Hem Türkiye’de hem dünyada ciddi bir yapılanmaya sahip olan TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş., Türkiye’de altı fuar merkezi yönetiyor; İstanbul, Bursa, Konya, Adana, Samsun ve Diyarbakır.

Hem Türkiye’de hem dünyada ciddi bir yapılanmaya sahip olan TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş., Türkiye’de altı fuar merkezi yönetiyor; İstanbul, Bursa, Konya, Adana, Samsun ve Diyarbakır. Bunlara Şubat ayı içinde Erzurum’u da dahil edecek olan TÜYAP Fuarcılık, böylece Doğu Anadolu bölgesindeki eksikliği de gidermeyi hedefliyor.

Kendi fuar merkezleri dışında İzmir, Antalya, Gaziantep, Kocaeli ve Kayseri’de etkili ve temsil kabiliyeti yüksek fuarlar gerçekleştirdiklerini söyleyen TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. ve Türkiye Fuar Yapımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Ünal, “Makedonya, Bulgaristan, Rusya, Gürcistan, İran, Ürdün ve Mısır’da var olan ofislerimiz, fuarlar için kendi coğrafyamızdan nitelikli ziyaretçileri ülkemize getiriyor. Dünyada bulunan 50’yi aşkın temsilciliğimiz, hem fuar katılımları hem çok uluslu ziyaretçilerin TÜYAP fuarlarına gelmeleri için çaba gösteriyor” diyor.

TÜYAP grubu ve işbirliği yaptıkları meslektaşları ile her yıl 100’ün üzerinde nitelikli fuar gerçekleştirdiklerini aktaran Ünal, “Bu fuarlarda yılda 80’i aşkın ülkeden 18 bin civarında katılımcı kuruluş, 170’i aşkın ülkeden 5.5 milyon civarında ziyaretçiye ev sahipliği yapıyoruz. Bu sayılar sektörümüzde tüm dünyada kayda değer rakamlar. Bugün ülkemizde 67 bin civarında ihracatçı firma var. Bunların en az yüzde 90’ı ülkede yapılan nitelikli fuarlarda ihracatı öğrendi ve benimsediler. Bu gelişmede TÜYAP’ın hak ettiği büyük bir pay var” diyor.

Bülent Ünal TÜYAP Fuarcılık’ın 40 yıla yaklaşan hikayesini ve Türkiye’deki fuarcılık sektörü için nasıl bir yerde durduklarını Moment Expo dergisine anlattı.

Öncelikle TÜYAP Fuarcılık’ı sizin sözlerinizle tanıyabilir miyiz? TÜYAP 1979 yılında kurularak fuarcılık mesleğini düzenli bir ticari faaliyet olarak başlatan ilk kuruluş diyebiliriz. Bu anlamda iyi bir iş yaptığımızı düşünüyorum.

Rahmetli annemin anlatımı ile ne iş yaptığımızı dile getirmek isterim. Başlangıçta hep, “Oğlum sen ne iş yapıyorsun?” diye sorardı. Sonunda dayanamadım anlattım; “Bak anne bir büyük adamın büyük bir binası var. Ben onu kiralıyorum, bölebileceğim en ufak parçalara bölüyorum ve bir hafta için kiraya veriyorum.” Gözleri kocaman kocaman açıldı, “Aaa!!!” dedi. “Sülün Osman gibi!” Bilmeyenlere hatırlatmalıyım; Sülün Osman zamanın en meşhur dolandırıcısı idi. Biz de şimdiki adı Lütfi Kırdar olan o zamanki İstanbul Spor ve Sergi Sarayı’nı kiralar, tribünleri söker, fuar yapar idik. Şaka bir tarafa, ülkemizde düzenli bir iş olarak fuar mesleğinin başlatılması büyük zorluklar ile gerçekleşti. Bugün geldiği yerde o dönemin mücadelesi ve yaptığımız işe olan inancımız ağır basıyor. 40 yıl sonra geriye dönüp baktığımda “İyi ki yapmışız” diyorum. Bugün ülkede 223 fuar kuruluşu var; demek ki iyi örnek olmuşuz.

Türkiye’deki yapılanmanızdan ve iş ortaklarınızla gerçekleştirdiğiniz fuarlardan ana hatlarıyla bahseder misiniz?

TÜYAP hem Türkiye’de hem dünyada ciddi bir yapılanmaya sahip. Türkiye’de altı fuar merkezi yönetiyoruz; İstanbul, Bursa, Konya, Adana, Samsun ve Diyarbakır. Bunlara Şubat ayı içinde Erzurum dahil olacak ve Doğu Anadolu bölgemizdeki bir eksikliği giderecek. Erzurum’da 2018 yılı içinde başlayacak fuarlar bölgenin ekonomik gelişmesine katkı sağlarken olumlu sosyal ve çevresel çözümler yaratacak.

Kendi fuar merkezlerimizin dışında İzmir, Antalya, Gaziantep, Kocaeli ve Kayseri’de etkili ve temsil kabiliyeti yüksek fuarlar gerçekleştiriyoruz. Makedonya, Bulgaristan, Rusya, Gürcistan, İran, Ürdün ve Mısır’da var olan ofislerimiz, fuarlar için kendi coğrafyamızdan nitelikli ziyaretçileri ülkemize getiriyor. Dünyada bulunan 50’yi aşkın temsilciliğimiz, hem fuar katılımları hem çok uluslu ziyaretçilerin TÜYAP fuarlarına gelmeleri için çaba gösteriyor. Dünyanın bir numaralı fuarcılık grubu Reed Exhibitons; bir ortak şirketimiz var REED TÜYAP. Bir grup fuarı birlikte gerçekleştiriyoruz. Yine dünyanın ilk 10’u içine giren Hannover Messe, Messe Frankfurt, International Trade Exhibitions (ITE) ve Tarsus grupları iş ortaklarımız arasında yer alıyor. Onların faaliyetlerine büyük bir alt yapı desteği sağlıyoruz.

Yurt dışı fuar gurubumuz Avrupa’dan Afrika’ya, Çin’den Brezilya’ya çok geniş bir coğrafyada her yıl 10 civarında önemli fuara Türkiye’nin milli katılımını sağlıyor. 700’ü aşkın çalışanımızla birbirimize güvenerek mutlu bir çalışma hayatı yaşıyoruz.

Fuar katılımlarında firmalara sunduğunuz hizmetlerin detaylarından söz eder misiniz?

TÜYAP, fuar katılımcı firmalarına, bir stant değil bir satış imkanı sunuyor. Bunu doğru değerlendiren firmalar hep önde oldu ve büyüdüler. Çok iyi tasarlanmış bir alt yapımız var. İstanbul Fuar Merkezimiz 28 bin kilowatt/saat elektrik gücü, 20 milyon kilo kaloriyi aşkın 120 bin metrekare klimatize ortam, pnömatik donanım, kablosuz internet, stant yapımı, ilave stant malzemelerinin temini, gümrükleme, güvenlik, temizlik, ilk yardım, nitelikli beslenme, hijyeni sağlanmış bir çalışma ortamı yanında fuar alanında 630 odalı beş yıldızlı TÜYAP Palas otelimiz ile büyük bir yaşam konforu sağlıyor. Benzer imkanlar işlettiğimiz tüm fuar alanlarında da mevcut.

TÜYAP Fuarcılık çatısı altında gerçekleşen fuarları ve söz konusu fuarların Türkiye ekonomisine sağladığı katkıyı rakamlar eşliğinde anlatabilir misiniz?

TÜYAP gurubu ve işbirliği yaptığımız meslektaşlarımız ile her yıl 100’ün üzerinde nitelikli fuar gerçekleştiriyoruz. Bu fuarlarda yılda 80’i aşkın ülkeden 18 bin civarında katılımcı kuruluş, 170’i aşkın ülkeden 5.5 milyon civarında ziyaretçiye ev sahipliği yapıyoruz. Bu sayılar mesleğimizde tüm dünyada kayda değer bilgiler. Bugün ülkemizde 67 bin civarında ihracatçı firma var. Bunların en az yüzde 90’ı ülkede yapılan nitelikli fuarlarda ihracatı öğrendi ve benimsediler. Bu gelişmede TÜYAP’ın hak ettiği büyük bir pay var.

İhracata doping etkisi yapan fuarların gücünü, Türkiye yeteri kadar kullanabiliyor mu?

Gerek durgunluk dönemlerinde gerekse olağan dönemlerde ihracat bir ülke için çok önemli. Yeter ki hedefler ve politikalar doğru belirlensin. Firmaların ihracat imkanları hem kendilerinin hem ülkenin ihtiyaç duyduğu döviz girdilerinde olumlu katkılar sağlıyor. Konusunda doğru hazırlanmış fuarlar dış satışlar içinde hep iyi sonuçlar veriyor ve durgunluk zamanlarında da katılımcı kurumlara büyük bir moral oluyor. Onları yeni imkanlar ve pazarlar ile tanıştırıyor. Fuarların gücünü doğru kullanabildiğimizi düşünüyorum.

Türk firmalarının gerek yurt içinde gerekse yurt dışındaki fuarlara yaklaşımı nasıl? Siz bu yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bugünün dünyası ürettiğinizi satma imkanı vermiyor. Ancak satabildiğinizi üretmek gerekli. Kalite, maliyet, sahip olunan finansman imkanı, makine ve teçhizatı, nitelikli personel, bir işi idame ettirebilmek için en azından sahip olmamız gerekenler arasında yer alıyor. Bir fuara katılmak tüm dertleri bitirmiyor. Ürününüzün kabul görmesi ve sizin de bir fuarda nasıl davranılacağına dair bilginizin olması ve personelinizi bu konuda eğitmeniz gerekiyor. Türk firmalarının yurt dışı fuar katılımları birkaç konu dışında genelde az sayıda firma ile gerçekleşiyor. Esas ağırlık ülke içinde yapılan fuarlarda. İşini doğru yapan firmalar bu mecralarda çok olumlu sonuçlar alabiliyor.

Kendine özgü bir formül üreterek farklılaşma, fuar katılımlarında önemli bir yere sahip. Türkiye’deki firmaları göz önüne aldığınızda, bunu ne kadar başardığımızı söyleyebiliriz? Her yıl dünyada 30 bini aşkın fuar, 4,5 milyon fuar katılımcısı ve 265 milyon civarında devamlı dolaşan fuar ziyaretçisi var. Siz ülke ve katılımcı firma olarak ne yapmalısınız ki bu kurum ve ziyaretçiler sizi tercih etsinler. Öyle dışarıdan bakıldığı kadar kolay bir konu değil. Fuar mesleği hem çok dağınık hem çok rekabetçi bir iş. Fuar hazırlanabilir bir konuda, doğru bir ürün bileşiminin sergilenmesi ve hedef alınan ziyaretçinin harekete geçirilebilmesi gerek. Hem tatminkar bir katılımcı firma yapısı, hem firmaları tatmin eden bir ziyaretçi yapısı. Bunu gerçekleştirebilirseniz başarılı olursunuz.

İstanbul küresel planda fuarcılık sektörünün en önemli merkezlerinden biri haline geliyor. Söz konusu bu potansiyelin imalat sanayisine yansıması nasıl?

İstanbul, Sovyetler Birliği’nin dağılması ve yeni ülkelerin ortaya çıkması ile çok farklı bir konuma geldi. Bölgemizde üç önemli fuar merkezi var; Dubai-İstanbul-Moskova. Bunların birbirine göre üstünlükleri ve zayıf yönleri var. Türkiye, özellikle İstanbul ara malları, hammaddeler ve yatırım mallarının uluslararası sergilenmesinde rakiplerine göre büyük üstünlüklere sahip. Ayrıca her gün 300 noktadan İstanbul’a hava yolu ile ulaşım imkanı ve sahip olunan nitelikli fuar alanları, konaklama, eğlence alt yapısı ve her şeye rağmen bölgenin en güvenli ülkesi oluşu ile özellikle yatırım malları sergilenmesi konusunda rakiplerinin önüne geçiyor.

2023 yılında 12 milyar dolar ihracat hedefiyle çalışmalarını sürdüren iklimlendirme sektörünün bu hedefe ulaşmasında, TÜYAP fuar alanında gerçekleşecek ISK-SODEX’in etkisi nasıl olacak?

ISK-SODEX’in hazırlayıcıları dünyanın önde gelen fuar organizatörleri ve ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar. TÜYAP’ın onlara sağladığı teknik altyapı imkanları, iş güvencesi ve çok nitelikli bir kadronun bir fuar hazırlığı için verdiği hizmetler, sağlanan güven ve huzur, fuar organizatörü firmanın tüm enerjisini doğru ziyaretçileri harekete geçirmek için kullanma avantajını sunuyor.

Fuarın uzman katılımcı ve ziyaretçileri mükemmel bir altyapı ve destek hizmeti alarak çabalarını sürdürecekler. Bu destek onlara emeklerini, zamanlarını ve paralarını doğru harcama yanında büyük bir güç de verecek. ISK-SODEX yan sanayileri ile birlikte iklimlendirme endüstrimiz ve ülkemiz ekonomisi için oldukça önemli bir yere sahip. Sektörün bölgemizdeki bu en önemli buluşması gerek iç pazarın büyütülmesi gerek ihracatın artırılması ve öngörülen hedeflerin yakalanmasında ciddi bir itici güç olacak.

Avrasya bölgesindeki en büyük iklimlendirme fuarı olan ISK-SODEX’in sektörün büyüme hızına göre yeniden yapılandırıldığı belirtiliyor. Bu yapılanmanın detaylarından söz eder misiniz?

Türkiye’deki iklimlendirme endüstrisi, Dünya Ticaret Örgütü üyelerinin neredeyse tamamına ihracat yapıyor. Bu denli önemli çabaların, hazırlanan fuarlar yönünden dönemsel olarak ihtiyaçlarının tespiti ve bu ihtiyaçlara uygun desteklerin sunulması gerekli. Endüstrinin büyüme isteği ve bunu sağlayacak potansiyeli hep var. Fuar mesleği yönünden bu potansiyeli harekete geçirecek ilişkilerin kurulması ve katılımcıların mevcut ilişkilerini korurken yeni pazarlar ile buluşturulması şart. Hannover Messe, bu yılki atılımı ile ISK-SODEX katılımcılarına TÜYAP’ın sağladığı alt yapılar ve teknik desteklerden yararlanarak, tüm enerjisini hedef alınan ülkelerden gelebilir profesyonel ziyaretçiler üzerine yoğunlaştırdı. Bu ortak çabalar muhakkak olumlu sonuçlar verecek.

ISK-SODEX’in gelecek dönemine dair beklentiler neler? Fuara firmaların şu anki ilgisi nasıl?

ISK-SODEX 2019 yılı Ekim ayında tekrarlanacak. Gerekçesi çift yıllarda dünyada iklimlendirme konulu fuarların çokluğu. İstanbul Fuarı 2019 yılı dahil sonraki tek yıllarda her iki yılda bir gerçekleştirilecek. Fuar bugün itibarı ile ciddi bir katılımı yansıtıyor ve bu katılım ziyaretçiler için olumlu bir çekim merkezi yaratıyor.