Tobb taraşndan kurulan tobb etu universitesi 2004 yılında kurulmasına rağmen kendisine turkiye’nin onemli universiteleri arasında yer buldu. tobb etu oğrencileri eğitimleri boyunca 11 aylık ...



Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından kurulan TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (ETÜ) öğ- rencilerine öğrenimleri boyunca 11 ay boyunca sanayide çalışma imkanı sağlayarak, sektöre daha donanı mlı girmelerine imkan tanıyor. Moment Expo’nun sorularını yanıtlayan üniversitenin Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ünver Kaynak, dünya pazarlarıyla yarış halinde olan Türk sanayisinin Ar-Ge’ye daha fazla yatırım yaparak katma değeri yüksek ürünlere odaklanması gerektiğini söylüyor.

AR-GE’YE DAYALI URUN GELİŞTİRME
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ünver Kaynak, “TOBB ETÜ Makine Mühendisliği olarak Türk makine sektörünü çok dinamik ve yüksek kazanma arzulu, ancak teknolojisini hala yeterli seviyeye çıkaramamış olarak görüyoruz” diyor. Prof. Dr. Kaynak şöyle devam ediyor: “Daha geniş bir bakışla, yerel ölçekli imalattan küresel ölçekli imalata geçen, dünya pazarlarına açılmaya başlayan, süratli bir biçimde emek yo- ğun-ucuz işçilik ve kopya üründen değil, Ar-Ge’ye dayalı ürün geliştirmeden daha çok kazanabileceğini gören, bu konuda TÜBİTAK, TTGV gibi kuruluşların ve Sanayi Bakanlığı’nın sunduğu Ar-Ge desteklerinden faydalanma yollarını görebilen bir sektörden bahsediyoruz.”

“AR-GE YATIRIMLARI CİFTCİLİĞE BENZER”
Teknoloji Üreten ABD ve AB ülkelerinin iyi analiz edilmeleri gerektiğine de değinen Prof. Dr. Kaynak, “Bu ülkelerin Ar- Ge için ayırdıkları bütçe çok ciddi boyutlardadı r. Ar-Ge yatırımları çiftçiliğe benzer, yazın sıcağında kan ter içinde çalışarak tohum toprağa bırakılır ve beklenmeye başlanır. Eğer şartlar olgunlaşır ve yağışlar da güzel giderse sabredip beklenilen tohumların mahsulleri görülür” diye konuşuyor. Ar-Ge çalışmalarının da böyle sancılı bir bekleyişi barındırdığını aktaran Prof. Dr. Kaynak, “Ama mahsul ele alındığında toprağa gömülen 1’den 40 kazanılmıştır. Bu bakımdan en önemli adım araştırma geliştirme çalışmalarına gerekli ekonomik ve psikolojik desteği sağlamaktır” diyor. Prof. Dr. Kaynak şöyle devam ediyor: “İçinde bulunduğu ekonomik gerçeklikler neticesinde ülkemizde Ar-Ge yatırımlarının hızlı sonuç vermesi beklenmektedir. Zaten kısıtlı olan Ar-Ge bütçelerinin hızlı sonuç vermesi mümkün olmamaktadır. Bu bakımdan sanayicilerimiz kendi araştırma merkezlerini kuramayacaklarına göre Üniversitelerin teknoparklarında kurdukları şirketlerde Ar-Ge’yi yapabilirler. Üniversitemiz Makine Mühendisliği Bölümü Ar- Ge desteğine ihtiyaç duyan sanayicilerimize bu desteği memnuniyetle sunmaktadı r. Sektörün eğilmesi gereken en önemli konu araştırma geliştirme giderlerine ayrılan bütçeyi iyi planlayıp yatı- rımlarını bu yönde yapmaktır. Bu konuda tüm desteklerden faydalanılmalıdır. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından desteklenen Sanayi Tezleri (SANTEZ) projeleri iyi birer fırsat olabilir. Sanayi problemlerinin lisansüstü tez konuları olarak sunulması ve çözülmesini temel alan bu proje kapsamında hem üniversite hem de sanayi kuruluşu bakanlık tarafı ndan desteklenmektedir.” Araştırma ve Geliştirme’ye yatırım yapmadan ürün ya da üretim yöntemi geliştirmek ve ekonomik çözümler üretmenin çok zaman alacağı nı da ifade eden Prof. Dr. Kaynak, “Bunun en kolay yolu üniversiteleri de içine alan ortak araştırma alanları kurmaktı r. Üniversitelerdeki akademisyenlerin teknik alt yapısı ile sanayi ihtiyaç ve tecrübelerinin birleştirilmesi çok olumlu sonuçlar verecektir. Bu noktada sanayici, üniversiteler ile akademisyenler de, sanayi ile içli dışlı olmalıdır” diyor.

“KATMA DEĞERİ YUKSEK URUNE ODAKLANILMALI” Dünya piyasalarında son on yıldır hızla yükselen Çin ve Hindistan gibi rekabet gücü yüksek teknoloji üreticilerinin de varlığı göz önüne alınması gerektiğine de vurgu yapan Prof. Dr. Kaynak, “Türk makine sektörünün katma değeri yüksek ve aynı zamanda fiyat ve kalite avantajı olan ürünlerin üretimine yo- ğunlaşması gerekliliği gözden kaçırılmamalı dır” diyor. Makine sektöründe katma değeri yüksek ürünleri geliştirmek için birden çok mühendislik disiplininin (makine, elektrik, bilgisayar, sistem vb. mühendislikler) ortak çalışması- nın gerekli olduğuna da değinen Prof. Dr. Kaynak şöyle devam ediyor: “fiyat avantajını ve kaliteyi arttırmak için ise yine farklı disiplinlerin (makine, endüstri, üretim vb. mühendislikler) üretim inovasyonu için el ele çalışması şarttır. Bu disiplinler arası ortak çalışmayı sağlayabilecek, sanayicinin sorunlarını hızlı ve etkili biçimde çözebilecek ve uluslararası rekabet gücünü artırabilecek, teknopark gibi, nitelikli beyin gücünü ve sanayinin sorunlarını bir araya getiren dinamik inovasyon ortamlarının kurulması nda hem üniversiteye hem de sanayiye görev düşmektedir. Yüksek teknoloji geliştirmek için, Teknopark modeli ABD (Örnek: Silikon Vadisi, Kaliforniya, Bioteknoloji Vadisi, Massachusetts), AB ve Uzak Doğu’da başarıyla uygulanmaktadır.?

“5 SANTEZ PROJESİNE DEVAM EDİYORUZ”
Bölüm olarak yaklaşık 5 SANTEZ projelerinin devam ettiğini söyleyen Prof. Dr. Kaynak, “Bu, 5 yüksek lisans öğrencimizi ve aynı projelerde görev verdiğimiz ilave sayıda lisans seviyesinde öğrencimizi sanayiden gelen problemlerin çözümü ile ilgili akademik olarak çalıştırdığı mız ve ürün ya da üretim yöntemi geliştirmeye çalışan 5 firmanın problemlerini çözmeye çalıştığımız anlamına gelir” diyor. Prof. Dr. Kaynak buna ek olarak, “Laboratuarlarımızın kapısı tüm sanayicilerimize açıktır. Laboratuarları- mız kullanılarak yapılabilecek tüm deneyleri yapmaya gayret ediyoruz. Yalnı zca standart deneyleri değil sektörün ihtiyaç duyduğu özel deneyleri de gerçekleştirmek için çalışıyoruz. Tahribatlı ve tahribatsız muayene yöntemleri ile hizmet veriyoruz” diyor. Prof. Dr. Kaynak ayrıca, “Öte yandan, bilgisayar alt yapısı ile sonlu elemanlar yöntemi kullanı larak yapılan analizleri yapabilecek, tasarım, modelleme ve simülasyon konuları nda proje ve araştırmalar yapan, hem ısı-akışkan grubunda hem de malzeme- mekanik grubunda çalışabilecek akademisyenlerimiz mevcut. Onların bilgi ve birikimlerinden sanayicilerimizin yararlanmasını sağlıyoruz” diye konuşuyor.


SANAYİNİN KURDUĞU UNİVERSİTE
Prof. Dr. Kaynak, sanayinin kurmuş olduğ u bir üniversitenin en çok verim beklenen birimi olarak ihtiyaç duyulan çalışmaları kuruluşundan itibaren gerçekleştirdiklerini söylüyor. Prof. Dr. Kaynak şöyle devam ediyor: “Fakültemiz kurucu dekanı rahmetli Prof. Dr. Süleyman Sarıtaş fakültemiz mezunları- nın sanayiye yatkın mühendisler olarak yetişmesi açısından gerekli alt yapının kurulmasına çok önem vermiş ve müfredat değişiklikleri ile de bunu desteklemiştir. Laboratuar alt yapısı kurulurken seçilen alet ve cihazlar sadece eğitim amaçlı olarak değil, gereken maddi külfetten kaçınmayarak gereğinde sanayiye hizmet verecek şekilde profesyonel düzeyde seçilmişlerdir. Gereken müfredat değişiminin en önemli örneği fakültemizde verilen tüm derslerin laboratuarları nın ayrı ve kredili bir ders olarak verilmesidir. Makine Mühendisliği Bölümü’nü ele alacak olursak, birinci sınıftan itibaren verilen fizik ve Kimya gibi derslerin laboratuarları ayrı dersler olarak, ikinci sınıfta verilen derslerden Malzeme, İmal Usülleri derslerinin ve üçüncü sınıf derslerinden Isı Transferi, Akışkanlar Mekaniği, Makine Teorisi ve Sistem Dinamiği ve Kontrol derslerinin laboratuarları bağımsız dersler olarak verilmektedir. Dördüncü sınıfta da Makine Laboratuarı ismiyle tüm disiplinlerden deneyler içeren bir laboratuar dersi verilmektedir. Tüm bu laboratuar dersleri için ihtiyaç duyulan laboratuarlar kurulmuştur ve ilk yıldan beri bu dersler verilmektedir.? Prof. Dr. Kaynak, bunlara ek olarak bölüm laboratuarları nın ayrı bir binada olduğunu ve çalışmak isteyen öğrencilerin proje çalı şmaları için 24 saat hizmet verdiğini aktarıyor. Laboratuar dersleri haricindeki teorik derslerin proje çalışmaları- nın yine bölümü laboratuarlarında gerçekleştirildiğ ini belirten Prof. Dr. Kaynak, ?Bu kapsamda öğrencilerimiz birçok tasarıma imza atmış ve bunların üretimlerini gerçekleştirmiştir” diyor. Prof. Dr. Kaynak bu çalışmaları şöyle örneklendiriyor: “30 tonluk bir sıcak pres üretilmiş, yüksek sıcaklıklarda çekme deneyleri yapabilen bir çekme aparatı, eşit kanallı açılı presleme deney düzeneği, basınçlı kaplar ve ölçümleri ile ilgili düzenekler, uzay kafes sistemleri, kanat profilleri ve deneyleri, Formula arabası modelinde rüzgar tüneli ile kanat profil deneyleri, insansız hava aracı çalışmaları sıralanabilir.” Laboratuarları n sektöre de hizmet vermekte olduğunu aktaran Prof. Dr. Kaynak şöyle devam ediyor: “Malzeme Test Laboratuarı? mızda çekme, eğme, çentik-darbe, burma, yorulma deneyleri yapılabilmekte ve bu konuda sektöre hizmet verilmektedir. Yine Metalografi Laboratuarı? nda içyapı incelemeleri kaynak mikro yapısı incelemeleri ve tahribatsız muayeneler yapılabilmektedir. Malzemeler için ultrasonik çatlak muayenesi, X-ışınları analizi, polariskop ile gerilme analizleri yapılmaktadır. Ayrıca sektörden gelen özel amaçlı standart dışı deneylerde de danışmanlık hizmetleri verilmekte ve özel deney düzenekleri tasarlanı p üretilmektedir. Bu konuda sektörden en büyük beklentimiz problemlerini bize çekinmeden getirmeleridir. Üniversitemiz sanayimizin ve sanayicimizin kurduğu bir eğitim kurumu olarak bu problemlerin çözümünde aktif rol almaktan gurur duyar.”

11 AY BOYUNCA SANAYİDE ÇALIŞIYORLAR
Prof. Dr. Kaynak, TOBB ETÜ Makine Mühendisliği Bölümü olarak öğrencileri yılda 3.5 aydan, öğrenimleri boyunca toplam 3 kere yaklaşık 11 ay Ortak Eğitim programı dahilinde sanayide çalıştı rmakta ve iş ortamını bizzat çalışarak daha okurken öğrenmelerini sağlamakta olduklarını söylüyor ve ekliyor: “TOBB ETÜ mezunu bir Makine Mühendisi 1 yıllık bir iş tecrübesiyle gerekli donanımları kazanmış olarak mezun olur.” Sürdürdükleri Ortak Eğitim programı- nın da Türkiye’de gerek süre gerekse sistem olarak bir ilk olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Kaynak, “Halen 500’den fazla şirketle işbirliği anlaşması imzalamı ş durumdayız. Ortak Eğitime giden öğrencilerimize yaptığımız yatırım, son 1-2 yıl içinde bize ve çalıştığı firmaya patent olarak dönmeye başlamıştır. Sanayideki mühendislik problemlerini gördükten sonra bunlara çözüm bulan ve çözümlerini ticarileştirmek için daha mezun olmadan kendi şirketlerini kuran öğrencilerimiz bulunuyor” diyor. Ar-Ge gerektiren ve gerektirmeyen işlerin ayılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Kaynak, “Ölçüm, kalibrasyon ve kısa fizibilite gibi işler kendi yerinde, örne- ğin sanayi sitelerinde varsa KOSGEB ve benzeri kurumların bünyelerinde çözülmelidir. Ar-Ge gereken projelerde ise öncelikle bu konuda hangi teknoparkda hangi hizmetler veriliyor ve bu konuda hangi üniversitede hangi öğretim üyesi bulunuyorsa bunlar araştırılmalıdır” diye konuşuyor. Daha sonra, eldeki proje- ye en uygun hangi TÜBİTAK, TTGV, veya SANTEZ proje desteği bulunuyorsa o desteğin kullanılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Kaynak , “Bu sırada, üniversiteden alınacak destek konusunda, “danışman”-“çalışman” farkı gözden kaçırılmamalıdır. Üniversite bir bilim yuvası olduğu ve sonuçta işi yeni bilgi üretmek olduğu için ve üniversite elemanları nın akademik düzeyde sonuç almak istemelerini de göz önünde bulundurarak, projelerde ihtiyaç duyulan “çalı şman” tipi işlerde genç mühendisler istihdam edilmeli, üniversitelerden ise “danışman”lık talep edilmelidir” diyor. Prof. Dr. Kaynak ayrıca, bu sırada her iki tarafın da birbirini küçümsemeden ve menfaatlerin değişik olabileceğini baştan kabul ettikten sonra birbirlerine güvenerek, her iki tarafın da menfaatine olabilecek bir işbirliğine odaklanmaları gerektiğini söylüyor.

“AR-GE’YE BUYUK BUTCELER AYIRMALIYIZ” Prof. Dr. Kaynak TOBB ETÜ Makine Mühendisliği Bölümü’nün vizyonunu şöyle açıklıyor: “Dünyada imalat sanayinde sarf edilen Ar-Ge bütçesinin, tüm sektörler içinde en büyük Ar-Ge bütçesi olduğu yorumundan yola çıkarak, bu konuda Türkiye’nin de ileride büyük bütçeler ayırmak zorunda kalacağı şeklinde olduğu söylenebilir. Bu vizyon dahilinde Ar-Ge bütçesi içinde “özgün tasarı m” boyutunun en önemli boyut olacağı nı, daha da önemlisi bunun tasarı mdan-imalat ve satışa kadar tüm zinciri içine alacağını düşünüyoruz. Özgüntasarı mdan imalata kadar giden zincirin halkalarının tümünde kaliteli insan gücü bulunmaktadır. Bu insan gücü veya insan tipi, bir yandan teorik konularda çok iyi eğitilmiş, diğer yandan teoriyi pratiğe dökebilmek için mevcut tüm bilgi teknolojileri ürünlerini kullanabilen bir insan tipidir.” Türkiye olarak, Çin ve Hindistan gibi ülkelerle ucuzluk konusunda yarışmaya girmek yerine G-7 ülkeleri ve çok süratle yükselen Güney Kore, Brezilya gibi ülkelerle teknoloji yarışına girmemiz gerektiğ ini söyleyen Prof. Dr. Kaynak, “Bunu yaparken mevcut turizm-inşaattekstil üçlüsünden kazanılabilecek gelirlerden taviz vermemekle birlikte, bunun bir yandan da içine düştüğümüz bir tuzak olarak da değerlendirilebileceğ ini unutmadan, ülkemizin asıl geleceğ inin yüksek teknolojilerde ve en sonunda uzay teknolojilerinde ve uzaya açılmakta olduğunu görmemiz gerekmektedir” diyor. Prof. Dr. Kaynak şöyle devam ediyor: “Üst düzeyde teknolojik imkanlarla donatılmış bir makine imalat sanayi altyapısı, geleceğimiz için burada değindiğimiz yüksek teknoloji üreten Türkiye için vazgeçilmez bir öneme sahiptir.”   Spot: “ Fakültemiz kurucu dekanı rahmetli Prof. Dr. Süleyman Sarıtaş fakültemiz mezunlarının sanayiye yatkın mühendisler olarak yetişmesi açısından gerekli alt yapının kurulmasına çok önem vermiş ve müfredat değişiklikleri ile de bunu desteklemiştir. Laboratuar alt yapısı kurulurken seçilen alet ve cihazlar sadece eğitim amaçlı olarak değil, gereken maddi külfetten kaçınmayarak gereğinde sanayiye hizmet verecek şekilde profesyonel düzeyde seçilmişlerdir.”  


Prof. Dr. Ünver Kaynak TOBB ETÜ Makina Mühendisliği Bölüm Başkanı Türkiye olarak, Çin ve Hindistan gibi ülkelerle ucuzluk konusunda yarışmaya girmek yerine G-7 ülkeleri ve çok süratle yükselen Güney Kore, Brezilya gibi ülkelerle teknoloji yarışına girmemiz gerekiyor.