TÜRKİYE MAKİNA FEDERASYONU (MAKFED), 16 HAZİRAN’DA İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞEN MAKİNE ZİRVESİ’NDE, SEKTÖR PROFESYONELLERİNİN YANI SIRA İŞ DÜNYASININ ÖNDE GELEN İSİMLERİNİ DE BİR ARAYA GETİRDİ. TÜRKİYE’NİN MAKİNECİLERİ’NİN DE DESTEKLEDİĞİ ZİRVEDE, YEŞİL VE DİJİTAL DÖNÜŞÜME YÖNELİK ÇALIŞMALARIN SEKTÖRE BÜYÜK KATKILAR SAĞLAYACAĞINA VE ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE REKABETÇİLİĞİ ÇOK DAHA İLERİ NOKTAYA TAŞIYACAĞINA VURGU YAPILDI.

Salgın etkisinde geçen iki yıllık dönemin sonunda yatırımını yüzde 49,  üretimini yüzde 42 artırmayı başaran ve 23 milyar dolar ihracatla Türkiye’nin en büyük üç sektörü arasına giren makine imalat sektörü, 16 Haziran’da İstanbul’da düzenlenen Makine Zirvesi’nde bir araya geldi.  MAKFED ve üye derneklerin yönetim kurulları ile sektörün ve tedarikçilerinin üst düzey yöneticilerinin katıldığı zirvenin açılış oturumunda, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Arupa  Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut ve TİM Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Gültepe katılımcılara seslendi.

“BÜYÜME; KATMA DEĞER VE ÜRETİM ÜZERİNDEN SAĞLANMALI”
MAKFED Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran, Makine Zirvesi’nin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin büyümesini katma değer ve üretim üzerinden yapamadığını belirterek, büyümede sürdürülebilirliğin öneminden söz etti. “Makine hakkında konuşurken, sadece bir sektörü konuşmuyoruz; bir ülkenin üretim kabiliyetini, yani rekabet gücünü konuşuyoruz. Dünyada artık, bir işin tamamını yapabilmek değil, yapılırken ortaya çıkan değer zincirinden en büyük payı almak marifet kabul ediliyor.” diyerek devam eden Dalgakıran, bunun da bilgi ya da teknoloji üretimi ve markalaşmayla sağlandığını dile  getirdi ve “Eğer elektronik ve yazılım sektörleriyle iş birliğimiz gelişirse, makinelerimizin rekabetçiliği ve pazardaki değeri de artacaktır.” dedi. Dalgakıran, “yapmanın değil, yapılanı pazarlamanın ve satmanın” asıl iş olduğunu vurgulayarak, “İthal edilen makinelerin yüzde 70’ini komplekse düştüğümüz için, ürettiğimiz halde dışarıdan satın alıyoruz.” ifadelerini kullandı.  Yeşil Dönüşümün asıl konusunun standartlar ve standartları belirlemek olduğunun da altını çizen Dalgakıran, “Bu standartları belirleyen mekanizmalar içinde yer almak, ülkemize önemli ve stratejik avantajlar sağlayacaktır. Türkiye’nin bunu kendi başına yapabilmesi elbette mümkün değil ama ihtisas  derneklerimiz, üye oldukları AB örgütleri aracılığıyla bu hazırlıklarda görev alarak süreçlere büyük katkı sağlayacaktır. Ürün ve teknoloji çeşitliliğiyle fark yaratarak uluslararası rekabette hızlı güçleniyoruz. Ekonomiye yön veren bir sektör olmakta kararlıyız; Türkiye’yi makine büyütecek.” değerlendirmesinde bulundu.  Dalgakıran, makine imalatının Türkiye’nin üç büyük sektöründen biri haline gelmesinde pek az ülkede görülebilecek kadar kapsayıcı ve güçlü  bir sektörel örgütlenme ye sahip oluşunun büyük katkısı bulunduğuna da işaret ederek, “İçinde makinenin yer almadığı hiçbir strateji yazılamayacağı için görev ve sorumluluğumuz büyüktür. Sanayinin küresel dönüşümü  sürecindeki fırsatları değerlendirebilmenin ve küresel ekonomiden ülkemizin aldığı payı artırabilmenin tek yolu ise ileri ülkelerde olduğu gibi makine eksenli bir dönüşüm sürecinden geçmektir.” diye konuştu.

“SEKTÖRE YAPILAN YATIRIM EKONOMİYE MİSLİYLE DÖNÜYOR”

Zirve’nin açılışında konuklara hitap eden Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ise, makine sektörünün imalat sanayisinde kilit rolde olduğunu vurgulayarak, “18.300 firma ile faaliyet gösteren sektör, 23 milyar doları aşan performansıyla 2021 yılında en fazla ihracat yapan sektörlerden biri oldu. 2022 yılında bu rakamın 27 milyar  dolara ulaşacağını öngörüyoruz. Ancak şu öz eleştiriyi de yapabilmemiz lazım; yüksek ihracatın yanında, makine sektöründe 35 milyar doları bulan bir ithalat var. Bu durum bizler için ciddi bir bağımlılık oluşturuyor, gerçekten ekonomimiz üzerinde ciddi bir yük oluşturuyor. Bizim, üreterek ihracat yapma mecburiyetimizin altını çizmemiz lazım.” dedi. Türkiye’nin, ekonomilerin küçüldüğü ya da yerin de saydığı 2020 ve 2021 yıllarında gösterdiği büyüme performanslarıyla OECD ve AB ülkeleri arasında ilk sıralarda yer aldığını, bu yılın ilk çeyreğindeki yüzde 7,3’lük büyümenin de bu serinin rastlantı olmadığının ispatı olduğunu dile getiren Varank, “Küresel tedarik zincirlerinin  koptuğu bir dönemde, güçlü sanayimiz önemli işlere imza atarak Türkiye’nin alternatif bir üretim üssü olabileceğini tüm dünyaya gösterdi. Bunun en somut göstergesi de her ay yeni rekorlar kıran ihracatımızdır. 12 aylık ihracatımız 242 milyar doları aştı. Elbette bu başarıdaki aslan paylarından biri de makine sektörüne aittir.” değerlendirmesinde bulundu.  Bakan Varank, makine sektörünün kilit konumda olduğuna, buradaki üretimin büyük bölümünün diğer sektörlerde girdi olarak kullanıldığına da işaret ettiği konuşmasında, “Makine sektörü, gıda, tekstil, mobilya, otomotiv, tarım, inşaat, nakliye, kimya, uzay-havacılık ve savunma sanayisi gibi sektörleri doğrudan etkiliyor. Bu açıdan bakınca  makine sektörü için ‘reel ekonominin lokomotifidir’ diyebiliriz. Sektöre yapılan bir birim yatırım, ekonomiye misliyle katma değer olarak geri dönüyor. Yüksek teknolojili yapısı da göz önünde bulundurulduğunda, makine sektöründe sağlanacak olumlu ilerlemeler ekonominin tamamı üzerinde devrim niteliğinde etki oluşturabilir.” dedi.  Avrupa Yeşil Mutabakatına uyumla ilgili gerekli tüm hazırlıkları yapmakta olduklarından da söz eden Varank, konuşmasını “Yatırım, üretim ve istihdam politikalarımızda köklü değişikliklere yol açacak dönüşümü, ekonomik kalkınmamıza uygun şekilde hayata geçireceğiz.” şeklinde sürdürdü.  Yeşil ve dijital dönüşüme yönelik çalışmaların, sektöre büyük katkılar sağlayacağına ve yakın dönemde rekabetçiliği çok daha ileri bir noktaya taşıyacağına vurgu yapan Varank, konuşmasını “Siz yeter ki yatırım yapın, üretim yapın, istihdam sağlayın. Biz her daim yanınızda olmaya devam edeceğiz. Hep birlikte ülkemizi en büyük makine üreticisi ve ihracatçısı ülkelerden biri yapmakta kararlıyız. Biz buna yürekten inanıyoruz.” diyerek sonlandırdı.

“GERÇEK SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞE GEÇMEMİZ GEREKİYOR”

Zirvede, AB’nin iklim değişikliği ve ikiz dönüşüm politikaları üzerine bir konuşma yapan AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus MeyerLandrut ise üretim ve  tüketim kalıplarının makinelerin yeşilliğinin de irdelendiği güncel yönelime uygun hale getirilmesi gerektiğini söyledi. MeyerLandrut, 2019’da açıklanan Yeşil Mutabakatın, AB’nin iklim değişikliği sorununa yanıt vermek üzere  uygulamaya soktuğu yeni ekonomik büyüme stratejisi olduğunu aktardı. Salgının ve Rusya-Ukrayna çatışmasının, küresel ekonomik düzenin ne kadar hassas olduğunu bir kez daha gözler önüne serdiğini belirten Meyer-Landrut, sözlerine şöyle devam etti: “Gerçek sürdürülebilirliğe geçmemiz gerekiyor. Sürdürülebilir ürün girişimi, bu yıl Mart ayında açıklandı. Ekonomik modelde sürdürülebilir bir dönüşüm hedefleyen bu girişim, sadece enerji verimliliğini teşvik etmekle kalmıyor, bazı ürünlerde çevresel etkilerin genel anlamda azaltılmasını da öngörüyor.” Meyer-Landrut, Türkiye’nin çok önemli ticaret ortakları olduğunu da aktararak, “Türkiye, AB’nin 6’ncı büyük ticaret ortağıdır. Ayrıca AB, Türkiye’nin en büyük ihracat pazarıdır. Ticaret hacmimiz 2021’de 157 milyar avronun  üzerine çıktı. AB ve Türk şirketleri arasında özellikle makine, tekstil ve otomotiv sektörleri olmak üzere derin bir değer zinciri var.” dedi.

“500 MİLYAR DOLAR İHRACAT İÇİN, YEŞİL DÖNÜŞÜMÜ BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ”

TİM Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Gültepe de “İklim değişikliğinin menfi etkilerini her alanda hissediyoruz. Yeşil Dönüşüm bir tercih değil, zorunluluk haline geldi.” diyerek, karbon emisyonunu asgariye indirecek makine ve üretim yöntemlerine ihtiyacın hızla artacağının altını çizdi. Gültepe, konuşmasında,  TİM çatısı altında mevcut 27 sektörden 61 ihracatçı birliğinin, sürdürülebilir bir dünya ve yeşil üretim için el ele çalışacağını ve eylem planlarını açıklamış bulunan tekstil, tarım ve hayvancılık gibi sektörlerin, makine  sektörünün hazırlıklarından da istifade edeceğini açıkladı. “Zirve gerçekten çok çok önemli. Dünyayı geçmiş dönemde şimdiye kadar kirleten insanoğlu, bundan sonra da dünyayı kurtarmak için beraberce çalışmak zorunda. Gelecekle ilgili yaşamış olduğumuz sorunlar,  problemler ortada. Özellikle Türkiye’nin yeni yatırımlarla yükseldiği, üretim ve ihracata odaklandığı bu dönemde çevreci yatırımlar son derece önemli. Yeşil makineler, üretim ve ihracatla yükselen Türkiye’nin güçlü yönlerinden biri olacak.” diyerek devam eden Gültepe, sıfır emisyon hedefine ulaşmak için imalatçı firmalara önemli sorumluluklar düştüğünden de söz etti ve “Bu yıl sonunda ihracatımız 250 milyar doları aşacak, bir sonraki durak olan 500 milyar dolara en kısa sürede ulaşmak için yeşil dönüşümü el birliği ile başaracağız.” dedi.

“YAPMAMIZ GEREKEN, HER AŞAMADA İŞ BİRLİĞİDİR”
Zirvenin “Sıfır Karbon Hedefinde Yeşil Dönüşüm Politikaları” panelinde kamu politika ve programları değerlendirilirken, “Sürdürülebilirliğin Finansmanı” başlıklı ikinci  panelde ikiz dönüşüm süreçlerindeki ulusal ve uluslararası finansal destek araçları ele alındı ve “Dijital ve Yeşil Dönüşümde Makineler” başlıklı kapanış panelinde ise teknolojik dönüşüm de makinelerin kritik rolü değerlendirildi. “Sıfır Karbon Hedefinde Yeşil Dönüşüm Politikaları” başlıklı ilk oturumun moderatörü Dünya Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz, paneli, “Bugün doğa, ellerini açmış, ‘Üretirken beni öldürme’ diyor. Makine sektöründen temsilcilerle uzun süredir Endüstri 4.0 üzerinden konuşuyoruz ve şunu görüyorum: Toplumun tüm kesimleri aynı şekilde gelişmediğinde, yani Eğitim 1.0’da, Tarım 2.0’da, Toplum 3.0’dayken bu maçın sonucu aslında çok belli oluyor. Endüstri ‘4’ iken Türkiye ‘0’ olacak. Bu yetmezmiş gibi şimdi bir de ‘Yeşil’ ve ‘Dijital’ kavramları çıktı. İşimiz artık  daha zor ama aynı zamanda daha fazla fırsat kapısına da sahibiz. Türkiye’de yapmamız gereken, her aşamada iş birliğidir. Su 20 metredeyken, 20 kişi birer metrelik 20 kuyu açarak suya ulaşamayız.” sözleriyle açtı.  Panelin konuşmacılarından Sanayi ve Teknoloji Bakanı Hasan Büyükdede ise konuşmasında, Bakanlık uygulamaları, OSB’lerdeki uygulamalar ve devlet teşvikleri hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Büyükdede konuşmasında, AB’nin 2050 yılında ilk karbon nötr kıta olma hedefini ortaya koyduğunu söylerken, bu hedefe ulaşma yolunda kullanılacak en önemli enstrümanın ise Yeşil Mutabakat olacağını ifade etti. Yeşil Mutabakat  ile AB’nin başta sanayi politikaları olmak üzere tüm ekonomi politikalarını iklim değişikliği ekseninde yeniden şekillendireceğini söyleyen Büyükdede, Türkiye’de de

Yeşil Mutabakata uyum için önemli bir bilinçlenme çabası sürdüğünü dile getirdi. Büyükdede, yakın gelecekten itibaren, karbon emisyonunu azaltamayan sanayicilerin küresel rekabette dezavantaj yaşayacağını ve emisyon azaltıcı yatırımların artık bir zorunluluk haline geldiğini de anımsattı.

“MAKİNE SEKTÖRÜ YEŞİL ÜRETİM İÇİN GEREKLİ YETENEKLERE SAHİP”

Panelin ikinci konuşmacısı TEPAV Kurucu Direktörü Prof. Dr. Güven Sak ise makine sanayisinin yeşil dönüşümüyle ilgili bilgilerini paylaştı. Prof. Dr. Sak, konuşmasının başında önce Türkiye’nin iklim değişikliği gündemini özetledi, ardında da yeşil dönüşümde yeni yaklaşımlardan biri olan “Yeşil Kompleksite Endeksi”nin TEPAV’da da çalışılmaya başladığını  belirterek, bu yaklaşımı açıkladı ve Türkiye’nin dünyadaki yerinden bahsetti. Prof. Dr. Sak, Türkiye’de ve dünyada dış ticareti ürün ve ülke bazlı ele alarak, Türkiye’de makine sektörünün gelişimini özetlediği konuşmasında ayrıca Türkiye’de makine sektörünün yıllar içinde ilerleme kat ettiğini ihracat verilerine dayandırarak vurguladı ve sektörün enerji tüketiminin de diğer sektörlere göre daha az olduğunun altını çizdi. Prof. Dr. Sak, Türkiye’nin  yeşil ürün çeşitliliği açısından oldukça zengin olduğundan da bahsettiği konuşmasında, makine sektörünün daha yeşil ürünler üretmek için gerekli yeteneklere ve potansiyele sahip olduğunu, ancak bu alanda daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini ifade etti. Bunun için yeşil bir sanayi politikasının gerekliliğini vurgulayan Prof. Dr. Sak, bu süreçte veri ve sonuç

odaklı bir yapıda kurgulanmış özel sektör-kamu iş birliğinin önemini belirterek sözlerini sonlandırdı.

 

“İKLİM, SU VE KAYNAK KRİZLERİ, YENİ BİR EKONOMİYİ ZORUNLU KILIYOR”
Makine İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu da konuşmasına, makine sektörünün Türkiye’nin en büyük üçüncü sektörü olduğunu hatırlatarak başladı ve “Sürdürülebilirlik meselesi aslında çok uzun yıllardır bizim odaklarımızdan biridir. 2018’de yaptığımız bir tanıtım kampanyasında ‘Dünyanın geleceğinden sorumlusunuz. Farkında mısınız?’ temalı bir çalışmamız olmuş ve bunu yurt dışı fuarlarda görsel olarak sıkça kullanmıştık. Bugün, geleceğin belirsiz ve kestirilemez olduğu bir dönemde, makinelerin endüstrileşmeye başladığı 200 yılda biriken ve hatta son 50 yıldır da farkında olarak körüklediğimiz büyük bir sorunu masaya yatırıyoruz. İnsan marifetiyle oluşan iklim, su ve kaynak krizleri, yeni bir ekonomik yaklaşımı zorunlu hale getirdi. Bu saikle, sürdürülebilir bir kalkınmanın nasıl olacağını da tartışıp duruyoruz. Ancak şimdi elimizde küresel ve bağlayıcı bir belge var: BM Sürdürülebilir Kalkınma Programı. Bu program, BM kurulduğundan beri belki de yapılan en değerli çalışmadır. Tarif edilen sorunların büyüklüğü ve küreselliği, doğal olarak önümüze birçok yeni kavram da çıkardı; yeşil dönüşüm, sıfır atık, sıfır emisyon, döngüsel ekonomi gibi. Eğer bu kavramları iyi tarif edemezsek, hiçbir soruna çözüm üretemeyiz. Makine sektörü AB’ye en iyi uyum sağlamış sektördür. Üretim için gerekli tüm direktiflere hâkimiz. Şimdi yeni bir direktifler tsunamisi de bizi  bekliyor ama buna da hazırız, hatta sektörel derneklerimiz vasıtasıyla bu dönüşümün tam ortasında yer alıyoruz. Yakın bir tarihte de Makine Sektörü Sürdürülebilirlik Hedef ve Eylem Planımızı da kamuoyunun ve politika yapıcıların bilgisine sunacağız.” değerlendirmesinde bulundu.

“YEŞİL DÖNÜŞÜM İÇİN HEP BİRLİKTE ÇALIŞMALIYIZ”

“Sürdürülebilirliğin Finansmanı” başlıklı ikinci panelde, ilk olarak Finansal Kurumlar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Torun anahtar konuşmacı olarak katılımcılara seslendi. Daha sonra, moderatörlüğünü MAKFED Yönetim Kurulu Üyesi Ali Eren’in yaptığı ikinci oturumda, Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar  ve AB Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Bahar Güçlü, Yalova Makine İhtisas OSB Yönetim Kurulu Başkanı Direnç Özdemir, UNDP Türkiye Kapsayıcı  ve Sürdürülebilir Büyüme Portföy Yöneticisi Mustafa Ali Yurdupak, Asko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sami Konukoğlu ve Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası Genel Müdür Yardımcısı Seçil Yıldız, oturumun ana teması olan “finansman” başlığında hem sanayiye sunulan imkânları hem de örnek uygulamaları ve yaşanan sorunları tartıştılar.  “Dijital ve Yeşil Dönüşümde Makineler” başlıklı kapanış oturumunda ise anahtar konuşmacı Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, “Türkiye’de dijital dönüşüm kapsamında atılan Ar-Ge ve inovasyon adımları, son iki yıldaki başarımızın en önemli kuvvet çarpanı oldu. Şimdi yeşil dönüşüm için benzer bir çaba içerisindeyiz. Yeşil OSB projemiz bunlardan sadece birisidir. Yine 2053  için sıfır karbon hedefimizi de ortaya koyduk. Eş zamanlı olarak, dış finansman kanallarından 3,2 milyar dolarlık bir kaynağı sanayimizin hizmetine sunuyoruz. Burada hep beraber daha çok çalışmamız, bu kaynağı sanayinin yeşil dönüşümü adına kullanabilmek için hep birlikte yoğun bir gayret göstermemiz lazım.” sözlerini kullandı. Fatih Kacır’ın sunumunun ardından, Dalgakıran Grubu İcra Kurulu Başkanı Steven Young’ın moderatörlüğünde, Robot Entegratörleri ve Yüksek Teknolojili Sistem Üreticileri Derneği  (ROBODER) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Şen, Makina Sanayi Dijital Dönüşüm Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erhan Budak, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Kemal Ebiçlioğlu, Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Basri Kayakıran ile Akışkan Gücü Derneği (AKDER) Yönetim Kurulu Başkanı Osman Türüdü, makine alt segmentleri özelinde gerçekleşen dönüşüm süreçleri ve atılması gereken adımlar hakkında katılımcıları bilgilendirdi.