SALGININ İHRACAT DÜNYASINA ÖĞRETTİKLERİNDEN BİRİ DE YÜZ YÜZE GÖRÜŞMEDEN TİCARETİN DEVAM EDEBİLECEĞİ OLDU. FUARLAR ERTELENSE, ÜLKELER ARASI SEYAHAT KISITLAMALARI GETİRİLSE DE ÜRÜN VE HİZMETLER DÜNYAYI DOLAŞMAYA DEVAM ETTİ. ANCAK SALGIN BİTTİĞİNDE VE SINIRLAR TAM OLARAK AÇILDIĞINDA DÜNYA TİCARETİNDE ÖNEMLİ BİR SIÇRAMA YAŞANMASI BEKLENİYOR. ELBETTE TİCARET İÇİN ÇEVRİM İÇİ ORTAMLARDAN FAYDALANABİLSEK DE TİCARETİN OLMAZSA OLMAZLARI ARASINDA MUHATABINIZI YÜZ YÜZE TANIMAK, SOHBET ETMEK, TOKALAŞMAK, BİRLİKTE YEMEK YEMEK DE YER ALIYOR. HATTA ÜLKELERİN KÜLTÜR VE GELENEKLERİNİ TANIMAK, TİCARETİN KOLAYLAŞMASI VE GÜÇLENMESİNDE ÖNEMLİ ROLLER DE ÜSTLENİYOR. OAİB GENEL SEKRETERİ ÖZKAN AYDIN’IN KİŞİSEL TECRÜBELERİ VE İHRACAT DÜNYASINDAKİ DENEYİMLERİYLE HAZIRLADIĞI VE TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NİN YAYIMLADIĞI “ULUSLARARASI İŞ KÜLTÜRÜ” BAŞLIKLI KİTAP, HER İHRACATÇININ İHTİYAÇ DUYACAĞI ZENGİN BİR İÇERİK SUNUYOR.

Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri Genel Sekreteri Özkan Aydın, uzun yıllara dayanan tecrübeleriyle ihracat dünyasının duayen isimlerinden biri. Türk ihracatçılarının yakından tanıdığı Özkan Aydın, Mart ayında Türkiye’nin Makinecileri tarafından yayımlanan “Uluslararası İş Kültürü” başlıklı kitabıyla, bir kez daha ihracatçılara yol göstericilik yapıyor. Özkan Aydın, dünyadaki 50 ülkenin iş yapma ve sosyal yaşam kültürlerinden nokta atışı bilgileri bir araya getiren kitabın önsözünde, “Özellikle salgın döneminde hayatımıza giren sanal ortam görüşmeleri bizlere oturduğumuz yerde çayımızı, kahvemizi içerken tüm dünyayla iletişim imkânı sundu. Ancak teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, özellikle dünyanın çok farklı köşelerinde iş yapan insanların birbirlerinin elini sıkmaya, birbirleriyle aynı masada tartışmaya ve yemek yemeye ihtiyaçları her zaman vardır ve var olmaya devam edecektir.” derken, dünyada her ülkenin kendine özgü yaşam ve iş yapma kültür ve gelenekleri olduğunun; özellikle iş insanları için bu gelenekleri bilmenin işlerini çok kolaylaştırabileceğinin altını çiziyor. Örneğin; bir ülkede tabakta yemek bırakmak nezaket gereğiyken, bir başka ülkede israf olarak değerlendirilebiliyor; bir ülkede birisini selamlarken kolunu tutmak dostluk gösterisiyken, bir başka kültürde saygısızlık olarak değerlendirilebiliyor. Özkan Aydın, “Bir ülkeye iş için giderken hep o ülkenin istatistiklerine, bizim ürettiğimiz ürünü nereden kaça alındığına ve gümrük vergisi oranlarına bakıyoruz. Hiçbir zaman ‘Ülkenin iş kültürü nedir? Toplantı ya da sofra gelenekleri nedir?’ diye merak etmiyoruz. Elbette bu tür bilgiler bizim hayatımız kurtaracak bilgiler olmayabilir ancak hayatımızı ve işlerimizi kolaylaştıracağı kesindir.” diyor. Biz de “Uluslararası İş Kültürü” başlıklı kitabın her ihracatçı için baş ucu eseri olacağı öngörüsüyle, kitabın yazarı Özkan Aydın ile bir söyleşi yaptık ve kitabın hazırlanış amacından doğru/ hatalı yaklaşımla olumlu/olumsuz sonuçlanmış ihracat hikâyelerine kadar geniş bir çerçevede Özkan Aydın ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Kitabın yayımlanma nedenlerini aktarabilir misiniz? İhracatta başarı faktörleri arasında kültürel birikim ne kadar önemli?

Bu kitabı hazırlamayı çok uzun zamandan beri plânlıyor ancak vakit bulamıyordum. Salgın döneminin bir faydası olduysa o da bu kitaba zaman ayırabilmemdir. Kitapta da bahsettiğim gibi ihracatçılarımız, iş insanlarımız yeni pazar ve müşteri ararken doğal olarak daha çok ticari bilgileri temin etmeye çalışıyorlar. Ancak bir de buz dağının görünmeyen kısmı var; o da kültür ve geleneklerdir. Bunların ne kadar önemli olduğu konusunda elbette bir fikrim vardı ancak araştırmalarım ilerledikçe kültür ve geleneklerin öneminin büyüklüğü karşısında açıkçası ben de şaşırdım. Çok basit bir örnek vermek gerekirse; Latin, Akdeniz, Orta Doğu ve Uzak Doğu toplumlarında “İş şirketle değil insanla yapılır, iş yapmak için önce kişiyi tanıyıp güvenmeliyiz” görüşü hâkimdir. Ancak Batı toplumlarında bunun tam tersini görüyoruz. Yine, genel olarak siyah rengin matem ve yas rengi olduğu kabul ederiz ancak Japonya’da matem ve yas rengi beyazdır. Diğer kültürlerde de çok farklı renkler yas ve matem rengi olarak kullanılabiliyor. Kısaca renkler, farklı kültürlerde çok farklı anlamlarda kullanılıyor. Bu nedenle, ihracata konu olacak ürünün renk seçimi bile aslında ihracatın başarısında önem taşıyabiliyor. Bu nedenle, ihracat süreçlerinde, ülkelerin kültür ve geleneklerine de çok dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Kitaptaki bilgileri hazırlarken çok zengin bir kaynakçadan yararlanmışsınız; peki, kişisel deneyimleriniz ya da ihracat dünyasında birinci elden öğrenilen bilgiler de kitapta yer alıyor mu?

Bu kitap için 1.500 sayfa kaynak inceledim ve 250 civarında da YouTube videosu izledim. Ancak kariyerim boyunca toplam 65 ülkeyi gezdim. Çekya ve Suudi Arabistan’da toplam 6 yıl Ticaret Müşavirliği görevlerinde bulundum. Elbette buralarda gördüğüm, edindiğim ve bizzat yaşadığım olaylar da kitapta yer alıyor. Ülke seçimini belli bir kritere göre yapmadım. Daha çok  ilginç gelenek ve kültürleri seçmeye çalıştım. Ancak çalışmayı tamamladıktan sonra şunu da gördüm ki bu çalışma ülke bazında değil bölge bazında da yapılabilirmiş. Örneğin; Çin, Japonya ve Güney Kore’de gelenekler birbirine çok benzer; Orta Doğu ve İslam ülkelerindeki gelenekler de birbirine çok yakındır. Bu açıdan ülke bazında değil de bölge bazında da bir çalışma gerçekleştirilebilirdi diye düşünüyorum.

Kitabın ana hedef kitlesi ilk kez ihracat yapacak olanlar mı yoksa yıllardır ihracat yapan firmalar da kitaptan faydalanabilirler mi?

Bence bu kitap; hedeflediği ülkeleri tanımak isteyen ve o ülkelerde kalıcı olmak isteyen herkes için faydalı olacaktır.

Kitabın ikinci, belki üçüncü sayılarını; kitapta ele alınmayan diğer ülkeleri içeren yeni kitaplar yayımlamayı düşünüyor musunuz?

Yanılmıyorsam Birleşmiş Milletler’e üye 193 ülke var. Bu kitapta ise 50 ülke yer alıyor. Vakit bulabilirsem geri kalan 143 ülkeyi de içerecek çalışmayı yapmak isterim.

Hatalı yaklaşım, eksik kültürel bilgi nedeniyle olumsuz sonuçlanmış ihracat hikâyeleri var mı?

Özellikle Suudi Arabistan’ın Cidde kentindeki görevim esnasında bizzat şâhit olduğum bazı sıkıntılı konular olmuş; bazı Türk iş insanlarının karşı tarafın hassasiyetlerini tam olarak algılayamamaları ciddi sorun yaratmıştı. Örneğin, Doğu toplumlarında bir ikramı geri çevirmek son derece ağır hakaret olarak kabul edilir. Suudi Arabistan’da bir Suudlu iş insanının misafirini evine davet etmesi, misafir için çok büyük bir onurdur. Geleneksel olarak yerde yenilen bir sofrada ev sahibi etin en değerli bölümünü eliyle ayırıp misafirine ikram eder. Bunun reddedilmesi de ev sahibi açısından kabul edilir bir davranış değildir.

Benzer şekilde, kitapta anlatılan bilgilerle donanmış ve bu bilgiler sayesinde ihracat süreçlerini kolaylaştırmış örnek hikâyeler var mı?

Aslında bunu ben de çok merak ediyorum. Kitabı okuyanlardan bu konudaki olumlu ve olumsuz örnekleri bildirmelerini isterim. Bunları derleyip bir kitap hazırlamak da çok iyi olur diye düşünüyorum. Son olarak belirtmek istediğim bir husus daha var. Bu kitaba teknik nedenlerden dolayı yer veremediğim “el işaretleri” konusunda da bir video hazırlıyorum. El işaretlerinin önemini ve yaratabileceği sıkıntıları burada anlatmam gerçekten imkânsız...