GAYRİSAFİ SABİT SERMAYE OLUŞUMU (GSSSO) ÜÇ FARKLI DEĞİŞKENDEN OLUŞUR: İNŞAAT, MAKİNE VE TEÇHİZAT İLE DİĞER AKTİFLER. PEKİ, TÜİK VERİLERİNE GÖRE 2018’DEN BERİ GERİLEME EĞİLİMİNDEKİ GAYRİSAFİ SABİT SERMAYE OLUŞUMUNDA HANGİ DEĞİŞKEN ÖNE ÇIKIYOR? BU GERİLEME MAKİNE HARCAMASINDAN MI YOKSA İNŞAT YATIRIMLARINDAN MI KAYNAKLANIYOR? BU SAYIMIZDA BU SORUNUN YANITINA ODAKLANACAĞIM.

Türkiye ekonomisi 2021 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 22’lik göz dolduran performansından sonra üçüncü çeyrekte yüzde 7,5 ile tarihsel ortalamasının üzerinde bir büyüme sergilemeyi başardı. 2021 yılının son çeyreğinde ise yüzde 9,1’lik ciddi bir büyüme oranını hayata geçiren Türkiye ekonomisi ile karşılaştık. Yılın tamamında yüzde 11 olduğu duyurulan büyüme rakamının tam olarak anlaşılabilmesi için, 2008 küresel kriz sonrasında Türkiye’nin büyümesini, bu büyümenin bileşenleri bazında incelemeliyiz. Analize başlamadan önce, bu bileşenlerden ilki olan “Gayrisafi Sabit Sermaye Oluşumu”nun (GSSSO) ne olduğunu açıklamalıyım. Bir ekonomide, bir yıl içerisinde yapılan özel ve kamu sektörü yatırımlarının toplamı, GSSSO’yu oluşturur. TÜİK, çeyrekler itibarıyla milli gelir rakamlarını açıklarken, aynı zamanda GSSSO rakamlarını da iki farklı değer bazında açıklıyor: Cari ve Zincirlenmiş Hacim Endeksi. 2016 yılının üçüncü çeyreğinden itibaren, uluslararası standartlara uyum amaçlı yapılan milli gelir hesaplama yöntemindeki değişiklikle, sabit fiyatlarla hesaplama yönteminden vazgeçildi ve zincirleme hacim endeksi getirildi. Zincirlenmiş hacim endeksleriyle GSYİH, sabit fiyatlarla hesaplamaya benzer şekilde, üretimdeki değişimin daha sağlıklı ölçülebilmesi için enflasyon etkisinin arındırılmasıyla yapılan bir hesaplamadır. Teknik detaylar bir tarafa, zincirlenmiş hacim endeksi, enflasyon etkisini arındırması nedeniyle, değişimi görmemiz açısından en doğru gösterge olarak karşımıza çıkıyor. Grafik 1, GSYİH ve GSSSO endeks değerlerini 2009 yılından bu yana çeyrekler bazında gösteriyor (Zincirlenmiş hacim endeksi, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış). 2009 yılında aynı noktadan başlayan endeks değerleri, dokuz yıl boyunca GSSSO lehinde gelişirken, 2018 yılından itibaren GSSSO’daki gerileme göze çarpıyor. Yalnızca salgın yılı olan 2020 yılının üçüncü çeyreğinde sıçrama gösteren GSSSO, sonrasında aşağı yönlü hareketine devam etmeyi sürdürüyor. Grafikteki çizgilerin, 2021 yılının sonunda birbirlerine oldukça yaklaştığını da görüyoruz. Bunun anlamı, 2018 yılından itibaren gerileyen GSSSO endeks değerinin milli gelir endeks değerine oldukça yaklaşmış olduğudur. Gayrisafi sabit sermaye oluşumu, en başta da belirttiğim gibi üç farklı değişkenden oluşur:

İnşaat, makine ve teçhizat ile diğer aktifler. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere, harcama yöntemiyle oluşturulan milli gelir hesaplamasında diğer imalat sanayilerinin ismi yer almazken, makine sektörünün ismine yer veriliyor. Bu yönüyle kamu ve özel sektör tarafından yapılan makine ekipman harcamaları, mal ve hizmet üretimine imkân tanıması nedeniyle ayrı bir önem arz ediyor. 2018 yılından itibaren gerilediği görülen GSSSO’nun makine harcamasından mı yoksa inşat yatırımlarından mı kayıp verdiğini anlamak, bizim açımızdan önemli. Bu amaçla Grafik 2’de, GSSSO ile inşaat sektörlerinin endeks değerlerini birlikte görebiliriz. 2009 yılından itibaren 2018’e kadar oldukça paralel giden grafikteki eğriler, sonraki yıllarda farklılaşıyor. İnşaat iki çeyrek haricinde gerileme sürecine girerken, GSSSO ise U şeklinde bir hareket çiziyor ve sonrasında sınırlı bir bantta hareketini sürdürüyor. Dolayısıyla bu grafik bize, inşaatın performansının 2018 yılından itibaren düşüş yönlü olduğunu anlatıyor. Diğer yandan, makine sektörünün GSYİH’den aldığı paya ilişkin TÜİK tarafından açıklanmış tarihsel veri olmadığı için makine sektörü için “milli gelir” rakamları üzerinden bir analiz gerçekleştirmek mümkün değil. Ancak makine sektörünün performansının incelenmesi için TÜİK’in ciro ve sanayi üretim endekslerini kullanabiliriz. Bu amaçla Grafik 3’te ciro, Grafik 4’te ise sanayi üretim endeksi değerlerini görebiliyoruz. Ciro endeksinde makine ile inşaat sektörünün 2009 yılından bu yana yıllık bazda değerleri yer alırken, 2018 sonrasında makine sektörünün çok ciddi bir ivme kazandığı ve inşaatın ötesine geçtiği net bir şekilde görülebiliyor. 2021 yılı, bu iki sektör arasındaki marjın makine lehine en çok açıldığı yıl olması açısından da dikkat çekiyor. İnşaata göre makine sektörünün 2018 sonrasında çok daha başat olduğunu görsek de makine imalatının genel imalat sektörü ile performansının kıyaslanması da önem arz ediyor. Grafik 4’te izleyebildiğimiz sanayi üretim endeksi değerleri, makine sektörünün genel imalata göre 2018 sonrasında gerilediği ancak 2021 yılında genel imalatın üzerine çıkmayı başardığını bize söylüyor. Tüm bu analizlerden sonra, 2018 yılından itibaren makine imalat sektörlerinin GSSSO bileşenleri içerisinde pozitif ayrıştığını; inşaat sektörüne göre son üç yılda çok daha iyi bir performans sergilediğini söyleyebiliriz. Diğer yandan makine sektörünün, 2021 yılı hariç olmak üzere, Türkiye geneli imalat sektörlerine göre önemli bir ayrışma göstermediğini söylemek de mümkün.