TEMMUZ AYINDAKİ FAİZ İNDİRİMİ KARARINDAN SONRA EYLÜL AYINDA DA EK FAİZ İNDİRİMİ GERÇEKLEŞTİ. ANCAK, TEMEL OLARAK İÇ PAZARDAKİ CANLANMANIN BİR ARACI OLARAK GÖRÜLEN DÜŞÜK FAİZİN, BU YIL OLDUKÇA GERİLEYEN YATIRIMLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN DE ANALİZ EDİLMESİ GEREKİYOR. YATIRIMLARIN TEMEL BELİRLEYİCİSİ FAİZ MİDİR, YOKSA DİĞER KOŞULLAR DESTEKLEMEDİĞİ SÜRECE FAİZİN ETKİSİ SINIRLI MI KALIYOR?

Son açıklanan büyüme rakamlarına göre 2019’un ikinci çeyreğinde Türkiye, yüzde 1,5 daraldı. Diğer yandan, üç çeyrek dönemdir negatif büyüyen Türkiye ekonomisindeki yavaşlamanın hızı azalırken, büyümenin bileşenleri incelendiğindeyse karşımıza farklı bir tablo çıkıyor. Yüzde 6,6 artış gösteren kamu harcamaları bu çeyrekte de büyümeyi desteklerken, büyümeyi asıl destekleyen, yüzde 8,1’lik performansla yine ihracat oldu. Bununla birlikte, gayrisafi sabit sermaye oluşumunda yüzde 22,8’lik çok ciddi bir düşüş göze çarpıyor. Bu oranda bir düşüşü Türkiye en son 2001 krizinde yaşamıştı. 2008 küresel finansal kriz dönemine çok yakın bir oranda daralan sermaye yatırım oranı, Türkiye’de son dönemde zaten oldukça sınırlı miktarda artış gösteren yatırım iştahının ortadan kalktığını ortaya koyuyor.

Diğer taraftan, Temmuz ayındaki faiz indirimi sonrasında Türkiye ekonomisine ilişkin olumlu sinyallerin hızlandığına da şahit olduk. Merkez Bankasının ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti aradan geçen 11 aydan sonra ilk kez geçen ay yüzde 20’nin altına geriledi. 2018 yılı Ocak ayında yüzde 15 seviyesini gören ticari kredi faiz düzeyi de yeniden yüzde 15’ler seviyesine indi.

Temmuz ayındaki faiz kara- rından sonra Eylül ayında faiz yeniden Türkiye’nin gündemindeki yerini aldı ve Eylül ayında da 325 baz puanlık indirim gerçekleşti. Ancak, temel olarak iç pazardaki canlanmanın bir aracı olarak görülen düşük faizin, bu yıl oldukça gerileyen yatırımlar üzerindeki etkisinin de analiz edilmesi gerekiyor. Yatırımların temel belirleyicisi faiz midir, yoksa diğer koşullar desteklemediği müddetçe faiz düzeyinin etkisi sınırlı mı kalıyor?

YATIRIM KARARLARINDA FAİZİN ETKİSİ NEDİR?

2006-2017 dönemine ilişkin mikro bazlı firma verileriyle yaptığım çalışma, bu sorulara ilişkin önemli ipuçları sunuyor. Çalışmada, firmaların cirolarının ne kadarlık bir kısmını yeni yatırım yap- mada kullandıklarını tespit etmeye çalıştım ve her üç yatırım türünü de çalışmaya dâhil ettim: Modernizasyon, genişleme ve yeni yatırım. Diğer yandan, reel faiz düzeyi, ekonomiye duyulan güven, döviz kuru ve teşvik sisteminin yatırımcının kararı üzerindeki etkisini de bu analiz kapsamında irdeleme- ye çalıştım.

Analiz sonuçlarına göre, reel faiz düzeyi firmaların yatırım kararlarında beklendiği şekilde çok önemli bir rol oynuyor. Buna göre, reel faiz oranlarındaki 1 puanlık düşüş, firmaların yatırım/ ciro değişkenini (yatırım miktarının firmanın cirosuna oranı) yüzde 1,38’e kadar arttırabiliyor. Diğerleriyle kıyaslandığında, reel faiz dü- zeyi, firmaların yatırım kararı üzerinde en etkili değişken olarak görülüyor.

MAKİNE YATIRIMLARINA YOĞUNLAŞMAK ZORUNDAYIZ


Sektörel bazda kıyaslandığında ise yatırım kararının en zor alındığı sektör imalat sektörü ve reel faizin imalat sanayileri yatırımlarındaki etkisi de yüz- de 1,12’ye gerilemiş durumda. Ancak, makine ve inşaat yatırımları ayrı ayrı incelendiğinde, reel faizin makine yatırımları üzerinde etkisinin daha az olduğu görülüyor: Reel faiz oranındaki 1 puanlık düşüş firmaların makine yatırım/ciro değişkenini yüzde 1,25’e kadar arttırabiliyor. Bu da yüzde 1,38’lik ortalamanın altında kalıyor.

GÜVEN SAĞLANIRSA, FAİZ İNDİRİMİNİN ETKİSİ ARTAR

Analizde, güven ortamının yatırım kararları üzerindeki etkisini de inceledim. Buna göre, reel kesim güven en- deksinin de firmaların yatırım kararları almasında önemli bir rol oynadığı görülüyor. Reel kesim güven endeksindeki 1 puanlık artış, firmaların sabit yatırım/ciro değişkenini yüzde 0,39’a kadar arttırırken, imalat yatırımlarında bu oran yüzde 0,37’ye geriliyor. Yalnızca makine yatırımları olarak ele alınırsa da güven endeksinin etkisi yüzde 0,22’ye iniyor. Tüm bu sonuçlar, reel faize göre güven endeksinin etkisinin daha düşük olduğunu bize söylüyor. Döviz kurundaki dalgalanma, yani döviz kurunda yaşanan volatilite ile yatırım karar-
ları arasında ise istatistiksel olarak negatif bir ilişki olduğu söylenebilir.

YATIRIM TEŞVİK SİSTEMİYLE YATIRIM GÜDÜSÜ ORTAYA ÇIKARILMALI

2006’da uygulamaya koyulan yatırım teşvik sisteminde sırasıyla 2009 ve 2012 yıllarında düzenlemelere gidilmişti. Analizde; küresel krizden sonra 2009’da teşvik sisteminde yapılan değişiklik ile FED’in faiz artırım kararı öncesinde 2012’de Türkiye’de yatırım teşvik sisteminde yapılan değişikliklerin, yatırımcıların kararları üzerinde etkili olduğunu gördüm.

Siyaset bilimcisi, düşünür Yoshihiro Francis Fukuyama, “güven” kavramını, modern toplumun istikrarı için en temel unsurların başına koyuyor. Ekonomi yönetimi açısından da bu durum geçerlidir. Bugün Türkiye ekonomisi için öncelikli konuların başında “güven tesis edilmesi” geliyor. Düşük faizle birlikte artan güven, yatırımlarda beklenen hareketliğin anahtarı konumunda bulunuyor. Ancak küresel belirsizliklerin yükseldiği bir ortamda Türkiye’de yatırımların hızlı bir şekilde artması için sürecin yatırım teşvik sistemiyle desteklenmesi gerekli. Çünkü yapılan bu analiz, doğru zamanda yapılan yatırım teşvik düzenlemelerinin etkili olduğunu açıkça or- taya koyuyor. Unutulmaması gereken nokta, yatırım teşvikleri tatlı gibidir: “Kimse yalnızca tatlısı güzel diye bir restorana gitmez.”