DÜNYA EKONOMİSİ BUNDAN ÖNCE DE BİRÇOK KRİZLE KARŞI KARŞIYA KALDI. KRİZLERİN NEDENLERİ BİRBİRLERİNE BENZER VEYA FARKLI OLSA DA HEP EKONOMİK NEDENLERDEN KAYNAKLANDI VE ÇOĞUNLUKLA ORTADAN KALKAN TALEBİ DESTEKLEMEK İÇİN CANLANDIRICI DESTEK VE ÖNLEM POLİTİKALARI UYGULANDI. YİNE BU KRİZLER, ÇOĞUNLUKLA KALICI HASARLARLA SONA ERDİ VE BİR SONRAKİ KRİZE KADAR YİNE GENİŞLEYEN EKONOMİLER GÖRÜLDÜ. COVID-19 SALGINIYLA ORTAYA ÇIKAN EKONOMİK KRİZ İSE DAHA ÖNCE YAŞADIĞIMIZ KRİZLERDEN ÇOK FARKLI VE BU NEDENLE ETKİLERİ DE ÇOK FARKLI OLACAK.

Çok geriye gitmeden geçmiş krizleri hatırlayacak olursak; 1973 ve 1979 krizleri petrol fiyatları kaynaklı yaşanmış, 1991’deki durgunluk Birinci Körfez Savaşı'nın petrol piyasalarına etkileriyle gerçekleşmişti. 1997 Asya Pasifik krizi ise bir döviz krizi olarak ortaya çıkmıştı. 2008 krizi de önce konut finansman krizi olarak başlamış, sonra bankacılık krizine dönüşmüş ve en sonunda şirketleri ve ülkeleri borç krizine sürüklemişti. Bu yaşadığımız krizler karşısında çoğunlukla ortadan kalkan talebi desteklemek için canlandırıcı destek ve önlem politikaları uygulanmış, kalıcı hasarlarla sona eren krizlerin ardından bir sonraki krize kadar yine genişleyen ekonomiler görülmüştü. Covid-19 salgınıyla ortaya çıkmaya başlayan ekonomik kriz ise daha önce yaşadığımız krizlerden çok farklı bir yapı sergiliyor ve bu nedenle etkileri de çok farklı olacak. Bu krizle mücadele için de çok farklı desteklere ihtiyaç duyulacak.

İYİ SENARYO? KÖTÜ SENARYO?

Öncelikle ekonomik kriz bir virüs salgınıyla ortaya çıktı ve ekonomiye etkilerini yayılma coğrafyası ile yayılma hızı belirleyecek. Bugün itibarıyla virüs tüm dünya ülkelerine yayılmış durumda. Salgının merkezi önce Çin, sonra Avrupa ve en sonunda ABD oldu. Salgının ne zaman ve nasıl sonuçlanacağı şu anda tam bir bilinmez. İyimser beklentiler bahar aylarında zirveye ulaşması, ardından yaz aylarında tamamen sona ermesi üzerine kuruluyor. Böyle olsa bile ekonomiler üzerinde çok ciddi hasarlar bırakacak. Ekonomiler derken, kamu kesimleri, finansal kesim, reel sektör
ve hane halkları ile çalışanların hepsinin etkileneceğini söyleyebiliyoruz.

Salgının yaz aylarında sona ermesi şeklindeki iyimser beklentiye dayanan ekonomik senaryo bile 2020 yılında sert bir küçülme ve birkaç ay sürecek durgunluğa işaret ediyor. Birkaç hafta öncesine kadar sadece 2020 yılı ikinci çeyreğinde sert bir küçülme, sonrasında ise hızlı bir toparlanma öngörülüyordu. Ancak salgının çok hızlı yayılması nedeniyle bu beklentiler de değişti. Salgının kontrol altına alınması için ülkelerin büyük bölümü tamamen veya kısmen izolasyonlar uyguluyor ve bunların en azından Nisan ayı sonuna kadar süreceği öngörülüyor. Daha da uzaması muhtemel. Bu izolasyon önlemleri iktisadi faaliyetleri de en aza indirmiş durumda. İktisadi faaliyetler muhtemelen yılın ikinci çeyreğinde dünya genelinde çift haneli daralabilir ve bunun etkileri üçüncü çeyrekte de sürecektir. Salgın yaz aylarında tamamen sona ererse, ilk toparlanma ancak yılın son çeyreğinde görülebilir. Bu iyimser senaryo içinde bile birçok banka ve reel sektör şirketi mali açıdan çok olumsuz etkilenecek, işsizlik sert şekilde artacaktır.

Bu nedenle ülkeler önceki krizlerden farklı olarak “canlandırma” önlemleri yerine “yaşatma” veya “hayatta kalma” önlemleri alıyor. Hükümetlerin destek paketleri firmaların ve istihdamın korunmasına ve işini kaybedenlerle düşük gelir gruplarına yardıma odaklanıyor. Merkez Bankaları da neredeyse sonsuz parasal genişleme ve destek programları açıklıyorlar. Bu destekler, kaybedilen gelirleri bir süre karşılamaya çalışacaktır. Salgının uzaması halinde ise karşılama oranı ne kadar sürdürülecek, orası da bir diğer bilinmeyen olarak karşımızda duruyor.

DÜNYA TİCARETİNDE SERT DARALMAYA YOL AÇACAK


Diğer yandan, Covid-19 salgını nedeniyle ortaya çıkan koşullar için, Dünya Ticaret Örgütü dünya mal ticaretine yönelik 2020 ve 2021 yılı öngörülerini de açıkladı. DTÖ’nün iyimser senaryo- su, salgının etkilerinin ikinci çeyrekte sona ermesi ve izolasyonların büyük ölçüde kalkmasıyla dünya mal ticaretinde ikinci çeyrekte sert daralma, üçüncü çeyrekte sıfır büyüme ve dördüncü çeyrekte ise sınırlı bir toparlanmaya işaret ediyor.

Buna göre, 2020 yılında iyimser senaryo için dünya mal ticaretinin miktar olarak yüzde 12,9, kötümser senaryo içinse yine miktar olarak yüzde 31,9 daralabileceği öngörülüyor. Ticarete konu olan nihai ürünlerle emtia ve petrol fiyatlarındaki düşüşler de dikkate alındığında, değer olarak dünya mal ticaretindeki daralma daha yüksek olabilir.

Kötümser senaryoda ise salgın ve izolasyonların yıl genelinde süreceği varsayılıyor. Dünya mal ticareti 2019’da artan küresel ticarette korumacılık eğilimiyle miktar olarak yüzde 0,1, değer olarak ise yüzde 3 daralmıştı. Bir başka deyişle dünya mal ticareti Covid-19 salgını etkilerine zaten daralma eğilimi içinde yakalanmış oldu. Hatırlanacağı üzere, 2019’da dünya mal ticareti büyüklüğü 18,25 trilyon dolara gerilemişti.

Covid-19 salgınının yarattığı ekonomik etkilere ilişkin öngörüler ilk önce yılın sadece ikinci çeyreğinde bir küçülme öngörürken, salgının tüm dünyaya yayılmış olması nedeniyle öngörüler giderek 2020 yılında durgunluk ve sert daralma öngörülerine dönüştü. Dünya gelirinin yaklaşık yüzde 10’nun salgın etkisiyle 2020 yılında kaybolabileceği öngörüleri de yapılırken, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Nisan ayı içinde uygulanan izolasyon önlemleri nedeniyle 2,1 milyar çalışanın iş başında olamadığını açıklıyor. Bu sayının, dünyadaki istihdamın yüzde 81,3’ünü oluşturduğunu da söylemeliyim ki dünyanın nasıl bir salgınla karşı karşıya bulunduğunu daha iyi anlayabilelim.

İYİ SENARYO BİLE DÜŞÜŞ ÖNGÖRÜYOR


Mal ticareti, gelirin bir fonksiyonudur ve dünyadaki gelide görülecek düşüşler doğal olarak ticarette de daralmaya yol açar. Ancak ticaret sadece gelirlerdeki düşüşlerden etkilenmez. Salgın nedeniyle neredeyse ülkelerin tüm sınırları büyük ölçüde kapalıyken mal ticaretine olanak tanınsa da taşımacılık kapasitesi önemli ölçüde düşüyor. Tüketiciler üçüncü ülkelerden gelen ürünlere karşı giderek daha hassas hale gelmeye başlıyor.

Diğer yandan tedarik zincirlerinde de bozulmalar yaşanmaya başladı. Alıcıların sipariş iptalleri ve yeni siparişlerin ötelenmesi tedarik zincirinde yer alan mevcut birçok oyuncuyu sıkıntıya sokmaya başlarken, başta gıda arz güvenliği olmak üzere ülkeler çeşitli ürünlerinin ihracatları- na sınırlamalar koyuyor. Tüm bu nedenlerle de dünya mal ticaretinin zayıflama eğilimi yükseliyor.

Buna göre, DTÖ, dünya mal ticaretindeki öngörülerini bölgeler itibarıyla da ortaya koyuyor. İyimser senaryo içinde dünya mal ticareti miktar olarak yüzde 12,9 daralırken, ithalatı en çok daralacak bölgelerin yüzde 22,2 ile Orta ve Güney Amerika ile yüzde 14,5’lik daralmayla Kuzey Amerika olması bekleniyor. ABD’de beklentilerin üzerin- de sert ekonomik daralma nedeniyle ticarette de daha yüksek daralmalar beklendiğini söyleyebiliriz.

Bununla birlikte, ABD tüm Amerika kıtasını aşağı çekecek kapasiteye sahipken, Avrupa’da ithalatın yüzde 10,3, Asya’da ise yüzde 11,8 daralması bekleniyor. Orta Doğu ve Afrika’yı kapsayan diğer bölgelerde ise ithalat yüzde 10 düşebilir. Kötümser senaryoda ise bölgelerdeki daralmalar çok daha yüksek ve sert olacaktır.

YENİ DÖNEME HAZIR OLMALIYIZ


Dünya mal ticaretinde 2005 yılındaki serbestleşme sonrası oluşan yapı ve eğilimler, 2018 ve 2019 yıllarındaki sert korumacılık eğilimiyle ilk kez sarsılmıştı. Şimdi de Covid-19 salgını mevcut yapıyı önemli ölçüde zorluyor. Salgın sonrası tüm bu etkilerden çıkacak olan dünya mal ticareti, muhtemelen kendine serbesti içinde yepyeni bir yapı kuracaktır. Ticaret ilişkileri, kanalları ve tedarik zincirleri yeniden tarif ve inşa edilecektir. Bu nedenle, 2020 yılında ticaretteki daralmanın olumsuz etkilerini yönetmek kadar yeni döneme hazırlık için de çaba gösterilmesi gerekiyor.