Firmaların finansalları ile sektör genelini karşılaştırma, finansal mukayese yöntemiyle firmalarda aksayan yönleri tespit etme, göreli kârlılık ve verimlilik analizleriyle firmalarda...

ALPER KARAKURT
MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ DANIŞMANI

BİR SEKTÖRDE ÜRETİM YAPMAK, İLGİLİ ÜRÜNDEN TEKNİK OLARAK ANLAMANIN ÖTESİNDE AYNI ZAMANDA ÜRETİM ÖNCESİNDEN BAŞLAYARAK ÜRÜNÜ TÜKETİCİYE ULAŞTIRANA KADAR GEÇEN SÜRE ZARFINDAKİ FİNANSAL YAPIYI DA ÇOK İYİ BİLMEYİ GEREKTİRİR. FİNANSAL OKURYAZARLIĞIN BİR TÜRÜ OLAN BU GEREKSİNİM ÜLKEMİZDE PEK ÇOK ZAMAN YA İKİNCİ PLANA İTİLMİŞ YA DA “BACK OF ENVELOPE” OLARAK ADLANDIRILAN, CİDDİ BİR HESAPLAMA YAPILMAKSIZIN İŞİN İÇERİSİNE GİRİLDİKTEN SONRA DOĞAL AKIŞINDA KENDİLİĞİNDEN ORTAYA ÇIKAN VE BU ŞEKİLDE ÖĞRENİLEN BİR SÜREÇ OLARAK GÖRÜLMÜŞTÜR.

Firmaların finansalları ile sektör genelini karşılaştırma, finansal mukayese yöntemiyle firmalarda aksayan yönleri tespit etme, göreli kârlılık ve verimlilik analizleriyle firmalarda iyileştirme yapılabilecek alanları tespit etme gibi rakamların bize fısıldadığı bir takım avantajlar vardır ki ne yazık ki Türk müteşebbisleri, özellikle KOBİ’ler bu avantajları kullanmak yerine karanlıkta hiçbir yardım almaksızın yoluna devam etme gayreti içerisindedir.

Sözle ifade ettiğimiz bu analizleri biraz daha ete kemiğe büründürme, somutlaştırma adına küçük bir analiz örneğini sizlere göstermeye çalışalım. Bunun için Merkez Bankası tarafından her yıl açıklanan sektör bilançolarından yararlanacağız. Aslında her yılın Kasım ayında bir önceki yılın sektörel göstergelerini yayımlayan Merkez Bankası, bu yıl yaptığı açıklamada; bundan sonra yalnızca seçili firmalar üzerinden değil tüm firmaları kapsayacak şekilde sektör bilançoları hazırlama gayreti içerisinde olduklarını ve bu nedenle 2018 yılının Kasım ayında yayımlaması gereken 2017 yılı verilerini ileri bir tarihte yayımlayacağını duyurdu. Bu nedenle elimizde 2014-2016 dönemine ilişkin üç yıllık bir veri seti bulunuyor.

Tablo 1’de, NACE olarak 28 kodlu “Başka Yerde Sınıflandırılmamış Makine ve Ekipman İmalatı” (bundan sonra “makine imalatı” olarak nitelendirelim) ile “İmalat” sanayisinin geneli için Merkez Bankası tarafından oluşturulan Gelir Tabloları, her üç yıl için karşılaştırılıyor. Tablonun en alt satırından görüleceği üzere, imalat sanayisinden 3 bin 57 firma, makine imalatından da 201 firmanın finansal verileri bir araya getirilerek bu tablo oluşturulmuş. Tabloda mutlak değerler yerine yüzdesel değerler veriliyor ki bunun nedeni, büyüklük olarak birbirinden farklı iki sektörün mutlak değerler üzerinden analizinin bizi yanlış değerlendirmelere götürebilecek olması. Bu nedenle her bir yıl için her bir sektörün (imalat sanayisi ve makine imalat sanayileri) net satışları 100 kabul edilmiş, sonrasında özet gelir tablosunun (kolay anlaşılabilir olması açısından gelir tablosundaki bir kısım alt kırımlar çıkarılmıştır) her bir satırı net satışlara oranlanarak yüzdesel olarak ifade edilmiş. Örneğin 2016 yılı için imalat sanayisi genelinde satışların maliyetinin 82,4 olması, 100 liralık net satışın yüzde 82,4’ünün satış maliyetini oluşturduğunu bize söylüyor.

MAKİNENİN KÂRLILIĞI DÜŞÜYOR

Bu açıklamalar sonrasında gelin birlikte Tablo 1’deki verilere kısaca bir göz gezdirelim. Tablonun sağında yer alan makine imalatı sektöründe, soldaki genel imalata kıyasla her üç yıl için de “satışların maliyeti’nin daha düşük olduğu anlaşılıyor. Yani 2016 yılı için 100 liralık satışın imalat sanayisi genelinde 82,4 TL’si satılan mal maliyeti iken makine imalatında bu rakam 80,6 TL’dir.

Buna karşılık makine imalatında faaliyet giderlerinin genel imalata kıyasla daha yüksek olduğu görülüyor: Genel imalatta net satışların yüzde 8,6’sına karşılık gelen faaliyet gideri, makine imalatında yüzde 9,8’e yükseliyor. Bu artışın nedenleri incelendiğinde, her üç alt kalemde de 2016 yılı için makine imalatının maliyetlerinin daha yüksek olduğu net bir şekilde görülebilir. Ancak üç yılın tamamı incelendiğinde, özellikle Ar-Ge ve pazarlama giderlerinin imalat sanayisi geneliyle kıyaslandığında yüksek kaldığı anlaşılıyor. 2016 yılı için makine imalatı sanayisi, genel imalata kıyasla -net satışlara oranlandığında- iki kat daha fazla Ar-Ge harcaması yapan bir sektör konumunda: Net satışlarının binde 6’sı oranında Ar-Ge harcamasına karşılık, makine imalatı sektörü satış gelirinin yüzde 5,5’ini pazarlama, satış ve dağıtım gideri olarak kullanmak durumunda kalmış. 2016 yılında artmış görünse de genel yönetim gideri ise diğer yıllar için imalat sanayisi ortalamasına eşit düzeyde. Brüt kârlılığı genel imalata kıyasla yüksek olan makine imalatı sektörünün faaliyet kârlılığı da faaliyet giderlerindeki yüksekliğe bağlı olarak düşse de, yine de imalat sanayisi genelinin üzerinde kalmaya devam ediyor. Oransal olarak imalat sanayisi genelinde yüzde 9,1 olan faaliyet kârlılığı makine imalatında yüzde 9,6’ya yükseliyor. Dikkat çekici olan, makine imalatında yüksek olduğunu tespit ettiğimiz faaliyet kârlılığı son üç yılda göreli olarak ortadan kalkıyor. İmalat sanayisi geneli ile makine imalatının faaliyet kârlılıkları arasındaki fark 2014’te 3,1 puan iken, 2015’te 1,1 puana ve son olarak 2016’da 0,5 puana gerilemiş. Yani imalat sanayisi genelinde üreticilerin faaliyet kârlılığı yükselirken, makine imalatı bunu gerçekleştirememiş. Finansman gideri olarak incelendiğinde, makine imalatı sektörünün genel imalata kıyasla daha yüksek bir oranla finansman gideri gerçekleştirdiği anlaşılıyor ki her üç yıl için de bu durum geçerli. 2016 yılı için imalat sanayisi net satışlarının yüzde 4,9’u oranında finansman gideri yaparken, makine imalatı yüzde 5,9’luk bir finansman gideriyle faaliyetlerine devam etmiş. Vade olarak incelendiğinde de söz konusu dış finansmanın kısa vadeli olanında makine imalatının yoğunlaştığı, her 3 TL’lik finansman giderinin 2 TL’si kısa vadeli iken 1 TL’sinin uzun vadeli olduğu görülüyor.

Tüm bu giderlerden sonra net satışlarının yüzde 0,8’i oranında vergi ödeyen imalat sanayisine karşılık makine imalatında bu oran yüzde 1’e yükseliyor. İmalat sanayisi geneline kıyasla oransal olarak daha fazla vergi ödeyen makine imalatı, nihai kârlılıkta (dönem net kârı) da imalat sanayisi genelinden daha iyi görünüyor. Ancak kârlılıkta aradaki fark yıllar itibarıyla kapanıyor. 2014’te makine imalatı genel imalata kıyasla 2,5 puan daha yüksek kârlılık gösterirken, 2016’da bu fark 1,8 puana kadar düşmüş.

GÖRELİ KÂRLILIK NEDEN AZLIYOR?

Buraya kadar yapılan analizlerde, kâr ile satışlar arasındaki ilişki incelenirken Tablo 2’de bu kez kâr ile sermaye bağlamında kârlılık analizlerine bakabiliriz. Tablodan görüleceği üzere her ne kadar kârlılıklar yüksek görünse de kritik nokta, yıllar itibarıyla imalat sanayisi ile arasındaki farkın azalıyor olması. Bunun için tüm göstergeler açısından gereçli olan tespit şudur: Makine imalat sanayisinin göreli sermaye kârlılık oranları da, imalatın geneline kıyasla azalıyor.

Bu noktada ise düşünülmesi gereken çok kritik bir soru karşımıza çıkıyor: Neden makine imalatı sektöründe göreli kârlılık azalıyor?

Bunun nedenlerinin tespiti ve ihtiyaç duyulan yapısal tedbirlerin alınması, uzun dönemde Türkiye açısından en kritik sektör olan makine imalatı sanayisinde faaliyet gösteren firmaların kârlı ve verimli bir şekilde yollarına devam etmeleri açısından gerekli ve bir o kadar da zorunludur.