Italya, 2 trilyon doların üzerindeki GSYİH’si ile Avrupa’nın dördüncü, dünyanın sekizinci büyük ekonomisi olarak gösteriliyor. Avrupa Birliği’nin kurucu üyelerinden biri olan İtalya, aynı zamanda ABD, Almanya, İngiltere, Fransa...

Italya, 2 trilyon doların üzerindeki GSYİH’si ile Avrupa’nın dördüncü, dünyanın sekizinci büyük ekonomisi olarak gösteriliyor. Avrupa Birliği’nin kurucu üyelerinden biri olan İtalya, aynı zamanda ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, Kanada, Japonya ve Rusya ile birlikte G8 adı verilen sanayileşmiş ülkeler grubunu oluşturuyor.

İtalya güçlü ekonomik yapısını, diğer sanayileşmiş ülkelere oranla daha çok aile şirketi olan ve bu aileler tarafından yönetilen, sanayi grupları içerisinde bir araya gelmiş olan küçük ve orta ölçekli firmalara borçlu. Bu firmalar çeşitli kapital ve tüketim ürünleri kategorilerinde uzmanlıklar geliştirirken, büyük ölçekli firmalar daha çok Kuzey ve Orta İtalya’da; tarım ve turizm alanında faaliyet gösteren küçük işletmelerse Güney İtalya’da yoğunlaşmış durumda.

Güçlü bir imalat sektörüne sahip olan İtalya, Ticaret Bakanlığı’nın yayımladığı verilere göre, son 30 yıldır Avrupa’nın ikinci, dünyanın da altıncı büyük üreticisi konumunda bulunuyor. Yine İtalya, imalat sektörü ihracatında ise dünyada ticaret fazlası veren beşinci büyük ülke olmayı sürdürüyor. Ülkedeki ana sanayiler arasında otomotiv, gemi yapımı, kimyasallar, mobilya, giyim ve tekstil, deri eşya ve ayakkabı, gıda, seramik ürünler ile makine ve aksamları yer alırken, son yıllarda tekstil, mobilya ve beyaz eşya gibi önemli sektörlerdeki firmaların düşük maliyetle üretim yapan Çin firmaları karşısında zorlandıkları da bildiriliyor. İtalyan ekonomisinin bir diğer gücü ise “sanayi bölgeleri” olarak adlandırılan ve aynı sektörde, her biri üretim aşamalarının başka bir dalında uzmanlaşmış birçok firmanın sıkı ekonomik ilişkiler içerisinde bir arada bulunduğu alanların gelişimidir. Bugün İtalya’da 200’den fazla sanayi bölgesi mevcutken, ülke çok çeşitli ihracat yapısına sahip olup, belli başlı sektörlerdeki küresel rekabet gücü, bilgi birikimi ve yenilikçilik “Made in Italy” markasıyla rekabetçiliğini koruyor.

Bununla birlikte, diğer AB ülkelerine kıyasla İtalya’da daha fazla olan bürokratik engeller, karar alma süreçlerindeki gecikmeler, yavaş işleyen adalet sistemi, yolsuzluklar, ağır vergi yükü ve yüksek oranlı kamu harcamalarının imalat sektörlerinin sorun başlıkları olarak ön sıralarda gösterildiğini de söylemeliyiz.

ROMA İMPARATORLUĞU’NDAN MONARŞİ VE CUMHURİYETE

İtalya, Batı Roma İmparatorluğu’nun 5’inci yüzyılda yıkılmasının ardından çok uzun süre küçük krallıklar arasında bölünmüş olarak varlığını sürdürdükten sonra, ancak 19’uncu yüzyılın ikinci yarısında tek bir krallık çatısı altında birliğini sağlayabildi. Bu yüzyılın son 20 yılından başlamak üzere İtalya da diğer Avrupa ülkeleri gibi sömürgeleşme yoluna gitti. Osmanlı İmparatorluğu’ndan aldığı On İki Ada’ya ek olarak, Afrika’da Libya, Etiyopya ve Somali gibi bazı ülkeleri de işgal ederek sömürgeleştiren İtalya, Birinci Dünya Savaşı öncesinde Avusturya-Macaristan ve Almanya’nın yanı sıra üçlü ittifakta yer alsa da savaşa 1915’te İngiltere ve Fransa’nın saflarında katıldı.

Ancak, Birinci Dünya Savaşı’ndan galip ayrılmasına rağmen süreçten pek çıkar sağlayamayan İtalya’da faşist siyasetçi Benito Mussolini, 1922 yılında tehditle yönetimi Kral’dan devraldı.

Kamuoyuna İtalya’nın Roma İmparatorluğu’nun ihtişamlı günlerine geri döneceğine dair sözler veren Mussolini, ülkede özgürlükleri ve sendikal hakları kısıtlayıp, lideri olduğu Faşist Parti’nin pozisyonunu sağlamlaştırmaya yönelik eylemlerde bulundu. Bu süreçle birlikte, 1940’ta Nazi Almanyası’nın müttefiki olarak İkinci Dünya Savaşı’na giren ülke, savaştan yenilgiyle ve büyük zarar görerek çıktı. Ardından, 1946’daki referandumla monarşi resmen ortadan kaldırıldı ve cumhuriyet kuruldu.

İKİ DÜNYA SAVAŞI İTALYAN EKONOMİSİNE BÜYÜK ZARAR VERDİ

İtalya, İkinci Dünya Savaşı sonrasında bir tarım ekonomisi olarak savaşın getirdiği ağır ekonomik çöküntünün ardından, ABD’nin uyguladığı Marshall Planı ile sanayi tesislerini yeniden yapılandırma konusunda ihtiyaç duyduğu dış sermayeyi elde etti ve İtalyan ekonomisi, sanayi sektöründe istihdam edilecek iş gücünü ülkenin güney kesimlerinden gelen göçmenlerle karşıladı.

1950-1960 döneminde bu iki önemli itici gücün birleşmesi sonucunda zayıf bir tarımsal ekonomiden güçlü bir sanayileşmiş ekonomiye dönüşüm gerçekleştiren ülke, İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayan Soğuk Savaş döneminde, Doğu Bloğu’na karşı 1949 yılında kurulan ve bugün misyonunu evrilerek sürdüren Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) 12 kurucu ülkesi arasında yer aldı.

İki dünya savaşı yaşamış yaşlı kıtanın bir daha aynı duruma düşmemesi için oluşturulan ve bugünkü Avrupa Birliği’nin (AB) temellerini oluşturan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu ile Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu’nun 1951 yılındaki kuruluşlarına Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa ve Lüksemburg ile birlikte katılan İtalya, 2000’li yıllara kadar inişli çıkışlı geçen bir siyasi ekonomik sürecin ardından, 2008 küresel ekonomik krizinden en yoğun etkilenen ülkelerden biri oldu.

EKONOMİSİ KIRILGAN AMA HALA ÇOK GÜÇLÜ

İtalyan ekonomisi, 2012’den beri devam eden mali sıkılaştırma politikaları ile zayıf iş dünyası ve tüketici güveni sonucu olarak daralan ekonomisini 2015 yılında sınırlı da olsa iyileştirmeye başladı. Uluslararası Para Fonunun (IMF) 2018 yılı verilerine göre 191 ülke arasında 2,2 trilyon dolar GSYİH ile dünyanın sekizinci büyük ekonomisi olarak gösterilen İtalya’nın bu yıl GSYİH’sini 2,3 trilyon doların üzerine çıkartması bekleniyor.

Ülke GSYİH’si içinde tarım sektörünün payı halen yüzde 2 olarak ölçülürken, sanayinin payının yüzde 24, hizmetler sektörünün payının ise yüzde 74 olduğu bildiriliyor. Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Endeksinin 2017 yılı sonuçlarına göre dünyada 189 ülke arasında 28’inci sırada bulunan İtalya, 2019 yılı Ekonomik Serbestlik Endeksine göreyse dünyada 186 ülke arasında 80’inci; Küresel Rekabetçilik Endeksi 2018 yılı sonuçlarına göre de dünyadaki 140 ülke arasında 31’inci sırada bulunuyor. Yine İtalya, Dünya Bankasının yayımladığı İş Yapma Kolaylığı Endeksinin 2018 yılı sonuçlarında da dünyada 190 ülke arasında 51’inci sırada bulunuyordu.

NÜFUSUN YAŞLANMASI EN ÖNEMLİ SORUNLARDAN BİRİ

Diğer yandan İtalya, halen dünyanın en düşük doğum oranına sahip ülkelerinden birisi olarak gösteriliyor. Aslında ülkenin nüfusu dışarıdan gelen göçlerle artarken, bunun yanında İtalya, Japonya ve Almanya’dan sonra dünyanın en yaşlı nüfusuna sahip ülkesi olmaya da devam ediyor ve 2030 yılına kadar çok yaşlı nüfusun (80+) yüzde 56 artması da bekleniyor. Ülkedeki iş gücü geçtiğimiz yıl 23,2 milyon olarak ölçülürken, Bu nüfusun yüzde 3,9’u tarımda, 28,3’ü sanayide ve yüzde 67,8’i hizmetler sektöründe istihdam ediliyor. Ülkedeki işsiz sayısının toplam iş gücüne oranı ise yüzde 10,6 olarak ölçülüyor.

İHRACAT VE İTHALATTA AB’NİN PAYI YÜZDE 50

BM İstatistik Bölümü verilerine göre, geçtiğimiz yıl dünyanın en çok ihracat yapan dokuzuncu, en çok ithalat gerçekleştiren 11’inci ülkesi olan İtalya’nın ihracatında ağırlıklı olarak makine, otomotiv, nakliye ekipmanı, metal ve kimyasallar gibi orta-yüksek teknoloji gerektiren ürünlerin olduğu görülüyor. Bunun yanında gıda ve içecek, tekstil, kıyafet, deri, ayakkabı, seramik gibi İtalyan küçük ve orta ölçekli işletmelerinin belkemiğini oluşturan emek yoğun ürünler de İtalya’nın ihracatında önemli yer tutuyor.

İtalya’nın ihracatı ve ithalatında AB üyesi ülkelerinin payı 2001’den beri düşüyor olsa da bu oran halen yüzde 50’nin üzerinde gerçekleşiyor. Almanya, İtalya’nın hem ihracatı hem de ithalatında ilk sırada yer alırken, ülkenin ithalat kalemlerinin başında ise mineral yakıtlar ve yağlar, otomotiv aksam ve parçaları, makine ve aksamları, elektrikli makine ve ekipmanlar ile ilaçlar geliyor.

İTALYA’DAN MAKİNE İTHALATIMIZ DÜŞÜYOR

Bu çerçevede, BM İstatistik Bölümü verilerine göre İtalya’nın makine ihracatının, 2018’de yüzde 7 artışla 114 milyar dolar olarak kayda geçtiğini; en çok ihracat yapılan ülkelerin 12,5 milyar dolarla Almanya, 11,4 milyar dolarla ABD ve 8,7 milyar dolarla Fransa olduğunu söyleyebiliriz. 2018’de Türkiye, İtalya’dan gerçekleştirdiği makine ithalatında yüzde 17,2’lik düşüş yaşanmasına rağmen sekizinci sırada yer aldı ve toplamda 3 milyar dolar değerinde makine alımı yaptı. Bu dönemde İtalya’nın Türkiye’ye gerçekleştirdiği toplam ihracat içindeki makinenin payı da yüzde 29,5 olarak kayda geçti.

Aynı dönemde İtalya’nın toplam ihracatının 543,5 milyar dolar olarak gerçekleştiğini ve makine ihracatının toplam ihracatta ilk sıradaki yerini korumasına rağmen 0,2 puanlık kayıpla toplam ihracattan yüzde 21 pay aldığını; bu oranın 2017’de yüzde 21,2 olduğunu da söyleyelim.

İTALYA’YA YÜZDE 25 DAHA FAZLA MAKİNE SATTIK

Makine ithalatının, 499,3 milyar dolarlık toplam ithalattan yüzde 10,8 pay aldığı İtalya’da, geçtiğimiz yıl 53,9 milyar dolar tutarında makine ithal edildi.

BM İstatistik Bölümü verilerine göre İtalya’nın en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında 13,5 milyar dolarla Almanya yer alırken, listenin ikinci sırasında bulunan Çin’den 7,2 milyar dolar değerinde makine ithal edildi. Üçüncü sıradaki Hollanda’dan 2018’de ithal edilen makinelerin değeri ise 4,2 milyar dolar oldu. Bu dönemde İtalya’nın makine ithalatında 13’üncü sırada yer alan Türkiye’den de yüzde 25,3’lük artışla 1,1 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirildi.

Bu veriyle, İtalya’nın toplam 54 milyar dolara yaklaşan makine ithalatından 2018’de Türkiye’nin aldığı payın yüzde 2 seviyesinde gerçekleştiğini; İtalya’nın Türkiye’den yaptığı toplam ithalat içinde makinenin payının ise 2017’deki yüzde 9,5 seviyesinden 2018’de yüzde 10,4’e ulaştığını da söyleyebiliriz.