İSTANBUL BLOKZİNCİR KADINLARI DERNEĞİ, TÜRKİYE’DE TEKNOLOJİ SEKTÖRÜNDE KADINLAR TARAFINDAN KURULAN SINIRLI SAYIDA SİVİL TOPLUM KURULUŞUNDAN BİRİ. “YIKICI TEKNOLOJİLER” ARASINDA GÖSTERİLEN BLOKZİNCİR EKOSİSTEMİNDEKİ KADIN VARLIĞINI DESTEKLEMEK VE ARTTIRMAK AMACIYLA KURULAN İSTANBUL BLOKZİNCİR KADINLARI DERNEĞİ’NİN KURUCU ORTAĞI VE YÖNETİM KURULU BAŞKANI EBRU GÜVEN, “DÜNYADA İŞ MODELLERİNİN, YÖNETİM ANLAYIŞLARININ DEĞİŞECEĞİ BİR DÖNEME GİRİYORUZ. BUNUN DA TEKNOLOJİ SAYESİNDE OLACAĞINI GÖRÜYORUZ. ÜLKE OLARAK BU DEĞİŞİMDE DOĞRU KONUMLANMAMIZ GEREKLİ. BLOKZİNCİR EKOSİSTEMİ, KADININ ÖNÜNE BARİYER KOYMUYOR; TAM TERSİ KADININ KENDİSİ BU BARİYERİ KOYUYOR ÇÜNKÜ KADININ GÖZÜNDE BLOKZİNCİR, RİSK VE KUMAR, BAHİS KAVRAMLARIYLA EŞ DEĞER GÖRÜLÜYOR. BİZ, BU ALGIYI DEĞİŞTİRMEK ÜZERE YOLA ÇIKTIK.” DİYOR.

Öncelikle, sizi ve İstanbul Blokzincir Kadınları Derneği’ni tanıyabilir miyiz? Bu topluluğa neden ihtiyaç duyuldu?

Bu topluluğu kurma fikri, sevgili ortağım Başak Burcu Yiğit ile bir startup’ta birlikte çalışırken doğdu. Ben eski bir bankacıyım; 20 yılın üzerinde bankacılık kariyerim oldu. Blokzincir teknolojisinin yapıcı-yıkıcı yenilik büyüsüne kapılarak hem daha fazla içinde yer almak hem de kendimi geliştirebilmek için kariyerimi sonlandırdım. Gerek bankada gerekse startup’ta çalışırken katıldığım blokzincir konulu etkinlik, konferans ve toplantılarda gözlemlediğim bir konu, bu ekosistemde kadın mevcudiyetinin çok az oluşuydu. Bunun nedenlerini biraz araştırdığımızda sadece ülkemizde değil, dünyada da durumun aynı olduğunu keşfettik ve bununla ilgili aksiyon almaya karar verdik. Çünkü şunu çok net gördük: Blokzincir ekosistemi, kadının bu ortamda bulunması için bariyer koymuyor! Tam tersi; kadının kendisi bu bariyeri koyuyor, kendisini geride tutmayı tercih ediyor. Çünkü kadının gözünde blokzincir, öncelikle kripto para, risk ve kumar, bahis kavramlarıyla eş değer görülüyor. Biz, bu algıyı değiştirmek üzere yola çıktık. Kuruluş ve varoluş amacımız, kadının bu ekosistemdeki varlığını arttırmaktır. Geldiğimiz nokta itibarıyla faaliyetlerimizi dernek çatısı altında sürdürüyoruz, eğitimler ve farkındalık oluşturmaya yönelik seminerler veriyoruz. Sadece kadınlarda değil, toplumun tüm kesimlerinde bu teknolojiye dair farkındalık oluşturmak üzere erkek üyelerimizle birlikte yoğun bir şekilde çalışıyoruz.

Blokzincir nedir ve neden önemlidir?

Blokzincir, özü itibarıyla dağınık/dağıtık tutulan bir kayıt defteridir. Bu deftere işlenen bilgiler çeşitli kural setleri ve kriptografi, yani matematiğin ve şifre biliminin değişmez kanunlarıyla geriye dönük silinmeyecek şekilde kaydedilir; güvenle saklanır. Bu süreç sırasında kullanılan kodlama sayesinde de aracı dediğimiz merkezi yapılar ortadan kalkar. Böylelikle veri; şifreli bir şekilde merkeziyetsiz ve dağınık/dağıtık bir yapıda korunur, saklanır, depolanır ve merkezi yapıların neden olduğu mutabakat sorunları, maliyet unsurları -ki bunu sadece para olarak değil, zaman, iş gücü maliyeti olarak da dikkate almakta fayda var- ortadan kalkar. Daha ucuz, daha hızlı veri mutabakat ve kayıt imkanına kavuşulur. Bu da şimdiye kadar bize öğretilen tüm kalıpların dışına çıkmamızı, daha özgür ve kişinin hâkim olduğu veri yönetiminin yolunu bizlere açar.

Blokzincir teknolojisini ağırlıklı olarak kripto paralarla ilişkilendirme eğilimindeyiz? Doğru mu yapıyoruz yoksa blokzincir bundan daha fazlasını mı vadediyor?

Blokzincir teknolojisi hayatımıza ilk kez Bitcoin ile birlikte girdiği için ister istemez blokzincir teknolojisini de Bitcoin ve kripto paralarla ilişkilendiriyoruz. Oysa blokzincir bir altyapı, Bitcoin ve kripto paralar ise bu altyapının birer ürünüdür. Tıpkı e-postaların internetin bir ürünü olması gibi. Nasıl ki internet sadece e-postalardan ibaret değilse, blokzincir de Bitcoin ya da kripto paralardan ibaret değildir. 2015’te Ethereum’un hayatımıza girmesiyle akıllı kontratların blokzincir üzerinde uygulanabilirliğine şâhit olduk. Bu ne anlama geliyordu? Artık sadece para transferi değil, şarta bağlı olarak her türlü değerin transferi mümkün hale geliyordu. Artık fiziki hayattaki birçok ticaretin, alışverişin, sahiplik devrinin herhangi bir aracıya gerek kalmadan, iki insanın birbirine güvenmesi için tanımasına ya da arada güven mekanizmasını teşkil edecek bir aracıya gerek kalmadan, matematiğin ve kodların yardımıyla bu güven ortamının oluşturulması sayesinde yapılabileceğini gördük. Bu nedenle blokzincir sadece para transferleri değil, tapu, noter, banka işlevinden tutun lojistik, tedarik ve gıda, ilaç güvenliğine kadar birçok alanda kendine kullanım alanı bulabiliyor.

Blokzincir teknolojisinin iş dünyasına, sanayiye yansımaları neler olabilir?

Çok yakın zamanda, sizin de yakınjdan tanıdığınız ve bizim de kurumsal üyemiz olan Kayahan Hidrolik, teknik resimlerini NFT haline getirerek blokzincire kaydetmek suretiyle kullanım haklarını teknolojinin yardımıyla güvence altına aldı. Bu sadece tek bir örnek. Tedarik zincirlerinin, lojistik süreçlerinin blokzincir teknolojisine taşınmasıyla çoklu parti veri girişi ya da katılımı gerektiren süreçlerin kısalması, mutabakatlarının hızlanması, aracılar ortadan kalktığı için maliyetlerin düşmesi mümkün olacak. Buradaki en büyük zorluk “crossborder” dediğimiz sınır ötesi tedarik ve lojistik zincirlerinde uçtan uca bir çözümün sağlanamıyor olması. Gerek devlet kurumları gerekse de her paydaşın teknolojik altyapı uyumsuzluğu ve dijital okuryazarlık farklılıkları, bu entegrasyonu engelleyici faktörler olarak önümüze çıkabilir.

Sizce sanayi üretiminde yer alan her iş insanı blokzincir teknolojisini öğrenmeli mi?

Kesinlikle öğrenmeli; hatta sadece teknolojinin üretim, tedarik, finans yansımaları değil aynı zamanda kripto para entegrasyonlarına da hâkim olmalı. İlerleyen dönemlerde bunlar çok standart normlar haline gelecek ve nasıl internet hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldiyse, yakında IoT ve yapay zekâ gibi gelişmekte olan teknolojilerin de adaptasyonuyla üretim süreçlerinde kendi kendine karar veren makineler, fabrikalar yer alacak. Bunlar alım ve ödeme emirlerini tetikleyebilecek ve her an ödeme yapabilecek altyapılar kurgulanabilecek. Bu bağlamda, sadece belge yönetimi değil, aynı zamanda mikro ödemelerde de bu teknoloji sıklıkla kullanılıyor olacak. Bizler her gün onlarca, yüzlerce mesaj atıyor; e-postalar gönderiyoruz ancak çok büyük kısmımız bunların arka planda nasıl çalıştığını bilmiyoruz. Bilmek zorunda da değiliz ama kullanıyoruz. Blokzincir ve üzerindeki uygulamalar da hayatımızda böyle bir yere sahip olacaklar; ancak bir farkla, artık aradan aracı kalkacağı için verimizin saklanması, korunmasıyla ilgili tüm sorumluluk bizlerde olacak. Öncelikle bu unsuru kendi düşünce yapımızda oturtmamız gerekiyor. Bankadan EFT’yi yanlış İBAN’a gönderdiğinizde isim-İBAN uyumsuzluğundan transfer geri dönüyor ve kaybımız olmuyor. Aracının bu bağlamda sağladığı bu avantaj blokzincir teknolojisiyle artık veri sahibinin yükümlülüğü haline geliyor. Verinin doğru kaydedilmesi, paramızın, varlığımızın korunmasının sorumluluğu bizlerde olacak. Bu nedenle bu farkındalığın toplumun her kesiminde bir an önce oluşması gerekiyor.

Kripto paralar yeni bir finansal araç olarak iş dünyasında ne zaman yoğun kabul görebilir?

Finansal aracı iki kategoride kavramsal olarak sınıflandırarak bu soruyu yanıtlamak isterim. Bir varlık koruma aracı olarak değerlendirirsek; halihazırda, özellikle ABD’deki halka açık şirketlerden başlayarak birçok kurumun özellikle Bitcoin’e yatırım yaparak bilançolarına dâhil ettiklerini görüyoruz. 2008 ekonomik krizi ve şu anda yaşamakta olduğumuz salgın krizi nedeniyle merkez bankaları tarafından basılan paraların enflasyonist etkisinden kaçınmak isteyen birçok şirket, regülasyon olmasa da gri alanlardan faydalanarak bu yolu tercih ediyor. Diğer taraftan, ödeme aracı olarak bakıldığında ise yine halihazırda kripto paraları tahsilatlarında kullanan firmalar var. Bu noktada da “stable coin” dediğimiz, bir dayanak varlığa istinaden üretilen ve değeri o dayanak varlık ya da hedef bir varlığa göre sabitlenmiş kripto para ayrımını yapmakta fayda olabilir. Çünkü Bitcoin gibi fiyatı “oynak-volatil” olabilen bir kripto parayla yapılan ticaret işlemlerinde dalgalanmalara bağlı olarak gelir kayıpları söz konusu olabilir. Bu nedenle sabit kripto paraların hızlı mutabakat anlamında sağladığı fayda da gözetilerek kullanıldığını görüyoruz. Ancak tekrarlamakta yine fayda var: Bu konuda da ülkeler arasında regülasyon ve uygulama farklılıkları göze çarpıyor. Yine ABD’de son dönemde Tesla gibi birçok firma tahsilatlarını kripto para üzerinden yapma ve bilançolarında kripto varlık üzerinden tutma yönünde adımlar atıyor. Bunun tabana yayılabilmesi için öncelikle gerekli olan, kripto paraların devletler üstü otoritelerce tanımının yapılması, muhasebe standartlarının belirlenmesi ve ülkelerin bu konuda vergi mevzuatlarını oluşturmasıdır.

Tam da bu noktada, TCMB’nin yeni yönetmeliği ne anlama geliyor?

TCMB tarafından yayımlanan yönetmelikle ilk kez kripto paraların bir tanımı yapılmış oldu. Bu açıdan bu gelişmeyi olumlu karşılıyoruz. Diğer yandan kripto para alım-satımıyla ilgili bir engel ya da kısıt getirilmemiş, alım-satım platformlarına gönderilecek fonların sadece bankalar ve PTT aracılığıyla yapılmasına yönelik düzenleme yapıldı. Ancak diğer yandan, kripto paraların ödemelerde kullanılması yasaklandı ve bunun üzerine herhangi bir iş modeli geliştirilmesine ilişkin engel getirildi. Halihazırda Türkiye’de kripto para ile ticarette ödeme yapılmasına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmaz ve bu nedenle yapılması da resmi değilken, aslında TCMB tarafından bu konuya açıklık getirildiği söylenebilir. Ancak kripto para ile ödemelerde anlık itibari paraya çevirim imkânı yapabilen yazılımsal çözümler ve buna ilişkin iş modeli geliştiren startup’lar bu karardan olumsuz etkilenecekler. Umarız önümüzdeki günlerde kapsayıcılık ve alternatif ödeme imkânlarını arttıracak çözümlerin desteklenebilmesine ilişkin teknolojik ve inovatif geliştirmelerin önü açılır.

Kripto para piyasalarında bir denetleme/düzenlemeye sizce ihtiyaç var mı? Yoksa bu düzenlemeler, işin doğasıyla çelişir mi?

Kesinlikle işin doğası ile çelişiyor ancak şu an bir geçiş dönemindeyiz. Bizler, bize öğretilmiş kalıplarla düşünebiliyoruz. Ancak para kavramı özgürleşiyor, kalıplardan çıkıyor ve bu da teknoloji sayesinde oluyor. Şimdi bu yeni düzenin oturması için geçecek süre zarfında insanların halen bir güven mekanizmasına ihtiyacı var. Neden? Çünkü henüz kripto para sahipliğinin ve işlem yapmanın sorumluluğu konusunda yeterli bilgi, bilinç ve farkındalık oluşmamış durumda. Bu, eğitim ve zamanla olacak. Yeni nesiller bu konuya çok daha hızlı uyum sağlayacaklar çünkü değişimin içine doğuyorlar. Bu nedenle yapıcı ve piyasa dostu regülasyon ve düzenlemelerin olması, benimsemeyi arttırmak açısından gerekli.

Sizce iş dünyasında daha güçlü kadın varlığı için neler yapılmalı?

Bizler her ne kadar kadın odaklı kurulmuş ve daha sonra dernekleşmiş bir platform olsak da bizim amacımız toplumun her kesimine bu teknolojiyi anlatmak, farkındalığı arttırmak ve gelişime destek olmak. Bunu yaparken de kadınların önderlik ve öncülük ettiği bu yolda erkek destekçilerimiz ve üyelerimizle birlikte yürüyoruz. Bu ekosistem kadını uzak tutmak için bariyer yaratmıyor ancak kadın kendi bariyerini oluşturuyor. Biz bu ön yargıyı hem toplumun hem de kadının gözünde kırıyoruz. Ve şunu görüyoruz ki kadın, fırsatını kendisi yaratıyor; mücadelesini veriyor ve başarıyor. Ama maalesef erkeğin önüne çıkan engellerden çok daha fazlası kadının önüne çıkıyor. Her konuda eşit haklara sahip olmak için bizler gayret gösteriyoruz. Amacımız, teknoloji ve inovasyonun yardımıyla sürdürülebilir ve kapsayıcı projelere imza atabilmek. Hem dünyada hem de Türkiye’de blokzincir ekosistemindeki kadın varlığı inanılmaz düşük seviyede. Bu teknoloji ve sunduğu imkânlar bir devrim olarak görülse de neredeyse dünya nüfusunun yarısını oluşturan kadınların yer almadığı bir hareketin başarıya ulaşması mümkün değil. Bu nedenle, öncelikle buradaki bariyerleri tespit edip, kadınları teşvik ederek bu sistemde yer almalarını sağlamamız gerekiyor. Aksi takdirde burası erkeklere ait bir oyun bahçesi olarak kalacak.