DÜNYANIN TÜM BÖLGELERİNDE DİJİTALLEŞME AYNI SEVİYEDE DEĞİL AMA DİJİTALLEŞMEYİ HIZLANDIRAN TEKNOLOJİK GELİŞMELER VE BUNLARIN ÖNCÜSÜ FİRMALAR O KADAR HIZLI HAREKET EDİYORLAR Kİ SAĞIMIZ-SOLUMUZ DİJİTAL NESNELER VE DİJİTALLEŞMENİN YARATTIĞI YENİ İŞ YAPMA METOTLARIYLA DOLUYOR. EN FAZLA DİJİTALLEŞTİRİLEN ALANLAR İSE İLETİŞİM VE TÜKETİM SEKTÖRÜ. TÜKETİMİN DİJİTALLEŞMESİNE PARALEL OLARAK FİNANS DÜNYASI DA EN HIZLI DİJİTALLEŞEN SEKTÖR OLARAK DİKKAT ÇEKİYOR.

Dijitalleşme konusunda teknoloji lideri şirketlere ev sahipliği yapan ABD’nin açık ara önde olduğunu belirtmeye gerek olmadığı kanısındayım. Endüstri alanında dijitalleşme dendiğinde de Almanya ve Çin’in yüksek gayretlerine tanık oluyoruz. Bu iki ülke klasik endüstriyi yeni dijital döneme taşımak için çok yoğun ve çok yönlü faaliyetler sürdürüyor. Almanya’ya göre Çin’in biraz daha arkalardan geldiği gerçeği, onların arayı kapatmak için daha hızlı programlar uyguladığını reddetmiyor, aksine bu tezi doğruluyor. Yine de belirtmek gerekir ki bir ülkenin ve/veya sektörün dijitalleşme seviyesi, o ülkenin/endüstrisinin gelişmişliği, tarihselliği ve mühendislik zihniyetiyle yakından ilgilidir.

TERCÜMENİN ÖNEMİ

Yazının konusunu dağıtmamak için endüstriyel tarih perspektifinden hangi bölgenin ne zaman ve nasıl geliştiği, bu gelişmeyi tetikleyen etken faktörler üzerine değerlendirmeler yapmayacağım. Bu noktada tarihsel olarak dikkat çeken bir eğilimi belirtmekle yetinelim: Dünyanın değişik bölgelerinde büyük sıçramalara neden olan bilimsel çalışma ve icatlarda, icatların yapıldığı/çıktığı yerlerden bir başka bölgeye/coğrafyaya taşınmasında, bu coğrafyaların gelişmesinde, bilgi ve bilgiye dayalı tecrübenin  aktarılmasında “bilimsel tercüme” faaliyetlerinin önemli bir fonksiyon gördüğünü biliyoruz.

MÖ 3’üncü yüzyılda Hintli matematikçi Pingala’nın geliştirdiği bir çözümün tabii ki zamanla gelişerek, dönüşerekönce Çin’e, çok sonraları 16’ncı yüzyılda Avrupa’ya ve çok daha sonraları da ABD’ye Bell firmasının laboratuvarlarına nasıl girip “Transistorized Airbone Digital Computer” olarak karşımıza çıktığını düşündüğümüzde, bu gelişime, bilimsel çalışmaların başka dillere tercüme edilmesi ve uygulama yöntemiyle başka düzlemlere taşınmasının neden olduğunu biliyoruz.

Görüldüğü üzere “ikili” sis- temler (dijitalin atası) uzun bir süre sonra yaşamımızın ana etkileyicilerinden oldu. Bilgisayar sözlüğümüzdeki “Bit” kavramı, aslında tarihselliği olan ikili sistemden doğmuştur. Yıllar ve süreçler içinde bu bilgi ve aktarım (tercümeler) olmasıydı, bu döneme ulaşamayacaktık.

NELER YAPABİLİRİZ?

Şimdi, bu çok genel ve tarihsel yaklaşımı Türkiye’nin dijitalleşme hamlesiyle düşündüğümüzde öne çıkan çarpıcı sonuçlar neler olabilir? Türkiye’de Endüstri 4.0 ile başlayan ve artık dijitalleşme başlığı altında irdelediğimiz süreç ve bu sürecin kavramları konusunda epey bir kafa karışıklığı mevcut. Bunun bir nedeni, dijitalleşme konusunun insanlar arasında yaygınlaşmamasından kaynaklı. Sadece belirli çevrelerin uğraşı halinde kapalı devre işleyen bir sistem var. Bu çevreler de ne yazık ki konuyu anlaşılmaz kılmak için ellerinden geleni yapıyor. Dijitalleşme ve dijital teknolojiler üzerine Türkiye’de yeterli sayıda bilimsel kaynak, makale, araştırma maalesef yok. Yurt dışından birçok kaynak, bilgi ve tecrübe de maalesef tercüme edilmiyor. Bu alanda büyük bir eksiklik var.

Önerim şu ki, yurt dışından dijital literatür hem orijinal dilinde temin edilmeli ve yabancı dillerden okuyanlara bu anlamda yüksek erişim sağlanmalı hem de mümkün olduğu kadar yabancı literatür Türkçeye tercüme edilmelidir. Hatta tercüme işine, kavramların ne içerdiklerini belirten bir sözlük oluşturmakla başlanmalıdır. Ne kadar geniş bir kesim bu alanda okur, bilgi sahibi olur ve tartışabilir hale gelirse, Türkiye’de hazırlanmış o mükemmel stratejileri gerçekten kâğıt üzerinde müthiş uygulama şansımız da o kadar artar.

NE KADAR DİJİTALİZ?

Dijital dönüşüm konusunda yapılması gereken bir başka pratik öneri ise işletmelerin kendi iç eğitim modelleri ve programlarını oluşturmasıdır. Her işletmenin dijital olgunluk seviyesi ve buna uygun olarak yapması gerekenler farklı olacaktır. Yurt dışında işletmelerin kendi başlarına dijital olgunluk seviyelerini tespite yönelik kontrol listeleri bulunuyor. Bu kontrol listelerine açık kaynaklardan ulaşmak mümkün. Bu tür bir çalışmayı, işletme içinde dijital sorumlu bir birim oluşturarak, bu listeler üzerinden yapmak faydalı olacaktır. Günümüzde artık tüm işletmelerin organizasyonlarında (küçük ve orta ölçek dahil) dijital sorumlu bulunuyor, tıpkı geçmiş dönemlerde yönetim kademesinde kaliteden sorumlu personel bulundurmak gibi. Yine, yurt dışından, özellikle ABD ve Almanya gibi ülkelerin açık kaynaklarından şirketler için dijital eğitim modülleri ve eğitim seti önerileri bulmak mümkün.

Kamu, üniversite ve işletmeler, belirttiğim pratik önerile- rin bir yerinden işe başlarsa, biz de dijitalleşmeyi ete kemiğe büründürmüş oluruz.