Süleyman Demirel Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü, 1418 sayılı Kanun uyarınca, 21 Şubat 1976 tarihinde, Isparta Devlet Mimarlık ve Mühendislik...

Süleyman Demirel Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü, 1418 sayılı Kanun uyarınca, 21 Şubat 1976 tarihinde, Isparta Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi bünyesinde açıldı. 1976-1977 eğitim-öğretim yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na ait Gülkent Ortaokulu’nda eğitim-öğretime başlayan bölüm, daha sonra Isparta Devlet Mimarlık ve Mühendislik Akademisi’ne taşındı. 20 Temmuz 1982 tarihinde ise 2547 sayılı KHK ile Akdeniz Üniversitesi’ne bağlanarak Isparta Mühendislik Fakültesi bünyesinde eğitim-öğretime devam etti. 11 Temmuz 1992 tarihinde Süleyman Demirel Üniversitesi’nin kurulmasıyla bölüm, mühendislik ve mimarlık fakültesine bağlandı. 8 Mart 2012 tarih ve 2012/2793 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Mühendislik Fakültesi ve Mimarlık Fakültesi olarak ikiye bölündü.

Bölümün halen mühendislik fakültesi bünyesinde eğitim-öğretimine devam ettiğini söyleyen Süleyman Demirel Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ramazan Kayacan, “Bölümümüzde 1984- 1985 eğitim-öğretim yılından itibaren yüksek lisans ve 1993-1994 eğitim-öğretim yılından itibaren de doktora programları sürdürülüyor. 2011-2012 eğitim-öğretim yılında ise bölümümüzün bir alt programı olarak otomotiv mühendisliği lisans programı eğitim-öğretime başladı. Halihazırda; mekanik, makine teorisi ve dinamiği, konstrüksiyon ve imalat, enerji, termodinamik ve otomotiv olmak üzere altı anabilim dalı bünyesinde 10 profesör, beş doçent, sekiz doktor öğretim üyesi ve ikisi doktor olmak üzere 13 araştırma görevlisinden oluşan 36 öğretim elemanı tam zamanlı olarak görev yapıyor. Ayrıca bölümümüzde üç teknik personel ve üç bölüm sekreteri bulunuyor” diyor.

Kayacan, 2018 yılının Nisan ayı itibarıyla birinci öğretim lisans düzeyinde 815, ikinci öğretimde 717 olmak üzere bin 532 adet öğrencinin; lisansüstü düzeyinde ise 224 yüksek lisans ve 41 doktora öğrencisinin eğitim-öğretime devam ettiği bilgisini veriyor. Süleyman Demirel Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde eğitim-gören öğrencilerin kamu ve özel sektör kurumlarında çalışabilecek, serbest mühendislik hizmetleri verebilecek, akademik kurumlarda lisansüstü eğitim yapabilecek, girişimci, yönetici ve liderlik görevi üstlenebilecek mühendisler olarak yetiştirilmesinin eğitim amaçlarının başında geldiğinin altını çizen Kayacan ile bölümün hedefleri ve mevcut çalışmaları hakkında ayrıntılı bir röportaj gerçekleştirdik.

Kuruluşundan bugüne bölümünüzde gelişim ve değişim yaşandı mı? Daha iyiye ulaşma noktasında önceliği hangi konulara verdiniz?

Bölümümüz, öğrencilerimize günün teknolojik gelişmelerine uygun daha kaliteli bir eğitim verebilmek için sürekli çalışıyor. Bunu sistematik biçimde gerçekleştirebilmek ve gerekli akreditasyonları alabilmek adına da 2008 yılında tüm müfredatımızda değişiklik yaptık. Bu tarihten sonra bölümümüzde olumlu anlamda birçok değişiklik meydana geldi; normal ve ikinci öğretim lisans programlarımız Mühendislik Eğitim Programları Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (MÜ- DEK) tarafından 30 Eylül 2011 tarihinde akredite edildi. MÜDEK akreditasyonunun başta Avrupa olmak üzere birçok ülkede tanınırlığı bulunuyor ve bölümümüz mezunlarının lisans diplomaları söz konusu ülkelerde geçerli kabul ediliyor. Lisans programlarımızın akreditasyonu 30 Eylül 2019 tarihine kadar devam edecek. Akreditasyonun gereği olarak, bölümümüzde yürütülen eğitim-öğretim faaliyetleri sistematik biçimde sürekli iyileştiriliyor. Bu kapsamda eğitim amaçları, program çıktıları, eğitim-öğretim planları ve ders içerikleri güncel tutuluyor; iç ve dış paydaşlarla iletişim sağlanarak toplantılar düzenleniyor; anketler, seminerler, konferanslar, stajlar, çalıştaylar ve teknik geziler gerçekleştiriliyor. İyileştirmeler çerçevesinde öğrencilerimizin yıl içi ve bitirme ödevi projelerinin konuları, tasarım ve üretim ağırlıklı ve çok disiplinli çalışma grupları şeklinde hazırlanmaya başlandı. Son yıllarda öğrencilerimizin TÜBİTAK öğrenci projelerine (2209 ve Sanayi Destekli 2241/A-2209-B) ve ulusal ölçekli öğrenci tasarım- proje pazarı yarışmalarına katılımları da teşvik ediyoruz. Söz konusu kapsamda kabul edilen proje sayılarında kayda değer oranda bir artış gerçekleştiğini söyleyebilirim. Öğretim üyelerimizin DPT, TÜBİTAK, SANTEZ ve SDÜ Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi (SDÜBAP) tarafından desteklenen projeleri ile laboratuvarlarımız her geçen gün daha da zenginleşiyor ve laboratuvarlarda yer alan cihazlar öğrencilerimizin kullanımına sunuluyor.

Akademik kadronuzun uzmanlık alanları hakkında bilgi verir misiniz?

Bölümümüzde mekanik, makine teorisi ve dinamiği, konstrüksiyon ve imalat, enerji, termodinamik ve otomotiv anabilim dalları bulunuyor. Anabilim dallarımızdaki akademik personelimiz; malzeme, tasarım, imalat, robotik, biyomekanik, ısıtma-soğutma, motorlar, enerji gibi anabilim dallarıyla ilgili konularda uzmanlığa sahip.

Eğitim konularını oluştururken sanayiden gelen talepleri de dikkate aldınız mı? Teorik eğitimlerle pratik arasındaki dengeyi nasıl sağladınız?

Eğitim konularımızı ve ders planlarımızı, yeni teknolojik gelişmelere paralel olarak iç ve dış paydaşlarımızın görüşleriyle güncellerken, yeni teknolojileri içeren seçmeli derslerin ders müfredatına eklenmesine de özen gösteriyoruz. Bölümümüzde son sınıf öğrencilerimiz başta olmak üzere tüm öğrencilerimize yönelik, kariyer sahibi mezunlarımızın deneyimlerini paylaştığı seminerler, konferanslar ve teknik geziler organize ediyoruz. Bunların yanında öğrencilerimizin patent, iş ve meslek etiği, iş güvenliği, girişimcilik, Ar-Ge destekleri, çevre, kirlilik, enerji verimliliği gibi konularda bilgi sahibi olması ve farkındalık kazanması için farklı sektörlerden, alanında uzman kişileri bölümümüze davet ederek, deneyimlerini aktardıkları etkinlikler düzenliyoruz. Zorunlu ve seçmeli derslerimizde, laboratuvar imkânları ölçüsünde, teorik bilgilerin pratiğe dönüştürülmesine gayret gösteriyoruz. Ayrıca öğrencilerimiz, zorunlu olan atölye ve işletme stajlarında, aldıkları teorik bilgileri yerinde uygulama deneyimiyle çeşitli kazanımlar elde ediyor. 4. sınıf öğrencilerinin tümünün aldığı “Mühendislik Tasarımı I-II” dersleri, iki dönemlik bitirme ödevi dersinin yanında, teorik bilgilerin pratiğe dönüştürülmesi açısından çok önemli gördüğümüz dersler arasında yer alıyor. MÜDEK akreditasyonumuzun devam etmesi, eğitim konularını oluştururken sanayiden dış paydaşlarımız da dâhil olmak üzere tüm paydaşlarımızın taleplerini dikkate aldığımızın ve teorik eğitimlerle pratik arasındaki dengeyi sağladığımızın önemli bir göstergesidir.

Teorik eğitimler haricinde araştırmageliştirme ve yenilikçiliğe önem veren bir eğitim kurumu olarak öğrencilerinize sunduğunuz teknik olanaklar nelerdir?

Bölümümüzde hidrolik, termodinamik, talaşlı imalat ve kaynak, motorlar, triboloji, malzeme muayene, mekatronik, mekanik ve biyomekanik laboratuvarlarımız bulunuyor.

Ayrıca, bölüm öğretim üyelerimizin yürüttüğü DPT destekli alt yapı projesiyle CAD-CAM gibi ileri imalat teknolojilerinin bulunduğu; hassas yüzey ölçümlerinin, malzeme analizlerinin ve mekanik malzeme deneylerinin yapılabildiği teknolojik cihazla sahip rektörlüğümüze bağlı Yenilikçi Teknolojiler Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden de öğrencilerimiz faydalanabiliyor.

Makine mühendisliği eğitimi almak isteyen bir öğrencinin Süleyman Demirel Üniversitesi’ni tercih etmesindeki temel nedenleri sıralayabilir misiniz?

Üniversitemiz; coğrafi konumu ve iklim şartları, sahip olduğu sosyal tesisleri (kapalı ve açık spor alanları, banka, olimpik yüzme havuzu, kuaför, kafeler, kulüp salonları, PTT, hastane), 7 gün 24 saat açık olan donanımlı kütüphanesi, bilgisayar ve İnternet alt yapısı; şehre kolay ulaşımı ve güçlü öğretim üyesi kadrosuyla ön plana çıkıyor. Bölümümüz, üniversitemizin tüm öğrencilerine sunulan bu imkânlarına ek olarak, her geçen gün zenginleşen laboratuvarları; çeşitli bölümlerle yandal ve çift anadal eğitimi yapabilme imkânı; Erasmus, Farabi, Mevlana öğrenci değişim programları; ülkemizin farklı şehirlerine yayılmış binlerce mezunumuzun referansı ve tabii ki MÜDEK akreditasyonuyla aday öğrencilerin ilk tercihleri arasında yer alıyor.

Yurt dışı öğrenci değişim programları çerçevesinde öğrencilerinize ne tür imkânlar sunuyorsunuz?

Bölümümüz öğrencileri Erasmus ve Mevlana öğrenci değişim programlarından faydalanarak yurt dışında anlaşmalı olduğumuz üniversitelerde burslu olarak bir ya da iki dönem eğitim ve staj yapabilme imkânına sahip. Bu kapsamda bölümümüzün, Avrupa’nın değişik ülkelerinde bulunan 14 farklı üniversiteyle Erasmus kapsamında öğrenci ve öğretim elemanı değişim anlaşması bulunuyor. Ayrıca Malezya’da dört, Endonezya’da ise iki farklı üniversiteyle Mevlana Değişim Programı anlaşması mevcut.

Makine mühendisliği öğrencileri sanayi ile koordineli çalışma yapma şansına sahip mi? Sağladığınız staj olanakları nelerdir?

Isparta, sanayi yönünden her geçen gün daha da gelişen bir şehir. Organize sanayi bölgemiz olmasına rağmen buradaki üretim tesisi sayısı ve çeşitliliği maalesef henüz istenilen seviyede değil. Üniversitemizde bulunan Göller Bölgesi Teknokent’in öğretim üyelerimizle üniversite-sanayi işbirliği açısından ilişkileri her geçen gün daha da artıyor. Rektörlüğümüz tarafından her yıl düzenlenen proje pazarı etkinlikleri ve çeşitli yarışmalar, ayrıca 3. sınıftaki seminer ve 4. sınıftaki bitirme ödevi derslerimiz; öğrencilerimizi tasarım ve üretim ağırlıklı çalışmaya yönlendiriyor. Öğrencilerimizi, bu kapsamdaki projelerini hayata geçirmek amacıyla sanayi ile koordineli çalışmaya ve TÜBİTAK 2209 ve Sanayi Destekli 2241/A-2209-B projelerine başvurmaya teşvik ediyoruz. Diğer yandan öğrencilerimiz staj yapacakları yerleri kendileri belirliyor ve bölümümüzce uygun görülmesi halinde staj işlemleri başlatılıyor. Öğrencilerimizin staj yaptıkları firma isimleri ve şehir bilgileri her yıl İnternet sayfamızda yayımlanıyor. Böylece sonraki yıllarda staj yapacak öğrencilerimiz için de bir veri tabanı oluşturuluyor. Ayrıca mezunlarımız kanalıyla bazı firmalardan öğrencilerimiz için staj kontenjanları gönderiliyor ve bu kontenjanlar da öğrencilerimize duyuruluyor. Stajyer öğrencilerimiz aracılığıyla işveren ve yöneticilerle gerçekleştirilen anketlerle eğitim-öğretimimizin durumu tespit ediliyor, olumsuzlukların giderilmesi ve iyileştirilmesi yönünde değerlendirmeler yapılıyor.

Bölümünüz bünyesinde gerçekleştirdiğiniz veya gerçekleştirmeyi planladığınız sanayi projeleriyle ilgili bilgi verir misiniz?

Bölümümüzde bugüne kadar tamamlanan veya halen devam eden; DPT, TÜBİTAK (1001, 1002, 3001, Kariyer), TEYDEB, SANTEZ ve BAP gibi; öğretim üyelerimiz ve öğretim elemanlarımız tarafından yürütülen çeşitli projeler mevcut.

Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının üniversitelere bakışını nasıl yorumluyorsunuz? Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında nasıl bir algı farklılığı gözlemliyorsunuz?

Ülkemizde sanayi sektörünün özellikle teknolojik açıdan birçok alanda üniversitelerin önünde olduğu görülüyor. Ancak sanayi sektörünün, ürünlerine inovasyon katabilmesi için de üniversitelerin teorik bilgilerinden yararlanması gerektiği, dolayısıyla bu durumun ancak sanayi-üniversite işbirliğiyle gerçekleşebileceği ortadadır. Öğretim üyelerinin teorik bilgilerinin sanayiye ve üretime yansıtılabilmesi için yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin çalışma alanlarıyla ilgili iş yerlerinde, teknoloji odaklı biçimde burslu olarak çalıştırılması teşvik edilmelidir. Lisansüstü öğrencilerinin; firmaların karşılaştığı teknik bir problemin çözülmesine yönelik veya firmaların ihtiyaç duyduğu ve kullanabileceği yeni bir teknolojiyi geliştirmeye yönelik yapacakları tez çalışmalarıyla hem üniversitelerin akademik alt yapısı güçlenerek teorik bilgilerin en kısa sürede pratiğe dönüşmesi sağlanacak hem de sanayiciler bilimsel bakış açısı kazanacaktır. Bunun sonucunda da ülkemiz çift yönlü bir kazanç elde edecektir. Bu tip uygulamalar, firmaların Ar-Ge istihdamını artıracağı gibi üniversite-sanayi işbirliğini de güçlendirecektir. Ar-Ge bölümünde yüksek lisans ve doktora öğrencisi çalıştıran firmalar, Ar-Ge’yi daha ucuza finanse etme imkânı elde ederken, ortaya çıkan teknolojik bilgi ve ürünler firmaya rekabet anlamında güç katacaktır. Üniversite-sanayi işbirliği güçlenirken, sanayi sektörünü ve sorunlarını tanıyan, eğitim ve öğretimde bu bilinçli yaklaşımı gösteren öğretim elemanlarının sayısı da artacaktır. Bu çalışmalar, mutlaka sanayi odaklı projelerle desteklenmelidir. Sektörler de bu tür yakınlaşmaya gönüllü olmalı ve üzerine düşen görevleri yerine getirmelidir. Bu nedenle biz, öncelikle sektörün ihtiyaçlarını karşılayabilecek niteliklere sahip makine mühendisleri yetiştirmeyi amaçlıyoruz.