Sadece ekonomik amaclara hizmet etme yolunda ilerleyen eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiğinin altını cizen prof. dr. ahmet can, mevcut yontemin, fabrikada mal uretmeye benzediğini soyluyor ve ekliyor: ...


Günümüz toplumlarının bilgi üzerinden yükseldiği ve ekonomik krizden çıkışta da toplumlarda zenginlik yaratacak en itici gücün akıl gücü ve bilgi olduğu gerçeği, Türkiye için başta yönetenler olmak üzere herkesin bir an bile unutmaması gereken en öncelikli konudur. Kapitalist sistemin nasıl işlediğini bilenler için, kriz eşyanın tabiatı gereği ortaya çıkan bir olgudur, bu gün olmaz yarın olur, ama olur” diyor Trakya Üniversitesi Mühendislik Mimarlı k Fakültesi Dekanı ve Makine Mühendisliğ i Bölüm Başkanı Prof. Dr.-Ing. Ahmet Can. Türkiye'de yıllardır sürüp giden bütün olumsuz şartlara rağmen zor yollardan para kazanmayı seçip kurdukları fabrikaları ayakta tutabilmek için bunca zamandır direnen sanayicilerin artık ekonomik krizi Şilen yaşadığını söyleyen Prof. Dr. Can, “Ekonomik kriz şartlarında, öncelikle sanayimiz ve sanayide çalışanlar büyük sıkıntılarla karşı karşıya kaldılar. Sanayi mallarındaki ihracatı mızın ağırlıklı olarak Avrupa pazarları na yönelik olduğunu istatiksel rakamlar ortaya koyuyor. Avrupa pazarları nda talebin düşmesi bizim üretimimizi de olumsuz yönde etkilemiştir” diye konuşuyor. Küresel ekonomi hızla değişirken, birey giderek ön plana çıkıyor, üretim modellerinin bile altüst olduğu bir yapılanmaya doğru gidiliyor. Yeni kodlar, yeni teknolojiler, yeni ilaçlar, nano teknolojiler ve diğerleri, bütün bunlara bakıldığında birçok şeyin değişmekte olduğu anlaşılabilir. Giderek üretim için harcanacak zamanın kısalacağına vurgu yapan Prof. Dr. Can, “Yaşamı kaliteli hale getirmek son derece önem kazanacaktı r. Bir işyeri, bir toplum veya bir ülke için en önemli unsurun nitelikli insan olduğu gerçeği ortaya çıkmıştır” diyor.

BİLGİ URETKEN KULLANILMALI
Yoğun rekabet ortamı içinde geleceğe doğru hazırlanmak için toplum olarak hangi özelliklere sahip olmamız gerekti- ğinin doğru ve gerçekçi tespit edilmesi gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Can, ‘Bilginin üretken bir şekilde kullanılması’ olarak tanımlanan bilgi toplumu olma yolunda neredeyiz? diye soruyor ve şöyle devam ediyor: “Bunu ne kadar beceriyoruz? Sorusunun yanıtı ne yazık ki olumlu değil. Öncelikle iyi eğitilmiş yeterli bilgi donanımına sahip işgücüne, değişimlere uyum sağlayabilecek ve de- ğişimleri yönetebilecek geliştirme gücüne sahip bir kafa yapısına sahip olunması gerekli. Takip eden, kopyalayan bir ülke konumunda kalınmak istenmiyorsa, kesinlikle özgün olarak geliştirme gücüne sahip olunmalıdır. En azından, dünyanın geliştirme gücünde pay sahibi olmak gerekiyor.”

“ZAMANI İYİ DEĞERLENDİRMELİYİZ”
Dünya Ekonomik Forumu'nun 2009 Mart ayında açıklanan Küresel Bilgi Toplumu Raporu'nda Türkiye'nin küresel ağa hazırlıklı olma konusunda 134 dünya ülkesi arasında 6 sıra gerileyerek 61. sıraya düştüğü tespit edilmiştir. "Ağlarla Bağlanmış Bir Dünyada Hareketlilik" alt başlığı altında yayınlanan bu rapora göre, sıralanmaya esas alınan veriler; Girişim sermayesi edinebilirliği, finansal piyasa bilgisi, son teknolojilerin edinebilirliği, basın özgürlüğü, dijital içeriğe erişim, yasama organının etkinliğ i, mülkiyet hakları, yargı bağımsızlığı, elektrik üretimi. 2004 yılından itibaren bir bilgi toplumu stratejisi yapıldığını aktaran Prof. Dr. Can, “Zamanı iyi de- ğerlendirmeliyiz, hata yapma payımız artık iyice azalmış durumda ve bilgi toplumu stratejisini bir an önce oluşturmak zorundayız” diyor. Avrupa'da İsveç’in, Ar-Ge için harcadı- ğı yüksek paralarla Almanya için örnek model olarak takip edildiğine de değinen Prof. Dr. Can, buna rağmen şu an İsveç'te, araştırmaların ürüne dönüşmesinde azalma olduğu yönünde ciddi öz eleştiri yapıldığının altını çiziyor. Prof. Dr. Can şöyle devam ediyor: “Toplam ülke içi üretimden Ar-Ge için ayrılan rakamlar ABD ve AB ülkelerindeki durumu göstermektedir. İsveç yüzde 4.27, Almanya yüzde 2.5, AB-25 yüzde 1.93, ABD yüzde 2.80. Karşılaştırma için, Türkiye'de bu rakam yüzde 1'in çok altındadı r. Japonya'da ise yüzde 3.06 olarak verilmiştir.”

“AR-GE DANIŞMANLIK HİZMETİ VERİYORUZ”
Prof. Dr. Can, Makine Mühendisliği Bölümü’nde kadrolu olarak çalışan bazı öğretim elemanlarının, Çerkezköy ve civarı nda kurulu sanayi kuruluşlarına Trakya Üniversitesi Rektörlüğü ile firma üst yönetimi arasında imzalanan protokollere uygun olarak, Döner Sermaye kapsamında Ar-Ge danışmanlık hizmeti verdiğini aktarıyor. Prof. Dr. Can somut olarak çalışılan konuları şöyle açıklıyor: “Faydalı model tasarımı, ürün geliştirme, güneş enerjisinden çeşitli şekillerde ve en etkin verimli şekilde aktif ve pasif olarak yararlanma, otomobil camı üreti- minde lamine işleminin yapıldığı otoklav çevrim sürecinin kısaltılması ve iyileştirilmesi üzerine teorik ve uygulamalı Ar-Ge çalışmaları, cam kurutma fırını- nın teorik ve deneysel sonuçlara göre özgün şekilde tasarımı v.b. konuları üzerinde gerçekleştirilmiştir.”

ALMAN FİRMASINDAN OĞRENCİLERE SEMİNER

“Her ülkede en önemli kurumlar elbette eğitim kurumlarıdır. Onların niteliği gelecek nesillerin de niteliğini belirlemektedir” diyen Prof. Dr. Can, dünyada söz sahibi olan ve ürünleri en yüksek stan- dartta olan ve kabul gören Şrmaların Türkiye'de Edirne'ye yakın bölgelerde tesis edilmiş fabrikaları ile iletişim kurularak, makine mühendisliği bölümü öğ- rencileriyle güncel ve yeni teknolojilerin uygulanması konusunda teorik ve uygulamalı eğitim seminerleri gerçekleştirildiğ ini söylüyor. Prof. Dr. Can şöyle devam ediyor: “Buna somut bir örnek olarak, İstanbul Tuzla'da kurulu olan Alman Festo firması uzmanlarının görsel ve uygulamalı donanımları ile birlikte Makine Mühendisliği Bölümü’ne davet edilerek, son sınıf öğrencilerinden istekli 15 ila 20 kişilik gruplar halinde bir hafta süreli, Hidrolik ve Pnömatik mantı ksal devrelerinin teorik esasları ve uygulamaları, mekatronik konusu ile ilgili teorik ve pratik uygulamaları içeren bir hafta süreli seminerler her sene periyodik olarak gerçekleştirilmektedir.” Prof. Dr. Can öğretim elemanlarının ağarlıklı olarak gerçekleştirdikleri Ar- Ge çalışmalarını ise şöyle açıklıyor: “Enerji ve Isı Tekniği çalışma grubu çalı şma konuları; Atık ısı geri kazanımının termik kontrolü; Enerjinin verimli ve nitelikli kullanılması için termoekonomik yöntemlerin uygulama esasları; Güneş enerjisi uygulamaları; Teorik ve Uygulamalı Mekanik Çalışma Grubu Çalışma Konuları vb.” Fakülte binası içinde dört bölümün eğitim öğretim faaliyetini sürdürdüğünü aktaran Prof. Dr. Can, “Makine Mühendisliğ i Bölümüne ait bir mekanik atölye, termodinamik laboratuarı, enerji ve akışkanlar mekaniği laboratuarı ile konstrüksiyon laboratuarı bulunmaktadı r. Ayrıca, biri sürekli öğrenci kullanı- mı için açık tutulan son model bilgisayarlardan oluşan internet olanaklı iki adet bilgisayar laboratuarı bulunmaktadı r. Fakülte bölümlerinin bilimsel, eğitsel ve sosyal etkinliklerinde müşterek kullanılan iki adet konferans ve toplantı salonu ile 500 metrekare alanlı bir kütüphane hizmet vermektedir” diye konuşuyor.

“YAŞAM BOYU OĞRENME POTANSİYELİ GEREKİYOR”
Günümüz mühendisi ve mühendislik profilinin, yaşam boyu öğrenme potansiyeli, dinamizmi, rekabet içinde işbirli- ği yaparak öğrenme esnekliği, bilgi yönetimi becerisi gerektirdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Can, işletmelerde izlenecek teknoloji, AR-GE ve yenilik politikası nı tasarlama, yönetme becerisi, zaman ve kalite yönetiminde yetkinlik, çok disiplinlilik, farklı dallarla iletişim kurabilme, işbirliği ve takım çalışması yapabilmenin önemli mühendislik nosyonları olduğunu söylüyor. Prof. Dr. Can şöyle devam ediyor: “Niteliksiz çok sayıda mezun mu? Yoksa nitelikli az sayıda mezun mu? Bu sorulara verilecek yanıtlar ile sektörün serzenişte bulunmasının nedenleri açıklanabilir; Makine Mühendisliği Eğitim Öğretim Planı, örneğin Trakya Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünde Bir yıl süreli zorunlu İngilizce Yabancı Dil Hazı rlık Sınıfının başarılmasından sonra, dört yıl süreli sekiz yarıyıllık bir lisans eğitim öğretimi gerçekleştirilmektedir. Toplam ders kredisi 172'dir. Bunun yüzde 30'luk kısmı İngilizce olarak verilen ve yüzde 70'lik kısmı Türkçe olarak verilen yaklaşık 60 adet meslek dersinden oluşmaktadır. Teorik ve analitik uygulama eşliğinde laboratuar çalışmaları ile üç adet proje çalışması ile program tamamlanmaktadı r. BOLOGNA kriterlerine uyum süreci ve ERASMUS programı kapsamında ikili anlaşmalar yapılmış yabancı ülke üniversiteleri ile yurt dışına öğrenci ve öğretim elemanı gönderilmekte ve aynı şekilde alınmaktadır. Teorik uygulamalı olarak öğrendiklerini pratiğe dökecekleri staj için öngörülen süre 20 günden oluşan üç adet staj olmak üzere toplam 60 gündür. Bu süre, makine sanayi temsilcilerinin istediği donanıma sahip makine mühendisi yetişmesine yetmiyor olabilir. Eğitim öğ- retim planlarının öncelikle güncellenmesi, derslerin adedinin azaltılması, staj süresinin uzatılarak, öncelikli olarak eğitim öğretime başlamadan uzun bir staj pratiğini sanayi kuruluşlarında gerçekleştirdikten sonra mühendislik eğitim öğretimi gerçekleştirme ile çözüm bulunabilir kanaatindeyim.

” EN BUYUK EKSİKLİK TEKNOKENT
Prof. Dr. Can üniversite sanayi işbirliğine dayalı teknoloji geliştirme bölgesi, TEKNOKENT olmamasının en önemli eksiklik olduğunu aktararak, “TEKNOKENT bünyesinde, ileri teknoloji kullanan ve geliştiren firmalar bulunabilir. Böylece, bilgi ve teknoloji geliştirme alt yapısına sahip üniversitenin olanaklarından doğrudan yararlanabilmektedir. Geliştirme ve üretim ile gerçekleştirilen teknolojik buluşlar, ticari ürün veya hizmet şekline dönüştürülebilmektedir” diyor. TEKNOKENT gerçekleştirildiği anda, genç araştırmacıların iş bulma olanağı na kavuşacaklarını ve öğretim üyelerinin Ar-Ge çalışmalarında yerel sanayiye yönelik çalışma konularını ele alabileceklerini söyleyen Prof. Dr. Can, “Sermayenin, bilginin ve deneyim kazanmak durumunda olan emeğin bir araya gelebildiğ i TEKNOKENT oluşumları çok önemlidir. Bu konuda, Türkiye'de üniversite iki sorunla karşı karşıyadır; Dernekler, vakıflar kanunu değiştikten sonra yasal bir boşluk oluşmuştur. TEKNOKENT alanları vergi indirimi alan firmalara sadece kiraya verilmektedir, şirket ve özellikle ortaya çıkacak Ar-Ge ürünü ile üniversite arasında sürekli gelir kaynağı sağlayacak bir ilişki kurulamamaktadı r” diye konuşuyor. Sadece ekonomik amaçlara hizmet etme yolunda ilerleyen eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Can mevcut yöntemin, fabrikada mal üretmeye benzediğini söylüyor ve ekliyor: “Bu yöntemle düşünen, üretken insan yetiştirmek oldukça zor, sonuçlar bunu gösteriyor.” Prof. Dr. Can, Türkiye'de özellikle ba- ğımsız özgün doktora düzeyinde çalışmaları n az olduğunu söyleyerek şöyle devam ediyor: “Bilgi ihraç edemezsiniz zengin olamazsınız. Bir ekonominin ne kadar bilgi odaklı olduğu aşağıdaki denklemle tanımlanmaktadır: (Katma Değerli İhracat)/(Tüketim Malı İhracatı) ? 1. Eğer, işlemin sonucu 1'den büyükse, o ülkenin ihracatında bilgi temelli ürünler, hammaddelere oranla daha fazla yer tutuyor demektir. Eğer, sonuç 1'den küçük ise o ülke ekonomisi hala sadece mal dolaşımı ile sınırlı demektir.

” YENİLİKCİ FİRMALAR BAŞARILIDIR
Sonuç olarak, belirleyici öğenin, iyi yetişmiş insan olmak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Can, “Mevlana'nın deyişiyle; ‘Anlatma gücü, karşıdakilerin anlama gücü ile Sınırlıdır.’ Finansal açıdan başarı lı firmalar, tutucu, sakıngan davranışlı, kendi öz kaynaklarıyla çalışmayı tercih ederek, aşırı borçlanmadan kaçarlar. Dünyadaki gelişmelere duyarlıdırlar, yenilikçidirler ve dünyadaki gelişmeleri gecikmesiz izlerler” diyor. Firmaların topluma, çevreye katkısı yönünden bazı projelerde toplumun desteğinin alınması nın çok önemli olduğuna da değinen Prof. Dr. Can, şöyle devam ediyor: “Yönetimde hoşgörülü davranmak, merkezi otoriteden vazgeçmek ve yetki aktarmak ile uzun sürede daha fazla başarılı olunduğ u tespit edilmiştir. Türkiye, gerek konumu gerekse genç ve dinamik nüfusu açısından son derece önemli bir ülke, yaklaşık dört saatlik bir uçuş mesafesinde dünya gelirlerinin yüzde 70'ine ulaşı- labilecek yerdedir. Gençleri, dünyanın herhangi bir yerinde yüksek katma de- ğerli mal ve hizmet satacak, proje üretim danışmanlığı verecek şekilde yetiştirmeliyiz ve ülke olarak buna hazırlıklı olmalı- yız. Bunu gerçekleştirirken, ulusal bilim, teknoloji ve yenilenme politikaları temelinde sanayileşme, kalkınma, hakça paylaşma için irade oluşturma, ülkemizdeki iş gücünü, doğal varlıklarımızı toplum yararına kullanma anlayışını egemen yapmak zorunda olduğumuzu unutmamı z gerekir. tün bunlar için; markalaşmak, AR-GE'ye ağarlık vermek, insana verilen eğitim öğretimin niteliğini arttırmak ve Bilgi Toplumu Hedefli Devlet Politikasına sahip olmak zorundayız. Bir işyerinin, bir işletmenin, bir firmanın veya bir ülkenin başarıya ulaşmasında en önemli unsur nitelikli insandır. Nitelikli insanlara sahip çıkmak, ülke adına, insanlı k adına, önemli bir sorumluluktur.” Spot: “ Gençleri, dünyanın herhangi bir yerinde yüksek katma değerli mal ve hizmet satacak, proje üretim danışmanlığı verecek şekilde yetiştirmeliyiz ve ülke olarak buna hazırlıklı olmalıyız. Bunu gerçekleştirirken, ulusal bilim, teknoloji ve yenilenme politikaları temelinde sanayileşme, kalkınma, hakça paylaşma için irade oluşturma, ülkemizdeki iş gücünü, doğal varlıklarımızı toplum yararına kullanma anlayışını egemen yapmak zorunda olduğumuzu unutmamamız gerekir.

Prof. Dr.-Ing Ahmet Can Trakya Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Dekanı ve Makine Mühendisliği Bölüm Başkanı Ekonomik kriz şartlarında, öncelikle sanayimiz ve sanayide çalışanlar büyük sıkıntılarla karşı karşıya kaldılar.