KUZEY AFRİKA’NIN EN BATI UCUNDA, ATLANTİK OKYANUSU KIYISINDA YER ALAN FAS, AVRUPA’YA OLAN YAKINLIĞIYLA EKONOMİSİNİ DE BU BÖLGE İLE İLİŞKİLENDİRMİŞ AMA TARİHİ İSLAMİYET ETKİSİ İLE ŞEKİLLENMİŞ BİR ÜLKE. FENİKELİLER İLE ROMA VE BİZANS İMPARATORLUKLARININ SİYASİ ÜSTÜNLÜKLERİNE RAĞMEN KÜLTÜREL HÂKİMİYET KURAMADIĞI TOPRAKLARDA HALEN GÜÇLÜ BİR İSLAMİYET ETKİSİ DEVAM EDİYOR. BUNUNLA BİRLİKTE ILIMLI POLİTİKALARLA YÖNÜNÜ BATI’YA DÖNÜK TUTAN ÜLKE, EKONOMİK İSTİKRARINI UZUN SÜREDİR SÜRDÜRÜYOR. FAS, DÜNYANIN EN ZENGİN FOSFAT YATAKLARINA SAHİPKEN, SANAYİ ÜRETİMİ VE ALTYAPISINI DA GİDEREK GÜÇLENDİRİYOR. BU KAPSAMDA ÜLKE, MAKİNE İTHALATINDA DA ÖNEMLİ BİR POTANSİYEL BARINDIRIYOR.

Tam Arapça ismi “El-Memleke El- Mağribiyye”, yani “Batı Krallığı” olan Fas’ta, ülkeleri için Faslılar genellikle “El-Mağrip” yani “Batı” ismini kullanıyor. Tarihi referanslarda, Orta Çağ Arap tarihçileri ve coğrafyacıları da Fas’ı “El-Mağrip el Aqşá” yani “En Uzak Batı” olarak anıyordu. Ülkenin uluslararası kabul gören ismi olan “Morocco” kelimesi ise Latince “Morroch” kelimesinden geliyor. Morroch, Latince Murabıtlar ve Muhavvidlerin başkentleri olan Marakeş’e verilen isimdir. Marakeş ismi de büyük ihtimalle Berberice “Tanrı’nın Toprakları” anlamına gelen “Mur-Akush” kelimesinden geliyor. Türklerin ülkeyi Fas olarak isimlendirmesi ise antik İdrisî ve Marinî başkenti Fes ile ilişkilendiriliyor. Dünyanın 59’uncu büyük ekonomisi olan Fas, politik olarak istikrarlı ve iş dostu bir ülke olarak sınıflandırılırken, uzun yıllar düzenli büyüme sergileyen Fas ekonomisi, yapısal olarak Avrupa’ya Afrika’dan daha uyumlu bir seyir gösteriyor. Çeşitli şehirlerinde yer alan ve ticari trafiğin yoğun olduğu limanlarıyla Avrupa ve Afrika arasında ticari bir köprü olan Fas’ın Kazablanka şehri ise ülkenin Batı ülkelerince en çok bilinen şehridir ve şehir geçmişten beri ülkenin finans başkentidir. Dünya Bankası “İş Yapma Kolaylığı” endeksinde 53’üncü sırada yer alan Fas, Afrika Yatırım Endeksi’ne göre de Afrika’daki en iyi yatırım hedefidir.

FAS TARİHİNDE İSLAMİYETİN ETKİSİ ÇOK GÜÇLÜ

Bugünkü Fas topraklarındaki ilk yerleşimler Cilalı Taş Devri’ne tarihlenen MÖ 8000 yıllarından kalma Capsian kültürüne ait kalıntılardır. Birçok teorisyen, Berberilerin ataları olarak kabul ettikleri Amazigh adında bir halkın bu devirde var olduğuna inanırken, bu halkın Fas topraklarına gelişi ve bu topraklarda tarımın başlamasının aynı tarihlerde gerçekleştiğine inanılıyor. Kuzey Afrika ve Fas, Akdeniz uygarlığına erken klasik dönemde Fenikeli tüccarlar ve koloniler sayesinde -oldukça yavaş ve geç- dâhil olurken, Fenikelilerin gelişiyle Akdeniz’in bu stratejik köşesi Roma’nın da ilgi alanına girdi ve kısa süre sonra da bu bölge Mauretania Tingitana adıyla Roma’ya dâhil oldu. 5’inci yüzyılda bölge Vandallar ve Vizigotların eline geçmiş ve ardından Bizanslılar bölgede egemen olsa da Fas’ın yüksek dağlarındaki Berberiler hiçbir zaman etkin olarak hüküm altına alınmadı. Müslümanların bölgeye ulaşması ise 7’nci yüzyılda gerçekleşti. Emeviler gücünün doruğundayken Fas’taki ilk ele geçirmeyi Şam Emevileri’nin hizmetindeki bir komutan olan Ukba ibn Nafi komutasındaki İslam ordusu yaptı. 670 yılındaki bu ilk ele geçirmenin ardından Ukba ibn Nafi’nin halefleri ilerleyen dönemde Fas’ın tamamını kontrolleri altına aldı ve 683 yılında ülkeye “Maghreb al Aqsa” (En Uzak Batı) adı verildi. Fas’ın Arap ve İslam hâkimiyetine girmesinden sonra, 7’nci yüzyıl boyunca Arap kültürünün etkisi altında kalmış olan Berberilerin büyük çoğunluğu; Arapların kıyafet geleneklerini, kültürlerini ve İslam dinini benimsedi. Devletlerini de bu kültüre göre şekillendirip, ilk örneklerini Nekor ve Bergavata devletleriyle verdiler. Ancak bu devletlerin kuruluşları beraberinde uzun iç savaşları da getirdi. İdrisî Hanedanı’nın kurucusu olan İdris ibn Abdallah, ülkenin Orta Doğu’daki siyasi güçlerle olan bağını kopardı ve yollarını ayırdı.

İdrisîler Fes şehrini alıp, bu şehri başkent haline getirdi ve Fas bir bilim kültür merkezi ve bölgesel bir güç haline geldi. İdrisîlerin ardından Arap göçmenler Fas’taki politik güçlerini yitirdi. Berberiler yönetimleri şekillendirmeye başladı ve yeniden ülkenin hâkim gücü haline geldiler. Fas, bu Berberi yönetimleri zamanında belki de tarihteki en parlak dönemini yaşadı. Arap İdrisîler 11’inci yüzyılda tehcir edilirken, Murabıtlar, Muvahhidler, daha sonra Marinîler ve son olarak Saadîler Kuzeybatı Afrika’nın büyük bölümünü, Müslüman İspanya’yı ve Endülüs’ü içine alan büyük devletler kurdu.

Saadîler’in ardından Alevî Hanedanı yönetime geldi. Bu sıralarda Fas, İspanya ve Osmanlı’nın nüfuz mücadeleleri ile baskılarına maruz kalıyordu. Alevî Hanedanı kısa süre için, kendisinden önce gelen hanedanlara göre daha küçük bir alanda, sessiz bir zenginlikte hüküm sürdü ve pozisyonlarını korudu. Fas’ın Avrupalı devletlerce kolonizasyonu ise 18’inci yüzyılda başladı. İlk olarak Fransa, 1830’lu yılların başlarında Fas ile ciddi şekilde ilgilenmeye başladı. Birleşik Krallık'ın Fas’taki Fransız nüfuzunu 1904’te tanıması Alman İmparatorluğu’nu kızdırsa da 1906’da Fransa’nın Fas’taki özel durumu tanındı ve Fas’ın geleceği Fransa ile İspanya’nın ortak kararlarına bırakıldı. Krizin devamında, 1912’de imzalanan Fes Antlaşması’yla Fas tam olarak bir Fransız sömürgesi haline geldi ve Kuzey ile Güney Sahra sınır bölgeleri İspanya’ya bırakıldı. Ülke, Fransa ve İspanya’nın sömürgeciliğinden ancak 1956’da ayrılabildi ve bağımsızlığının ardından zamanla Anayasa’ya dayalı meşruti bir krallık şekline büründü. 2011 başlarında meydana gelen demokrasi ayaklanmalarından Fas da etkilenmiş, halkın idareye karşı rahatsızlıkları çeşitli yürüyüş ve gösterilere sebep olmuştu. 20 Şubat 2011’de Rabat’ta yapılan büyük mitingden sonra Kral Muhammed El- Hamis (VI. Muhammed) halka yaptığı ilk ulusa seslenişle reform sözü vermiş ve bu sözünü tutarak yetkilerinin devrini referanduma sunmuştu. Halkın Kral Muhammed’e karşı büyük saygısının olmasının nedeni, babası II. Hasan’dan sonra baskıcı rejime son vermesi ve İslam peygamberi Muhammed’in soyundan gelmesidir.

MADENCİLİK VE TARIM ÜLKE EKONOMİSİNİ AYAKTA TUTUYOR

Fas, halen Afrika’nın en büyük beşinci ekonomisi olsa da Avrupa kıtası ile Fas’ın yakınlığı, Avrupa şirketlerinin yer değiştirmelerinde Fas’a yönelimlerine de yol açıyor, bu da büyük ölçüde ekonomiye katkı sağlamaya devam ediyor. 2000’lerin başından bu yana yürüttüğü tutarlı maliye politikasıyla cazip bir ülke konumuna gelen Fas ekonomisinin önemli gelir kaynakları tarım, tekstil, turizm ve fosfat mineralleridir. Fas tarım sektörü, GSYİH’nin yüzde 14’ünü ve istihdamın yüzde 39’unu oluştururken, ülkede devamlı gelişmekte olan tekstil sektörü ise GSYİH’nin yüzde 15’ini oluşturuyor. Bununla birlikte Fas ekonomisinde madencilik de önemli bir yer tutuyor: Dünyanın en büyük fosfat yataklarına ev sahipliği yapan ülke, ABD ve Çin’den sonra dünyanın üçüncü büyük fosfat minerali üreticisi olmaya devam ediyor. 1980’li yıllardan itibaren Fas, IMF ve Dünya Bankası ile iş birliği içinde başarılı bir ekonomik reform sürecine girerken, bu çerçevede dış ticaret rejiminin liberalleştirilmesi, yeni yatırım kanunu, özelleştirme programı ve bankacılık sisteminin iyileştirilmesine gidildi. Fas ekonomisinin son 10 yılda tarım ve fosfata bağımlılığı azalırken, imalat ve hizmet sektörlerinin GSYİH’deki payları giderek arttı. Yine de tarım ülke ekonomisinde önemli bir yer tutmaya devam ediyor. Bununla birlikte, ülkede ekonomik aktivite Kasablanka ve Rabat etrafında yoğunlaşmış durumda. Ancak hükümet, az nüfuslu bölgelerdeki iş imkânlarını geliştirmek amacıyla yatırım teşvikleri uygulamaktaysa da köyden kente göç önlenemiyor. 

TÜRKİYE İLE TİCARETİ GELİŞİME AÇIK

Ticaret Bakanlığı’nın verilerine göre Fas’ın 2019’daki GSYİH büyüklüğü cari fiyatlarla 118,7 milyar dolarken, Uluslararası Para Fonu (IMF) verilerine göre 2019’da yüzde 2,2 büyüyen Fas ekonomisinin 2020’de salgın etkisiyle yüzde 3,7 oranında daraldığı bildiriliyor. Yine, Comtrade verilerine göre Fas, 2019’da toplam 29 milyar dolarlık ihracat ve 51 milyar dolarlık ithalat gerçekleştirdi. 2019’da 22 milyar dolar cari açık veren Fas, dünyada en çok cari açık veren 14’üncü ülkeyken, en yakın ticari ilişkilerini deniz ticareti sayesinde İspanya, Fransa ve İtalya ile kurmuştur. Türkiye ve Fas arasındaki ticaret büyüklüğü ise 3 milyar doların üzerindedir ve Fas, Türkiye’nin en büyük 28’inci ticari partneridir. Türkiye’nin Fas’a en fazla ihracat yaptığı sektörler otomotiv, demir çelik, makineler ve mekanik parçalar, demir çelik eşyaları ve plastik ve mamulleriyken, son beş yılda her birinde artış gösteren bu sektörler arasından yıllık ortalama yüzde 38 büyüme ile demir çelik eşyaları en yüksek artışı gösteren sektör olarak dikkat çekiyor.

FAS MAKİNE PAZARI GÜÇLÜ POTANSİYEL SUNUYOR

Fas’ın makine özelinde ticaret rakamlarını incelediğimizde, BM İstatistik Bölümü verilerine göre, ülkenin makine ihracatının 2019’da yüzde 4,7 artarak 488,4 milyon dolar olarak kayda geçtiğini görüyoruz. Fas’ın en çok makine ihraç ettiği ülkeler sıralamasında ilk sırada 224,4 milyon dolarla Fransa yer alırken, ikinci sıradaki İspanya 2019’da Fas’tan 50,9 milyon dolarlık makine alımı yaptı. Üçüncü sıradaki Norveç’e de 46 milyon dolarlık makine ihraç edildi. 2019’da Türkiye ise Fas’tan gerçekleştirdiği makine ithalatında yüzde 43,6’lık artışla sekizinci sırada yer aldı ve 8 milyon dolar değerinde makine alımı yaptı. Bu dönemde Fas’ın Türkiye’ye gerçekleştirdiği 638,8 milyon dolarlık toplam ihracat içindeki makinenin payı da yüzde 1,2 olarak kayda geçti. Aynı dönemde Fas’ın toplam ihracatının 29,3 milyar dolar olduğunu ve makine ihracatının toplam ihracattan yüzde 1,7 pay aldığını da söyleyelim. Diğer yandan, makine ithalatının, 51,1 milyar dolarlık toplam ithalattan yüzde 11,9 pay aldığı Fas’ta, 2019’da yüzde 8’lik artışla 6,1 milyar dolar tutarında makine ithal edildi. BM İstatistik Bölümü verilerine göre Fas’ın en
fazla makine ithal ettiği ilk 10 ülke listesinin ilk sırasında 1,18 milyar dolarla İspanya yer alırken, listenin ikinci sırasında bulunan Fransa’dan 1,15 milyar dolar değerinde makine ithal edildi, üçüncü sıradaki Çin’den de 891 milyon dolarlık makine alımı yapıldı. Bu dönemde Fas’ın Türkiye’den gerçekleştirdiği makine ithalatı ise yüzde 11,8’lik artışla 235,5 milyon dolar oldu. Türkiye bu dönemde, Fas’ın makine ithalatında yedinci sırada konumlandı. Bu veriyle, Fas’ın toplam 6,1 milyar dolarlık makine ithalatından 2019’da Türkiye’nin aldığı payın yüzde 3,9 seviyesinde gerçekleştiğini; Fas’ın Türkiye’den yaptığı 2,7 milyar dolarlık toplam ithalat içindeki makinenin payının ise yüzde 8,8 olarak kayda geçtiğini hatırlatalım.

FAS’IN GÜÇLÜ VE ZAYIF YÖNLERİ

GÜÇLÜ YÖNLER:

• Fas’ın ihtiyatlı makroekonomik politikalar konusundaki sicili, ülkenin yerel ve uluslararası finans piyasalarına kolayca girmesine ve ikili ve uluslararası yardım almasına olanak sağlıyor.

• Bölgedeki siyasi gerilimlere rağmen, monarşi popüler olmaya devam ediyor ve çatışan siyasi partiler ile burada siyaseti etkileyen “arabulucu” olarak istikrar sağlayıcı bir role sahip.

ZAYIF YÖNLER:

• Nüfusun yüzde 45’i 25 yaşında veya daha düşük, ancak siyasette pek temsil edilmiyorlar ve geçimlerini sağlayamıyorlar (kentlerde genç işsizliği yüzde 40’ın üzerinde gerçekleşiyor). Ülkedeki yüksek genç işsizliği, karışıklığa eğilimli bir ortam oluşturuyor.

• Fas’ın Avrupa ile sıkı ticari bağları, ülkeyi Avrupa’daki gelişmelere karşı oldukça hassas hale getiriyor. Ayrıca ülkenin yakıt ve gıda ithalatına bağımlılığı, emtia fiyatlarındaki oynaklığa karşı ülkeyi savunmasız kılıyor.

FIRSATLAR:

• Fas’a ihracatın arttırılabilmesi için taşımacılık sektörünün geliştirilmesi önem taşıyor.

• Dünyanın en büyük fosfat yataklarına sahip olan Fas, dış ülkelere gönderdiği iş gücü dolayısıyla elde ettiği dövizlerle ülke ekonomisinin döviz ihtiyacını azaltıyor, diğer yandan da ülke bütçesine katkı sağlıyor.

TEHDİTLER:

• İşsizlik, ülkenin en önemli sorun başlıklarından biri olmaya devam ediyor.

• Ülkedeki sosyal ve ekonomik eşitsizliğin, büyümedeki en önemli engel olduğu bildiriliyor. Ülkede, serbest piyasa ekonomisine geçişe kuşkuyla bakan bir kesim de bulunuyor ve Fas firmalarının özellikle Avrupa’dan gelecek rekabet karşısında zayıf kalmalarından korkuluyor.

Kaynak: Kocaeli Ticaret Odası Fas Ülke Raporu, Ekim 2020

FAS İLE TİCARETTE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

  • Fas’ta günlük konuşmalarda Arapça ve Fransızca
    tercih edilse de iş hayatında ve bürokraside Fransızca kullanılıyor. Bu nedenle Fas’a ihracat yapmak için iş yaparken Fransızca dil yetkinliğine sahip olunması veya Fransızca-Türkçe tercüman kullanımı önem arz ediyor.

  • Fas’ta iş yaparken karşılaşılan riskler arasında zayıf eğitime sahip iş gücü ve kayıt dışı ekonomi gösteriliyor.

  • Faslılar iş birliği yapmak için güvendikleri ve uzun süredir tanıdıkları iş insanlarını seçer ve kişisel diyalogların kurulmasına önem verirler. Bu nedenle, Fas’ta başarılı ortaklıkların kurulması için sabırlı olunmalı ve yalnızca işe yönelik iletişim kurulmamalı.

  • Fas’ta İslam dini bayramları kutlanırken, bu tarihlerde iş yerleri tatil ediliyor. Bu açıdan, toplantı planı oluşturmadan önce resmî tatil günlerine göz atılması faydalı olacaktır.

  • Fas’ta öğle yemekleri için iki saat gibi uzun bir vakit ayrılıyor. Cuma günleri kutsal gün olduğundan Faslılar ibadet etmek için genelde saat 11:00-15:00 arasında izinli sayılıyor.

  • Ülkede, iş ortamında müzakere önemli bir yer tutuyor. Faslıların çoğu bir teklif kesinleşmeden önce müzakere için belli bir süre ayrılmasını beklerken, hiyerarşik düzene önem verilen Fas’ta önemli kararlar üst yönetimler tarafından alınıyor.

  • Fas’ta geleneksel ticaret kanalları birçok sektörde pazarın önemli bir kısmına halen hâkim bulunuyor. Kazablanka merkezli büyük distribütörler ve ithalatçılar üzerinden Fas pazarının tamamına ürün gönderebilmek mümkünken, ödemeler konusunda genellikle belirli vadeler istenebiliyor.

  • Bankacılık sistemi Afrika ülkelerine gelişmiş olduğu için ödemelerde çek ve EFT kullanımı yaygındır. Pazara ilk girişte akreditifli ödeme yönteminin gerçekleştirilmesi önem arz ederken, gümrükten belirli bir süre çekilmeyen eşya millileştirildiği için bu uygulamayı pazarlık olarak kullanabilen firmalara da rastlanabiliyor.

  • Fuar katılımları önem arz ederken, Faslı iş insanları genelde yüz yüze görüşmeyi ve üretim tesislerini ziyaret etmeyi mutlaka talep ediyorlar.

  • Alacak problemi anlamında çok sorunlu bir ülke olmamakla birlikte zaman zaman aksamalar yaşandığı biliniyor.

  • Temel ticaret ortakları Avrupa ülkeleri olduğu için firmaların birçoğu uluslararası ticaret kurallarına hâkimdir.

  • Fas genelinde nakit para kullanımı çok düşüktür. Ödeme aracı olarak en çok banka virmanı ve havalesi tercih edilirken, çek ile ödeme ve kredi kartı da yaygındır.

  • Faslı firmalar ithalat sırasında istenen belge, kontrol, sertifika gibi konulara çok hâkim olmayabildiklerinden, Türk ihracatçıların mutlaka Kazablanka ve Rabat Ticaret Müşavirliğinden gerekli bilgileri temin etmesi önem arz ediyor.

    Kaynak: Ticaret Bakanlığı, Fas Pazar Bilgileri