Hitit Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü 2000-2001 eğitim-öğretim yılında 25 öğrenciyle eğitime başladı.

HİTİT ÜNİVERSİTESİ MAKİNE MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜM BAŞKANI PROF. DR. ALİ KILIÇARSLAN, “ÖĞRENCİLERİMİZİ; AKADEMİSYENLERİMİZİN YURT İÇİ VE YURT DIŞINDA EDİNDİKLERİ TECRÜBELERİN IŞIĞINDA, SEKTÖRDE KARŞILAŞABİLECEKLERİ SORUNLARIN ÜSTESİNDEN GELEBİLECEK, YERLİ VE MİLLİ İLKELER DOĞRULTUSUNDA KALİTELİ BİRER MÜHENDİS OLARAK YETİŞTİRMEYİ AMAÇLIYORUZ” DİYOR.

Hitit Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü 2000-2001 eğitim-öğretim yılında 25 öğrenciyle eğitime başladı. Bölüm, 2003-2004 eğitim- öğretim yılında ise ikinci öğretim programını açtı. Normal öğretimde 352, ikinci öğretimde ise 321 olmak üzere toplamda 673 öğrenciyle mühendislik eğitimine devam ettiklerini aktaran Hitit Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Kılıçarslan, “Bölümümüzde ayrıca 129 yüksek lisans, 18 doktora öğrencisi bulunuyor. Eğitimde belirlediğimiz temel hedef; makine mühendisliği alanında ulusal ve uluslararası standartlarda mesleki bilgilerle donatılmış, sürekli araştıran, kendini geliştiren, girişimci, mesleki etik değerleri özümsemiş, çevre sorunlarına duyarlı, takım çalışmasına yatkın, sosyal açıdan aktif ve hem bölgemizin hem de ülkemizin ihtiyaçlarına çözüm üretebilecek makine mühendisleri yetiştirmek” diyor.

Makine mühendisliği eğitiminde öncelik verdiğiniz konular nelerdir?

Mühendislik alanında en eski ve en geniş mühendislik dallarından biri de makine mühendisliğidir. Makine mühendisleri endüstrinin tüm alanları için makine tasarlayabilen ve imal edebilen bilgi ve tecrübeye sahip bireylerdir. Teknolojinin ulaştığı baş döndürücü safha olan Endüstri 4.0 uygulamalarına, makine mühendisleri olarak ayak uydurmak zorundayız. Bu gelişmelere bağlı olarak bölümümüz de gelişmek zorunda: 15 yıl önce bir parçayı bir hafta gibi bir sürede tüm mühendislik bilgi ve tecrübeleri kullanılarak üretebiliyorken, günümüzde bu parçanın üretimi teknolojinin gelişmesi ve bizim ona ayak uydurmamız neticesinde saatler içerisinde üretebiliyoruz. Bu, ülkemiz ve milletimizin kaynakları açısından da oldukça olumlu bir durum. Teknolojiye ayak uydurarak değişimimiz gerçekleşti ve süreç devam ediyor. Bölüm olarak gerek öğretim elamanlarımızla gerekse öğrencilerimizle teknolojinin izin verdiği ölçüde yenilikleri takip etmeye çalışıyoruz. Öğretim elamanlarımızla sürekli olarak yaptığımız toplantılar neticesinde hem imalat sektörü hem de enerji sektöründe yapılan yeniliklere yönelik nasıl adımlar atılabileceğini ve bunların uygulamalarıyla birlikte öğrencilerimize nasıl katkı sağlayabileceğinin planlarını yapıyoruz. İmalat sektörü açısından bakıldığında, klasik imalat yöntemlerinin yanı sıra şu anda çok fazla gündemde olan üç boyutlu yazıcılarla üretim tekniklerine yönelik dersler veriyor ve bunları bire bir öğrencilerimize uygulatıyoruz. Aynı şekilde enerji sektöründe şu anda gündemde olan ve tüm dünyanın üzerinde yoğunlaştığı yenilenebilir enerji kaynakları konusunda dersler veriyoruz. Bu derslerin her biri için öğrencilerimizin uygulama projeleri yapmalarını istiyor, ayrıca bu projelerle mezun oldukları zaman çalışacakları özel sektör temsilcileriyle buluşabilmelerini sağlamak amacıyla proje pazarı etkinlikleri düzenliyoruz. Böylece, öğrencilerimizin mezun olmadan piyasa koşullarını öğrenmelerini, sektör temsilcilerinin davranışlarını ve ne istediklerini bilmelerini sağlıyoruz.

Akademik kadronuzun uzmanlık alanları hakkında bilgi verir misiniz?

Bölümümüzde iki profesör, iki doçent, dört doktor öğretim üyesi ve iki öğretim görevlisi ile dört araştırma görevlisi yer alıyor. ABD ve İngiltere’de makine mühendisliği alanında doktora derecelerini tamamlayan iki öğretim elamanımız da çok yakında bölümümüzde göreve başlayacak. Öğretim üyelerimiz lisans ve lisansüstü derecelerini Türkiye’nin gözde üniversitelerinde tamamlayarak alanlarında uzmanlaşmış, yetkin akademisyenlerdir. Birçoğu yurt dışında uzun süre çalışmalar gerçekleştirmiş ve bugün itibarıyla da orada edindikleri tecrübeleri öğrencilerimize kazandırma gayreti içerisindedir.

Eğitim konularını oluştururken sanayiden gelen talepleri dikkate alıyor musunuz? Teorik eğitimle pratik arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?

Bölümümüz, MÜDEK tarafından akredite edilmiştir. Hâlihazırda sanayicileri, mezun-mevcut öğrencileri ve öğretim üyelerini içine alan danışma kurulumuz bulunuyor. Bu kurulun yaptığı toplantılarda, mezun öğrencilerde görülen eksiklikler, sanayinin talepleri ve güncel teknolojiler dikkate alınarak ders içeriklerimizde çeşitli güncellemeler gerçekleştiriyoruz. Bölümümüz; sistem kontrolü, tasarım, imalat, enerji sistemleri, malzeme bilimi, kaynak teknolojileri, katı cisimler mekaniği, akışkanlar mekaniği, biyomekanik, ısı transferi, termodinamik ve benzeri uzmanlık alanlarında eğitim veriyor. Lisans, yüksek lisans ve doktora programlarıyla teorik ve pratik bilgilerin problem çözme yetkinliğiyle birleştirilebileceği bir eğitim modelini benimsiyoruz. Bu yüzden, yaptırdığımız öğrenci projeleri de öğrencilerin kendilerini geliştirmesine yardımcı olurken, piyasadan gelen talepleri, düzeltmeleri de görmelerini sağlıyor. Ayrıca farklı platformlarda öğrencilerimizle sektör temsilcilerini buluşturarak onlara tecrübe kazandırmaya ve çoklu düşünce yapılarını öne çıkarmaya çalışıyoruz.

Öğrencilerinize sunduğunuz teknik olanaklar konusunda neler aktarmak istersiniz?

Öğrencilerimizi daima destekleyerek yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu çerçevede teorik derslerde gördükleri konuları uygulamaları ve kendi becerilerini geliştirebilmeleri için imkânlar da sağlıyoruz. Bunun için öğrencilerimize talaşlı imalat atölyemiz, termodinamik laboratuvarımız ve imalat laboratuvarlarımız başta olmak üzere fiziki imkânlarımızın elverdiği sürece destek oluyoruz. Öte yandan bölgemizde yer alan sanayi tesislerine de düzenli teknik geziler gerçekleştiriyoruz.

Makine mühendisliği eğitimi almak isteyen bir öğrencinin Hitit Üniversitesini seçmesindeki temel nedenleri sıralayabilir misiniz?

Hitit Üniversitesi genç bir üniversite olmasına rağmen makine mühendisliği bölümünün temeli 2000 yılına dayanıyor. Bölümümüz, Türkiye’nin önde gelen üniversitelerinden birisi olan Gazi Üniversitesinin bir parçası olarak başladığı bu yola, 2007 yılından bugüne Hitit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü olarak devam ediyor. Geçmişten aldığı geleneği, akademisyenlerimizle birlikte geleceğe taşımaya özen gösteriyoruz. Makine mühendisliği bölümü olarak bölümümüzün akademik kadrosunun gerek yurt içi gerekse yurt dışı tecrübeleri ışığında, öğrencilerimizin sektörde karşılaşabilecekleri sorunların üstesinden gelebilecek, yerli ve milli ilkelerimiz doğrultusunda kaliteli birer mühendis olarak yetişeceklerini söyleyebilirim. Üniversitemiz, çalışma hayatı ile iç içe bir eğitim fırsatları sunması; eğitimi, teknik beceri ve meslek edindirmenin ötesinde kişilik ve vizyon geliştirme olarak da görmesi; alanında uzman bir akademik kadroya sahip olması; toplumsal değerlere duyarlı eğitimler vererek sorumlu bireyleri topluma kazandırması; üniversite-sanayi iş birliğine önem vermesi; güvenli ve kolay ulaşılabilir bir kampüse sahip olması ve bütün gücü, birikimini mesleki eğitime yoğunlaştırıyor olmasıyla öğrencilerimizce tercih ediliyor.

Eğitim öğretim konusunun yanı sıra Çorum’da sosyal yaşam da çevre illere göre daha fazla gelişmiştir. Şehrin coğrafi konumu ve kültürel altyapısı, sosyal etkinlikler açısından çeşitli olanaklar sunuyor. Şehirde çok zengin bir müzenin yanında çeşitli sinema salonları, Devlet Tiyatrosu, ulusal ve uluslararası müsabakalara ev sahipliği yapabilecek kapasitede spor kompleksleri ve olimpik yüzme havuzu mevcuttur.

Yurt dışı öğrenci değişim programları çerçevesinde öğrencilerinize ne tür imkânlar sunuyorsunuz?

Öğrenci ve öğretim elemanı değişimlerinin, yükseköğretim kurumları arasında çok taraflı iş birliklerinin ve yükseköğretimle iş dünyası arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesini amaçlayan ERASMUS programına 2007 yılında dâhil olduk. Bu çerçevede AB ülkeleriyle öğrenci ve öğretim elemanı değişimleri gerçekleştiriyoruz. Toplamda 11 öğretim elemanımız bu kapsamda Debrecen, Craiova, Southampton, Przemsyl ve Porto Üniversitelerinde akademik çalışmalarda bulundu. 2018-2019 eğitim-öğretim yılında ise Romanya’daki Craiova Üniversitesi, Polonya’daki Przemysl Üniversitesi ve Slovakya’daki Kosice Teknik Üniversitesi ile öğrenci değişimi anlaşması imzaladık. Öğrenci hareketliliğini yükseltmek için Erasmus Koordinasyon Ofisi ve makine mühendisliği bölüm başkanlığımız koordineli olarak çalışıyor. Her iki kurumun da ortak amacı, öğrencileri yurt dışı programlarına katılmaya teşvik etmek, daha fazla kurumla anlaşma sağlamak ve anlaşma sağlanan kurumlardaki öğrenci kontenjanlarını çoğaltmaktır.

Makine mühendisliği öğrencileri sanayi ile koordineli çalışma yapma şansına sahip mi? Sağladığınız staj olanakları nelerdir?

Temel, mesleki ve işletme stajı olmak üzere üç farklı yaz stajı uygulamamız mevcut. Makine mühendisliği bölümü öğrencilerinin mühendislik derecesine hak kazanabilmeleri için gerekli ders ve laboratuvar çalışmalarını tamamlamalarının yanında en az 20’şer iş günü olmak üzere bahsettiğim üç ayrı konuda staj yapmaları zorunludur. Staj konusunda öğrencilerimiz staj yapacakları kurumu kendileri belirlerken, herhangi bir nedenle kurum bulamayan veya firmalara geç başvuru yapan öğrencilerimize talep etmeleri durumunda staj yapacak kurum bulmalarına da yardımcı oluyoruz.

Bölümünüz bünyesinde gerçekleştirdiğiniz veya gerçekleştirmeyi planladığınız sanayi projeleriyle ilgili bilgi verir misiniz?

Öğretim üyeleriyle öğrenciler arasında, mesleki gelişimi ilerletmek amacıyla sanayiye yönelik öğrenci proje pazarları etkinlikleri düzenlediğimizi söylemiştim. TÜBİTAK 2209/A-Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Desteği ve TÜBİTAK 2209/B-Sanayi Odaklı Lisans Bitirme Tezi Destekleme Programı kapsamında da proje destekleri aldığımızı ifade edebilirim.

Türkiye’deki sanayi kuruluşlarının üniversitelere bakışını nasıl yorumluyorsunuz? Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında bir algı farklılığı var mı?

Geçmiş yıllarla kıyaslandığında, üniversite-sanayi iş birliğinin geliştiğini söylemek mümkün. Özellikle, TÜBİTAK-TEYDEB projeleri bu çerçevede önemli bir örnektir. Öğretim üyeleri sanayideki çeşitli projelerde danışmanlık yaparken, Ar-Ge ve tasarım merkezlerinde sanayiye destek veren öğretim üyelerinin sayısı da sürekli artıyor. TÜBİTAK-2241 Özel Sektöre Yönelik Lisans Bitirme Tezleri kapsamında, üniversite-sanayi ortak projeleri de gerçekleştiriliyor. Söz konusu iş birliklerinin doğal bir sonucu olarak, sanayi kuruluşlarının üniversitelere bakışı olumlu yönde değişiyor. Gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında, üniversite-sanayi iş birliğinde biraz daha fazla yol almamız gerekli; özellikle mühendislik fakültelerinde görev yapan akademisyenlerin, çalışma alanlarıyla ilgili konularda sanayide danışmanlık yapmaları yararlı olacaktır. Bu konuda Yüksek Öğretim Kurumu ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı iş birliğine giderek akademisyenlerin sanayide danışmanlık yapmalarıyla ilgili mevzuatta gerekli düzenlemeler gerçekleştirebilir.