BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GENEL SEKRETERİ ANTÓNIO GUTERRES, KÜRESEL ISINMAYA DAİR GELİŞMELERİN DÜNYA GENELİNDE İKLİM OLAĞANÜSTÜ HÂLİ İLAN EDİLMESİ GEREKTİRDİĞİNİ SÖYLÜYOR.

Yeni nesil gazete Aposto!’da 15 Aralık tarihinde yayımlanan Hacer Sert’in hazırladığı bir haber, iklimde yaşanan olağanüstü gelişmelerin, olağanüstü önlemler gerektirdiğine işaret ediyordu. Artık sonuna geldiğimiz 2020 yılı, Dünya Meteoroloji Örgütü’nün yıllık iklim raporuna göre 2016’nın ardından ölçülen en sıcak ikinci yıl; tarih boyunca görülmüş en sıcak üç yıldan biri olarak kayda geçecek. AB Kopernik İklim Değişikliği Servisi ise dünyanın 2020’de şimdiye kadarki en sıcak Kasım ayını; Avrupa’nın da en sıcak sonbaharı yaşadığını duyurdu. İklim riskleriyle mücadele etmek için birçok aktör uyarıda bulunuyor ve orta ve uzun vadeli planlarını yoğunlaştırıyor. Türkiye’de de “şiddetli kuraklık” riskinin arttığının uzmanlarca sıkça dile getiriliyor olması iklim krizinin etkilerinin daha da görünür hâle geldiğini gösteriyor.

HEDEFİ TUTTURAMADIK

2020 yılına ait sera gazı emisyonlarını değerlendiren Birleşmiş Milletler Enerji Programı (UNEP) raporuna göre 2015’te imzalanan Paris İklim Anlaşması’nda küresel ısınmanın iki derecenin altında tutulması hedeflenmesine rağmen, üç derecenin üzerine çıkılmış olduğu bilgisi yer alıyor. UNEP’in açıklamasına göre 2020 yılı “En sıcak yazın yaşandığı yıl” olarak kayıtlara geçerken, salgın nedeniyle karbon emisyonundaki yüzde 7’lik düşüşün 2050’ye kadar sıcaklığı sadece binde 1 derece düşürebileceğinin altı çiziliyor. Ek olarak UNEP, dünyanın en zengin yüzde 1’lik diliminde yer alanların yaşam tarzı ve tüketim alışkanlıklarının en yoksul yüzde 50’nin toplamının yol açtığı karbon emisyonunun iki katından daha fazlasına sebep olduğunu da vurguluyor. Diğer yandan, medyaya yansıyan bir başka habere göre ise Avustralya Ulusal Çevre Bilimi programının Yeryüzü Sistemleri ve İklim Değişikliği Merkezi tarafından yapılan bir analiz, Avustralya’da yaşanan 2020 yılı ilkbaharının, “İnsan kaynaklı iklim değişikliği faktörü olmasaydı 500 bin yılda bir karşılaşılacak derecede sıcak” bir ilkbahar olduğunu ortaya koyuyor. Benzer şekilde, Dünya Meteoroloji Örgütü Sibirya’da Haziran ayı sonunda sıcaklıkların 38 dereceye kadar yükseldiğini ve Kuzey Kutup dairesinin kuzeyinde şimdiye kadar kaydedilen en yüksek sıcaklıkların yaşandığını bildirirken, Communications Earth & Environment dergisinde yayımlanan bir başka araştırma ise Grönland’da 2019’da 532 milyar ton buzulun eridiğini ve bu oranın yağan kar oranından yüzde 80 daha fazlası olarak rekor bir seviyede gerçekleştirdiğini söylüyor. Bir başka rapor ve can sıkıcı bir başka analiz sonucu: Lancet Geri Sayım Sağlık ve İklim Değişikliği 2020 başlıklı rapor, iklim krizinin aynı zamanda insan sağlığına ilişkin tehditlerine dair veriler ortaya koyuyor ve 2000-2018 yılları arasında aşırı sıcaklara bağlı yaşamını kaybeden yaşlı nüfusun yüzde 54 arttığını bildiriyor. Rapora göre, 2018’de tüm dünyada 65 yaş üstü 296 bin kişi aşırı sıcaklar nedeniyle hayatını kaybetmiş.

İKLİMDE OLAĞANÜSTÜ HÂL

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, Paris İklim Anlaşması’nın beşinci yıl dönümünde düzenlenen İklim Zirvesi’nde dünya liderlerine seslenirken, anlaşmanın tarafı olan ülkelerde karbon nötr sağlanana kadar “İklim Olağanüstü Hâli” ilan edilmesi çağrısını yineledi. Şimdiye dek 38 ülkenin iklim OHAL’i ilan ettiğini söyleyen Guterres, G20 ülkelerini salgın toparlanma fonlarını düşük karbonlu enerjiye kıyasla fosil yakıtlar için yüzde 50 daha fazla harcadıkları sebebiyle eleştirmeyi de sürdürdü. Zirvede 45 ülke kısa vadede emisyonları azaltma sözü verirken, 24 ülke net sıfır emisyona ulaşma planlarını paylaştı. Örneğin İngiltere 2030’a kadar karbon salımını yüzde 68; AB ise yüzde 55 oranında azaltmayı planlıyor. Yine Hindistan, yenilenebilir enerji hedefini iki katından fazla arttıracağını; Çin de fosil olmayan yakıtların birincil enerji tüketimindeki payını 2030’a kadar yaklaşık yüzde 25’e çıkaracağını açıkladı. Dünyadaki küresel karbon salımının yüzde 28'inden sorumlu olan Çin ayrıca, 2060’a kadar karbon nötrü hedeflediğini de tekrarladı. Peki, iklim değişikliğiyle mücadelede sınıfta kalanlar kimler oldu? Yüksek emisyona sahip 57 ülkeyle AB’nin iklim değişikliğiyle mücadelesini değerlendiren İklim Değişikliği Performans Endeksi’ne (CCPI) göre ülkelerin çoğu, iklim değişikliğiyle mücadelede Paris Anlaşması hedefleriyle uyumlu bir yol izlemiyor. İsveç listenin başında yer almaya devam ederken, Portekiz ve Yeni Zelanda endeksteki en hızlı yükselişi gösteren ülkeler olarak dikkat çekiyor. 61 ülkenin değerlendirildiği listede ABD, Suudi Arabistan’ın da arkasında kalarak sıralamanın sonuna yerleşirken, Türkiye ise yenilenebilir enerji alanındaki gelişmeler sayesinde listede 42’nci sıraya yükselmiş durumda. Son olarak Türkiye’den de birkaç güncel haber aktaralım. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün güncel kuraklık haritalarına göre, Türkiye’nin önemli bölümünün yağış alamadığı ve “olağanüstü, çok şiddetli ve şiddetli kuraklık” yaşandığı görülüyor. Küresel ısınma, ölçüsüz tarımsal sulama kullanımı, evsel atıklar ve sanayi atıkları gibi bilinçsiz tüketimler sonucu tatlı su kaynaklarımızı kirletirken, göllerimizi de hızla kaybediyoruz. Azalan yağışlarsa büyük bir kuraklık tehdidinin ortaya çıktığını bize söylüyor. Türkiye’de yaklaşık yüzde 80’lik kısmın meteorolojik kuraklık riski taşıdığını ve buna ek olarak aşırı oranda hidrolojik ve tarımsal kuraklık da yaşandığını belirten Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici’ye göre ülkede son 60 yılda yaklaşık 70 doğal göl kurtarılamayarak kurumuş durumda.