stajlardan ilkinin üretime, ikincisinin ise yönetime dayalı yapılması gerekiyor. Son sınıf öğrencilerimiz ayrıca seçilmiş bir teknik konuda bir öğretim üyesi danışmanlığında her dönem için mühendislik projesi hazırlıyor. Öğrenciler, istedikleri takdirde bu projeleri sanayiye doğrudan fayda sağlayacak bir konudan seçebildiği gibi, çalışmalarını sanayi kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde de sürdürebiliyor.

Mesleki kuruluşların da katkısıyla öğrencilerimize staj yeri bulma konusunda her türlü desteği de sağlıyoruz.

Bölümünüz bünyesinde gerçekleştirdiğiniz veya gerçekleştirmeyi planladığınız sanayi projeleriyle ilgili bilgi verir misiniz?

Öğretim üyelerimizin, bölgemizdeki sanayi kuruluşlarıyla birlikte yürüttüğü Ar-Ge projeleri bulunuyor. Bu projeler, özellikle otomotiv ve demir-çelik sektöründe yoğunlaşıyor. Bölümümüzde hâlihazırda ülkemizi de heyecanlandıran yerli otomobil üretimi konusunda çalışmalar yapılıyor. Sanayi kuruluşlarının da desteğiyle bölümümüz, sahip olduğu bilgi birikimini üretime aktarmak konusunda büyük bir istek duyuyor.

Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının üniversitelere bakışını nasıl yorumluyorsunuz? Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında nasıl bir algı farklılığı gözlemliyorsunuz?

Üniversite-sanayi işbirliği konusunda ülkemizde önemli eksiklikler olduğu kanaatindeyim. Bu konuda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın çalışmalarını takdirle karşılıyorum. Özellikle Teknokentler aracılığıyla bu problemin çözümü ve ülkemizin 2023 yılı için belirlediği hedeflere ulaşması konusunda ciddi çalışmalar yapılıyor. Maalesef üniversiteler ve sanayi kuruluşlarının devletimizin gösterdiği çaba ve gayrete tam anlamıyla karşılık veremediğini düşünüyorum. Üniversite açısından baktığımızda, gelişmiş ülkelerde, öğretim üyelerinin bilimsel faaliyetlerini sanayinin talepleri doğrultusunda gerçekleştirdiğini görüyoruz. Bu noktada akademisyenler için gerekli fonlar da sanayi kuruluşları tarafından sağlanıyor. Öte yandan gelişmiş üniversiteler, uzun süreli sanayi tecrübesi olan akademisyenleri de bünyelerine katmaya özen gösteriyor.