Yeni Çağ’la birlikte başlayan coğrafi keşifler, keşfedilen yeni yerler ve ticaret yollarının değişmesiyle dünyadaki dengeleri değiştirdi. Ancak coğrafi keşiflerin yapılabilmesi için öncelikle...

Yeni Çağ’la birlikte başlayan coğrafi keşifler, keşfedilen yeni yerler ve ticaret yollarının değişmesiyle dünyadaki dengeleri değiştirdi. Ancak coğrafi keşiflerin yapılabilmesi için öncelikle pusulanın bulunması gerekiyordu. Çünkü okyanuslarda yönünü kaybeden bir geminin herhangi bir keşif yapması mümkün değildi.

Pusulanın icadından önce, denizciler bulundukları yeri ve gidecekleri yönü, yıldızların konumunu gözlemleyerek buluyorlardı. Pusulanın icadı, denizcilerin güvenle karadan uzaklaşmasına imkan sağlarken, deniz ticaretini artırdı ve coğrafi keşiflerin hız kazanmasını sağladı.

Pusula’nın, MS 1. yüzyılda Çin’de icat edildiği biliniyor. İcat edilen bu manyetik pusula, Feng Shui’nin jeomanyetik prensiplerine göre bina ve yapılar için uygun yerler bulmak, mücevher veya altın aramakta kullanılıyordu. MS 11. yüzyılda ise pusula, Song Hanedanlığı sırasında yön bulmak amacıyla kullanılmaya başlandı.

İlk kez Çinlilerin kullandığı pusula, daha çok Arap tüccarlar tarafından Avrupa’ya tanıtılmış. Haçlı Seferleri sırasında kullanımı yaygınlaşmaya başlayan pusula sayesinde daha önce açık denizlere açılmaya cesaret edemeyen denizciler cesaretlenmiş. Kristof Kolomb’un sapma açısı üzerinde yaptığı değişiklik sayesinde denizciler daha güvenli yolculuk yapmaya başlamış. Pusulanın Avrupalılar tarafından kullanılmaya başlanması, coğrafi keşiflerin yolunu açan ana sebeplerden biri olmuş.

ÇİN’DE DOĞDU, AVRUPA’DA MODERN HALİNİ ALDI

Eski Yunanlıların, MÖ 6. yüzyılda mıknatısı zaten bildiği, fakat anlamının farkında olmadıkları söylenir. Ünlü felsefeci Thales mıknatıs taşında bir ruhun olduğunu, bu nedenle çekme ve itme özelliklerinin bulunduğunu düşünmüş, manyetik alanın farkına varamamış. Mıknatıs üzerindeki kuzeye yönelme özelliği, ilk defa MS 1. yüzyılda Çinli denizciler tarafından keşfedilmiş. Denizciler, mıknatıs taşını bir çöp üzerine koyarak suya bıraktıklarında, taşın Kuzey Yıldızı’nı gösterdiğini keşfetmişler. İşte bunun üzerine pusula icat edilmiş. Pusulanın Avrupa’ya ulaşması yaklaşık 12. yüzyılda gerçekleşmiş ve bu tarihten sonra geliştirilmeye başlanmış. Pusulanın Çin’den Avrupa’ya geçişi ile ilgili bir kaç rivayet vardır. İlki, Çinli tüccarların Orta Doğu’ya yaptıkları seyahatler pusulanın önce Orta Doğu’ya oradan da Avrupa’ya ulaştığı yönünde. Bir diğeri ise Avrupalı kaşiflerin Doğu seyahatlerinde pusula ile tanıştığı. Bir diğer rivayet ise pusulanın Çin’den direkt olarak Avrupa’ya geldiği: 1269 yılında Fransız bilim insanı Pierre De Maricourt, iğneyi bir mile geçirerek, saydam ve derecelendirilmiş bir kutunun içine yerleştirerek pusulanın ana hatlarını oluşturmuş. George Hartman, 1520 yılında manyetik sapmayı ölçerken 1700 yılında da Edmund Halley pusula için harita çıkarmış.

Avrupa’da manyetik iğneler ile ilgili ilk kayıtların İngiliz bilim insanı Alexander Neckam’ın 1190 yılında Paris’te yazdığı “On the Natures of Things” aldı kitabında yer aldığı da belirtilir.

MODERN PUSULAYA DOĞRU

Modern pusulanın tarihi ise İngiliz Fizikçi William Sturgeon‘ın elektromıknatısı bulması ile başlamış. İngiliz mucidin bu buluşu modern pusulanın gelişiminin başlangıcı olarak kabul ediliyor. 1825 yılından sonra bir kaç farklı pusula ortaya çıkmış. Sıvı pusula ile ilgili ilk prototip 1690 İngiliz Gökbilimci Edmond Halley tarafından yapılmış. İlk el pusulasının patenti ise 1885 yılında alınmış.

Pusulanın yanında demirden bir cisim bulunursa, ibre etkilenerek yanlış yön gösteriyordu. Bu durum demirden yapılan gemilerde pusulanın doğru yönü göstermesi ile ilgili sorunları da beraberinde getirdi. 19. yüzyılda denizciler, pusula üzerinde daha fazla çalışıp, manyetik alanın ne olduğunu öğrenerek, pusulaların yanına koydukları bir başka demir parçasıyla, demirden yapılmış gemilerin manyetik alanının pusula üzerinde oluşturduğu sapmayı gidermiş.

20. yüzyılla birlikte, pusuladaki gelişim çok ilerledi. Uçak ve gemilerde jiroskop (yön ölçümü veya ayarlamasında kullanılan, açısal dengenin korunması ilkesiyle çalışan alet) adı verilen pusulalar kullanılmaya başlandı. Temeli fizik kurallarına ve merkezkaç ilkesine dayanan jiroskop ile ilgili ilk denemeler, 1908’de Almanya’da yapıldı fakat başarılı olamadı. 1910’da ABD donanmasının “USS Delaware” adlı gemisinde jiroskop ile ilgili ilk başarılı sonuç alındı.

MANYETİK CİSİMLERE DUYARLI

Pusula, en basit tanımıyla, üzerinde kuzey ve güney yönlerini gösteren bir mıknatıs iğnesi olan, yön bulmak için kullanılan, ebat olarak cep saatine benzeyen bir alet. İtalyanca “bussola” kelimesinden Türkçeye girmiştir ve “pusula” olarak dilimize çevrilmiş. Yön bulmanın en kolay yolu olan bu icat, ortasında sürtünmesiz hareket edebilen bir ibreye sahip. Bu ibrenin renkli ucu, pusula nereye koyulursa koyulsun her zaman kuzeyi gösterir. Bu durumun istisnası, aletin etrafında manyetik başka bir aletin bulunması halinde ortaya çıkıyor. Herhangi manyetik bir cisim (metal saat, cep telefonu, bilgisayar) pusulanın yanlış yönü göstermesine sebep olduğundan, bu nedenle kullanım aşamasında çevresel faktörlerin kontrol edilmesi gerekir. Aletin gösterdiği yöne doğru dönüldüğünde, arkada kalan taraf güney, sağ taraf doğu, sol da batı olarak tespit edilir. Yani pusula kullanılarak sadece kuzey yönü değil, diğer ara ve ana yönler de bulunabilir. Pusula iğnesinin altında, yön oku ve meridyen çizgileri vardır ve bunlar eş zamanlı olarak kapsül ile birlikte döner. Dönen kapsülün işlevi, daha doğru sonuç elde etmek için, iğnedeki titreşimi azaltmak. Pusula tabanının şeffaf ve dikdörtgen yapıda olması ise kullanımın kolaylaşmasını sağlar.

PUSULA HEP KUZEYİ GÖSTERİR

Peki, dünyayı değiştiren coğrafi keşiflerin önünü açan pusula nasıl oluyor da hep kuzeyi gösteriyor? Dünyada iki tür kuzey vardır: “Gerçek Kuzey” ve “Manyetik Kuzey”.

Manyetik Kuzey nedeniyle dünya dev bir mıknatıs çubuğu gibi davranır. Bu dev çubuğun kuzey-güney doğrultusundaki alanı, serbest halde mıknatısların aynı doğrultuya yönelmesine yol açar. Pusulalarda da mıknatıslı minik metaller kullanıldığından, bunları yere paralel halde tuttuğumuzdan bu minik metal çubuklar kuzeygüney doğrultusunu gösterirler.

KENDİSİ KÜÇÜK, FONKSİYONU BÜYÜK İCAT

Denizcilikte halen kullanılan bu araç, en küçük kayıklardan en büyük gemilere kadar doğru yönü bulmak için kullanılan, küçük ama en etkili hayat kurtarıcı alettir. Kullanılan meslek alanları sadece denizcilik ile sınırlı değil pusulanın. Havacılar, askerler, madenciler, ormancılar, harita mühendisleri, dağcılar, harita teknisyenleri, doğa sporcuları ve izciler de mesleklerini icra ederken 

pusulaya başvuruyor. Söz konusu meslek grupları için temeli çok basit bir mıknatıs mantığına dayanan alet, halen hayat kurtarıcı bir rol üstleniyor.

PUSULANIN ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

Günümüzde akıllı telefonlarda veya valizlerin üzerinde de yer alan pusulaların bir çok çeşidi var. Modern pusula çeşitleri; askeri, aynalı, standart plaka ve kutu (prismatik) pusulalardır. Askeri pusulalar hassas ölçüm yapılarak kullanım alanına göre ayrılmıştır. Diğer pusulalar ise hassasiyet göstermeden, sadece yön bulmak için kullanılır. Hassas pusulaların kullanımı da bir o kadar zordur. Standart ve aynalı pusula türleri en ideal türler olurken bu pusulalar daha çok doğada kullanılmak içindir. Diğer pusula çeşitleri ise; kerteriz pusulası, asma, elektromanyetik, dümenci, filika, sıvılı, cayroskop, yavru ve kadranlı pusulalar olarak adlandırılıyor.

Dünyanın neresinde olursak olalım, pusula ile daima yönümüzü çok kolay bulabiliriz. İstersek okyanusun ortasında kalmış olalım, istersek bir dağın başında. Bu basit cihazla yönümüzü bulmak birkaç saniyemizi alır. Günümüzde GPS uydular gibi çok gelişmiş cihazlar olmasına rağmen pusula yön bulmada her zaman en kolay yol olmuş.