DÜNYADA ORTA GELİR TUZAĞINDAN KURTULABİLMİŞ VE EKONOMİSİNİ GELİŞMİŞ ÜLKELER LİGİNE SOKABİLMİŞ BİRKAÇ ÜLKEDEN BİRİ OLAN GÜNEY KORE, ENERJİDE YÜZDE 95’E VARAN DIŞ BAĞIMLILIĞINA RAĞMEN ÇOK GELİŞMİŞ BİR SANAYİ ALTYAPISI KURMASIYLA TAKDİRİ HAK EDİYOR. 1950-1953 ARASINDAKİ KORE SAVAŞI’NDAN SONRA SANAYİ YATIRIMLARINI GÜÇLENDİRMEYE BAŞLAYAN VE İHRACAT ODAKLI BİR EKONOMİK MODEL BENİMSEYEN ÜLKE, BUGÜN DÜNYANIN YEDİNCİ BÜYÜK İHRACATÇISI VE DOKUZUNCU BÜYÜK İTHALATÇISI KONUMUNU SÜRDÜRÜYOR. ÖZELLİKLE YÜKSEK TEKNOLOJİ ÜRETİMİNDEKİ BAŞARILI UYGULAMALARIYLA UZAK DOĞU’DAN DÜNYAYA ÜRÜN VE HİZMET İHRAÇ ETMEYE DEVAM EDEN ÜLKENİN TÜRKİYE İLE EKONOMİK İLİŞKİLERİ İSE ÇOK SINIRLI İLERLİYOR.

Güney Kore, resmi adıyla Kore Cumhuriyeti, Doğu Asya’da Kore Yarımadası’nın güney kısmını oluşturan ve Kuzey Kore ile kara sınırını paylaşan, gelişmiş bir ekonomiye sahip ülkedir. Kore ismi, Doğu Asya’nın en büyük güçlerinden biri olan ve “Büyük Gwanggaeto” altında Kore Yarımadası, Mançurya’nın büyük bölümü, Rus Uzak Doğusu ve İç Moğolistan’ın bazı bölgelerini yönetmiş olan “Goryeo”dan geliyor. Ülkenin başkenti olan Seul, büyük bir küresel şehirken, Güney Kore'nin 52 milyona yaklaşan nüfusunun da büyük bölümüne ev sahipliği yapıyor. Bu geniş nüfus yoğunlu- ğuyla Seul, halen dünyanın dördüncü büyük metropol ekonomisine sahip başkenti olarak da gösteriliyor. Diğer yandan Güney Kore, gelişmiş ekonomisiyle, nomi- nal GSYİH’ye göre dünyanın en büyük 11’inci ekonomisi olmaya da devam ediyor. Dünyanın en hızlı internet erişimine ve dünyadaki en uzun yıllık yükseköğrenim eğitimine sahip olan ülke, aynı zamanda dünyanın ikinci en yüksek sağlık koşullarına uyarlanmış yaşam beklen- tisi ve dünyanın en yüksek kalitede sağlık hizmetine eşit erişimi sunmasıyla da dikkat çekiyor. Dünyanın en büyük yedinci ihracatçısı ve en büyük dokuzuncu ithalatçısı olan Güney Kore, birçok teknoloji ve yenilik odaklı alanda da dünya lideridir. 2014’ten bu yana altı yıl boyunca Bloomberg İnovasyon Endeksi tarafından dünyanın en yenilikçi ülkesi seçilen Güney Kore, son yıllarda ise özellikle kültürel alanda “Kore Dalgası” olarak adlandırılan bir fenomen olan “K-pop” ve TV dizileriyle de adından söz ettiriyor.

TÜRKİYE İLE ARASINDA “KAN BAĞI” VAR

Kore Yarımadası, Aşağı Paleolitik dönem kadar erken yerleşimin görüldüğü bir bölgedir. İlk krallıklara MÖ 7’nci yüzyılın başlarında, Çin menşeli belgelerde rastlanırken, MS 7’nci yüzyılın sonundan itibaren ülkenin Goryeo hanedanı (918-1392) ve Joseon hanedanı (1392- 1897) tarafından yönetildiğini biliyoruz. Ardından gelen Kore İmparatorluğu, 1910’da Japonya İmparatorluğu’na ilhak olurken, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Kore, SSCB ve ABD’nin yönettiği iki ayrı bölgeye ayrıldı. 1948 yılında bugünkü Güney Kore “Kore Cumhuriyeti”ni ilan ederken, 1950’de başlayıp üç yıl süren Kore Savaşı’ndan sonra Kore Yarımadası, resmi bir ateşkes anlaşması olmaksızın ikiye ayrıldı. Savaşın sona ermesinden sonra ülke ekonomisi 1980 ve 1990 arasında dünyadaki kişi başına ortalama GSYİH’deki en hızlı artışı kaydeden ülke ekonomisi olarak hızla artış gösterdi. Aslen Türkiye ile Güney Kore arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkiler de Kore Savaşı ile yakından ilişkilidir. 1949’da Kore Cumhuriyeti’ni bağımsız bir devlet olarak tanıyan Türkiye, Kore Savaşı’na da Güney Kore’nin yanında katılmış, savaşta görev alan Türk Tugayı’nın cesareti ve Kore halkına gösterdiği yakınlık, bugüne dek sürecek bir “kan bağı” oluşmasını da sağlamıştır. Güney Kore kay- naklarına göre Türkiye, Kore Savaşı’na katılan 16 ülkeden asker sayısı bakımından dördüncü (21.212), şehit verenler bakımından üçüncü (966), toplam zayiat (yaralı ve savaş esirleri dahil) bakımından üçüncü (2.365) sırada gösterilirken, Kore Savaşı’na katılan Türk Tugayı’nın savaşa katılan askeri birlikler içinde öksüz ve yetim kalan Koreli çocuklar için okul inşa eden tek birlik olması, iki ülke arasında Kore halkı tarafından günümüzde bile hatırlanacak güçlü bir bağ oluşmasının en güçlü göstergelerindendir.

ENERJİ AÇLIĞI HAD SAFHADA

Güney Kore zengin doğal kaynaklara sahip bir ülke değil. Sanayinin en önemli kaynakları durumunda olan kömür, petrol, demir gibi madenler ülkede ya hiç bulunmuyor ya da çok az çıkarılabiliyor. Bununla birlikte ülke, dünyanın önemli tungsten yataklarından birine sahip olsa da 1993’ten itibaren tungsten madenciliği de ülkede yapılmıyor. Azalan miktarlarda üretilen kurşun, çinko ve bakır ise ülke ihtiyacının küçük bir kısmını karşılayabiliyor. Bu durum, özellikle enerji tüketiminde Güney Kore’nin tamamen dışa bağımlı olmasını da beraberinde getiriyor.

Ülkenin sınırlı iç kaynaklarına ek olarak kalabalık nüfusu ve gelişmiş sanayisi enerjiye olan ihtiyacı arttırırken, Güney Kore enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 97’sini ithal etmeye devam ediyor. Özellikle petrol ürünleri genel ithalat içinde ciddi bir paya sahipken, ülke bu noktada alternatif enerji kaynaklarına yönelimi de güçlü şekilde destekliyor. Örneğin ülke dünyanın altıncı büyük nükleer enerji kapasitesine sahip bulunuyor. Halen aktif olan 23 enerji santraline ek olarak inşası devam eden altı ve planlama aşamasında olan beş santral daha bulunması, Güney Kore’nin enerji çeşitlendirmesinde nükleer enerjiye duyduğu talep ve ilgiyi daha iyi anlatacaktır.

ORTA GELİR TUZAĞINI AŞAN NADİR ÜLKELERDEN

1960 başlarında savaştan çıkmış bir tarım ülkesi olan Güney Kore, 1962’de başlatılan ihracat amaçlı kalkınma planı çerçevesinde bugün dünyada ve Uzak Doğu’da sosyal ve ekonomik açıdan sağladığı gelişmeyle örnek gösterilecek bir ülke konumuna yükseldi. “Orta gelir tuzağından” kurtulabilen ve ekonomisini gelişmiş ülkeler sınıfına sokabilen nadir ülkelerden biri olan Güney Kore ekonomisinde tarımın payı yüzde 2’yken, sanayinin payı ise yüzde 40 seviyesinde ilerliyor. Büyük ölçüde ihracata dayalı ekonomisini ayakta tutmak için sanayi yatırımlarına büyük önem vermeye devam eden ülke, özellikle elektronik ürünler ve makine imalat sanayisinde güçlü konumunu da sürdürüyor. 2017’de 191 ülke arasında dünyanın en büyük 11’inci ekonomisi olan ülkenin halen etkisi devam eden salgın kaynaklı yüzde 2’ye yaklaşabilecek bir daralma yaşaması beklenirken, bu daralmanın 2021 yılı ikinci çeyreğinden itibaren toparlanacağı ve Güney Kore ekonomisinin yeniden yükselişe geçeceği de beklentiler arasında yer alıyor.

TÜRKİYE İLE TİCARETİNDE GÜLEN TARAF GÜNEY KORE

Dış ticaretini büyük oranda Çin, ABD ve Japonya ile gerçekleştiren Güney Kore’nin Türkiye olan ticaret ilişkileri ise ne yazık ki Türkiye aleyhine gelişmeye devam ediyor. Güney Kore, dış ticaretimizde oransal olarak en çok açık verdiğimiz ülkelerden biriyken, geçtiğimiz yıl Güney Kore’den 5,3 milyar dolarlık ithalata karşılık yine Güney Kore’ye ancak 1,2 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirebildik. Aynı dönemde Güney Kore’nin toplam ithalatı ise 503 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Benzer şekilde, bu ticaret içerisinde makine sektörünün durumu da parlak görülmüyor: 2019’da Güney Kore’den 650 milyon dolarlık makine ithal ederken ancak 124 milyon dolarlık makine ihraç edebildik. Aynı dönemde Güney Kore’nin makine ihracatı ise 76,2 milyar dolar olarak gerçekleşmişti.

MAKİNE PAZARINDAN ÇOK KISITLI PAY ALABİLİYORUZ

Güney Kore’nin makine özelinde ticaret rakamlarını incelediğimizde ise BM İstatistik Bölümü verilerine göre ülkenin makine ihracatının, geçtiğimiz yıl yüzde 8,5 düşüşle 76,2 milyar dolar olarak kayda geçtiğini görüyoruz. Güney Kore’nin en çok makine ihraç ettiği ülkeler sıralamasında ilk sırada 20,5 milyar dolarla Çin yer alırken, ikinci sıradaki ABD 2019’da Güney Kore’den 16,2 milyar dolarlık makine alımı yaptı. Üçüncü sıradaki Japonya’ya da 3,9 milyar dolarlık makine ihraç edildi. 2019’da Türkiye ise Güney Kore’den gerçekleştirdiği makine ithalatında yüzde 19,2’lik azalışla 22’nci sırada yer aldı ve 650 milyon dolar değerinde makine alımı yaptı. Bu dönemde Güney Kore’nin Türkiye’ye gerçekleştirdiği 5,3 milyar dolarlık toplam ihracat içindeki makinenin payı da yüzde 12,3 olarak kayda geçti. Aynı dönemde Güney Kore’nin toplam ihracatının 542,3 milyar dolar olduğunu ve makine ihracatının toplam ihracattan yüzde 14 pay aldığını da söyleyelim. Diğer yandan, makine ithalatının, 503,3 milyar dolarlık toplam ithalattan yüzde 11,1 pay aldığı Güney Kore’de, 2019’da yüzde 13,2 azalışla 55,7 milyar dolar tutarında makine ithal edildi. BM İstatistik Bölümü verilerine göre Güney Kore’nin en fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında 16 milyar dolarla Çin yer alırken, listenin ikinci sırasında bulunan Japonya’dan 9,1 milyar dolar değerinde makine ithal edildi, üçüncü sıradaki ABD’den ise 8,1 milyar dolarlık makine alımı yapıldı. Bu dönemde Güney Kore, toplam makine ithalatında 32’nci sırada yer alan Türkiye’den de yüzde 2’lik azalışla 124 milyon dolarlık makine ithalatı gerçekleştirdi. Bu veriyle, Güney Kore’nin toplam 55,7 milyar dolarlık makine ithalatından 2019’da Türkiye’nin aldığı payın sadece yüzde 0,2 seviyesinde gerçekleştiğini; Güney Kore’nin Türkiye’den yaptığı 1,1 milyar dolarlık toplam ithalat içindeki makinenin payının ise yüzde 10,4 olarak kayda geçtiğini hatırlatalım.

COVID-19 TEDBİRLERİ GEVŞETİLİYOR

Seul Ticaret Müşavirliğinin paylaştığı bilgi notuna göre, Güney Kore’de ilk olarak 20 Ocak’ta görülmeye başlayan Covid-19 salgınında 21 Ekim tarihi itibariyle toplam vaka sayısı 25 bin 424 olarak açıklandı ve günlük vaka sayısı 91 olarak kayıtlara geçti. Ülkede vaka artışlarında görülen iyileşmeyle birlikte salgın önlemleri de birinci seviyeye indirilmiş durumda. Bununla birlikte, Güney Kore’nin Şükran Günü olarak da adlandırılan Hasat Bayramı-Chuseok sonrası aile ziyaretlerinin artması nedeniyle beklenilen vaka artışı gerçekleşmemiş olsa da kaynağı takip edilemeyen vakalar endişe kaynağı olarak görülmeye devam ediliyor. Salgından ekonomik olarak da oldukça olumsuz etkilenen Güney Kore’nin ekonomik toparlanmasının 2021’den itibaren gerçekleşmesi bekleniyor. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının ortak görüşüne göre Güney Kore ekonomisinin 2020 yılı büyüme tahminleri ise negatif yönlü yüzde 1,9. 1051 Koreli ihracatçı ile yapılan bir araştırmaya göre ise Koreli ihracatçıların yüzde 41,5’i ihracatın 2021 yılının ikinci yarısına kadar toparlanma yaşamayacağı beklentisini korumaya devam ediyor.

İŞ İNSANLARI NELERE DİKKAT ETMELİ?

  • Güney Kore’de isimler genellikle üç ayrı kısımdan oluşur. İlk başta gelen soyadıdır ve sonraki ikisi kişiye ailesi tarafından verilmiş olan isimlerdir. Bir aile içerisinde ikinci isimler de genelde aynı olurken, en sondaki isim genelde farklı olandır. Görüşmelerde aynı grupta birden fazla olmadığı takdirde, soy isimle, yani en baştaki isimle hitap edilmesi uygun olacaktır. Aksi takdirde, soy isimle birlikte isimlerden biri de söylenmelidir.

  • Güney Kore ile iş yapmak isteyen bir kişi, iş hayatıyla sosyal hayatın ne kadar iç içe olduğunu anlamak zorundadır. İş ortaklarıyla vakit geçirmek, müzikli mekânlara gitmek çok yaygındır. Hatta samimiyetinizin ilerlemesi için müzikli bir mekânda ortaklarınıza İngilizce ya da yerel dilinizden bir şarkı söylemeniz gerekebilir. Kore iş kültüründe, kişisel samimiyet ve sosyal mekânlarda bir arada bulunmak çok önemlidir.

  • Japonya ile tarihteki problemli ilişkilerinden dolayı Güney Koreli iş insanlarıyla Japonya’dan bahsederken çok hassas davranmalısınız. Güney Kore ile Japonya karşılaştırması yapmak zorunda kalırsanız, Güney Kore’nin daha aşağı taraf olmamasına dikkat edilmesi tavsiye ediliyor.

  • Güney Kore, 30 güne kadar olan ziyaretlerde ve transit geçişlerde Türkiye’den vize şartı aramıyor olsa da Covid-19 önlemleri kapsamında bu ayrıcalık askıya alınmış durumda.

  • Kaynak: Seul Ticaret Müşavirliği