Makine ihracatı 2018’de yüzde15,5 artışla 17,1 milyar dolara ulaşırken, ithalatı yüzde 4,7 azalarak 26,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. İhracatın ithalatı karşılama oranında ise yüzde 64,1 gibi...

ÜRETTİĞİMİZ MAKİNELERİN YARIYA YAKININI İHRAÇ EDİYOR, İÇ PİYASADA KULLANILAN MAKİNELERİ İSE ÜÇTE İKİ ORANINDA İTHAL EDİYORUZ. FİRMALARIMIZIN BÜYÜK BİR PAZAR OLAN TÜRKİYE İÇİNDE GÜÇLÜ OLMADAN KÜRESEL AKTÖRLER OLMALARINI BEKLEMEK, İYİMSER BİR YAKLAŞIMDIR.

Makine ihracatı 2018’de yüzde15,5 artışla 17,1 milyar dolara ulaşırken, ithalatı yüzde 4,7 azalarak 26,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. İhracatın ithalatı karşılama oranında ise yüzde 64,1 gibi tarihi bir seviyeye ulaştık. Yükselen kur oranları iç pazarda olumsuz etki oluştururken, ihracatçı firmalarının küresel düzeydeki rekabet gücüne olumlu etki yaptı. Böylelikle iç pazarda iş ve inşaat makineleri, metal işleme merkezleri ve tarım makineleri gibi alanlar başta olmak üzere yaşanan daralma firmalarımızı ihracata yöneltti. Ancak önümüzdeki günlerde iç pazarın açılması ve yatırımların tekrar artmasıyla, ihracatın ithalatı karşılama oranında yakaladığımız seviyenin korunması ve hatta daha yukarılara çıkarılması için şimdiden gerekli tedbirlerin alınması gerekiyor. Ürettiğimiz makinelerin yarıya yakınını ihraç ediyor, iç piyasada kullanılan makinelerin ise yaklaşık üçte ikisini ithal ediyoruz. Bu durumun tabii ki çeşitli nedenleri var. Ürün gruplarına göre sektörümüzün 2018 yılı dış ticaret rakamlarının verildiği tabloda da görüleceği üzere motorlar, büro makineleri, tekstil ve konfeksiyon makineleri ile metal işleme merkezleri gibi bazı alanlarda üretimimiz henüz istenilen düzeyde değil. Bazı alanlarda ise üretimimiz veya üretim kabiliyetimiz olmasına karşın alıcı tarafların ithal ürünlere meyilli olduğunu görüyoruz. Bunun nedenleri iyi analiz edilmeli. Çünkü firmalarımızın esasen büyük bir pazar olan ülkemizde güçlü olmadan küresel aktörler olmalarını beklemek, iyimser bir yaklaşım olacaktır. Biz bu amaçla, Türkiye’nin Makinecileri olarak geçmişte yaptığımız çalışmalar çerçevesinde yurt içi ve yurt dışı tanıtım kampanyalarında önemli sonuçlar almıştık. “Tıkır tıkır” Türk makinesi kampanyamız hala kulaklarda. Bu çalışmalar ihracat artışımıza önemli katkı sağlamakla birlikte iç pazarda da Türk makinesi imajının güçlenmesine destek vermiş; kamu tarafı da alımlarında yerli makine tercihiyle kampanyaya olumlu cevap vermişti. Artık, kamu alımlarında yüzde 51 katma değer ile Türkiye’de üretilen makinelerin tamamına, ithal olanlara karşı yüzde 15 fiyat avantajı sağlanıyor. Aynı zamanda kamu yapım işlerinde kullanılan geniş kapsamdaki makine ve ekipman için de yerlilik şartı getirildi. Bunun yanı sıra KOSGEB ve Ar-Ge desteklerinde de yerli makine şartı veya yerli makine tercih eden yatırımcıya fazladan yüzde 15 destek uygulamasına gidildi. Ancak bu alanda da Kamu İhale Kanunu dışında kalan Devlet Malzeme Ofisi, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı ve Belediye İktisadi Teşekkülleri ile yatırım teşvik uygulamalarında atılacak adımlar var. Sanayi İşbirliği Programı uygulamasına da bir an önce işlerlik kazandırılması sanayimizin lehine olacaktır.

Biz de kamunun yerli makinelere yaklaşımını özel sektörde de geliştirmek için MAKFED ve İstanbul Sanayi Odası olarak yeni bir süreç başlattık. Amacımız, makine kullanan sektörlerle onlara tedarik sağlayan üreticileri temsil edildikleri kuruluşlar nezdinde bir araya getirerek farkındalık oluşturmak ve bir takım faaliyet alanları geliştirmek. Bu amaçla ilk toplantımızı, tekstil sektörü ile 16 Ocak tarihinde gerçekleştirdik. Tekstil sektör kuruluşlarının Yönetim Kurulu Başkanları ile önde gelen firma yöneticilerinin dahil olduğu toplantıda, 750 milyon dolar ihracata karşın 1,9 milyar dolar ithalatın olduğu tekstil makineleri sektöründe, kazan-kazan ilkesiyle hareket ederek ilk aşamada 500 milyon dolarlık ithalatının yurt içinden tedarikini mümkün gördük. Devamında, çelik, beyaz eşya, elektronik, otomotiv, kimya, çimento, seramik ve gıda gibi sektörlerle de benzer programları planlıyoruz. Diğer önemli bir konu ise gerek kamu gerekse özel sektör yatırımlarında, özellikle anahtar teslim işler başta olmak üzere, büyük projelerde yerli makine ve aksamları ile malzemelerin kullanım oranının arttırılarak ülke ekonomisinin desteklenmesidir.

Bazen projelendirme, bazense finansman kaynağı gibi nedenlerle dev yatırımların anahtar teslim olarak ithal kaynaklı gerçekleştiğini görüyoruz. Bu yönde de gayretleri olan kurum ve kuruluşlarımızla ortak çalışmalar yaparak sektörümüzü güçlendirirken, dış ticaret açığımızı da azaltmaya katkı sağlayacağımızı düşünüyoruz. Ancak burada önemli bir diğer husus, ihtiyaca cevap verilmesidir. Yani istenen makinenin uygun kalite ve zamanda temini... Bakanlıkların oluşturdukları yerlileştirme politika ve programlarını da dikkate alarak sektörümüzün her geçen gün güçlenen Ar-Ge altyapısıyla burada da üzerine düşen görevi yerine getirecek dinamizmde olması, en büyük motivasyon kaynağımızdır.