Türkiye’de elektrikli vinç sektörünü temsil eden bir dernek olarak 2010 yılında kurulan ve günümüzde sektörün yüzde 65’ini...

REKABETTE KALITE VE AR-GE’NIN ÖNEMLI OLDUĞUNU SÖYLEYEN ELEKTRIKLI VINÇ İMALATÇILARI BIRLIĞI DERNEĞI (TEVİD) YÖNETIM KURULU BAŞKANI OSMAN ÇAKMAK, “AR-GE’YE YATIRIM YAPARAK, TEKNOLOJIK GELIŞMELERI ÇOK YAKINDAN TAKIP EDEREK, TAMAMEN FEM STANDARTLARINDA ÜRETIM YAPIYORUZ. EĞER UYGUN TEŞVIKLER VE UCUZ FINANSMAN IMKÂNLARININ ÖNÜ AÇILIRSA, BU SEKTÖR YURT DIŞINDA DA ÖNEMLI BIR REKABET GÜCÜ OLUŞTURARAK TÜRKIYE IHRACATINA DAHA GÜÇLÜ KATKIDA DA BULUNABILIR” DIYOR.

Türkiye’de elektrikli vinç sektörünü temsil eden bir dernek olarak 2010 yılında kurulan ve günümüzde sektörün yüzde 65’ini temsil eden TEVİD üyelerinin toplam cirosu yaklaşık 300 milyon doları, istihdam ettiği kişi çalışan sayısı ise 4000’i geçmiş durumda. Geçtiğimiz 12 Ocak’ta gerçekleşen TEVİD’in 5’inci Olağan Genel Kurulunda 2019-2021 dönemi Yönetim Kurulu Başkanlığına seçilen Osman Çakmak, “Anayasa ve Kanunlar çerçevesinde ulusal ekonominin gelişmesi, kalkınması ve verimliliğin arttırılması; sosyal, kültürel ve eğitsel yaşam seviyesinin yükseltilmesine katkıda bulunmak; bu doğrultuda kaldırma makineleri sektöründe vinç üretimi, kullanımı ve satışına ilişkin sermaye, kuruluş, teknoloji iş birliğini oluşturmak ana hedefleriyle çalışmalarımıza devam edeceğiz” diyor.

Sektördeki öncü yedi firmanın bir araya gelmesiyle 2010 yılında kurulan TEVİD, kamu ve özel sektörle kurduğu sağlam bağların yanı sıra sivil toplum kuruluşlarıyla da bir araya gelerek sektörel gelişmeleri paylaşıyor ve nitelikli ürünlerini yurt içi ve yurt dışında güçlü şekilde pazarlayabiliyor. “Piyasada güçlü olmanın en önemli yolu özgün ve farkındalık yaratmaktan geçiyor. Birlikten kuvvet doğar felsefesi çerçevesinde hareket eden bizler, ana felsefesi kaliteli ürünler üretmek olan tüm üreticileri derneğimize katılmaya davet ediyoruz” diyen Osman Çakmak ile hem elektrikli vinç sektörünü hem de TEVİD’in sektöre katkılarını konuştuk.

Öncelikle TEVİD’i ve Yönetim Kurulu Başkanı olarak ve sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1953 yılında Sakarya’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi İstanbul’da tamamladım. Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünü 1978 yılında tamamladım. Evli ve üç çocuk babasıyım. Tüm çalışma hayatımda vinçten başka hiçbir işle uğraşmadım. 1977 yılında başlayan meslek hayatımda Türkiye’nin önde gelen vinç firmalarını kurdum ve halen Çakmak Vinç AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkanıyım. Vinç sektöründe üretim kalitesini yükseltmek ve ülkemiz imalatçılarının dünya ölçeğinde tanınırlığını arttırmak için 2010 yılında TEVİD’i kurduk. Ocak ayında yapılan 5’inci Olağan Genel Kurulumuzda ise TEVİD’in Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine seçildim.

Geride kalan yıl sektörünüz ve TEVİD için nasıl geçti? Bu yıla ilişkin üretim, iç satış ve ihracat beklentileriniz nedir?

2018 yılı vinç sektörü olarak hem Türkiye hem de TEVİD için verimli bir yıl oldu. Özellikle ihracatta TEVİD üyeleri olarak 30 milyon doları aşan bir ihracat rakamına ulaştık. İç piyasada ise toplam 300 milyon TL’lik bir ciro gerçekleştirdik. Bu yıl, hem yurt içinde hem de yurt dışında yaşanan ekonomik koşullar nedeniyle, daralan bir yurt içi satış öngörüyoruz. Ancak ihracat konusunda çok önemli hamlelerimizle alternatif piyasalar geliştirerek, iç piyasada kaybettiğimiz payı ihracatla kapatabileceğimize de inanıyoruz.

TEVİD’in Türk makine imalat sektörleri açısından önemini sizin cümlelerinizle dinleyebilir miyiz? Türk makine imalat sektörlerinin güncel durumu ve gelecek stratejileri için neler söyleyebilirsiniz?

TEVİD’in Türk makine imalat sektörleri açısından önemi şudur; Türkiye’de kurulan ve bacası tüten her fabrikada mutlaka bir veya birkaç tane gezer köprü vinç çalışır. Geçmişte bu vinçlerin büyük bir kısmı yurt dışından alınıyor ve büyük meblağlar yurt dışına ödeniyordu. Günümüzde yerli vinç üreticileri hem kalite hem de fiyat açısından yurt dışı üreticilerin yerini almaya başladı. Böylece ithalata giden dövizler yurt içinde kalırken, cari açığın kapanmasına da çok büyük katkıda bulunduğumuzu söyleyebiliriz. Üstelik eğer uygun teşvikler ve ucuz finansman imkânlarının önü açılırsa, bu sektör yurt dışında da önemli bir rekabet gücü oluşturarak, Türkiye ihracatına daha güçlü katkıda da bulunabilecektir.

TEVİD’in sektör temsilcileri ve vinç sektörüne sağladığı katkıları nasıl anlatabilirsiniz?

TEVİD’in kurulduğu 2010 yılından bugüne en önem verdiği konu Ar-Ge oldu. Bu konuda üniversite-sanayi iş birliği konusuna büyük önem verirken, İstanbul Teknik Üniversitesi ile önemli iş birlikleri de geliştirdik. Ayrıca basılı yayınlar ve düzenlediğimiz çalıştaylarla, enerji verimliliği, toplam kalite ve üretim ölçütleri konularında kalıcı bilgi ve dokümanlar üreterek sektöre önemli katkılarda da bulunduk. Yine, üretimde kaliteyi arttırmak ve etik kurallara uyarak aksız rekabeti engellemek açısından tüm ilgili Bakanlıklarla iletişim kurarak ortak çalışmalar yapmaya da devam ediyoruz.

Benzer şekilde sektörünüzün kalite yönetimi yaklaşımı için neler söyleyebilirsiniz? Sektör temsilcilerinin yerel ve küresel rekabetteki pozisyonlarında “kalite”nin önemi nedir?

Rekabet gücünü en yüksek seviyede tutan unsurların kalite ve Ar-Ge olduğuna inanan bizler, güvenilir olmanın da önemli olduğunu düşünerek hareket ediyoruz. Ar-Ge’ye yatırım yaparak, teknolojik gelişmeleri çok yakından takip ederek tamamen Avrupa İstif Makineleri Federasyonunun (Federation Europeenne de la Manutention-FEM) belirlediği standartlar çerçevesinde üretim yapıyoruz. Dernek olarak FEM standartlarını en ince ayrıntısına kadar uygulamak zorundayız. Tüm sanayicilerimizin de FEM standartları konusunda bilgi sahibi olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu arada, TEVİD FEM üyesi değildir ancak o standartları uygulamak için üye olmamız da gerekmiyor. Vinç konusunda Avrupa’nın kabul ettiği FEM standartlarının yanı sıra Almanların DIN standardı (Deutsches Institut für Normung-Alman Standartlar Enstitüsü) olduğunu da söylemeliyiz. Dünyanın hemen her yerinde bu standartlar geçerlidir. Diğer yandan, aranan ve tercih edilen bir marka olmak, pazardan önemli ölçüde pay almak ve en önemlisi bunları uluslararası piyasada başarabilmek, birçok şeyi aynı anda ve aynı kalitede yapmakla doğru orantılıdır. Başarıyı yakalamak için bünyenizde görev yapan en alt seviyedeki çalışandan tepe noktasındaki üst düzey yöneticiye kadar herkesin aynı prensipler doğrultusunda hareket etmesi gerekiyor. Bu açıdan, sektörün yumuşak karnı olarak gözüken satış sonrası hizmetler (servis) ise sektörde marka olabilmek için belirleyici ölçüt olarak ortaya çıkan en önemli unsurdur. Kaliteyi yakalama adına her türlü çabayı gösterseniz bile aynı kalite ve standardı satış sonrası hizmet noktasında sunamadığınızda marka değeriniz belirli seviyelerde kalıyor ve ilerlemekte zorluk çekiyorsunuz. İmalat aşamalarında gösterilen tüm hassasiyeti satış sonrasında da sunabilmek, sektörde tutunabilme adına belirleyici faktördür. Tüm ölçütleri düşünerek müşteri memnuniyeti çerçevesinde hareket eden TEVİD, tüm üyelerini de bu doğrultuda yönlendiriyor ve bilgilendiriyor.

TEVİD Yönetim Kurulu olarak bu yıl odaklanacağınız önemli başlıklar neler olacak? Halen devam eden ve projelendirilecek çalışmalarınız hakkında bizi bilgilendirebilir misiniz? Şu an devam eden en önemli projemiz Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile sürdürdüğümüz “Vinçlerde Denetim ve Gözetim Raporlarının Hazırlanması” başlıklı çalışmadır. Bu konuda teknik çalışma grubumuz çalışmalarını Nisan ayı sonunda tamamlayarak Bakanlığa sunacak. Çalışmanın en önemli amacı, vinçlerde tehlikeli kullanım ve iş kazalarını önlenmektir. Ayrıca sektörde kalitesiz üretimi engelleyerek tüketicileri koruyacak, vinç kullanıcısı ve üretici firmaları bilinçlendirecek, periyodik bakımın önemini ortaya koyacak bir içeriğe sahip olan bu çalışma ile denetim ve gözetimler yoluyla sektörümüzdeki toplam kaliteyi arttırmayı hedefliyoruz.

Yerli makine kullanımının artması için neler yapılmalı? Bu konuda TEVİD’in stratejisi nedir?

Yerli makine kullanımının artmasında en önemli faktör uygun ve ucuz finans kaynaklarına ulaşımın kolaylaştırılmasıdır. Bu konuda da bankalarımız ve Eximbank’a önemli görevler düşüyor. Çünkü Türk makine üreticileri yabancı firmalarla rekabet ediyor ve bu yabancı firmalar HERMES, KOFAZ, CESKE gibi satıcı ülke kredileriyle, 2-3 yıl ödemesiz ve 5-7-10 yıl vadeli libor veya Euribor üzerinden oluşturulan çok ucuz faizlerle satış yapıyor. Ayrıca üretimde kalitenin mutlaka arttırılması ve özellikle yurt dışına giden Türk makinelerinin hiçbir reklamasyona neden olmayacak şekilde kalite kontrollerinin yapılması da önem arz ediyor. Yurt içinde ise yerli makine kullanımına ait teşviklerin güçlendirilerek makine kullanıcılarının özendirilmesi gerekiyor. Bizim en önemli stratejimiz, kendi ürettiğimiz malların kalitesini en üst düzeye taşımak ve bu makinelerin kullanıcılarının da makine seçimi ve kullanımında bilinçlerini arttırmaktır. Bu anlamda, Türk makine üreticilerinin ve bizim en büyük hedefimiz markalaşmak olmalı. Marka olmanın anahtarı ise kalite ve güvenilirliktir. Ancak bu şekilde dünya markası olabilir ve dünya devleriyle rekabet edebiliriz.

Sektörünüzün insan kaynakları için neler söyleyebilirsiniz?

Nitelikli insan kaynağına ulaşımda bizim sektörümüz önemli bir sorun yaşamıyor ancak eğitim politikalarımızın yeniden gözden geçirilerek sanat okulları ve meslek yüksek okullarının sayısının arttırılması konusunun önemli olduğuna inanıyoruz.