Henüz beş yıl önce 2014’te kurulan AİMSAD’ın üye sayısı bu ay 58’e yükseldi ve dernek Türkiye’deki ağaç işleme...

SON İKİ YILDIR CARI AÇIK VERMEDEN ÜRETMEYE, YATIRIM YAPMAYA, IHRACATA DEVAM ETTIKLERINI SÖYLEYEN AĞAÇ İŞLEME MAKINE VE YAN SANAYISI İŞ ADAMLARI DERNEĞI (AİMSAD) YÖNETIM KURULU BAŞKANI MUSTAFA SABRI EROL, IÇ PAZARDA YAŞANAN SIKINTILARI IHRACATA ODAKLANARAK AŞMAYI PLANLADIKLARINI VE 2019 YILINI YENI BIR IHRACAT REKORUYLA TAMAMLAYACAKLARINI SÖYLÜYOR. EROL’A GÖRE AĞAÇ İŞLEME MAKİNELERİ SEGMENTİNİN EN ÖNEMLI SORUN BAŞLIKLARI ISE ÖLÇEK EKONOMISI, KATMA DEĞERLI ÜRETIM VE NITELIKLI ÇALIŞAN EKSİKLİĞİ OLARAK SIRALANIYOR.

Henüz beş yıl önce 2014’te kurulan AİMSAD’ın üye sayısı bu ay 58’e yükseldi ve dernek Türkiye’deki ağaç işleme makineleri segmentinin yüzde 80’ini şimdiden konsolide etmeyi başarır hale geldi. Üyelerinin yüzde 90’ı makine imalatçısı olan AİMSAD, ağaç işleme makineleri ve bu makinelerin yan sanayi mamullerinin imalatçı ve temsilcilerinin oluşturduğu tüm firmalara açık, sosyal, kültürel, ticari ve ekonomik alanda faaliyet gösteren bir dernek olarak, ağaç işleme makineleri segmentinin gelişimi için faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyor. AİMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Sabri Erol, mobilya ve ahşap sektörünün dünyanın her noktasında üretimi olan bir sektör olduğunu, Türkiye’nin de 81 ilinde mobilya üretimi yapıldığını söylerken, bu nedenle ağaç işleme makinelerinin çok fazla segmente dokunduğunu ve son iki yıldır da cari açık vermeden üretmeye, yatırım yapmaya ve ihracata devam ettiklerini vurguluyor. Bununla birlikte, ağaç işleme makinelerinde ihracat kilogram değerinin halen oldukça düşük olduğu uyarısında da bulunan Erol, “Ürettiğimiz ürünlerin ihracat kilogram değeri yaklaşık 3 ila 4 dolarlar seviyesinde ilerliyor. Rekabet ettiğimiz ülkelerde ise bu rakam 10 dolarların üzerinde gerçekleşiyor. Bu nedenle, makine sektöründe nitelikli ürün imalatını biran an önce geliştirip, özellikle tüm dünyada geçerli olan Endüstri 4.0 uyumlu makineler geliştirmeli, otomasyon ve yazılımlarla bu makinelerin katma değerini arttırmalıyız” değerlendirmesinde bulunuyor. Bu amaçla AİMSAD’ın öncelikle firmaların kurumsallaşması ve Ar-Ge kültürünün yerleşmesine yönelik çalışmalara yoğunlaştığını söyleyen Erol, yine nitelikli çalışan gücünü arttırmaya ve ölçek ekonomisine uyumlu sürdürülebilir büyümeye yönelik projeler geliştirmeye devam edeceklerinin de altını çiziyor. AİMSAD’ın gelecek stratejileri, hedefleri ve 2019 öngörülerini, AİMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Sabri Erol, Moment Expo okurları için anlattı.

Öncelikle, AİMSAD’ı sizin sözlerinizle tanıyabilir miyiz?

AİMSAD, 6 Haziran 2014 tarihinde İstanbul’da kuruldu. AİMSAD’ın, ağaç işleme makineleri imalatıyla ilgilenen firmalar tarafından ve İstanbul merkezli olarak kurulmasına karşın, Türkiye genelindeki tüm ilgili makine ve yan sanayi firmalarını çatısı altında birleştirmesiyle önem arz ettiğine inanıyoruz. Bu amaca yönelik olarak da yönetim organlarında dahi sektör firmalarının yoğunlaştığı coğrafi bölgeleri dikkate alıyor ve tüm yan sanayi sektörlerinin temsil edilmesine özen gösteriyoruz.

AİMSAD’ın asli üyeliği kurumsal üyeliktir; ağaç işleme makineleri ve bu makinelerin yan sanayi mamullerinin imalatçı ve temsilcilerinin oluşturduğu tüm firmalara açık, sosyal, kültürel, ticari ve ekonomik alanda faaliyet gösteren bir derneğiz. Üye sayımız bu ay itibarıyla 58’e ulaştı ve sektörün yüzde 80’inden fazlasını temsil eder hale geldik. Üyelerimizin yüzde 90’ının da imalatçı statüsünde olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca AİMSAD, her yıl REED TÜYAP Fuarcılık tarafından İstanbul’da düzenlenen Uluslararası WOODTECH Ağaç İşleme Makineleri, Kesici Takımlar, El Aletleri Fuarı’nın da ana destekçisi konumundadır.

Geride kalan yıl nasıl geçti? Bu yıla ilişkin üretim, iç satış ve ihracat beklentileriniz nedir?

Son iki yıldır cari açık vermeden üretmeye, yatırım yapmaya, ihracata devam eden sektörümüz, 2019’da ABD, Rusya, Vietnam ve Güney Afrika gibi dünya ağaç işleme makineleri ticaretinde öne çıkan pazarları hedefliyor. Sektörün 2018 yılı performansını değerlendirmek gerekirse, geçen yıl gerçekleştirdiğimiz 102,5 milyon dolarlık ihracatla 2013’teki 95 milyon dolarlık ihracat rekorumuzu kırdık. Buna karşılık ithalatımız da 61 milyon dolarda kaldı. 2018’deki ihracatın ithalatı karşılama oranımız ise yüzde 166 oldu. 2018’e ilişkin AİMSAD Genel Sekreterliğinin yaptığı çalışmalar neticesinde elde edilen üretim tahminimiz ise 240 milyon dolardı.

İç pazarda yaşanan sıkıntıları ihracata odaklanarak aşmayı planlıyoruz. 2019 yılı Ocak ayında bir miktar ihracatta azalma görsek de 2019 yılını yeni bir rekorla tamamlayacağımızı düşünüyorum. Genel olarak üretim ve ihracatta yüzde 10 ila 20 arası artış, ithalatın da bir miktar daha gerileyeceğini tahmin ediyorum.

AİMSAD’ın Türk makine imalat sektörleri açısından önemini nasıl ifade edersiniz?

Mobilya ve ahşap sektörü, dünyanın her noktasında üretimi olan bir sektördür. Türkiye’nin 81 ilinde de mobilya üretimi yapılıyor. Böyle olduğu için ağaç işleme makineleri çok fazla sektöre dokunuyor. Makine imalat sanayilerinde de ana sektörlerden biriyiz. Dünyadaki yıllık hacmi yaklaşık 9 ila 10 milyar dolar seviyelerinde ilerliyor. Türkiye’de ise yıllık yaklaşık 250 ila 300 milyon dolar seviyelerinde bir ticaret hacmi oluşturuyoruz. Dünyadaki hacme bakıldığı zaman, önemli ve gelişmeye çok açık bir sektör olduğumuzu söylemek mümkün. Diğer yandan, makine ve imalat sanayileri en stratejik sektörlerden biridir. Sonuç itibarıyla her şey makinelerle üretiliyor. Bu nedenle makine, Türkiye’nin de stratejik sektörlerden biridir. Özellikle gelişmiş ülke seviyesine çıkabilmek için, nitelikli ürün üretebilmek için yapacağımız her türlü Ar-Ge ve Ür-Ge projeleri bizim ihracat kilogram değerimizi yükseltecektir. Bu, ister istemez ülkenin imalat kabiliyetlerini de geliştirir. Hâlihazırda ürettiğimiz makinelerde kilogram değerimiz çok düşük. Ürettiğimiz ürünlerin ihracat kilogram değeri yaklaşık 3 ila 4 dolarlar seviyesinde ilerliyor. Rekabet ettiğimiz ülkelerde ise bu rakam 10 dolarların üzerinde gerçekleşiyor. Bu nedenle, makine sektöründe nitelikli ürün imalatını biran an önce geliştirip, özellikle tüm dünyada geçerli olan Endüstri 4.0 uyumlu makineler geliştirmeli, otomasyon ve yazılımlarla bu makinelerin katma değerini arttırmalıyız.

Firmaların Ar-Ge yetkinliği ve kapasitesi için görüşünüz nedir?

Ar-Ge olarak maalesef yeterli seviyede değiliz. Sektörümüzdeki firmaların çoğunluğu aile firmaları ve kurumsallaşma aşamaları yüksek değil; ayrıca devletin sağladığı imkânlara da tam erişim sağlayamıyoruz. Bu konuda, AİMSAD olarak özellikle İmalatçılar Komitesi oluşturduk ve bu komitemizin üye bilgilendirme toplantılarında hem Ar-Ge, hem devlet teşvikleri hem de birlikte üretim, birlikte marka geliştirmek üzerine projeler geliştiriyor; AİMSAD danışmanlarıyla birlikte çalışıyoruz.

Yine, kalite yönetimi yaklaşımı için neler söyleyebilirsiniz?

İmalatçıların yerel ve küresel rekabetteki pozisyonlarında “kalite”nin önemi nedir?

Makinelerimiz birinci sınıf tehlikeli makineler sınıfına girdiği için CE standartlarında üretim yapmak zorundayız. Özellikle Avrupa normlarını firmalarımızın büyük çoğunluğu takip ediyor ama bu yeterli değil, daha da gelişmemiz gerekli. Özellikle de firmalarımızın satış sonrası servisler ve hizmet kalitesi konularında gelişmeleri gerektiğine inanıyorum. Burada, ülkemizdeki nitelikli eleman açığının çözümüyle alakalı olarak AİMSAD’da önemli gördüğümüz eğitim faaliyetleri sürdürüyoruz. Hizmetlerin, makinenin fabrikadan çıkıştaki kontrollerinin ve çalışanların kalitelenmesi konusunda çalışmalarımız var. Firmalarda da münferit çalışmalar yapıyor elbette ama şu anda yeterli seviyelerde değiller. Bu konuda da ortak projeler gerçekleştirebileceğimize inanıyoruz.

AİMSAD Yönetim Kurulu olarak bu yıl odaklanacağınız önemli başlıklar neler olacak?

2019 içinde öncelikli konumuz mesleki eğitim olacak. Bu konuda çalışmalarımızın sonuna geldik. Pilot olarak öncelikle İstanbul’da başlatacağımız projeyi daha sonra Bursa, Ankara ve İzmir’de de gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Ayrıca, eğitim konusunda İTO’daki görevimle ilişkili bir yükümlülüğüm de var. Bu kapsamda, İstanbul Haydarpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin hamiliğini yürütüyor ve proje kapsamında okulun ihtiyaçlarını sektör olarak gidermeye çalışıyoruz. Burada İTO’nun desteklerinin de oldukça önemli olduğunu söylemeliyim. İTO, bu proje kapsamında hâlihazırda 54 okula hami görevlendirmiş durumda.

Diğer yandan, 2018’de kurduğumuz Kadınlar Kurulumuzdan da 2019 yılı için yeni projeler bekliyoruz. İlk meyveleri almaya başladık bile: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için harika bir reklam filmi ortaya çıkardılar ve bu çalışma kamuoyunda da büyük ses getirdi.

Yine, AB ve Kalkınma Ajansı projeleriyle sektörümüzdeki sorunlara çözüm olacak yeni uygulamalar planlıyoruz. Bu konuda sektörümüzdeki diğer derneklerle iş birliğine başladık. Bunların yanı sıra İmalatçılar Komitemizle üretici firmaların akreditasyonu projemizi geliştirerek devam etmek istiyoruz. Son olarak, yurt dışı fuar katılımlarımızı ve stand organizasyonlarımızı arttırarak devam edeceğiz.

Mayıs ayında, önemli küresel buluşmalardan biri olan LIGNA fuarı gerçekleştirilecek.

AİMSAD’ın fuar beklentisi nedir? Türkiye’nin katılım gücü, sergileyeceği teknolojiler için neler söyleyebilirsiniz?

Türkiye’deki belli başlı üreticilerin hepsi LIGNA fuarını ana fuar olarak kabul etmiş durumda. Her geçen yıl da LIGNA’ya katılımımız artıyor. Dolayısıyla fuarda sergilediğimiz Türk makinelerinin nitelikleri artarken, katılımcı firmaların fuar kabiliyetleri ve bağlı olarak küresel iş ağları da gelişiyor. Bu fuar için MAİB’in sağladığı destekleri de çok önemsiyoruz ve faydalı görüyoruz. Özetle, MAİB’le birlikte Türkiye’nin tanıtımını yaparak ülkemiz ekonomisine katma değer sağlamaya devam etmeye çalışıyoruz.

Yerli üretim makine kullanımının artması için neler yapılmalı? Bu konuda AİMSAD’ın stratejisi nedir?

İçinde bulunduğumuz durum, aslında kendiliğinden firmaları üretime zorluyor. Yakın zamanda sadece ithalat yapan birkaç üyemiz ya üretime başladı ya da üretim yapan firmaları satın alarak bünyelerine kattı. Gönül isterdi ki ekonomik şartlar zorlamamış olsaydı ama bazen krizleri fırsata çevirmek gerekiyor. Sektör olarak üretim problemimiz yok hatta cari açık vermeden iki yıldır ilerliyoruz. Burada bize düşen en önemli görev, sektör ve yerli ürünlerle ilgili algı çalışmaları yapmaktır. Bununla ilgili de müşteri konumundaki sektör dernekleriyle iş birliklerine hazırlanıyoruz.

Ağaç işleme mekineleri segmentinin insan kaynağı için neler söyleyebilirsiniz?

Sektörümüz maalesef kurumsal yapıya tam olarak geçemedi. Bu konuyla alakalı firmaları danışmanlarımızla bir araya getirerek bilinçlendirme çalışmaları yapmaya devam edeceğiz. Henüz yeterli değil, ancak her geçen gün daha iyiye gidiyoruz. Her sektörde olduğu gibi bizde de nitelikli çalışan sorunu bulunuyor. Hatta sadece makine tarafı değil, makineleri kullanan müşteri tarafında da ciddi problemler yaşıyoruz. Yakın zamanda TOBB, İTO, İSO gibi odaların ve MEB’in mesleki eğitimde yaptığı atılımlarla bir farkındalık oluştu diye düşünüyorum. Bizler de yapacağımız eğitim çalışmalarıyla kanayan yaramıza pansuman yapmak istiyoruz. Türkiye güçlenecekse, dünyadaki algıyı yıkacaksa, bu imalat sanayileriyle olacak. Çünkü gerçekten ürettiğimiz ürünler kaliteli; imalat kültüründen gelen bir ülkeyiz ve çok başarılı firmalarımız var fakat daha nitelikli ürün üretip, bir an önce kurumsallaşma yapımızı da bitirmeliyiz. Vizyon projelerimizle beraber dünyada daha iyi noktalara çıkabiliriz. Burada firma bazlı değil, ‘ortaklaşa neler yapabiliriz’ üzerine çalışmalıyız. Makine sektörü bir ülkeyi ayakta tutan, olmazsa olmaz sektörlerdendir. Küresel rekabet için devlet desteğiyle markalaşmaya ve ortak hareket etmeye ihtiyacımız var. Sektör olarak en büyük sorunlarımızdan birisi de ölçek ekonomisidir. Avrupa’da ağaç işleme makinesi üreten bir firmanın 2017 cirosu 4 milyar dolar, çalışan sayısı 6 bin 600, Ar-Ge personeli sayısı ise bin 900 civarındaydı. Bu firmanın 2014 sonunda 1035 patenti bulunuyordu. Türkiye’de ise ağaç işleme makinesi sektöründe benzer bir firma örneğine rastlayamıyoruz. Dahası, Türkiye’nin ağaç işleme makinesi toplam cirosu ancak 400 milyon dolar seviyesinde. TOBB kayıtlarında görünen 277 üretici firmamızda 6 bin 900 çalışanımız var. Yine TOBB kayıtlarına göre 277 firmada çalışan mühendis ve teknisyen sayımız ise 933. Özetle, sektörümüz her yıl ihracatını artırıyor, STK’lar olarak bizler de yurt dışı pazarlama konusunda üyelerimize destek olmaya gayret ediyoruz ama buna rağmen sadece rakip bir firmanın rakamları bile ülkemiz rakamlarının neredeyse 10 katı seviyesinde. Bu nedenle burada devletimizin maddi ve manevi desteğine ihtiyaç duyduğumuzu bir kez daha dile getirmek istiyorum.