Personel yükseltici platformlar, seviye farkı bulunan ve düşme sonucu yaralanma ihtimalinin oluşabileceği her türlü...

PERSONEL YÜKSELTİCİ PLATFORM İŞLETMECİ İMALATÇI VE DİSTRİBÜTÖRLERİ DERNEĞİNİN (PLATFORMDER) YÖNETİM KURULU BAŞKANI SERVET AYHAN, “SEKTÖRÜMÜZÜN TEMSİL ETTİĞİ ÜRÜNLER YÜKSEKTE GÜVENLE ÇALIŞMA İMKÂNI SAĞLADIĞI İÇİN ÜRETİMİNDE DE STANDARTLAR ÇOK ÖNEMLİ. TÜRKİYE’DE SEKTÖRÜMÜZ HIZLI GELİŞİM GÖSTERSE DE SEKTÖRÜN KAMUDAN HALEN ÇOK SAYIDA BEKLENTİSİ VE TALEBİ BULUNUYOR” DİYOR.

Personel yükseltici platformlar, seviye farkı bulunan ve düşme sonucu yaralanma ihtimalinin oluşabileceği her türlü alanda yapılan çalışmalarda mutlaka kullanılması gereken makinelerdir. 150’den fazla ürün çeşitliliğine sahip olan ve günümüz teknolojisiyle 5,5 metreden 104 metre çalışma yüksekliğinde iş sağlığı ve güvenliği mevzuatları çerçevesinde güvenle çalışabilen personel yükseltici platformlar segmenti, Türkiye’de Personel Yükseltici Platform İşletmeci İmalatçı ve Distribütörleri Derneği (PLATFORMDER) çatısı altında örgütlenmiş durumda. Hâlihazırda 80’den fazla üyesiyle yüzde 80’lik bir temsil gücünü bünyelerinde barındırdıklarını söyleyen PLATFORMDER Yönetim Kurulu Başkanı Servet Ayhan, geçtiğimiz yıl rakamlarına göre Türkiye’de 13 bin 500 personel yükseltici platform bulunduğunu, yani her 100 bin kişiye 13 platform düştüğünü söylüyor. Bu rakamın Almanya’da her 100 bin kişiye 65 platform olarak gerçekleştiğini vurgulayan Ayhan, “GSYİH’si yüksek ülkelerde her 100 bin kişiye düşen platform sayısı fazlalaşırken, bunun nedeni ise bu ülkelerde personel yükseltici platform kullanım alanlarının fazla olması ve yüksekte çalışma gerektiren tüm işlerde personel yükseltici platformların tercih ediliyor olmasıdır. Çünkü bu ekipmanları kullanmak bir kültür haline gelmiştir. Buna ek olarak, gelişmiş ülkelerde personel yükseltici platformlar her türlü imalat sürecini kısalttıkları için de tercih ediliyorlar” değerlendirmesinde bulunuyor. PLATFORMDER Yönetim Kurulu Başkanı Servet Ayhan ile personel yükseltici platformlar segmentinin bugünü ve gelecek beklentilerini; sektörün kamudan taleplerini konuştuk.

PLATFORMDER’i kısaca tanıyabilir miyiz?

PLATFORMDER, temelleri 2012 yılında atılan ve 2016 yılında sektörün önde gelen 10 büyük firması tarafından kurulmuş bir ihtisas derneğidir. Derneğimiz, personel yükseltici platform segmentinde faaliyet gösteren işletmeci, imalatçı, distribütör, tedarikçi ve tüm hizmet sağlayıcıları tek çatı altında toplayan bir yapıya sahiptir. Uluslararası sıralamada ilk 100 firma içerisinde yer alan kiralama firmalarından tutun, yerli ve yabancı 16 markayı bir araya getirme başarısı gösteren PLATFORMDER, hâlihazırda 80’den fazla üyesiyle yüzde 80’lik bir temsil gücünü bünyesinde barındırıyor.

Peki, sizin sözlerinizle, personel yükseltici platform segmenti nedir?

Ülkemizde sıklıkla hidrolik platform, personel yükseltici, manlift, lift, insan kaldırma ekipmanı ve hatta uçan halı olarak da anılan sektörümüzün doğru ifadesi ise aslında “Personel Yükseltici Platform”dur. Uluslararası standartlarda da bu terim kullanılır. Personel yükseltici platformlar, makinelerin tipine göre sınıflandırılabilir. Bu sınıflar da kendi içinde enerji kaynağına göre alt sınıflara ayrılır. Enerji kaynağı şarj edilebilen bir akü grubu olabileceği gibi yakıtla çalışan bir motor da olabilir. Hiçbir enerji kaynağına ihtiyaç duymayan ve kas gücü ile hareket ettirilen modellerse “Çekilebilir” olarak adlandırılır. Dolayısıyla sektörümüzün kapsadığı ürünleri makaslı, eklemli, teleskopik, dikey, örümcek, römorklu ve araç üstü platformlar olarak sınıflandırmamız mümkün. Ana başlıklarda personel yükseltici platformları sınıflandırırken, her bir ürünü kendi içerisinde çalışma yüksekliği, elektrikli, dizel gibi özelliklerine göre de çeşitlendiriyoruz.

Böylece sektörümüzün ürün yelpazesinde 150’den fazla ürüne ulaşılması mümkün olabiliyor. Günümüz teknolojisiyle bu ürünler, 5,5 metre ile 104 metre çalışma yüksekliğinde iş sağlığı ve güvenliği mevzuatları çerçevesinde güvenle çalışabiliyor.

Sektörünüzün hızlı gelişimini nasıl değerlendirirsiniz?

5 Ekim 2013’te Resmi Gazetede yayımlanan “Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği” ile yüksekte çalışmaya yeni bir tanım getirilmişti. İlgili yönetmeliğin Ek-4’ünde, yüksekte çalışma; “Seviye farkı bulunan ve düşme sonucu yaralanma ihtimalinin oluşabileceği her türlü alanda yapılan çalışma; yüksekte çalışma olarak kabul edilir” şeklinde yeniden tanımlanırken, bu yeni tanım sektörümüzün gelişmesinde önemli oldu. Burada yeri gelmişken, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yüksekte çalışma için 1,3 metrenin, ABD’de 1,2 metrenin ve Avrupa’da da 1,8 metrenin kabul edildiğini söylemeliyim. Türkiye’de yükseklik için bir değerin verilmemiş olması ise iş sağlığı ve güvenliğine verilen önemi işaret ediyor. Özetle, yapılan değişikliğin yapı işlerinde olması nedeniyle, inşaat sektöründe sektörümüzün önemi hızlı bir şekilde arttı. Örneğin İstanbul Yeni Havalimanında, inşaatın yoğun olduğu dönemlerde 2500 personel yükseltici platform aynı anda kullanılıyordu.

Bu değişimle birlikte Türkiye’de personel yükseltici platform kullanımı istenilen seviyeye ulaşabildi mi?

Açıkçası halen yeterli olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü bu ekipmanlar yüksekte güvenle çalışma için tasarlanan makinelerdir. Yüksekte çalışma ise sadece inşaat sektörüne özel bir durum değildir. Yüksekte çalışma, hayatımızın her alanında karşımıza çıkıyor. Personel yükseltici platformlar, erişimin sağlanamadığı tüm ortamlarda güvenli erişim sağlarken, bu erişim işin durumuna göre yukarı, aşağı ve yatay olarak gerçekleştirilebiliyor. Bu bağlamda; inşaat, havaalanı, tesis yönetimlerinde dar mekânlarda yükselmek için, tüm imalat sanayisinde mekanik ve elektrik işlerinde, tüm açık ve kapalı alan reklam ve tabela işlerinde, dış cephe temizlik ve tadilat işlerinde, restorasyon işlerinde, enerji üretim tesislerinde, köprü ve viyadük imalat ve bakımlarında, gıda ve perakendede, petrokimyada, medyada ve daha birçok alanda personel yükseltici platformlar kullanılıyor. Türkiye’de daha çok inşaat sektöründe tercih edildiği içinse, diğer alanlardaki kullanım gereklilikleri yeterince bilinmiyor. Geçtiğimiz yıl dünya genelinde personel yükseltici platform kiralama parkındaki makine sayısı 1,5 milyona ulaşmıştı. PLATFORMDER olarak 2018 yılı sonunda yaptığımız bir araştırmada, Türkiye’de 13 bin 500 makinenin kiralama parklarında olduğunu öğrenmiştik. Yani Türkiye’de her 100 bin kişiye 13 platform düşerken, Almanya’da ise her 100 bin kişiye 65 platform düştüğünü söylememiz mümkün. GSYİH’si yüksek ülkelerde her 100 bin kişiye düşen platform sayısı fazlalaşırken, bunun nedeni ise bu ülkelerde personel yükseltici platform kullanım alanlarının fazla olması ve yüksekte çalışma gerektiren tüm işlerde personel yükseltici platformların tercih ediliyor olmasıdır. Çünkü bu ekipmanları kullanmak bir kültür haline gelmiştir. Buna ek olarak, gelişmiş ülkelerde personel yükseltici platformlar her türlü imalat sürecini kısalttıkları için de tercih ediliyorlar.

Yerli üretim sektör ihtiyacını karşılayabiliyor mu?

Sektörümüzün temsil ettiği ürünler yüksekte güvenle çalışma imkânı sağladığı için, üretiminde de standartlar çok önemli. Bu bağlamda, kendinden yürüyüşlü ürün grubunda çok fazla üretici bulunmadığını, olanların ise PLATFORMDER üyesi olduğunu söyleyebilirim. Bu firmalarımız sadece makaslı, eklemli ve dikey platform üretimi yapabilirken, yabancı markalar ise 150 çeşit platform üretme kabiliyetine sahipler. Burada, örneklem olarak, araç üstü grubunu iki kategoride inceleyebiliriz: 53 metreye kadar ve 53 metre üzeri personel yükseltici platformlar. 53 metreye kadar çalışma yüksekliği olan araç üstü platform üretiminde yerli üretici sayısı çok fazlayken, 53 metre ve üzerinde yerli üretici sayısı üç veya dört tanedir. Ama 70 metre ve üzerinde yerli üretici maalesef bulunmuyor. Burada da kiralama firmaları yabancı markaları tercih etmek zorunda kalıyor. Dolayısıyla, yerli üretimin sektörün ihtiyacını yeterince karşılayamadığını söyleyebiliriz. Bunun en önemli nedeni ürün çeşitliliği ve kalitedir. Ancak buradaki kalite ölçütünün yanlış anlaşılmaması gerekiyor. Kaliteden kastımız, standartlara uygun üretim yapılamaması ve bu standardı denetleyen mekanizmanın yetersizliği nedeniyle yurt dışına olan bağımlılıktır.

Yeni kurulan bir dernek olmanıza rağmen önemli faaliyetler de gerçekleştiriyorsunuz. Bunlardan kısaca bahseder misiniz?

Derneğimizin kuruluşunu gerçekleştirdikten sonra ilk olarak kim olduğumuzu kamuya anlatma çabalarımız oldu. Sektörümüzün temas ettiği tüm kurumlarla görüştük ve sektörümüzü anlattık. Bu konuda sevindirici bir gelişmeden de söz etmeliyim: Geçtiğimiz Mayıs ayında, TOBB Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi Toplantısında alınan bir karar ile yaklaşık bir yıldır gündeme getirdiğimiz Kiralama Komitesinin kurulmasına karar verilmişti. Geçtiğimiz ay ise bu komite çalışmalarına başladı. Kurulan bu komitede, sektörümüzü en iyi şekilde temsil etmek için tüm çaba ve gayretimizi sarf edeceğiz. Diğer yandan, kuruluşumuzun hemen ardından, Milli Eğitim Bakanlığı Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü ile Türkiye genelinde 12 meslek lisesini kapsayan bir protokol imzalamıştık. Bu, sektörümüzün nitelikli eleman ihtiyacını karşılamak adına önemli bir adımdı. Ayrıca bu öğrencilere sektörü anlatacak öğretmenler için eğiticinin eğitimi programları da organize edeceğiz: Öğretmen bilmeli ki, bildiğini öğrencisine anlatabilsin. Diğer yandan, işimiz iş sağlığı ve güvenliği olduğu için, Marmara Üniversitesiyle de bir protokol imzaladık ve üniversitede okuyan genç İSG’cilere sektörümüzü anlattık; ürün tanıtım günleri gerçekleştirdik. Benzer bir etkinliği Trabzon’da Karadeniz Teknik Üniversitesinde ve İstanbul’da Arel Üniversitesinde tekrarladık. Önümüzdeki dönemde de bu tür faaliyetlere devam edeceğiz çünkü bu gençler sahada çalışırken sektörün sesi olacaklar. Yine, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü ile bir protokol imzalamak üzereyiz. Böylece bakanlığımızla sektörümüzün temsil ettiği ürünlerin doğru kullanımı ve kullanım alanlarını genişletmek için birlikte hareket edebileceğiz. Ayrıca, Türkiye’de ilk kez sektörümüze özel bir ihtisas fuarını geçtiğimiz yıl Mayıs ayında gerçekleştirdik. 11 bin metrekaresi açık, 1300 metrekaresi kapalı alanlarda gerçekleştirilen VIPP Fuarında 83 markanın ürünleri bir araya getirildi. Bu fuarı 2020’de tekrarlamak için çalışmalarımız da devam ediyor. Bununla birlikte, ilk kez dernek olarak “Türkiye’nin En Büyük Platform Kiralama Şirketleri” listesiyle Türkiye’de personel yükseltici platform kiralama sektörünün envanterini çıkardık ve ilk 20 listesi hazırladık. Bu çalışmayı her yıl PLATFORMDER olarak yapacak ve sektörümüzün güncel pozisyonunu belirleyeceğiz.

Peki, önümüzdeki dönemlerde odaklanacağınız başlıklar neler olacak?

Önümüzdeki dönem daha çok üyelerimizle bir araya geleceğiz ve onların dertlerini dinleyeceğiz. Bu bağlamda altyapı çalışmalarına da başladık. Platform Simülatör Projemizin onayını bekliyoruz. İnfografik çalışma için bir karakter belirledik ve bunun da projesini yazdık. Sektörün ihtiyaç analizini belirleyeceğimiz bir saha araştırması raporu için de çalışmalarımız sürüyor. Bu çalışmanın sonuçları doğrultusunda bir Kiralama Akademisi Projemiz olacak.