TÜM İHTİYAÇLARINIZIN ELİNİZİN ALTINDA OLDUĞU, LÜKS, KONFORLU VE ZAHMETSİZ BİR TATİL Mİ; YOKSA MAVİ YEŞİL BİR DOĞANIN ORTASINDA, SESSİZLİĞE VE HUZURA DOYMAK MI? İKİSİ ARASINDA SEÇİM YAPMAK İSTEMEYENLER İÇİN BİR SEÇENEK DAHA VAR: GLAMPING.

Özellikle salgın sürecinde yeniden şekillenmeye başlayan tatil alışkanlıklarıyla adını sıkça duymaya başladığımız “glamping” için kamp tatilinin lüks dokunuşlarla yeniden yorumlanmış hali diyebiliriz. Yani yine doğa ile baş başasın, çadırda kalacaksın ama çadırda bir jakuzi bulunuyor... Uyku tulumu yerine konforlu bir yatak, akşamları ılık bir duş alabileceğin özel tasarlanmış bir banyo, 5 yıldızlı otel mutfağını aratmayan yiyecek içecek zenginliği... Nasıl? Kulağa hoş geliyor değil mi? Lüksün cazibesini ve büyüsünü (glamour), doğanın olabildiğince içinde bir tatilin karşılığı olan kamp yapmakla (camping) birleştiren “glamping”, bu deneyimini tarif etmek için birebir. Glamping, doğayla iç içeyken belli bir konfor seviyesinden ödün vermek istemeyenler, kalabalıktan uzak, izolasyon ve sessizlik arayışındayken rahat bir yatak ve rahat bir duş gibi olmazsa olmazlarından vazgeçemeyenler, çadırda uyumanın huzurunu tatmak ama çadırı da sırtında taşımaya yanaşmayanlar için, alışılanın aksine oldukça konforlu hatta lüks sayılabilecek bir kamp deneyimi yaşatıyor. Adını son yıllarda yeni yeni duymaya başlasak da glamping’in tarihi aslında oldukça eskilere uzanıyor. 16’ncı yüzyılda krallar ve hükümdarların, lüks saray çadırlarını kullanmaya başlamaları glamping’in başlangıcı olarak kabul edilirken, 1900’lü yıllara gelindiğinde Afrika’ya safariye giden Avrupalı ve Amerikalı gezginlerin konaklama tercihlerinde de glamping’in izlerini görüyoruz. Konforuna düşkün olan zengin gezginler, vahşi doğanın ortasında kurdukları lüks çadırlarıyla hem macerayı hem de konforu bir arada yaşıyordu. Günümüzde ise 5 yıldızlı otel tatilinden sıkılan ve yeni arayışlara giren tatilcilerin, doğayla baş başa kamp ruhunu yaşayıp konforlarından da hiçbir ödün vermeden tatil yapmak için glamping’e yönelmesiyle, bu yeni trend artık seyahat tutkunlarının da gündemine giriyor. Bu kapsamda Türkiye’de de Ege ve Akdeniz kıyılarımızda İzmir, Muğla ve Antalya sahil kesiminde; Karadeniz’de özellikle Kırıkkale’nin İğneada Longoz Ormanları Milli Parkı çevresinde huzurlu, lüks ve doğa ile iç içe tatil yapabileceğiniz glamping tesisleri bulmak mümkün.

BUNLARI UNUTMAYIN!

Her glamping tesisinin sağladığı imkânlar farklı olabilir. Bu yüzden yola çıkmadan önce çadırınızda, bungalovunuzda ya da karavanınızda bulunanları ve size sağlanan imkânları öğrenmeli, çantanızı buna göre hazırlamalısınız. Çadırınızın ve yatağınızın sizin için hazırlanmış olması, çadırınızda elektrik ve çoğu zaman su erişiminin olması, çarşaf ve havlularınızın sağlanması, sizin için hazırlanan yemeklerin ortak bir alanda ya da çadırınıza servis edilmesi, glamping’i geleneksel kamp deneyiminden farklılaştıran ve özel kılan imkânlar arasında ön sıralardadır. Çadırınıza tatil deneyiminizi iyileştirecek, tatil anlayışınıza daha uygun hale getirecek şekilde eklemeler yapabilirsiniz. Örneğin yanınızda kendi mini-projeksiyonunuzu götürerek size özel bir açık hava sineması yaratabilir, taşınabilir bir ses sistemiyle çadırınızda olduğunuz ve kimseyi rahatsız etmeyeceğiniz sürece müziğin hiç susmamasını sağlayabilirsiniz. Şarjlı elektronik eşyalarınız için yanınızda taşınabilir şarjlarınızı hazır bulundurun, ihtiyacınız olabilir. Hiç ihtiyacınız olmamasını umsak da glamping alanı dışında, acil durumlarda iletişime geçebileceğiniz turizm ofisleri, karakol, muhtar, otel benzeri yerlerin telefon, adres ve çalışma saatlerini öğrenmeniz yararlı olacaktır. Glamping ve doğa iç içe kavramlar olduğu için gittiğiniz bölgenin yürüyüş rotalarını, görülebilecek yerler listesini önceden hazırlamanız da çok önemli. Ya da isterseniz tesisin sağladığı özel tur imkânlarını da değerlendirebilirsiniz. Çevreyi uzun yürüyüşlerle keşfetmek istiyorsanız, yürüyüş ayakkabıları, sırt çantası, şapka, matara, el feneri gibi ihtiyaçlarınızı bavulunuza eklemeyi unutmayın! Yine, yazın en sıcak günü de olsa bile akşam serinliğine karşı hazırlıklı olmalısınız. Her seyahatte olduğu gibi glamping için de katmanlı giyinecek şekilde giysilerinizi seçin; böylece değişken hava durumuna uyum sağlayacağınızdan emin olun. Bunları da yanınıza alırsanız, pişman olmazsınız: Güneş koruyucu krem, sivrisinek kovucu losyonlar veya mumlar, trekking ayakkabıları, yağmurluk, güneş için şapka, su mataraları ve şemsiye. Son olarak, reçetesiz satılan basit ve kurtarıcı ilaçlar, ilk yardım kiti ve temizlik/duş malzemelerini de listenize eklemeyi unutmayın. Ve en önemlisi: Hazırlıkları asla son güne bırakmayın.