Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından, 23-26 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilen “Parçalanan Dünyada Ortak Gelecek Oluşturmak” konulu bu yıl...

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından, 23-26 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilen “Parçalanan Dünyada Ortak Gelecek Oluşturmak” konulu bu yıl ki Davos Zirvesi’nde, siyaset ve iş dünyasının yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının da katılımı ile 3 bine yakın dünyanın en güçlü insanı bir araya geldi. Ülkeler arasındaki ortak sorunlarla mücadelede uluslararası işbirliğini canlandırmaya odaklanılacağının açıklandığı zirvede; uluslararası güvenlik, çevre ve küresel ekonomi gibi konular ele alındı. Ülkelerin ortak sorunlarla mücadelesinde işbirliği, şeffaflık ve hükümetler seviyesinde aksiyon almanın önemi vurgulanırken, yayınlanan yıllık Küresel Riskler Raporu’ndaki 10 maddeden yedisinin sürdürülebilirlik ekseninde yaşanabilecek zorluklardan oluşması ise dikkat çekti.

Davos Zirvesi öncesinde açıklanan “Dünya Ekonomi Forumu 2018 Yılı Küresel Riskler Raporu”, TÜSİAD ve Marsh iş birliğiyle, 6 Nisan Cuma günü yapılan bir etkinlikte Türkiye kamuoyuyla paylaşıldı.

Önceki yıllarda ekonomik dalgalanmalar ve istemsiz göçe bağlı toplumsal riskler yüksek endişe yaratırken, Küresel Riskler Raporu’nun 2018 yılı sonuçlarında bu risk sıralamasında çevresel risklerin yükselmesi dikkat çekiyor. Çevresel riskleri, siber ve jeopolitik yapı riskleri takip ederken, sıralamadaki bu radikal değişim ise hükümetlere ve iş dünyasına çevresel risklere karşı kayda değer aksiyonlar alma yükümlülüğü koşuyor. Raporda, uzmanların 30 küresel risk arasında yaptığı öncelik sıralamasına yer verilirken, bu sıralamaya göre şiddetli hava şartları, biyoçeşitlilik kaybı ve ekosistemde çöküş, büyük doğal afetler, insan eliyle yaratılan çevre felaketleri ve iklim değişikliği olmak üzere iklim değişikliği odaklı beş risk üst sıralarda yer alıyor. Yıllık Küresel Riskler Algı Anketi’nin bir diğer çarpıcı sonucu da siber tehditlerin öneminin artması. Anket sonuçları kapsamında siber bağımlılığın gelecek 10 yıllık dönemde küresel risk ortamını biçimlendiren en önemli ikinci etken olacağı değerlendirmesi yapılıyor.

SİBER TEHDİT SÜRÜYOR

Uzmanlar, ekstrem hava koşullarından su ve besin savaşlarına geniş bir yelpazeye yayılan çevresel risklerin, ekonomik ve jeopolitik düzen gibi diğer başlıklar için de önemli bir tetikleyici olduğuna işaret ederken, siber risklerdeki dramatik artışın da gözden kaçırılmaması gerektiği uyarısında bulunuyorlar. Raporda da değinildiği üzere siber ihlaller son beş yıl içinde tam iki kat artmış durumda. İnternetteki zararlı yazılım sayısı ise 357 milyonun üzerine ulaşmış durumda. Siber atakların firma başına maliyetinin geçtiğimiz yıla göre yüzde 27,4 artarak 16,3 milyon dolara ulaştığını ortaya koyan rapora göre akıllı teknolojik bağlantılarla hayatlarımızı kolaylaştıran Nesnelerin İnterneti cihaz sayısı ise 8,4 milyara yükseldi. Dünya nüfusunun 7,6 milyar olduğu düşünülürse rakamın büyüklüğü daha iyi anlaşılabilir. Üstelik uzmanlar, 2020 yılında bu sayının 20,4 milyara ulaşmasını bekliyor. Başka bir anlatımla, 20,4 milyar akıllı cihaz; evlerimizin sıcaklığını kontrol etme, TV kanallarını değiştirme ya da alarm sistemini devre dışı bırakma gibi fonksiyonlara sahip olacak.

SİYASİ VE EKONOMİK CEPHELEŞME ARTACAK

Bununla birlikte raporda, ağırlıklı olarak, 2018’de güçlü ekonomik büyüme beklentisinin liderlere sistemlerin karşı karşıya olduğu zaafların üstesinden gelme noktasında fırsat sunduğu da vurgulanıyor. Rapor kapsamında düzenlenen yıllık Küresel Riskler Algı Anketi ise yüksek risk altında geçecek bir yıla daha hazırlanılması gerektiği uyarısında bulunuyor. Anket kapsamında görüşlerine başvurulan 1000 katılımcıya 2018’de yaşanacak risk eğilimleri sorulurken, ankete kanıtların yüzde 59’u risklerin artacağı; yüzde 7’lik kesim de risklerin azalacağı yönünde görüş bildirmiş. Katılımcıların yüzde 93’ü, küresel arenada yer alan büyük oyuncular arasındaki siyasi veya ekonomik cepheleşmelerin daha da kötüleşmesini beklerken, katılımcıların yaklaşık yüzde 80’i ise büyük oyuncuları içine alan savaşlarla bağlantılı risklerde artış öngörüyor.

Raporda, 2018’deki karamsar tablonun kısmen jeopolitik ortamda yaşanan kötüleşmeden kaynaklı olduğu yorumu da yapılıyor. Raporda dikkat çekilen bir başka nokta ise, ekonomik risklerin öneminin bu yıl belirli ölçüde azalmış olmasıyla, küresel GSYİH büyüme oranlarında kaydedilen iyileşmenin küresel ekonomik ve finansal sistemlerde süreklilik arz eden yapısal risklere müsamaha gösterilmesine yol açacağı endişeleri!

YENİ RİSK ALANI: KORUMACILIK VE TİCARET SAVAŞLARI

Dünya Ekonomi Forumu 2018 Yılı Küresel Riskler Raporu’nun Türkiye kamuoyu ile paylaşıldığı toplantıda rapora ve küresel ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulunan TÜ- SİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, küresel büyümenin yeniden canlanmaya başlamasına rağmen korumacılık ve ticaret savaşlarının yeni bir risk alanı oluşturduğuna dikkat çekti.

“Hala kriz öncesine göre bir miktar yavaş olsa da, daha dengeli ve dünyanın hemen her bölgesine yayılan bir büyümeden söz edebiliyoruz. Küresel büyüme için en önemli riskin, gelişmiş ülke para politikaları hızla normalleşirken sermaye akımlarının gelişmekte olan piyasalardan hızla çıkması olduğu uzun zamandır konuşuluyordu. Küresel büyüme açısından yeni bir risk unsuru ise korumacılık ve ticaret savaşları. Korumacı tedbirler karşılıklı olarak alınmaya başladığında, geri dönülmeyen bir sarmala dönüşüp ekonomiye zarar verici noktalara çok hızlı bir şekilde ulaşma potansiyeli taşıyor” diyerek devam eden Bilecik, buna rağmen baş döndürücü bir hızla değişen teknoloji ve dijitalleşme sınırları ortadan kaldırırken korumacı politikaların sürdürülebilirliğinin inandırıcı olmadığının altını çizdi.