Türk makine imalatçıları son yıllarda ABD pazarı ile yakından ilgileniyor ve ABD’ye gerçekleşen makine ihracatı da bu paralelde yükselişini sürdürüyor.

AĞIRLIKLI OLARAK ABD’DE DÜZENLENEN SEKTÖREL TEKNİK FUARLARA YOĞUNLAŞAN ATLAS EXPO, SON DÖNEMDE UZAK DOĞU’YA DA ODAKLANMAYA BAŞLADI. TÜRK İHRACATÇILARINA OLDUKÇA KAPSAMLI FUARCILIK HİZMETLERİ SUNAN ATLAS EXPO’NUN KURUCUSU FATİH BARK, “BUGÜN PORTFÖYÜMÜZÜN YÜZDE 50’Sİ MAKİNE FUARLARINDAN OLUŞUYOR VE BU ORAN DEĞİŞMEYECEK” DİYEREK SEKTÖRE OLAN DESTEKLERİNİN SÜRECEĞİNİN ALTINI ÇİZİYOR.

Türk makine imalatçıları son yıllarda ABD pazarı ile yakından ilgileniyor ve ABD’ye gerçekleşen makine ihracatı da bu paralelde yükselişini sürdürüyor. Bu yılın ilk yedi ayında Türkiye’nin toplam makine ihracatı 9,7 milyar dolar olurken ABD’ye gerçekleşen makine ihracatı ise 700 milyon dolara ulaştı. 2012’de kurulan ve teknik fuarlar konusunda deneyimli bir kadro ile Türk makine imalatçılarına özellikle ABD ve Uzak Doğu fuarlarında önemli işbirliği fırsatları sunan Atlas Expo’nun kurucusu Fatih Bark, 2010 yılına kadar sadece Türk makine sektör devlerinden birkaçının ilgi gösterdiği, özellikle KOBİ ölçeğindeki firmaların çok cesaret edemediği bir pazar olan ABD’nin, son dönemde birçok Türk firmasının hedefinde yer aldığını söylüyor. Avrupa’daki fuarlara göre daha az şaşaalı ve stant görselleri açıdan daha sönük olan ABD’deki fuarlar, buna mukabil yine Avrupa’daki fuarlara göre çok daha maliyetli olsa da devasa ABD pazarının sunduğu fırsatlar, bu pazarda yer alan Türk firmaları ve Türk makinelerinin sayısının da yıllar içinde düzenli olarak artmasını beraberinde getiriyor.

“300 milyonluk nüfusu ve tüketim gücüyle makine üreticilerinin iştahını kabartan bir pazar olan ABD’nin, önümüzdeki dönemde de Türk makine üreticilerinin hedefinde olacağına inanıyorum” diyen Fatih Bark ile Türk firmalarının fuarlara olan bakışını, hedef pazarlardaki fuarların gücü ve etkinliğini, Atlas Expo’nun gelecek stratejilerini konuştuk.

Öncelikle Atlas Expo’yu sizin sözlerinizle tanıyabilir miyiz?

Atlas Expo 2012 yılında kuruldu. Çoğu daha önce satış direktörü olarak çalışmış, 20 yıllık fuarcılık tecrübesi olan profesyonel bir ekibimiz var. Kuruluşumuzda, yüzde 80 oranında makine fuarları organizasyonu yapıyorduk. Son iki yıldır ambalaj, iklimlendirme ve tarım sektörlerine de giriş yapmış durumdayız. Fakat bu fuarlar da yine tamamen teknik fuarlar. Makine fuarlarının temsilciliği anlamında Atlas Expo Türkiye’de önemli bir konumdadır. Makine fuarları çok daha nitelikli ve farklı dinamikleri olan bir sektör; daha teknik konular var ve Türkiye’deki fuar firmaları, yurt dışı fuar organizatörleri, bu konularda çok deneyimli değil. Bir iki deneme oldu ancak becerilemedi. Atlas Expo, ağırlıklı olarak ABD’de düzenlenen fuarlara yoğunlaşmış durumdadır. Fakat son dönemde Uzak Doğu’ya da odaklanmaya başladık. Bugün portföyümüzün yüzde 50’si makine fuarlarından oluşuyor ve bu oran değişmeyecek.

Müşterilerinize ne gibi hizmetler veriyorsunuz?

Biz müşterilerimizle yakın temas çalışıyoruz, doğrudan yurt dışındaki makine fuarlarının Türkiye temsilciliğini yapıyoruz. Aynı zamanda Atlas Expo’ya ait bir stant şirketimiz de var. Makine firmaları boş alan sözleşmeleri yapıyor ve bu alanlara stant konstrüksiyonu ihtiyaçları oluyor. Biz de bu açığı gördüğümüz için ortağım Faruk Mirza ile ayrıca bir stant şirketi kurduk. Faruk Mirza Fransa ve özellikle Rusya’da ödüllü stant tasarımlarına imza atmış bir mimardır. Önümüzdeki EuroBlech Fuarı için de birçok firmanın stant tasarımını biz yapacağız. Bu tasarımlara Makine İhracatçıları Birliği standı da dâhildir. Stant tasarımlarımız ise standart değildir, tamamen yurt dışı fuarları için çalışıyoruz. Türkiye’de fiyatlar ve kalite çok düşük olduğu için burada rekabet etmemiz imkânsız diyebilirim.

Türk makine sektörünün ABD fuarlarına ilgisini nasıl görüyorsunuz?

Bundan 7-8 yıl önce ABD fuarlarına olan ilgi azdı. Katılımcı sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu ve çok az sayıda firma ABD’ye ihracat yapıyordu. Arap Baharı süreciyle birlikte Orta Doğu pazarları istikrarsızlaşmaya başlayınca Türk makinecileri de önemli pazar kaybına uğramaya başladı ve firmalar yeni pazar arayışlarını hızlandırdı. Çoğu zaten Avrupa ile çalışıyordu ancak Atlas Expo’nun Fabtech ve IMTS fuarlarını tanıtmasıyla birlikte ABD’ye olan ilgide büyük bir artış oldu. Aldığımız son rapora göre, son üç ay içinde ABD’ye makine yapılan ihracat 700 milyon dolar olarak gerçekleşmiş durumda; neredeyse 1 milyar dolara yaklaşılmış.

Ancak ABD fuarları Avrupa fuarlarından daha pahalıdır, ABD’de fuarcılığa bakış da farklıdır. Örneğin ABD’de Avrupa stantlarından farklı olarak perdeli stantlar da görebilirsiniz. Gelen ziyaretçi sizinle oturup sohbet etmez, ilgiliyse ayaküstü bilgi alıp gider. Kartvizit alışverişi de yok denecek kadar azdır. Fuar boyunca üç-dört günlük kartvizit okuyucu makineler kiralanır, gelen ziyaretçinin kartvizit bilgilerini bu makinelerle okutur ve iletişim bilgilerini doğrudan e-posta adresinize yönlendirebilirsiniz. Biz, Atlas Expo olarak, Türk firmalarına bu konularda da yardımcı oluyoruz. Bu kapsamda, ABD fuarlarında istediklerini bulamayan Türk firmaları olduğunu da söylemeliyim: Bir kez fuara gelerek hemen bayilik bulmak veya makine satmak ABD’de çok mümkün değil. ABD’de başarılı olmak için fuarlara bir süre düzenli katılmak gerekiyor.

Fabtech Fuarı’ndan bahsetseniz, bu fuarı nasıl anlatırsınız?

Fabtech Fuarları ABD’de dönüşümlü olarak yapılıyor ve iki yılda bir Şikago’ya denk geliyor. Şikago, Illinois eyaletine bağlı ve Illinois tek başına dünyanın en büyük yedinci ekonomisi durumundadır. Diğer yandan Şikago, sadece makine metal işleme fuarlarında değil ABD’deki bütün büyük fuar organizasyonlarının en önemli adresi konumundadır. ABD, coğrafik olarak da çok büyük olduğu için Fabtech Fuarı, Atlanta ve Las Vegas’ta da dönüşümlü olarak düzenlenir. Elbette Fabtech Fuarı’nın en efektifi Şikago’da düzenlenen Fabtech Fuarları oluyor.

ABD’de Türk firmalarına olan ilgi için neler söyleyebilirsiniz?

İki yıl öncesine kadar ABD’deki Türk imajı çok güçlüydü. Fakat 15 Temmuz olaylarından sonraki süreç ve yapılan propagandalar insanları biraz rahatsız etti. Diğer yandan, Türkiye’de “ABD’liler ne olup bittiğini bilmezler” gibi çok yanlış bir algı var. Çünkü ABD’de herkesin her şeyden haberi vardır. Bunun dışında Türk ürünlerine bakışın oldukça iyi olduğunu söyleyebilirim. Bu algının oluşmasında Durmazlar, Ermaksan, Akyapak, Dirinler, Baykal, Şahinler gibi firmaların büyük katkısı yadsınamaz. Çünkü bu firmalar beş yıldır değil, 20 yıldır bu pazarda ve çok büyük bayilere sahipler. Bu, Türk makinesi imajı açısından çok önemli bir yapılanmadır.

Uzak Doğu pazarlarıyla ilgili çalışmalarınız neler? Uzak Doğu pazarını Türk makinecileri için nasıl değerlendiriyorsunuz?

Son dönemde Çin ve Uzak Doğu pazarlarına açılmaya başladık. Aslında biz Atlas Expo olarak sektöre üç yıldır Çin’i anlatıyoruz. Çin’de Hannover Messe ortaklığında büyük bir metal işleme fuarımız var: MVCS Fuarı adlı bu organizasyon çok büyük hacimli bir içeriğe sahip ve fuar yıllar içinde sürekli büyümeye devam ediyor.

Uzak Doğu pazarını önemsiyoruz, özellikle Vietnam ve Çin’deki pazar elverişli fırsatlar barındırıyor. Uzak Doğu’da Vietnam çok önemli bir pazardır: Müthiş bir sanayisi olan, 92 milyonluk bir ülkeden bahsediyoruz. Ayrıca bu pazarda Türklerin imajı da iyi durumda, Türkleri Avrupa kalitesinde görüyorlar ve bize karşı bir ön yargıları yok. Bu, ticarette çok önemli bir avantajdır. Diğer yandan, Türk firmalarının Çin’in önemini hala anlayamadığına inanıyorum. Çin’de müthiş bir üretim var fakat talep hızı üretimden ileride gerçekleşiyor. Çin’in güneyi oldukça zenginleşti ve kaliteye önem veren bir bölge oluştu. Ayrıca Çin’deki en kötü fuarın bile 120-130 bin ziyaretçisi oluyor. Türk firmaları Çin’e gitmek istemiyor fakat Çin fuarları Almanya fuarları gibi bütün dünyadan ziyaretçi çekmeye devam ediyor. Artık dünyaya ulaşmak istiyorsanız, Almanya ve Çin fuarlarına gitmek zorundasınız. Afrika’ya açılım yapılıyor ama bunun çok güçlü olacağını düşünmüyorum; Afrika bölgesine metal işlemecilerin gitmesinin şu anda zor olduğuna inanıyorum.

Peki, Türk üreticilerin artık gelenekselleşen Rusya ve Orta Doğu pazarı için neler söyleyebilirsiniz?

Rusya hep vardı ama Rusya’ya ihracat yapmak hala büyük bir sorun. Müthiş gümrük problemleri ile ihracatçıları yıldırıyorlar. Bunun dönemsel politikaları ilgisi yok; Rusya’nın klasik gümrük prosedürleri Türk makinecilerinin en büyük sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Rusya ile iş yapabilmek için orada bir bayiliğin olması şart, bayilik olmadan Rusya pazarında girmek ve orada tutunmak neredeyse imkânsızdır. Türkiye ve Rusya arasında son dönemdeki yakınlaşma ile sanırım bazı kolaylıklar sağlanacaktır. Orta Doğu pazarı ise neredeyse bitti diyebiliriz.

ABD’nin yaptırım açıklamaları da bu noktada etkili oldu ve olmaya devam edecek. Avrupa pazarına ilgi de aynı güç ve iştahla devam ediyor. Bu yılki EuroBlech Fuarı’na olan katılım, geçen yıla göre bir iki firma arttı bile. 90 ülkeden katılımcısı olan EuroBlech Fuarı, örnek bir organizasyondur, talep çok olduğu halde yıllardır alanı artırmıyorlar.

Peki, makine sektörünün fuarcılığa bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Firmalarımızın fuarcılık ve tanıtım noktasında eksiklikleri devam ediyor. Bu açığı Makine Tanıtım Grubu kapatmaya çalışmış ve birçok yerde ve noktada çok önemli işler yapmıştı. Türk makine firmaları yabancı fuarlarda uzun yıllar mağdur oldu. Yer alımları ve stant ücretleri gibi konularda sıkıntılar yaşandı ancak şimdi herkes işi öğrendi. Yine de eksiklerimiz var. Belki bir Almanya değil ama İtalya veya İsviçre gibi olabilmeliyiz. En son Kenya’da bir ambalaj makineleri fuarına gittim. İsviçreliler o kadar güzel bir milli katılım yapmıştı ki! Biz onlardan daha kalabalıktık ama organize değildik. Bu noktalarda Makine Tanıtım Grubu’nun çalışmaları oldukça başarılıydı. Makine Tanıtım Grubu’nun işi kimsenin makinesini satmak değil, Türk makinesinin imajını güçlendirmekti ve buna müthiş katkıları oldu.

Son olarak, Atlas Expo’nun hedeflerinden de söz edebilir miyiz?

Üç kişiyle başladık, şu an 14 kişiyiz ve büyüyoruz. Sadece makine fuarlarıyla başlamıştık, bugün tarım, ambalaj ve iklimlendirme sektörlerindeyiz ama lokomotif sektörümüz halen makinedir. Teknik fuarlardan çıkmayı hiç düşünmüyoruz.

Makina İmalatçıları Birliği’yle (MİB) de koordineli çalışıyoruz. Biliyorsunuz EMO Fuarı MİB’in temsilciliğindedir. Sağ olsunlar bizi de davet ettiler ve bu fuarın organizasyonunu artık birlikte yapacağız. EMO Fuarı, dünyanın en büyük fuar organizasyonudur. En büyük makine fuarı değildir ama bundan daha büyük fuar organizasyonu yoktur. 28 salonda gerçekleşen fuar her dönemde tamamen dolar. 130 bin ziyaretçi, 3 bin 200 katılımcı ve 93 ülkeden ziyaretçi çeken bir fuardır. Bunun dışında biz, tamamen firmalarla koordineli bir şekilde çalışıyoruz. “Şurada bir fuar var, alalım, yapalım” şeklinde çalışmıyoruz. Türk firmalarının ihtiyaçlarına göre pozisyon alıyoruz. Birçok firmaya da danışmanlık yapıyoruz. Bizim olmayan fuarlarda da firmalarımıza destek veriyoruz. Bir fuar organizasyonu, öncesi ve sonrasıyla aylık bir süreçtir. Firmalar artık fuar organizasyonlarına kendi ekiplerinin mesai harcamasından rahatsızlık duyuyor, personelleri fuarda satış yapsın ama ondan önceki ve sonraki prosedürlerle zaman harcamasın istiyorlar. Biz de onlara bu süreçlerde yardımcı oluyor, tüm organizasyon sürecini onlar adına biz yönetiyoruz.