MCKINSEY & COMPANY, COVID-19 KRİZİ İÇİN TÜM DÜNYADA OLUŞTURULAN 10 TRİLYON DOLARI AŞKIN TEŞVİK YATIRIMININ İKLİM VE ÇEVRE ODAKLI MODELLERLE YÖNETİLMESİ GEREKTİĞİNİN ALTINI ÇİZİYOR. AKSİ TAKDİRDE İKLİM RİSKLERİNİ YÖNETMEDE BÜYÜK STRES ALTINDA KALINACAĞINA DİKKAT ÇEKEN MCKINSEY & COMPANY, GELİŞTİRDİĞİ ANALİZLE DÜŞÜK KARBON VE YÜKSEK PERFORMANS TEMELLİ MODELLERİN KURGULANMASININ MÜMKÜN OLDUĞUNU DA KANITLADI.

Yönetim danışmanlığı firması McKinsey & Company, tüm dünyada süren salgının yıkıcı toplumsal ve ekonomik etkileriyle mücadelede iklim dostu bir strateji benimsenmesinin kritik önemini vurguluyor. Şirket verilerine göre, halk sağlığının korunması, işsizlik ve ekonomik gerilemenin durması için hükümetler 10 trilyon doları aşkın bir kaynak ortaya koymuş durumda. Ancak bu kaynağın iklim ve çevre odaklı bir yaklaşımla kullanılmaması çok daha yıkıcı etkiler doğurabilir. Bu kapsamda McKinsey uzmanları 2007-2008 küresel finansal krizini örnek gösteriyor. Sera gazı emisyonlarında 2009 yılındaki düşüşün ardından, tüm dünyada çevreyi dikkate almadan gerçekleştirilen ekonomi teşvikleri nedeniyle 2010 yılında emisyonlar rekor seviyelere ulaşmıştı. McKinsey, aynı durumun yeniden yaşanması durumunda bu kez çok daha büyük risklerin doğacağını belirtiyor. Dolayısıyla salgın sonrası sonrası atılan adımlar, 2015 Paris Anlaşması’nda belirtilen iklim değişiminin 1,5 ila 2°C ile sınırlandırılmasında belirleyici faktörler olacak. McKinsey’nin yapmış olduğu kapsamlı analizlere göre; bu hedefe ulaşmak ve aynı zamanda da ekonomik iyileşme sağlamak mümkün. Düşük karbon odaklı bir program, sadece emisyonları azaltmakla kalmayacak aynı zamanda yüksek karbonlu bir modele göre daha fazla istihdam ve daha güçlü bir ekonomik iyileşme yaratacak. McKinsey’nin bir Avrupa ülkesini baz alarak gerçekleştirdiği analizlere göre, 75 ila 150 milyar euro değerinde bir yatırımla 2030 yılına dek 180 ila 350 milyar euro brüt katma değer sağlamak, 1 ila 3 milyonluk yeni istihdam yaratmak ve karbon emisyonlarını yüzde 15 ila yüzde 30 arasında azaltmak mümkün. Yüksek karbon modellerinde ise hükümetler ve kurumlar, çevre ve ekonomi anlamında çok daha yüksek bir stresle başa çıkmak zorunda kalacaklar. Farklı ülkelerle kıyaslamalar ile ölçümlemelerin yapıldığı, uzman görüşleriyle zenginleşen bu kapsamlı analizde, 50 alternatifin bulunduğu teşvik modelleri incelendi ve fizibilite çalışmaları yapıldı. Bunun sonucunda McKinsey, yakın, orta ve uzun vadede güçlü sosyoekonomik ve iklimsel sonuçlar yaratan 12 ekonomik iyileşme önlemini belirledi. Bu adımlar, ülkeden ülkeye değişiklik gösterecek modeller için temel oluşturuyor ve çok katmanlı stratejilerin yaratılması için bir örnek teşkil ediyor. Raporu değerlendiren McKinsey & Company Türkiye Ülke Direktörü Can Kendi; “Covid-19’un yarattığı sosyal ve ekonomik kriz, iklim değişimiyle mücadelenin yaşandığı bir dönemde ortaya çıktı. Bu krizi aşma sürecinde iklimsel riskleri göz önünde bulundurmamak orta ve uzun vadede büyük tehditlere sebep olabilir. Dahası, yaptığımız araştırmalar iklim ve çevre odaklı modellerin çok daha güçlü bir ekonomik gelişim potansiyeli olduğunu da ortaya koyuyor” derken, “Elbette günümüz şartlarında düşük karbonlu, yüksek performanslı bir iyileşme modeli geliştirmek kolay bir süreç değil. Sosyoekonomik etkiler, iklim etkileri ve fizibilite gibi çok karmaşık faktörlerin değerlendirilerek ekonomiyi canlandıracak yöntemlerin keşfedilmesi gerekiyor. Ancak yapmış olduğumuz analiz, yeni iş imkânları yaratan, ekonomik talebi arttıran, istikrarlı büyüme sağlayan ve aynı zamanda sıfır karbon teknolojilerinin gelişimine olanak sunan modellerin tasarlanmasının mümkün olduğunu gözler önüne seriyor. Buna göre, özel ya da kamu kaynaklı yapılacak her bir euro değerindeki yatırım, iki veya üç euro brüt katma değer yaratma potansiyeline sahip. Araştırmamızda detaylıca ele aldığımız bu model, düşük karbon ekonomisine dayalı bir iyileşmenin çerçevesini sunuyor. Bu sayede iş dünyası ve hükümetlerin ele ele vererek kendi ihtiyaçları ve öncelikleri doğrultusunda yeni modeller geliştirebileceklerine ve uzun vadeli bir refah planını uygulamaya koyabileceklerine inanıyoruz” değerlendirmesinde bulunuyor. “Salgın sonrası teşvikler hem iş yaratabilir hem de iklime yardımcı olabilir mi?” başlıklı raporun tamamına, sayfada göreceğiniz QR kodu mobil telefonunuz ya da tabletinize okutarak ulaşabilirsiniz.