Ilk öğrencilerini 2003 yılında kabul eden Başkent Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nün; analitik düşünce yeteneğine sahip, donanımlı, araştırmacı, sorgula...

Ilk öğrencilerini 2003 yılında kabul eden Başkent Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nün; analitik düşünce yeteneğine sahip, donanımlı, araştırmacı, sorgulayan ve yeniliklere açık çağdaş mühendisler yetiştirmek üzere birbirinden değerli öğretim elemanlarıyla uluslararası standartlarda eğitim verdiğini söyleyen Başkent Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tahir Yavuz, 2016-2017 öğretim yılı sonu itibarıyla mezun sayılarının 305 olduğunu aktarıyor. Temel amaçlarının sanayi ile iç içe çalışabilecek, öğrendiği bilgileri çalıştıkları işletmelerine aktarabilecek ve özgün araştırma yapabilme yeteneğine sahip öğrenciler yetiştirmek olduğunu vurgulayan Yavuz, ayrıca matematik, fen, malzeme bilimi ve çeşitli mekanizma sistemlerinin temel bilgilerini baz alarak öğrencilerine mühendislik problemlerini çözebilme becerisini kazandırmanın da bir diğer önemli hedefleri olduğunu belirtiyor. Prof. Dr. Yavuz, “Mesleki öz güven ve ahlaki sorumlulukla, inovatif öngörülü ve girişimcilik özelliğine sahip, teknolojik gelişmeleri çözümleyerek yeni ve katma değeri yüksek bilgi ve sistemler üretebilen; araştırma, geliştirme faaliyetlerinde ve proje yönetim uygulamalarında, sorgulayıcı, inisiyatif kullanabilen bilgi ve becerisi yüksek, etkin görev alabilen ve disiplinler arası takımlarda çalışabilen mühendisleri ülkemizin geleceği olarak görüyoruz” diyor.

“Sürekli öğrenme ve kendini yenileme alışkanlığı edinmiş, öncelikle ısıl ve mekanik tasarım yapabilme kabiliyetine sahip, en az yüzde 20’si lisansüstü çalışma yapabilen ve/veya beş yıl içerisinde yönetici konumuna yükselebilen; toplumsal problemlerin çözümünde, mesleki ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde etkin ve öncü olabilecek makine mühendislerini mesleğe kazandırmak için gayret gösterdiklerini” ifade eden Prof. Dr. Yavuz ile bölümün yapısı, hedefleri ve eğitim olanakları hakkında detaylı bir röportaj gerçekleştirdik.

Kuruluşundan bugüne bölümünüzde ne tür gelişim ve değişimler yaşandı?

Öğrenmenin sürekliliğine inanan okulumuz, eğitimde kaliteyi hedefleyen, sürekli yenilenen ve değişime açık bir yapıyla öğrencilerine “öğrenmeyi öğreten” bir eğitim anlayışını hedefleyerek üniversite genelinde TS-EN-ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemini uyguluyor. Bu amaçla ilk kez 1998 yılında kalite el kitabı (KEK) yayımlandı. YÖK mevzuatı, TS-EN-ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi Standartları ve Başkent Üniversitesi Değerleri dikkate alınarak hazırlanan KEK; okulumuzun akademik, idari, destek personelinin çalışma kural ve şartlarını, görev yetki ve sorumluluklarını tanımlıyor. Üniversitemiz kalite politikası doğrultusunda belirlenen kalite hedeflerine ulaşmak amacıyla, kalite yönetim sisteminin sürekliliğini ve geliştirilmesini sağlayarak, tüm çalışanların katılımıyla faaliyetlerini sürdürüyor. Makine mühendisi; çağdaş toplumun her ortamda karşılaştığı ve karşılaşabileceği sorunları fark eden, sezinleyen ve bu sorunlara bilimsel ve teknik yaklaşımlarla sürdürülebilir, etkin çözümler üretme yetkinliğine sahip, gerekli bilgilerle donanmış ve bilginin nerede olduğunu bilen kişidir. Bu bağlamda makine mühendisliği eğitim sistemi öğrencilerine gerçekçi ve samimi bir toplumsal sorumluluk çerçevesinde sorunlarla ilgilenme, sorunları bulup tanımlayabilme alışkanlığı, bilinci ve yeteneğini kazandırmayla başlar. Bu sorumluluğun birbiriyle çelişen dört temel öğesi (mühendislik dörtlemi) toplum, çevre, enerji ve ekonomi vardır. Makine mühendisliği programında gerçekleştirilen eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve bilimi yayma etkinlikleri aracılığıyla Türk toplumunun teknolojik, sosyoekonomik ve kültürel düzeyinin yükseltilmesine, insan sağlığının iyileştirilmesine, insan ve çevresel haklarının geliştirilmesi ve korunmasına, topluma hizmetin yaygınlaşmasına katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Sürekli gelişim mühendislik eğitim ve öğretiminin program çıktılarının neler olması gerektiği yönünde belirlenmiş olan ABET kriterlerini (MÜDEK kriterleri) dikkate alarak yıldan yıla gelişim sağlayarak akreditasyon çalışmalarımızı yürüttük ve 2013- 2018 yılları için MÜDEK Akreditasyon Belgesi ve EUR-ACE etiketi aldık. Akreditasyon süreci dinamik bir süreçtir. Yapılan çalışmaların paralelinde akreditasyonumuzun 2018-2023 dönemine uzatılabilmesi için gerekli müracaatları da yaptık.

Akademik kadronuzun uzmanlık alanları hakkında bilgi verir misiniz?

Bölümümüz, aile havasına sahip; öğretim elemanlarının arasındaki ahengin eğitime de olumlu olarak yansıdığı yapıya sahiptir. Öğretim elemanı başına düşen öğrenci sayısı yaklaşık 13’tür. Akademik kadromuz yeterli nicelik ve niteliğe sahip olmakla beraber uzmanlık alanları arasında enerji sistemleri, yenilenebilir enerji, rüzgâr türbinleri, ısıl-mekanik sistemler, malzeme ve kompozitler, zırh teknolojileri, balistik ve mekatronik yer alıyor.

Eğitim konularını oluştururken sanayiden gelen talepleri de dikkate aldınız mı? Teorik eğitimlerle pratik arasındaki dengeyi nasıl sağladınız?

Mühendislik eğitim ve öğretimindeki gelişmeler dinamik bir süreci gerektirir. Akreditasyon kapsamında başta sanayi kuruluşlarından olmak üzere tüm paydaşlardan sürekli geri bildirim alıyor ve her eğitim-öğretim dönemi sonunda bu bildirimleri bölüm danışma kurulunda tartışılarak uygulamaya aktarıp sonuçlarını ölçüyoruz. Bunun yanında öğretim üyelerimizin aktif sanayi tecrübeleri bulunuyor. Derslerin işlenişinde ilgili konuların güncel uygulamalardaki yansımaları üzerinde gerçekçi benzetimler yapılıyor ve öğrenilen teorik konuların bir mühendisin mezuniyetinden sonra ne şekilde işine yarayabileceği güncel örneklerle paylaşılıyor.

Teorik eğitimler haricinde araştırmageliştirme ve yenilikçiliğe önem veren bir eğitim kurumu olarak öğrencilerinize sunduğunuz teknik olanaklar konusunda neler aktarmak istersiniz?

Yaz stajları, makine mühendisliği eğitiminin üniversite dışında tamamlanması gereken çok önemli bir bölümünü oluşturuyor. Kuramsal boyutta ve laboratuvar ortamı gibi koşulları önceden kurgulanan deneysel uygulama alanlarında bilgi sahibi olan öğrenciler; stajlar sayesinde iş yaşamının ve üretimin, koşulları genellikle önceden kurgulanamayan doğal ve gerçek yüzüyle tanışıyor. Stajların yanı sıra öğrencilerimiz son sınıfta yaptıkları bitirme projesi kapsamında TÜBİTAK destekli sanayi ile işbirliğine gidilen proje konularında çalışabiliyor. Bu kapsamda öğrencilerimizin Ar-Ge yetenekleri gelişirken sanayideki sorunları da daha iyi anlaması sağlanıyor. Bitirme projelerinin çoğundan uluslararası kongre bildirileri hazırlanırken bu sayede de öğrencilerin mezuniyet sonrasında bilimsel yetkinliklerini artıran çalışmalar yapması özendiriliyor. Ayrıca düzenlenen teknik gezilerle öğrencilerimizin sanayi ile tanışmalarını da sağlıyoruz.

Makine mühendisliği eğitimi almak isteyen bir öğrencinin Başkent Üniversitesi’ni seçmesindeki temel nedenleri sıralayabilir misiniz?

Başkent Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü, vakıf üniversiteleri arasında açılan ilk makine mühendisliği bölümüdür. Yüksek lisansa 2006-2007, doktora programımıza ise 2011-2012 eğitim-öğretim döneminde öğrenci kabul etmeye başladık. Sahip olduğu akreditasyonlarla uluslararası seviyede eğitim- öğretim gerçekleştiren bölümümüzde, öğrencilerimize fakülte içerisinde yan dal ve çift dal yapma imkânları sağlıyoruz. Öğretim dilimiz yüzde 30 oranında İngilizcedir. Böylece öğrenciler temel derslerin bir kısmını İngilizce alarak teknik terimlerin İngilizcelerini öğreniyor. Bu sayede yurt dışındaki gelişmeleri takip edebilirken aynı zamanda yayınlanan güncel uluslararası çalışmaları da izleyebiliyorlar. Öte yandan endüstriye yönelik uygulamalı bitirme projeleri, öğrencileri çalışma hayatına hazırlıyor ve mesleki çevrelerini oluşturuyor. Bilimsel topluluklar makine mühendisi adaylarının gelişiminde son derece etkili olmakla birlikte, enerji ve mekatronik topluluklarımız aktif olarak çalışıyor. Bölümümüzün öğretim kadrosundaki akademik personelin hemen hemen tamamının makine mühendisliği bölümü lisans ve doktora mezuniyetine sahip olması öğrenciler için büyük önem taşıyor.

Bölümümüz, üniversitemizin merkez kampüsünde bulunuyor. Kampüsümüz doğayla iç içe olmasının yanı sıra birçok sosyal faaliyete de olanak sağlıyor. Kampüs içerisinde öğrencilerimizin kalabileceği yurt imkânları mevcuttur. Ayrıca öğrencilerimiz, Ankara’nın hemen her yerine ulaşan ücretsiz servis hizmetlerinden faydalanabiliyor. 24 saat açık çalışma salonu, 12 bin 500 metrekarelik alana ve 1277 kişilik oturma kapasitesine sahip olan Başkent Üniversitesi Kütüphanesi, lokasyon olarak bölümümüze çok yakındır. Kütüphanede ayrıca okuyucuların katalog taraması ve araştırma yapabilecekleri 77 adet terminal bulunuyor.

Yurt dışı öğrenci değişim programları çerçevesinde öğrencilerinize ne tür imkânlar sunuyorsunuz?

Erasmus+ Programı çerçevesinde yurt dışı üniversitelerle anlaşmalar yaparak öğrenci değişimi için gerekli altyapıyı oluşturduk. Bölümümüz öğrencileri Erasmus+ kapsamında bir veya iki yarıyıl süreyle yurt dışındaki bir üniversitede eğitim ve öğretimlerine devam edebiliyor. Ayrıca, 2013-2014 döneminden itibaren öğrencilerimize yurt dışında staj imkânı da sağladık.

Makine mühendisliği öğrencileri sanayiyle koordineli çalışma yapma şansına sahip mi? Sağladığınız staj olanakları nelerdir?

Makine Mühendisliği Bölümü Staj Koordinatörlüğü, makine mühendisliği temel konularında faaliyet gösteren firmalarla sürekli iletişim halinde bulunuyor. Bu çerçevede alınan kontenjanlar doğrultusunda öğrencilerimizi söz konusu staj yerlerine yönlendiriyoruz. Bunun yanı sıra TMMOB ve Türk Tesisat Mühendisleri Derneği ile ortak çalışarak öğrencilere nitelikli staj yapma imkânı veren firmaların bulunması yönünde çalışmalar yürütüyoruz. Program kapsamında birisi sekiz, diğer ikisi ise 20’şer işgünü olmak üzere kredili üç staj dersi bulunuyor. Bölümümüzde stajların düzenlenmesi, kontrol edilmesi ve değerlendirilmesi bölüm öğretim elemanlarından oluşturulan üç kişilik bir komisyon tarafından yürütülüyor. Bölümümüz atölyesinde yapılan atölye uygulamaları stajı kapsamında öğrencileri; torna, tesviye, freze, kaynak gibi takım tezgâhları ve ölçüm teknikleriyle tanıştırmak, bu teknikleri basit uygulamalarla pekiştirmek, çalışma ve güvenlik kuralları hakkında bilgi edinmelerini sağlamak ve üretim sürecinde ilk deneyimlerini kazandırmak hedefleniyor. Öte yandan üretim stajı kapsamında, ilk dört yarıyılda verilen derslerin oluşturduğu bilgi birikiminin imalat ve üretim işletmelerinde gelişmesini sağlamak, izleyen yarıyıllarda alınacak dersler için ön hazırlık yapmak ve öğrencileri özellikle söz konusu işletmelerde makine mühendislerinin yaptıkları ve yapabilecekleri işlerle tanıştırmak amaçlanıyor. Yönetim stajı kapsamındaysa öğrencilere gerçek hayatta bir fabrikada veya işletmede üretimin bütün safhalarını inceletmek, üretim ve üretimden sonra yararlanılan yardımcı sistemleri tanımalarını, söz konusu kurum veya kuruluşun yönetimi hakkında bilgi edinmelerini, karşılaşılan problemler ile çözüm yollarını gözlemleyerek ilk altı yarıyılda öğrenilen derslerin gerçek hayattaki uygulamalarını görmelerini sağlamak amaçlanıyor. Ayrıca, öğrencilerimiz kimi durumlarda sanayiyle işbirliği halinde bitirme projelerini tamamlayabiliyor. Öğrenci kulüplerinin gerçekleştirdiği projeler ve katıldıkları yarışmalar vasıtasıyla da sanayiyle koordineli olarak çalışabiliyor. Bunun yanı sıra bazı son sınıf öğrencilerimiz, çeşitli firmaların aday veya stajyer mühendis kadrosunda iş bularak çalışma fırsatı yakalıyor.

Bölümünüz bünyesinde gerçekleştirdiğiniz veya gerçekleştirmeyi planladığınız sanayi projeleriyle ilgili bilgi verir misiniz?

Bölümüzde Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı destekli SAN-TEZ ve TÜBİTAK destekli çok sayıda proje yürütülüyor. Bölümümüzdeki öğretim üyelerinin önemli bir kısmı sanayi kuruluşlarına danışmanlık yapıyor. Özellikle bitirme projesi öğrencilerinin TÜBİTAK 2241 A (2209 B) Sanayi Odaklı Bitirme Projesi desteği programları aracılığıyla firmalarla işbirliği içinde projeler yapması özendiriliyor. Öğrencilerimizin bitirme ödevi kapsamında ürettiği projeler dönem sonunda üniversite yönetimi, öğretim elemanları ve sanayi kuruluşlarının katıldığı etkinliklerle sergileniyor ve ilgi çekici projeler uygulamaya aktarılıyor. Bu kapsamda gerçekleştirilen önemli bazı projelerimiz şunlardır: Suya ve karaya inişkalkış yapabilen insansız hava aracı (İHA), uzaktan kumandalı insansız su altı aracı, portatif Timken OK test cihazı, otobüslerde pnömatik sistemlerin analizi, ölçümü, kontrolü ve değerlendirmesini yapan test cihazı (MANPNÖMATİK), yüksek performanslı slatlı rüzgar türbini, esnek zırh malzeme, düşük hızlı çarpma deney seti, hidrolik kademeli derin çekme test ünitesi (10 Ton), İHA.

Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının üniversitelere bakışını nasıl yorumluyorsunuz? Gelişmiş ülkeler ile kıyaslandığında nasıl bir algı farklılığı gözlemliyorsunuz?

Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının birçoğu, direkt olarak satılabilecek ürünlerin en ucuz ve hızlı şekilde geliştirilmesini hedeflediğinden, sanayi firmalarının Ar-Ge bakış açısıyla üniversite öğretim üyelerinin teorik bakış açısı örtüşmüyor. Bu nedenle birçok firma kendi bünyesindeki Ar-Ge departmanıyla çalışıyor. Çok özel durumlar haricinde ve/veya hibe alınan kuruluşun zorunlu kılmaması durumunda danışmanlarla çalışmayı tercih etmiyorlar. Sonuç olarak, sanayi kuruluşları maalesef üniversitelerle işbirliği konusunda isteksiz davranıyor. Üniversite-sanayi işbirliğinin güçlendirilmesi üniversitelerdeki akademisyenlerle sanayicilerin ortak bir uzlaşı çerçevesinde birleşmesiyle mümkün olabilir. Bunun için de ülkemizdeki Ar-Ge hibe programlarının ve üniversitelerin bu konuyu teşvik edecek önlemler alması gerekiyor. Ülkemizde proje üretme konusunda problemler mevcut. Genel olarak bakıldığında önümüzdeki 10 yıllık dönem için geliştirilecek ayakları yere basan bir proje ortaya koyma konusu, sadece öğretim üyesinin ufkuna bırakılarak çözülemez.