COĞRAFİ KEŞİFLERE VERDİĞİ DESTEKLE DÜNYANIN KADERİNİ DEĞİŞTİREN İSPANYA, YİNE BU KEŞİFLERLE ELDE ETTİĞİ ZENGİNLİKLE DÜNYANIN EN BÜYÜK SÖMÜRGE İMPARATORLUKLARINDAN BİRİNE SAHİP OLMUŞTU. ANCAK ATLANTİK OKYANUSU’NDAKİ HÂKİMİYETİNİ KAYBETMESİYLE KITA AVRUPASI’NDAKİ TOPRAKLARINA KADAR GERİ ÇEKİLEN İSPANYA, 1930-1940 ARASINDAKİ İÇ SAVAŞIN YARALARINI İSE 1980’Lİ YILLARA KADAR İYİLEŞTİREMEDİ. 1986’DA AB’YE ÜYE OLAN VE EKONOMİSİNİ HIZLA LİBERALLEŞTİREN İSPANYA, YAŞADIĞIMIZ SALGINDAN EN ÇOK ETKİLENEN ÜLKELERDEN BİRİ OLMASINA RAĞMEN HALEN DÜNYANIN 13’ÜNCÜ, AVRUPA’NIN BEŞİNCİ BÜYÜK EKONOMİSİ OLARAK GÖSTERİLMEYE DEVAM EDİLİYOR. TÜRKİYE İLE DE GÜÇLÜ TİCARİ BAĞLARI BULUNAN İSPANYA’NIN BU YIL YÜZDE 13’LÜK EKONOMİK DARALMA YAŞAMASI BEKLENİRKEN, 2023’E DEK TEMKİNLİ VE YAVAŞ BİR BÜYÜME SERGİLEYECEĞİ ÖNGÖRÜLÜYOR.

Avrupa Birliği’nin ve Batı Avrupa’nın Fransa’dan sonra en büyük ikinci ülkesi olarak Avrupa kıtasının güneybatısında bulunan İspanya, İber Yarımadası’nı komşusu Portekiz ile paylaşıyor. Ancak İber Yarımadası dışında Akdeniz’deki Balear Adaları, Afrika’nın kuzeyindeki Ceuta ve Melilla şehirleri ile Atlantik Okyanusu’ndaki Kanarya Adaları da İspanya’nın egemenliğinde bulunuyor. Batı Avrupa’nın neredeyse en geniş topraklarına ve en az nüfus yoğunluğuna sahip ülkesi olan İspanya, 15’inci yüzyılda dünyanın en zengin ve en büyük topraklarına sahip ülkelerinden biriydi. Özellikle İspanya öncülüğünde yeni keşfedilen Amerika’daki zengin sömürgelerinden elde ettiği sınırsız zenginlikle Atlantik Okyanusu boyunca söz sahibi olan İspanya, 16’ncı yüzyıldan sonra gücünü kaybetmeye başladı ve Kıta Avrupası’ndaki topraklarına kadar ger çekilmek zorunda kaldı. İkinci Dünya Savaşı öncesinde şiddetli bir iç savaş geçiren İspanya, General Franco’nun 36 yıllık diktatörlüğünün ardından 1975 yılının sonunda yeniden Anayasal Monarşi yönetimine geçti.

ATLANTİK'TEKİ HÂKİMİYET SAVAŞI ÖNCE ZENGİNLİK SONRA ÇÖKÜŞ GETİRDİ

Tarihi belgeler, MÖ 1100 yıllarında Fenikelilerin, İspanya topraklarında ilk yerleşim merkezlerini kurmaya başladığını söylüyor. Onları Keltler ve Yunanlar takip ederken, İspanya daha sonra Kartacalıların egemenliğine girdi. MÖ 202 yılında Romalılar Kartacalıları İber Yarımadası’ndan çıkartırken, Roma İmparatorluğu’nun yıkılışından sonra, MS 5’inci yüzyılda Germen kabilelerinin işgaline uğrayan İspanya toprakları MS 8’inci yüzyılda ise bu kez Kuzey Afrika’dan gelen Müslümanların yönetimine girdi. Günümüzde uzmanlar, 15’inci yüzyıla kadar süren Endülüs medeniyetinin geride bıraktığı mimari ve bilimsel eserlerin modern Avrupa’nın doğumu ve gelişiminde önemli bir katkıda bulunduğu görüşünde birleşiyor. 1492’de Müslümanların son kalesi Granada Krallığı yıkılırken, aynı yıl Kristof Kolomb İspanyol hükümdarının maddi desteğiyle Amerika’yı keşfettiği ünlü gezisine çıktı. Bu yolculuk, İspanya’nın dünyanın en büyük sömürge imparatorluklarından birini kurmasına yol açarken, İspanyol askerler, onları hediyelerle karşılayan Amerika yerlilerine köleleştirme, işkence, soykırım yaşattı. Kristof Kolomb’un yakın bir arkadaşının çocuğu olan ve yerlilere yapılan zulümlere tanık olan Bartolome de Las Casas, 1542 tarihli “Kızılderililer Nasıl Yok edildi?” isimli kitabında şunları yazmıştı: “Amerika yerlilerinin Hristiyanlara karşı giriştikleri savaşta haklı olduklarına yüzde 100 eminim. Öte yandan Hristiyanlar onlarla tek bir haklı savaş yapmadı. Tam tersine savaşları, dünyadaki hiçbir zorbanın olamadığı kadar şeytansı ve haksızdı. Yaklaşık bir asır süren sömürge imparatorluğu döneminden sonra İspanya, 1588 yılında İspanyol Armada’nın İngiliz donanmasına yenilmesini takip eden taht ve din kavgaları sonunda zayıflayarak çökmeye başladı. 1640’ta Portekiz’i, 1714’te ise Avrupa’daki bazı topraklarını ve Cebelitarık’ı kaybetti. 19’uncu yüzyılın başlarında İspanyolların Amerika’daki bütün sömürgeleri bağımsızlıklarını kazandı. Birinci Dünya Savaşı’nda İspanya bütün davetlere rağmen tarafsız olarak kaldı fakat savaştan büyük ölçüde etkilendi. Fransa, İspanya’nın bazı topraklarına saldırıp işgal ederken, General Primoderivera çıkan ayaklanmaları bastırarak ülkede diktatörlük kurdu. 1931’de yapılan seçimleri cumhuriyetçilerin kazanması sonucu Kral VIII. Alfonso ülkeyi terk etti; ardından 1936’da yapılan seçimlerde solcuların başarılı olması üzerine bu kez General Franco seçilmiş hükümete darbe yapınca ülkede iç savaş baş gösterdi. 1939’da iç savaşın sona ermesiyle Franco devlet başkanı oldu. İkinci Dünya Savaşı’na da katılmayan İspanya’da ordunun desteğiyle Franco savaştan sonra da yerini korudu. 1975’te Franco’nun ölmesiyle yerine I. Juan Carlos geçti. 1976’da Başbakan Navarro’nun istifasıyla Carlos kral olarak ilan edildi. Ardından ülke, dış ilişkilerini geliştirmeye başladı ve ekonomisini de hızla düzeltti. Ülke 1982’de NATO’ya, 1986’da ise AB’ye katıldı.

YENİLENEBİLİR ENERJİ ALANINDA HEDEFLERİ ÇOK GÜÇLÜ

Dünya Bankası verilerine göre İspanya, 1,247 trilyon dolarlık GSYİH’si ile dünyanın 13’üncü, Avrupa’nın beşinci büyük ekonomisine sahip bulunuyor. 23 milyonluk iş gücünün yüzde 2,5’inin tarımda, yüzde 22,5’inin sanayide ve yüzde 75’inin hizmet sektöründe çalıştığı ülkede halen önemli oranda işsizlik sorunu da varlığını sürdürüyor. Yaşanan salgın sürecinden de önemli ölçüde etkilenen ülkenin bu yılı yüzde 13’lük daralmayla kapatması beklenirken, işsizliğin de yüzde 20’ye yaklaşabileceği öngörülüyor. Diğer yandan İspanya, önemli petrol ve gaz kaynaklarına sahip olmamakla birlikte Batı Avrupa’nın mineral doğal kaynaklar açısından en zengin ülkesi olmaya devam ediyor. Demir ve demir dışı kıymetli metal üretiminde Avrupa’nın en önemli üreticisi olan ülkede 100’e yakın mineral ve maden rezervi çıkartılıyor; bunlardan 18’inde de İspanya önemli miktarda üretim yapıyor. Örneğin Avrupa’nın en büyük altın madenlerinden birine ev sahipliği yapan İspanya, aynı zamanda granit ve mermerde de dünyanın önde gelen üretici ve ihracatçılarından biri olarak gösteriliyor. İspanya, yenilenebilir enerji alanında da dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olmaya devam ediyor. 2030 için Ulusal Enerji ve İklim Planı üzerinde çalışmaya devam eden ülke, 2030’da toplam enerji üretimindeki yenilenebilir enerji kaynaklarının payını yüzde 42’ye çıkartmayı; 2050’de ise yüzde 100’e ulaştırmayı hedefliyor. Uzmanlar, sadece 2030 hedefinin gerçekleştirilmesi durumunda ülkenin enerji verimliliğinin yüzde 40 artmış olacağının da altını çiziyor.

EKONOMİSİ SALGINLA BİRLİKTE YÜZDE 13 KÜÇÜLECEK

İspanyol ekonomisi 2008’in ikinci yarısında resesyona girmiş, ancak 2013’ün üçüncü çeyreğinde ekonomisini toparlayabilmişti. 2011-2013 döneminde hükümet tarafından alınan bütçe açığının azaltılması, iş gücü yasası, kamu hizmetleri ve finansal sektör reformuna yönelik önlemler sonrasında İspanya diğer Avrupa ülkelerine kıyasla çok daha rekabetçi hale geldi. İhracatta ve turizm gelirlerinde rekor seviyelere ulaşılması ve yanı sıra canlanan iç tüketim İspanya ekonomisinin yeniden olumlu bir görünüme kavuşmasını sağlarken, GSYİH artış hızı 2015-2017 arasında üç yıl üst üste en az yüzde 3 olarak kaydedildi. 2017’de yüzde 3 olan reel GSYİH artış hızı özel tüketimin yavaşlaması ve dış talebin daralmasıyla birlikte 2018’de yüzde 2,5’e geriledi. 2019 yılında büyüme daha da yavaşlarken, içerisinde bulunduğumuz yıldaki salgın kısıtlamalarıyla ülkenin yüzde 13’lük bir daralma yaşayacağına kesin gözüyle bakılıyor. Salgının olumsuz ekonomik etkilerinin yanı sıra Euro Bölgesinde büyümenin yavaşlaması, ABD-Çin ticaret savaşının küresel ekonomiye olumsuz etkileriyle birlikte İspanya ekonomisinin 2023’e dek yavaş ve temkinli bir ekonomik büyüme sergilemesi de beklentiler arasında yer alıyor. Diğer yandan İspanya, hizmet sektörü temelli ekonomik görünümünü sürdürüyor. Diğer Batı Avrupa ülkeleri gibi İspanya ekonomisi de İkinci Dünya Savaşı’nın ardından bir dönüşüm sürecine girmiş, bu süreçte tarım sektörünün önemi azalmış ve hizmet sektörünün önemi giderek artmıştı. Bununla birlikte GSYİH’nin yüzde 23’lük kısmını oluşturan sanayi sektörü, ekonomideki önemini korumaya devam ediyor. Bu kapsamda İspanya, 2019’da dünya ihracatında yüzde 108’lik payla 16’ncı sırada yer alırken, dünya ithalatında ise yüzde 2 payla 15’inci sırada bulunuyordu. 2015-2019 yılları arasında ihracat ve ithalatını yıllık ortalama yüzde 6 arttıran ülkenin 2019 yılı ihracatı 339 milyar dolara, ithalatı da 378 milyar dolara ulaşmıştı.

SANAYİNİN İŞ GÜCÜ VE YABANCI YATIRIMLAR GİDEREK ZAYIFLIYOR

İspanya sanayisinin merkezi, geleneksel olarak metalurji sanayisinin geliştiği Bask ile endüstriyel gelişime öncü olan tekstil sektörünün geliştiği Katalonya bölgeleridir. Bask’ın, giderek önemini yitiren bazı sektörlere bağımlı kalarak yakın zamana kadar ekonomiye dinamizm katmakta başarısız olmasına rağmen bu alanlar halen ülke geleneksel sanayisinin çekirdeğini oluşturmaya devam ediyor. Sanayi sektörü halen hizmetler sektörünün sadece üçte biri büyüklüğünde olmasına rağmen Repsol, Endesa, Iberdrola gibi ciro bakımından ülkenin en büyük firmalarının çoğu halen sanayi sektörlerinde faaliyet gösteriyor. Sanayi içinde en önemli sektörlerse otomotiv, makine, enerji üretimi, petrol ve kimyasallar ile gıda işleme sektörleri olarak öne çıkıyor. 1986’da AB’ye katılımının ardından ülkeye yönelen yabancı yatırımların etkisiyle ülkenin sanayi temelinin büyük bir kısmı yabancıların eline geçerken, sektörde ciddi bir yeniden yapılanma da yaşanmıştı. Bunun bir sonucu olarak, ülke bugün çok sayıda rekabetçi alt sektöre sahip bulunurken, özellikle otomotiv sektörünün çok güçlü olduğu İspanya hem Avrupa’nın hem de dünyanın en güçlü otomobil üreticilerinden biri olmaya devam ediyor. Ancak sektördeki büyük firmaların hiçbirinin İspanyollara ait olmadığının da altını çizmemiz gerekiyor. 2001’den sonra sanayi üretiminin artışı negatif seyir almaya başlayan ülkede bu durum sektörde istihdamın azalmasına da neden olmaya başladı. Diğer yandan imalat sanayilerine yönelen yabancı yatırımlarda da son yıllarda azalma görülüyor. Bu kapsamda, Asya pazarlarının gelişmesi ve AB’nin doğuya doğru genişlemesinin yabancı yatırımcılar için ülkenin cazibesini azaltan faktörler olduğu değerlendiriliyor.

MAKİNE PAZARINDAN ALDIĞIMIZ PAY DAHA DA ARTABİLİR

İspanya’nın makine özelinde ticaret rakamlarını incelediğimizde, BM İstatistik Bölümü verilerine göre ülkenin makine ihracatının, geçtiğimiz yıl yüzde 2,9 düşüşle 28,3 milyar dolar olarak kayda geçtiğini görüyoruz. İspanya’nın en çok makine ihraç ettiği ülkeler sıralamasında ilk sırada 3 milyar dolarla Fransa yer alırken, ikinci sıradaki ABD 2019’da İspanya’dan 2,9 milyar dolarlık makine alımı yaptı. Üçüncü sıradaki Almanya’ya da 2,5 milyar dolarlık makine ihraç edildi. 2019’da Türkiye ise İspanya’dan gerçekleştirdiği makine ithalatında yüzde 2,3’lük azalışla 16’ncı sırada yer aldı ve 439 milyon dolar değerinde makine alımı yaptı. Bu dönemde İspanya’nın Türkiye’ye gerçekleştirdiği 5 milyar dolarlık toplam ihracat içindeki makinenin payı da yüzde 8,8 olarak kayda geçti. Aynı dönemde İspanya’nın toplam ihracatının 333,6 milyar dolar olduğunu ve makine ihracatının toplam ihracattan yüzde 8,5 pay aldığını da söyleyelim. Diğer yandan, makine ithalatının, 371,9 milyar dolarlık toplam ithalattan yüzde 10,5 pay aldığı İspanya’da, 2019’da yüzde 2,6 azalışla 38,9 milyar dolar tutarında makine ithal edildi. BM İstatistik Bölümü verilerine göre İspanya’nın en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında 9,1 milyar dolarla Almanya yer alırken, listenin ikinci sırasında bulunan İtalya’dan 4,4 milyar dolar değerinde makine ithal edildi, üçüncü sıradaki Çin’den ise 3,8 milyar dolarlık makine alımı yapıldı. Bu dönemde İspanya, toplam makine ithalatında 12’nci sırada yer alan Türkiye’den de yüzde 14,7’lik artışla 867 milyon dolarlık makine ithalatı gerçekleştirdi. Bu veriyle, İspanya’nın toplam 38,9 milyar dolarlık makine ithalatından 2019’da Türkiye’nin aldığı payın yüzde 2,2 seviyesinde gerçekleştiğini; İspanya’nın Türkiye’den yaptığı toplam ithalat içinde makinenin payının ise yüzde 10,5 olduğunu hatırlatalım.