Tum coğrafya kitaplarında “turkiye’nin buğday ambarı olarak anılan konya tarım sanayinin merkezi olmayı başardı. artık konya’nın adı makine uretimiylede anılıyor. oyle ki bolgede sanayi odası’na kayıtlı makine imalat sektorunden calışan 220...


Türkiye’nin Buğday ambarında makineye de yer açıldı. Orta Anadolu’nun güçlü kenti Konya makine sanayisindeki ile göz doldurmaya başladı. Türkiye’nin makine üretim merkezi olmaya aday olan Konya ile ilgili bizde Konya Sanayi Odası (KSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil ile konuştuk. Büyükhelvacıgil, makine sektörünün Türkiye’de olduğu gibi Konya ve sanayi için de katma değerinin yüksek olduğunu aktardı. Rekabet yeteneği olan bir makine imalat sektörünün, pek çok sektöre girdi sağladığını söyleyen Büyükhelvacıgil, “Ürünleri verdiğinden ve geniş bir yan sanayi ile çalıştığından dışa bağımlılığı da azaltmaktadır. Bunun yanı sıra istihdam ve dışa bağımlılık açısından bölgenin ilerlemesinde, ülke ekonomisinin büyümesinde önemli bir aktör olarak yer almaktadır. Diğer taraftan Konya’nın tarımdan makineleşmeye geçmesinde tarımdan makinelere doğru bir yönelmenin ortaya çıkması, daha sonra bu sürecin makine imalat sektörüne kayması önemli bir tarihsel etken. Ancak sektörde bulunan firmaları mızın süreç içerisinde ilerleme kaydederek birçok sektöre girdi sağlayan kaliteli ve nitelikli ürünler üretilmesi sektörün kalıcı hale gelmesinde önemli rol oynamıştır oynamaya da devam etmektedir. Özellikle ulusal ve uluslararası alanda bölgemizdeki bazı firmaların dikkat çekmesi ve kürsel entegrasyona uyum sağlaması sektörün bölgesel anlamda önemini korumasına, arttırmasına neden olmaktadır” dedi.

AR-GE’SİZ OLMAZ
Makine sektörünün Türkiye’deki gelişimin göz doldurduğunu ve gelecek yıllarda büyümenin devam edeceğinin altının çizen KSO Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, makine imalat sektörünün toplam üretim içerisinde doğrudan ve dolaylı etkisi dikkate alındığında oldukça önemli bir yere sahip olduğunu ifade etti. 2004 yılından itibaren üretim ve ihracatın yavaşladığı ithalatın ise azaldığını gözlemlendiğini aktaran Büyükhelvacıgil, “ Nitekim ithal payların yüzde 50’nin üzerine çıkması ve bu ürünlerin yerli üretimin üzerine çıkmış olması bunun bir göstergesidir. Diğer taraftan özel makine imalatına yeterince önem verilmemiş olması ve bu alandaki rekabet anlayışının yeterince gelişmemiş olması pazarda daha düşük teknolojili ürünlere ilişkin üretime yönelmeyi getirmektedir. Bu açıdan ele alındığında sektörün yapısal anlamda incelenmesi ve stratejik bazı kararları gözden geçirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun yanı sıra rekabet ve sürdürülebilirlik açısından binde 10 civarında olan AR-GE çalışmalarının arttırılması ve mühendis istihdam politikasının yerleşik ve kurumsal bir boyuta taşınması gerektiğini de vurgulamak isterim” şeklinde konuştu.

“TURKİYE’NİN BUĞDAY AMBARI OLARAK ANILMAYA DEVAM ETSİN AMA MAKİNEYİ UNUTMAYIN”
“Konya’nın Türkiye’nin buğday ambarı ifadesi ile anıldığını ve bu durumun makine sektörünün gelişmesi ile değişip değişmeyeceğini sorduğumuz Büyükhelvacıgil, Konya’nın buğday ambarı olarak anılmasının devam etmesi gerektiğini ama bölgenin makine üretimiyle de biliniyor olmasının kendilerini gururlandırdığını dile getirdi. Büyükhelvacıgil, “Umarım Konya buğday ambarı olmaya devam eder. Çünkü dünden yarına giden bütün yollar, gıdanın belirleyici olmada çok temel bir rol oynadığını ve oynayacağını ısrarla vurgulamaktadır. Tarım ile sanayinin bir taraftan birbirini destekleyen bir unsur olması diğer taraftan tarımsal mekanizasyonda tarımın önemli bir aktör olarak rol oynamaya devam etmesinin bu süreçte dikkate değer bir katkı sağladığını ortaya koymaktadır. Tarım ve sanayi bölgesel özelliklere uygun olduğu sürece bir alternatif olarak görülmemeli, tam tersine bir arada ve birbirini destekleyen iki önemli faktör olarak ele alınmalıdır. Bölge açısından tarım yıllardır varlığını sürdürerek sadece bölgenin değil aynı zamanda ülkenin de önemli girdi kaynağı olarak üzerine düşeni yapmıştır ve kalkınma sürecinde yapmaya da devam edecektir” şeklinde konuştu.

“CALIŞMALAR DEVAM EDİYOR” Makine imalat sektörünün Konya için dikkate değer bir konuma sahip olduğunun altını çizen Büyükhelvacıgil, “Makine sektörünün gelişimi konusunda üzerimize düşeni her fırsatta yerine getirmeye çalışıyoruz. Fuar organizasyonlarından eğitimlere değin birçok faaliyetimiz sektöre yönelik olmaktadır. Odamızın meclis ve komite çalışmalarında ise sektör temsilcilerinin önemli bir yere sahip olduğu, çalışmalarını sürdürdüğü zaten bilinmektedir” dedi. Büyükhelvacıgil, “Bunun yanı sıra sıkça dile getirdiğimiz üzere kümelenme potansiyeline yönelik yapılan çalışmada makine imalat sektörü bir anlamda özel bir konuma sahip olarak karşımıza çıkmaktadır” şeklinde konuştu. Büyükhelvacıgil şöyle devam etti: “Bir taraftan otomotiv yan sanayi ile olan ilişkileri diğer taraftan kendi özgünlükleri ile bu çalışmalar içerisinde yer almaktadır. İlerleyen dönemde bu sektöre özel bir kümelenme çalışmasının yapılması bizim de arzu ettiğimiz önemli hususlardan birisidir.”

“2011 İTİBARİYLE EKONOMİNİN ESKİ PERFORMANSINA YAKLAŞACAĞIZ”
Ekonomik gelişmeleri yakından takip eden Büyükhelvacıgil, kriz ile ilgili bazı değerlendirmelerde bulundu. Büyükhelvacıgil, “2008 yılını incelerken ilk yarının bir sinyal dönemi olduğu ikinci kısmın ise bu sinyalin gerçekleştiği dönem olduğunu görmek gerekiyor. Ekonomik süreçte daralma ilk yarıda başlamışken, ikinci dönemde ABD merkezli ve finans kaynaklı süreç kendini tüm dünyada belirgin bir biçimde hissettirdi. Bu algılama doğal olarak sektörel farklılıklarla birlikte Türkiye’de de hissedildi ve 2009 yılına da sarktı. Dalgalanmalarla birlikte bu sürecin devam edeceği görülmekte” dedi. Büyükhelvacıgil, ekonomik kriz ile ilgili sürecin öncelikli olarak krizin kaynaklandığı ve etkisinin önemli ölçüde hissedildiği gelişmiş ekonomilerde hala tartışılmakta olduğunu vurguladı. Bu tartışmanın önemli ayrım noktalarından birisinin de doğal olarak krizin iyileşme süresi ve seyri üzerine yoğunlaştığının altının çizen Büyükhelvacıgil sözlerine şöyle devam etti: “Önerilen görüşler dikkate alındığında birçok görüş bu konuda ileri sürülmekle birlikte iki görüş dikkati çekmektedir. Bu görüşlerden birisi “U” bir seyirle krizin yol aldığı ve alacağını ileri sürmektedir. Buna göre süreç dibe yaklaşmakta ve iyileşme süreci uzun soluklu bir dönem içermektedir. 2013 yılına kadar devam edeceği ileri süren ve iyileşmenin ağır ağır gerçekleşeceğini iddia edenlere karşılık, diğer taraftan krizin V şeklinde devam edeceğini, sürecin 2010 yılından itibaren düzeleceğini ve 2011 itibariyle ekonominin eski performansına yaklaşacağını öngörenler bulunmaktadır.”

“ONLEM PAKETLERİ PİYASAYA UMUT OLDU”
Avrupa merkezli bazı büyük firmaların beklentilerinin de bu görüş ile paralellik arz ettiğine inanmakta olduğunu dile getiren Büyükhelvacıgil, bu bağlamda alınan önlemler ve tedbir paketleri ile bir taraftan tüketimi canlandırmaya yönelik adımlar atılırken diğer taraftan 2002-2008 dönemindeki doğrudan yatırımdaki ciddi artışın, krizin ülke ekonomisine baskı oluşturmasını engellemesi bakımından önemli bir nitelik kazandığını söyledi. Büyükhelvacıgil, “Bu iyimserlik 2011 yılındaki yüzde 6,9’luk büyüme beklentisi ile örtüşmektedir. Bütçe açığındaki iyileşme ve mali disiplindeki istikrar bu sürecin önemli paydaşları olarak ele alınmalıdır. Diğer taraftan tüketimi canlandırmaya yönelik uygulanan tedbirlerin özellikle otomobil satışlarındaki etkisi dikkate alındığında birim fiyatı yüksek olmasına karşın talebin göstermiş olduğu olumlu tepki piyasadaki nakit rezervi konusunda da önemli ipuçları vermektedir. Bir başka ifade ile bireysel tasarrufların önemli bir rezerv oluşturduğu ve tüketici tercihinin bu teşvikler ile tasarruftan tüketime yöneldiği görülmektedir. Tüketici güven indeksindeki artışta bu tedbirlerin etkili olduğu görülmektedir” şeklinde konuştu. Diğer taraftan sanayideki düşüşü engellemeye yönelik sıralı önlem paketlerinin özellikle KOBİ’lere yönelik önemli bir hamle olduğu görüldüğünü dile getiren Büyükhelvacıgil, önlem paketleri ve işsizlik ile ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Büyükhelvacıgil: “İşsizlik oranında meydana gelmesi beklenen artışın (2008 yıl ortalaması yüzde 10,6 olarak hesaplandı-TUİK- ) yüzde 13,5 olarak belirlenmesi yani bir önceki döneme göre yüzde 3 olarak beklenmesi krizin varlığı dikkate alındığında olumlu bir gelişme olarak algılanmalıdır. Nitekim bu hedefin tutturulmasına bağlı olarak 2010 yılındaki ekonomik iyileşme ile birlikte 2010 yılında istihdamdaki sorunun giderilmesi için dikkate değer bir beklentinin varlığından söz edilebilecektir.”

“KONYA’DA MAKİNE SEKTORUNUN GELİŞİMİNİ SAĞLAYAN TARIM OLDU”
Konya’da makine üretiminin şu anki seviyesine gelmesinde bölgedeki tarım faaliyetleri ile birebir bağlantılı olduğunu aktaran Büyükhelvacıgil, Konya’da tarımla uğraşan kesimin ihtiyaçları doğrultusunda zamanla mekanizasyon arayışına girdiğini ve bunun da sektörün var olmasına yol açtığını vurguladı. Büyükhelvacıgil, “Sektörün gelişiminde tarım ve tarımsal mekanizasyon önemli bir etken. Bunun yanı sıra ulaşım sektörü de bu sürecin gelişmesinde önemli katkılar sağlıyor. Bu iki sektörün varlığı ile birlikte üretim anlayışı ve sanayinin gelişimi gözlenmeye ve bazı girişimcilerin öngörü ile makine imalat sektörü yer edinmeye başlıyor. Bu öngörünün ne denli doğru ve isabetli olduğu ise bugün daha iyi anlaşılmış durumda” dedi.  

Kutu: TAHİR BÜYÜKHELVACIGİL KİMDİR? 1958 Konya doğumlu olan Büyükhelvacıgil, Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngilizce Bölümü mezunu. Büyükhelvacı gil okulun ardından Helvacızade Anonim Şirketlerinin Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak çalıştı. Mayıs 2008’de ise TSE Yönetim Kurulu Başkanlığı yapan Büyükhelvacıgil. TÜRKAK Genel Kurul Delegeliği, ABİGEM Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği, TSE Sojuztest Metroloji ve Kalibrasyon Merkezi Ortaklar Kurulu Başkanlığının yanı sıra 2007’de OSBÜK (Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kurulu) Yönetim Kurulu üyeliğine geldi. Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyeliğine de devam eden Büyükhelvacıgil, 2005 yılında Konya Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanlığı aynı yıl Konya Organize Sanayi Yönetim Kurulu Başkanlığı ve TOBB Yatırım Promosyonu ve Doğrudan Yabancı Yatırım Mevzuatı Çalışma Grubu Başkanlığına getirildi.