TÜRKİYE’DE, İÇ PAZARDAKİ MAKİNE VE EKİPMAN TALEBİNDEKİ YERLİLİĞİ ARTTIRMANIN ÖNCELİKLİ KONU OLARAK ELE ALINMASI GEREKİYOR. YERLİ KATMA DEĞERİ ARTTIRMANIN YOLU İSE YERLİ ÜRETİCİNİN VE ÖZELLİKLE İHRACAT POTANSİYELİ OLAN MAKİNE İMALATÇILARININ ÖZELLİKLE İÇ PAZARDA DESTEKLENMESİNDEN GEÇİYOR.

KATMA DEĞERİN ANAHTARI: İÇ PAZARDA YERLİ MAKİNENİN DESTEKLENMESİ

TÜRKİYE’DE, İÇ PAZARDAKİ MAKİNE VE EKİPMAN TALEBİNDEKİ YERLİLİĞİ ARTTIRMANIN ÖNCELİKLİ KONU OLARAK ELE ALINMASI GEREKİYOR. YERLİ KATMA DEĞERİ ARTTIRMANIN YOLU İSE YERLİ ÜRETİCİNİN VE ÖZELLİKLE İHRACAT POTANSİYELİ OLAN MAKİNE İMALATÇILARININ ÖZELLİKLE İÇ PAZARDA DESTEKLENMESİNDEN GEÇİYOR.

Bu yazımızda makine sektöründeki yerli katma değer konusunu ele alacağım. Amacım, makine sektörünün katma değerini iç pazar ve ihracat için ayrı ayrı hesaplayarak karşılaştırma yapmak. Hesaplama sonrasında iki rakam arasında bir dengesizlik varsa, bunun nedenlerini belirleyebiliriz. Yapılan analizlerdeki veriler OECD’nin “Uluslararası Ticaret ve Ödemeler Dengesi” veri setinden alınırken, Türkiye için son veri 2016 yılına ait ve uluslararası karşılaştırmalarda 2015 yılı verilerini kullanacağım. Grafik 1’de, Türkiye’den ihracatı yapılan bir makinenin (başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman), ihracat işlemi dâhil makineye ilişkin tüm süreçler sonrasında yaratılan katma değer içinde (2015 yılı için 5,96 milyar dolar) Türkiye’deki payını görebiliyoruz. 2005 yılında yüzde 73,5 olan yerli katma değer oranı en son 2016 yılında yüzde 76,7’ye yükselmiş. Yine grafik, 2012’den itibaren dört yıl boyunca yerli katma değer oranının makine ihracatında artış gösterdiğini de söylüyor. Küresel finansal kriz döneminde yüzde 75,9’a kadar yükselen yerli katma değer oranının, 2016 yılında aşılmış olması da önemli bir veri. Bu verinin ne anlama geldiğinin anlaşılması için bu kez Tablo 1’de OECD ülkeleri içerisinde makine ihracatında en yüksek yerli katma değere sahip ülkeleri sıralamamız gerekiyor. Tablo 1’de de görüleceği üzere, yüzde 87’nin üzerinde yerli katma değer oranına sahip olan Japonya, OECD içerisinde en yüksek değere sahip ülke konumunda bulunuyor. Türkiye ise 36 OECD üyesi ülke içerisinde en yüksek yerli katma değer oranına sahip altıncı ülke konumda yer alıyor ki bu oran Türk makine sektörünün bir başarısı olarak değerlendirilebilir.
Yine, Grafik 2’de ise imalat sektörü geneli ve makine ihracatının yerli katma değer oranlarına yönelik karşılaştırmayı görebiliyoruz. Grafiğe göre iki segment arasındaki fark 2005 yılında beş puanın üzerindeyken 2016 yılında bu fark 1,7 puana gerilemiş. Buna göre, son dört yılda makine sektörünün yerli katma değer oranındaki ciddi yükselişle birlikte makine sektörünün yerlilikte imalat sektörleri ortalamasına önemli ölçüde yaklaştığını söyleyebiliriz. Benzer şekilde, Grafik 3’te de Türkiye’den yapılan makine ve ekipman ihracatında ortaya çıkan katma değerin hangi ülkelere gittiğini, ilgili ülkenin bulunduğu bölge bazında görebiliyoruz. Buna göre, 2005 yılında Türkiye’nin makine ihracatıyla yaratılan 100 TL’lik katma değerden yüzde 15 pay alan Avrupa’nın bu payı 2015 yılında yüzde 11’e gerilemesi dikkat çekerken, aradan geçen sürede Türkiye’nin ihracatına konu olan makine ve ekipman için Avrupa’dan satın aldığı mal ve hizmetlerin azaldığı söylenebilir. Avrupa yerine AB olarak alındığında ise bu oranda iki puanlık azalma söz konusu. Doğu ve Güney Doğu Asya’da da bu oran yüzde 2,2’den yüzde 4,7’ye yükselmiş görünüyor. Aradan geçen 10 yılda Türkiye’den ihracatı gerçekleşen makine ve ekipmanlardaki katma değer içinde Doğu ve Güney Doğu Asya’nın payı iki katına çıkmış. Buraya kadarki analizlerde, Türkiye’nin makine ihracatına yönelik veri setlerini inceledik.

Tablo 2’de ise Türkiye’nin nihai makine ve ekipman talebi sonucunda ortaya çıkan katma değerin ne kadarının Türkiye’de yaratıldığı ve ne kadarının hangi ihracat bölgesine gittiğini görebiliyoruz. Tablo 3 bize, Türkiye’de kullanılmak üzere satın alınan makine ve ekipmanlardaki 100 TL’lik katma değerin 31,8 TL’si Türkiye’de kalırken 31,9 TL’sinin AB’ye ve 19,1 TL’sinin Doğu Asya’ya gittiğini söylüyor. İhracatla kıyaslandığında iç pazarda  tüketilen makinedeki yerli katma değerin bu kadar düşük olmasının nedeni; iç talepte ithal makine ve ekipmana olan ilgiden kaynaklanıyor. Makine ihracatı yapıldığında yüzde 75,9 olan yerli katma değer, iç tüketime konu tüm makine ve ekipmanlar olarak (ülkenin nihai tüketimi) ele alındığında yüzde 31,8’e geriliyor. Bu ikilem, yatırım teşvik belgelerine ilişkin verilerden de rahatlıkla görülebiliyor. 2015 ile 2020 yılı Temmuz ayı arasındaki yatırım teşvik belgelerinde öngörülen makine yatırımlarının yüzde 56’sı ithal iken ancak yüzde 44’ü yerli makineye yönelik gerçekleşmiş. Makinenin menşei değerlendirildiğinde, yabancı menşeli makine oranının yüzde 56’nın çok daha üzerine çıkacağını da söylememiz mümkün çünkü yatırım teşvik sistematiği içerisinde yatırımcı tarafından gümrükten çekilmeyen makineler “yerli” olarak görülüyor. Yatırımcının ülke içinden temin ettiği makinelerin ne kadarının yabancı menşeli olduğunu yatırım teşvik verilerden görmemiz mümkün olmadığı için de tam bir hesaplama yapmamız mümkün olamıyor. Ancak her durumda, ithal makineye olan talebin yüzde 56’dan çok daha yüksek olduğunu düşünebiliriz. Tüm bu analizler ışığında, Türkiye’de iç pazardaki makine ve ekipman talebindeki yerliliği arttırmanın öncelikli konu olarak ele alınması gerektiğini söyleyebiliriz. Yerli katma değeri arttırmanın yolu ise yerli üreticinin ve özellikle ihracat potansiyeli olan makine imalatçılarının özellikle iç pazarda desteklenmesinden geçiyor.