Bağlantı elemanları segmenti, sanayi ürünlerinin bir araya getirilerek bütünleştirilmesinde kullanılan; vida, cıvata, somun, pul, rondela, perçin gibi birleştirici ürünleri içeriyor.

Bağlantı elemanları segmenti, sanayi ürünlerinin bir araya getirilerek bütünleştirilmesinde kullanılan; vida, cıvata, somun, pul, rondela, perçin gibi birleştirici ürünleri içeriyor. Bu yönüyle, sadece sanayi ürünlerinde değil insanların yaşamlarında kullandıkları hemen hemen tüm eşyaların bir arada durmasını sağladıkları için de bağlantı elemanları, tüm imalat sektörleri için önem arz ediyor. Günümüzde 3 bin 500’den fazla farklı üründen meydana gelen bağlantı elemanları, inşaattan otomotive, beyaz eşyadan elektrik, elektronik ve mobilyaya; savunma, havacılık ve uzay sanayisine kadar uzanan geniş bir imalat yelpazesinde kullanılıyor.

Sanayinin olmazsa olmazlarından biri olarak gösterilen bağlantı elemanlarının önemiyle ilgili olarak sık anlatılan bir anekdot var: “İkinci Dünya Savaşı sırasında, İngiltere Başbakanı Churchill, Almanya’ya karşı sürdürülecek harekatta ilk olarak bağlantı elemanları fabrikalarının vurulması gerektiğini söylemiş.” Sanayinin kalbi olarak görülen bağlantı elemanları, bu açıdan gerçekten de stratejik bir öneme sahiptir diyebiliriz. Hatta bağlantı elemanları için, “Dünya döndükçe var olacak” desek, herhalde yanılmış olmayız. Bununla birlikte bağlantı elemanları, kullanılan ürün ve makinelerin “görülmeyen” elemanları oldukları için, son kullanıcılar tarafından ya hiç bilinmiyor ya da önemsenmiyor. Oysa bağlantı elemanlarında gerçekleşen ticaretin boyutu 42 milyar dolara ulaşmış durumda ve dünyanın en gelişmiş ülkeleri bile halen bağlantı elemanlarında net ithalatçı olmadan üretim yapmaya devam ediyor.

HIZLI SANAYİLEŞME SEKTÖRÜN GELİŞİMİNİ TETİKLEDİ

Dünyada bağlantı elemanları üretiminin geçmişi çok eskilere dayanıyor. Türkiye’de ise 1920’li yıllarda cıvata ve somundan bir kısım bağlantı elemanlarının üretildiğini biliyoruz. İkinci Dünya Savaşından sonra hemen her üründe olduğu gibi cıvata ve somunun da bulunamadığı ve ihtiyacın tamamına yakınının yurt dışından sağlandığı bir dönemin ardından, 1950’li yıllardan itibaren İstanbul Haliç ve Rami bölgelerinde bağlantı elemanları üretimine başlandı. Çelik, mobilya ve gemi sanayisi için başlayan bu üretimler 1970’li yıllara kadar ağır şekilde ilerledi ve bağlantı elemanı üretiminde yeni yatırımlar yapılmadı. 1970’li yıllarla birlikte sanayileşmede atılan büyük adımlar, bağlantı elemanları segmentini de tetikledi ve günümüzdeki üretim yapısının asıl temelleri atılmaya başlandı. Bugün Türkiye’de üreticilerin büyük çoğunluğu Marmara Bölgesi’nde kümelenirken, İzmir, Konya, Bursa, Ankara, Adana ve Kayseri gibi farklı şehirlerde de üretim yapan önemli sanayi kuruluşları bulunuyor.

Bağlantı elemanları segmentinde son yıllarda yapılan hem teknoloji hem de kalite yatırımları, özel ve standart ürün üretim konusunda Türkiye’yi oldukça rekabetçi bir pozisyona getirmiş durumda. Örneğin, bağlantı elemanlarının üretim ve kalite standardizasyonunda önem arz eden; gerekli test ve ölçümleri ve kalite gereksinimlerini karşılamak amacıyla kurularak dünya standartlarında hizmet veren Metal Şekillendirme Mükemmeliyet Merkeziyle (MATİL) birlikte, Türkiye’deki üretim yapısı ve kalitesinin gözle görülür şekilde arttığını söyleyebiliriz. Başta yorulma ve çentik testleri olmak üzere her türlü fiziksel, kimyasal ve metolografik testleri yapabilen MATİL, halen Almanya ve Japonya dâhil olmak üzere dünyada 26 ülkeye hizmet veriyor.

BAĞLANTI ELEMANI ÜRETİMİNDE AVRUPA’DA İLK ÜÇTEYİZ

Türkiye’nin 180 farklı ülkeye ihraç ettiği bağlantı elemanları, gelişmekte olan ve her yıl üretim hacmini büyüten sektörlerden biriyken, Türkiye, bağlantı elemanları alanında dünyada ilk 10 büyük üretici arasında yer alırken, Avrupa’da ise Almanya ve İtalya’nın ardından üçüncü büyük üretici konumunu sürdürüyor. Pazar büyüklüğünde ise Türkiye, Avrupa’da ilk beş ülke içinde yer alıyor. Sektörde 200’e yakın üretim tesisi bulunurken, bu tesislerde Türkiye’nin ihtiyacı olan her türlü bağlantı elemanı hem kaliteli hem de ekonomik olarak üretilebiliyor.

Diğer yandan Türkiye’de bağlantı elemanı üretiminde kullanılan ham maddelerin üretimi konusunda birçok güçlü üreticinin olması, kalıp üretiminde güçlü bir yan sanayinin bulunması gibi etkenler de sektörün gelişimi ve hizmet kalitesine katkı sağlamaya devam ediyor. Yerli üretimi yapılan ısıl işlem makineleri, kaplama tesisleri, yıkama makineleri, diş açma makineleri, ayıklama makineleri Türkiye bağlantı elemanları sektörüne hizmet verirken, Türkiye’nin coğrafi konumu önemli lojistik avantajlar da sağlıyor. Üç tarafının denizlerle çevrili olmasından dolayı deniz yolu taşımacılığı geliştiği gibi, birçok stratejik ülkeye kara yoluyla hızlı lojistik imkânı olması, özellikle teslimat süresinde avantaja dönüşüyor ve Türk menşeli ürünlerin tercih edilirliğine katkı sağlıyor.

KÜRESEL HACİM 42 MİLYAR DOLAR

Küresel ölçekte bağlantı elemanları segmenti, BM İstatistik Bölümü verilerine göre, 2018’de 41,9 milyar dolarlık bir ticarete konu oldu. Bu segmentte Türkiye’nin hızlı yükselişi ise sürüyor: Geçtiğimiz yıl Türkiye, küresel ihracatta yüzde 28,7’lik artışla 470,31 milyon dolar değerinde bağlantı elemanı ihraç etti.

2018’de bağlantı elemanı segmentinin en güçlü ihracatçıları 6,83 milyarla Almanya; 6,45 milyar dolarla Çin ve 4,64 milyar dolarla Tayvan olurken, Türkiye, az önce ifade ettiğimiz gibi, 470,31 milyon dolar ve yüzde 28,7’lik ihracat artışıyla 21’inci sırada yer aldı.

Türkiye özelinde detaylı ihracat ve ithalat rakamları incelendiğinde ise TÜİK’in 2018 yılı verilerine göre en çok Almanya’ya ihracat yaparken, en yüksek ithalatı ise yine Almanya’dan gerçekleştirdiğimiz ortaya çıkıyor.

“İÇ PAZAR DARALIYOR, İHRACAT ARTIŞI BEKLİYORUZ”

2018’in hem Türkiye hem de Bağlantı Elemanları Sanayici ve İşadamları Derneği (BESİAD) için verimli geçtiğini söyleyen BESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Necati Tecdelioğlu, 2018’in son çeyreğinde başlayan daralmanın iç pazarı sıkıştırdığını ve bu nedenle üreticilerin ihracata yöneldiğini söylüyor. Ancak bu kez de yoğun rekabette fiyat düşüşleri yapmak zorunda kaldıklarının altını çizen Tecdelioğlu, “2018’de toplam ihracatımız 135 bin ton ile 500 milyon dolara yaklaştı. Otomotiv, beyaz eşya, çelik konstrüksiyon, mobilya gibi birçok sektöre verdiğimiz ürünlerle dolaylı ihracatımız 1 milyar doları geçti. 2018 yılında ihracattaki büyümemiz değer bazında yüzde 29, ihraç edilen miktar bazında ise yüzde 21 olarak görünüyor. Ancak 2018’in ikinci yarısında etkileri hissedilmeye başlayan durgunluk nedeniyle özellikle iç piyasaya çalışan üreticiler yüzde 25’e varan oranlarda küçülmek zorunda kaldı. Diğer yandan iç pazardaki sıkıntılar nedeniyle ihracata yönelen üreticiler, ihracatta miktar bazlı artışlar yaşamamızı sağlasa da pazarı kaybetmemek adına fedakârlık yaparak fiyatlarını da düşürdü” değerlendirmesinde bulunuyor.