Dünyanın önde gelen otomotiv, tarım, iş makinesi ve motor üreticileri için motor bloğu, silindir kafası gibi parçaların yanı sıra transmisyon parçaları, volan, karter...

DÜNYANIN ÖNEMLİ OTOMOTİV ÜRETİCİLERİNİN UZUN YILLARDIR ÇÖZÜM ORTAĞI OLAN ERKUNT SANAYİ’NİN YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNA ARMAĞAN, “TASARIM, DÖKÜM, TALAŞLI İMALAT, HONLAMA VE MONTAJ İŞLEMLERİNİ AYNI ÇATI ALTINDA YAPABİLEN DÜNYADAKİ BAĞIMSIZ TEK FİRMAYIZ. EN BÜYÜK DÖKÜM ÜRETİCİSİ VE RAKİPLERİMİZ OLAN HİNDİSTAN VE ÇİN’E GÖRE İŞÇİLİK MALİYETLERİMİZİN YÜKSEK OLMASINA RAĞMEN, COĞRAFİ KONUMUMUZ SAYESİNDE NAKLİYE MALİYETİ VE TESLİM SÜRESİNDE AVANTAJLI KONUMUMUZU SÜRDÜRÜYORUZ. BUNA EK OLARAK KALİTE BİLİNCİ VE MÜŞTERİ ODAKLI YÖNETİM ANLAYIŞINA SAHİP OLUŞUMUZ DA TÜRKİYE’Yİ ARANAN TEDARİKÇİ ÜLKE HALİNE GETİRİYOR” DİYOR.

Dünyanın önde gelen otomotiv, tarım, iş makinesi ve motor üreticileri için motor bloğu, silindir kafası gibi parçaların yanı sıra transmisyon parçaları, volan, karter, braket gibi parçaların üretimini yapan Erkunt Sanayi, 1953 yılında merhum Mümin Erkunt tarafından model atölyesi olarak kuruldu. 1955’te “Erkunt Kolektif Şirketi Y. Mühendis Mümin Erkunt ve Ortakları” unvanını alarak döküm parçalarının işlenmesine yönelik yatırımlara başlayan firma, 1961’de yeniden yapılanarak Erkunt Sanayi adını aldı.

İlk ihracatını 1980’de Almanya’ya gerçekleştiren Erkunt Sanayi, bugün dünya otomotiv sektörünün önde gelen firmalarının çözüm ortağı olarak faaliyetlerine Ankara’daki dört üretim tesisinde devam ediyor. Gri ve sfero pik parçaların dökümü, talaşlı imalatını ve montajında uzmanlaşan Erkunt Sanayi’nin Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Tuna Armağan, “Otomotiv, traktör ve iş makinelerine yönelik yürütülen tüm faaliyetler ve tesisler için; döküm teknolojisine dayalı, yüksek kalite ve hassasiyet gerektiren her türlü parça, işlenmiş parça ve ara ürünü sektörün değişen ihtiyaçlarını tam karşılayacak şekilde sunabiliyoruz. Erkunt Sanayi, tasarım, döküm, talaşlı imalat, honlama ve montaj işlemlerini aynı çatı altında yapabilen dünyadaki bağımsız tek firmadır” diyor. Tuna Armağan ile döküm sektörünün Türkiye’deki güncel durumu ve gelecek beklentilerini konuştuk.

Öncelikle Erkunt Sanayi’nin tarihini sizin sözlerinizle dinleyebilir miyiz?

Erkunt Sanayi, 1953 yılında merhum Mümin Erkunt tarafından kuruldu. Bugün Ankara’da üç lokasyonda faaliyet gösteren dört fabrikada, gri ve sfero pik parçaların dökümünü, talaşlı imalatını ve montajını gerçekleştirmeye devam ediyoruz. Dünyanın önde gelen otomotiv, tarım, iş makinesi ve motor üreticileri için motor bloğu, silindir kafası gibi parçaların yanı sıra transmisyon parçaları, volan, karter, braket gibi parçaların üretimini; JCB, Deutz, Agco Group, Kohler, ZF, MAN, Caterpillar, Cummins, Erkunt Traktör, Türk Traktör, Ford, Daimler gibi dünya devi firmalar için uzun yıllardır gerçekleştiriyoruz.

Türkiye’de döküm sektörünün geçmişi ve bugünkü durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Düne kadar Türkiye’de bulunan dökümhaneler yoğunlukla iç piyasaya hizmet veriyordu. Sektörün gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere yönelmesiyle birlikte Türkiye de bu pastadan ciddi bir pay almaya başladı. Türkiye, halen, 1,9 milyon ton döküm üretimiyle Almanya’nın arkasında Avrupa’nın ikinci büyük döküm üreticisidir. Yeni teknolojilere açığız ve Türkiye’ye yatırımlar da devam ediyor. Zaman içinde teknolojinin gelişmesiyle ihracat hacminin de artacağına inanıyorum.

Peki, dünya döküm sektörü için neler söyleyebilirsiniz? Küresel rekabette Türkiye’nin pozisyonu/artı ve eksileri nelerdir?

Plastik, seramik ve kompozit malzemelerin kullanımı yaygınlaşmasına rağmen, döküm parça ihtiyacı her geçen gün artmaya devam ediyor. Bu nedenle sektörde uzun dönemde bir daralma beklemiyorum. En büyük döküm üreticisi ve rakiplerimiz olan Hindistan ve Çin’e göre işçilik maliyetlerimizin yüksek olmasına rağmen, coğrafi konumumuz sayesinde nakliye maliyeti ve teslim süresinde avantajlı konumumuzu sürdürüyoruz. Buna ek olarak kalite bilinci ve müşteri odaklı yönetim anlayışına sahip oluşumuz da Türkiye’yi aranan tedarikçi ülke haline getirdi.

Gelişmiş ülkeler döküm sektörüne nasıl yaklaşıyor? Sektörün gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere yönelişini nasıl yorumlarsınız?

Çevre, iş güvenliği düzenlemeleri ve artan işçilik maliyetleriyle birlikte döküm sektörü Avrupa’da ayakta kalmakta zorlanıyor. Çoğu gelişmiş Avrupa ülkesinde, çalışan dökümhane kalmadı. Bazı büyük Avrupa dökümhaneleri de ancak teknolojik yatırımlarıyla rekabetçi olmaya devam ediyor. Bu sektörde çalışacak personel bulma konusunda Avrupa dökümhaneleri gibi biz de sıkıntı çekiyoruz. Yeni nesil, ne yazık ki imalat sektöründen kaçıyor, çalışmak istemiyor.

Döküm sektöründe Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları için neler söyleyebilirsiniz?

Dökümcülüğün tarihi MÖ 3000’li yıllara dayanır. Geçen 5 bin yılda ana işlem olan metalin ergitilip dökülmesi aynı kalsa da, malzeme özellikleri, verimlilik, iş güvenliği, çevre gibi konularda her gün yeni bir gelişim görüyoruz. Sektör, ağır ve tehlikeli bir iş kolu olduğu için, meslek hastalıkları ve iş kazalarını ortadan kaldıracak otomasyon sistemlerine yönelmeye devam ediyoruz. Erkunt Sanayi olarak biz de döküm sektörüne öncülük ederek, boyama ve montaj gibi maça süreçleri ile parça temizleme sürecinde robotlu sistemlere geçtik.

Sektörün teknolojik gelişimi döküm parça kullanıcılarını nasıl etkileyecek?

Son dönemde teknolojik gelişmeler daha çok verimlilik ve kalite odaklı ilerliyor. Çok daha hızlı makineler imal edilirken, aynı zamanda daha kaliteli ürünlerin üretilebilmesi mümkün kılınıyor. Bu, döküm parça kullanıcıları için daha hızlı ve daha kaliteli parça temini anlamına geliyor. Medyada konuşulanın aksine, dizel motorlar kısa vadede yok olmayacak. Başta otomotiv imalatçıları olmak üzere, döküm parça kullanıcılarının talebi olan daha hafif ve hassas parça üretimleri ise bu teknolojik gelişmeler ışığında mümkün olabiliyor.

Erkunt Sanayi’nin teknolojik yetkinlikleri, üretim kapasitesi ve ihracat hacmi için neler söyleyebilirsiniz? Yeni yatırım planlarınız var mı?

Çalıştığı firmalarca çözüm ortağı olarak benimsenen Erkunt Sanayi, tasarım, döküm, talaşlı imalat, honlama ve montaj işlemlerini aynı çatı altında yapabilen dünyadaki bağımsız tek firmadır. Ürün gamına bağlı olarak 65 bin ila 75 bin ton arasında üretim kapasitesine sahip olan Erkunt Sanayi, satışlarının yüzde 85’ini Brezilya’dan Hindistan’a kadar dünyanın dört bir yanındaki otomotiv sanayilerine gerçekleştiriyor. Erkunt Sanayi olarak en son teknolojiyi takip etmeye gayret ediyoruz. Fabrikalarımızda yaptığımız robotlar ve otomasyon çalışmaları da bunun en güzel örnekleridir. Sürekli olarak “Bu işi daha iyi nasıl yapabiliriz, teknolojimizi ileriye nasıl taşıyabiliriz?” arayışındayız. Örneğin daha hızlı prototip imalatı için dünyada çok yeni olan 3D Kum Yazıcı yatırımı yaptık. Böylece prototip imalatı ve seri üretime geçiş sürelerimiz ciddi oranda kısaldı. Dolayısıyla, Erkunt Sanayi’nin, geçmiş yıllarda olduğu gibi verimlilik, kalite, kapasite, çevre-iş güvenliği ve yenileme konularındaki yatırımlarına elbette devam edeceğini söyleyebilirim.

Yurt dışında Türk döküm ürünlerine yaklaşım nasıl? Sizce Türk döküm sektörü kalite anlamında yeterli mi? Eksikliklerimiz var ise bunları nasıl giderebiliriz?

Türk döküm sektörünün kalite seviyesindeki artış, müşteri odaklılık, teknik bilgi birikimi sayesinde Türkiye tercih edilen ve gelişmiş ülkelerle rekabet edebilen bir konuma geldi. Ancak elbette sektörümüzün çözüm bekleyen sorun başlıkları da var. Örneğin döküm sektörünün ana maliyet kalemlerinden biri olan enerji konusunda teşvikler sağlanmasını, tüm sektör temsilcileri olarak bekliyoruz. Biliyorsunuz döküm sektöründe ithalata bağlı olmayan bir ihracat kapasitesi bulunuyor. Bu nedenle, yabancı ülkelerde örnekleri olan enerji teşvikleriyle döküm sektörünün desteklenebileceğini düşünüyor, böylece dünya döküm piyasasında daha rekabetçi olabileceğimize inanıyoruz.

Son olarak, sektör AB çevre mevzuatına uyum noktasında hangi aşamada bulunuyor?

Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinde çevre mevzuatına uyum konusu büyük önem taşıyor. Uyum sürecini sektörümüz adına değerlendirirsem, işletmelerin üretim teknolojilerini seçerken altyapıyla uyumlu temiz üretim teknolojilerini araştırması, finansman kaynaklarını izlemesi, danışmanlık hizmetlerinin güçlendirilmesi ve bu noktada da devlet, üniversiteler, sanayi iş birliği ile bu sürecin yürütülmesi gerektiğini söyleyebilirim. Küçük ya da büyük tüm işletmelerin şartları sağlaması için yüksek maliyetli yatırımlara ihtiyacı var. Firmaların bu maliyetleri karşılayabilmesi, ancak devlet teşvikleriyle mümkün olabilir. Bu noktada da devletin, cezalandırmaktan ziyade teşvik etmesi gerektiğine inanıyorum. Erkunt Sanayi olarak biz, AB mevzuatlarında işaret edilen noktaların ilerisinde bir konumdayız; bizim için üretimden önce çevre ve iş güvenliği geliyor.