İlber Ortaylı, 7’den 70’e herkesin faydalanacağı, bilge şahsiyetinden ve yaşam tecrübesinden süzülen tavsiyelerden oluşan bir eserle karşımızda. Gazeteci Yenal Bilgici’nin İlber Hoca ile yaptığı söyleşiden yola çıkılarak hazırlanan bu kitapta, bir insanın, çocukluktan itibaren hayatın hemen her alanında ihtiyaç duyacağı çözümleri nasıl bulabileceği örneklerle anlatılıyor. “Herkes kendi talihinin mimarıdır” sözü hatırlatılarak, kendi yolunu çizmenin ne anlama geldiğini tüm kritik noktalarıyla yorumlanıyor: Bir ömrü hakkıyla yaşayabilmek ve yaşanan her andan tat alabilmek için önce ne lazımdır? 15, 25, 40 ve 55 yaşları neden birer eşiktir? İnsan kimden, ne öğrenebilir? Kendi kendini yetiştirmek nasıl mümkün olur? Kişi mesleğini neye göre seçmelidir? Bir işin uzmanı olmak ve o uzmanlık bilgisiyle çalışmak için nelere ihtiyaç vardır? Bir dil, en iyi nasıl ve ne zaman öğrenilir? En verimli sonucu alabilmek için nasıl çalışmak gerekir? Hayata değer katmak için ne tür insanları arayıp bulmak gerekir? Hangi temel eserleri dinlemeli, okumalı ve seyretmeliyiz? İnsan yaşadığı şehirden tam manasıyla nasıl yararlanabilir? “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?”, Türkiye’nin medarıiftiharı olmuş bir tarihçinin gözünden, insanın hayattaki anlam arayışına, bu arayışın tadını nasıl çıkaracağına ve süreç boyunca karşılaşacağı zorluklarla nasıl baş etmesi gerektiğine dair çok özel bir kılavuz…

NE UTANÇ NE DE ŞİDDET; BUNDAN BÖYLE HİÇBİR ŞEY “ARAMIZDA” KALMAYACAK! 

Grafik anlatılarında engellilik, psikoz, politik aktivizm ve cinsel şiddet konularını işleyen sanatçı ve akademisyen Una’nın imzasını taşıyan “Aramızda”, dünyanın istisnasız her yerinde şiddete maruz bırakılan kadınları ve kız çocuklarını, kuşanmak zorunda bırakıldıkları görünmezlik örtüsünü üzerlerinden çıkarıp atmaları yönünde teşvik eden sarsıcı bir grafik roman. Gazete kupürlerini, illüstrasyonları ve deneysel çizimleri Una’nın gerçek yaşam öyküsüyle buluşturan “Aramızda”; utancın, suçluluk duygusunun ve korkunun öğretildiği bir kültürde kadın olarak büyümenin anlamını ve kadınların asırlara yayılan varlık mücadelesini içten, hakiki ve güçlendirici bir üslupla aktarıyor. Aramızda, çocuklara yönelik cinsel istismarın, genç kızların uğradığı flört şiddetinin ve kadınların yaşamlarının her evresinde maruz kalabilecekleri cinsel, psikolojik ve duygusal şiddetin toplumsal boyutlarını gözler önüne sermekle kalmıyor, sınır tanımayan eril tahakkümü ve erkek egemenliğinin kurumsal ve gündelik boyutlarını dile getirmenin özgün bir örneğini de sunuyor. Mağdurların deneyimlerini ön plana çıkararak, “Kol kırılır yen içinde kalır” zihniyetinin dayattığı tecrit ve yalnızlığı aşmaya katkıda bulunuyor. 

DUYGUSAL YAPAY ZEKÂ İLE NASIL BAŞA ÇIKACAĞIZ?

Teknolojiyle üç milyon yıllık yolculuğumuz şimdiye dek görece tek taraflıydı ve sessiz geçen bir yolculuktu. Şimdiyse gelişen ileri teknoloji sayesinde bilgisayarlar duyguları fark etmeye, karşılık vermeye ve hatta taklit etmeye başladı. Fütürist Richard Yonck’un yazdığı “Makinenin Kalbi”, insanlarla teknoloji arasında giderek zorunlu hâle gelen ve önümüzdeki yıllarda hayatlarımızı ve dünyamızı dönüştürecek olan ilişkideki işte bu dev adımı inceliyor. İlerlemenin hayatımıza getireceği her faydanın bir dezavantajı olabilir. Makinelerin duyguları tanıma becerisi gelişmiş bir gözetleme sistemine yol açabilir ve hislerimizi manipüle edebilen aynı teknoloji, kitleleri kontrol etmenin bir yöntemi hâline gelebilir. Makineler gerçekten hissedebilir ve kontrolümüzden çıkarlarsa neler olabileceğine dair insanlarda daha şimdiden derin bir kaygı var. Bu kaygıları anlamak, gerçekleşme olasılıklarına ilişkin bilgiyle derinleşmiş görüşlerle ufkumuzu açmak ve insanoğlu ile teknolojinin etkileşim kuracakları yeni ve kaçınılmaz yolları incelemek için Makinenin Kalbi, mutlaka okunması gereken bir kaynak. 

DAHA RENKLİ, DAHA LEZZETLİ, DAHA FAZLA İSTANBUL

Mühendis, doktor, iletişimci, danışman, eczacı, bankacı gibi birçok meslek grubundan yemeyi ve keşfetmeyi seven insanların 2008’de başlattığı ve kendilerini Türkiye’nin en lezzetli hareketi olarak adlandıran, Sonradan Gurmeler ekibi, Temmuz 2016’da takipçileriyle buluşturduğu ve çok sevilen kitapları “Yerim Seni İstanbul”un güncellenmiş ve genişletilmiş yeni baskısıyla yeniden karşımızda! Bir önceki baskıya göre birçok mekânın elendiği, yerlerine keşfedilmeyi bekleyen yeni mekânların eklendiği kitapta, Sonradan Gurmeler, kendi rekorlarını da geçerek 258 mekânı bir araya getirmiş ve İstanbul’un en geniş lezzet rehberini hazırlamış. Şehri karış karış, semt semt gezerek 258 mekânı meraklısı için inceleyen Sonradan Gurmeler, İstanbul’un gastronomi mirasını keşfetmek isteyen herkesi hedefliyor. Kitap, mekânların hikâyeleri, özel lezzetleri, adres ve telefon bilgileri ile sizleri lezzetli bir yolculuğa davet ediyor. Mısır Çarşısı’ndaki Pandeli’nin enfes patlıcanlı böreğini, Sirkeci’nin meşhur lokantalar sokağı Hocapaşa’daki Kasap Osman’ı ve efsane dönerini, Kadıköy Baylan’ın nefis Kup Griye’sini ve Kandilli’deki Suna’nın Yerinde pişen çıtır levreği bu kitapta bulabilirsiniz.