Bugün 41 ülkede 400 adedin üzerinde omega katlama ve yapıştırma makinası başarı ile çalıştıran duran makine kurucusu oktay duran “kötü komşu insanı mal sahibi yapar derler, biz de o zamana kadar müşterisi olduğumuz markalar...


Karton ambalaj sanayiine makine üreticisi olarak girmeyen Duran Makina, firmanın kurucusu Oktay Duran’ın babası Ali Duran’ın, 1940'lı yıllarda Türkiye'nin önde gelen matbaa makinesi montörlerinden olması nedeniyle makine sektörüne adım atar. Teknik zekâsı ve becerisi çok yüksek olan Ali Duran, büyük Avrupalı üreticiler tarafından çok iyi tanınan ve işine saygı duyulan bir ustadır. Ali Duran, daha o yıllarda, Türkiye'de bugün bile kimsenin girişmeye cesaret edemediği işi başarır ve bir baskı makinesi yapar. Duran Makina’nın kurucusu Oktay Duran, “Bugün benim çok ilginç bulduğum o girişim, ne yazık ki, zamanın bürokratik engellerine takılarak ticari başarıya ulaşamamış” diyor. 1953 yılında matbaacı olmaya karar veren ve Ali Duran Matbaası’nı kuran Ali Duran, 60'lı yıllarda, özellikle deterjan sanayiinin Türkiye'ye gelişiyle de, karton ambalaj üretimine başlıyor. 1979'dan beri matbaacılık yaptıklarını söyleyen Oktay Duran, “1989'da ilk katlama ve yapıştırma makinesini yapışı mızdan önce, karton ambalaj sektöründe 30 yılı aşkın yoğun deneyimimiz vardı” diye konuşuyor.

 

MATBAACILIKTAN AMBALAJ ÜRETİMİNE

1979 yılında matbaacılığa başladığında, kâğıt matbaacılığından bütünüyle vaz geçerek sadece karton ambalaj üreticisi olmaya karar verdiğini aktaran Duran, “Kâğıt üzerine baskıdan kartona geçişin önemli zorlukları oldu. Karton matbaacılığının daha büyük bir üretim ve depolama alanına ihtiyacı vardır; makine parkı farklıdır; satın alma maliyeti daha yüksektir” diyor. Duran Ofset adıyla gerekli yatırımları yaparak geçiş sürecini başarıyla tamamlayan firma kısa sürede Türkiye'nin en önde gelen karton ambalaj üreticilerinden biri haline gelir. Karton ambalaj üretiminde işlemlerin çoğunun aynı olduğunu vurgulayan Duran, şöyle devam ediyor: “Baskı makineleri, keski makineleri hep aynı işlevi görür. Bu işin yaratıcılığı, basılıp kesilmiş kartonun katlanmasında ve yapıştırılmasında yatar. Bir pazarlama gereği olarak, ambalaj tasarımcısı hep daha yeni şeyler üretmeye, daha önce görülmemiş kutu tasarımları yapmaya zorlanır. Bütün bu yeni ve orijinal şeyleri kâğıt üzerinde tasarlamakla bunları hayat geçirmek ayrı ayrı şeylerdir. Yeni bir kutu tasarımınıuygulamaya koyacak olan araç, kutu katlama ve yapıştırma makineleridir.”

 

YENİLİK GEREKSİNİMİ MAKİNE ÜRETTİRDİ

1980'li yılların sonuna gelindiğinde, Duran Ofset'in makinelerini yenilemesi gerekir. Gene önemli yatırımlar yapılarak, 1989'da bazı ünlü katlama yapıştırma makinesi üreticilerinden, ihtiyaçlara uygun yenilikler istenir. Sözü edilen firmalar, dünyada isim sahibi, yüksek cirolu fabrikalardır ve Duran Ofset’in taleplerine hiç ilgi göstermezler.

1989 yılında Türkiye'den bir matbaacı kendi talepleriyle ortaya çıkar ve makinelerde değişiklikler ister. Oktay Duran o dönemi şu sözlerle anlatıyor: “Hiç önemsemediler doğrusu. Oysaki biz, farklı kutu şekilleri üretmek üzere orijinal tasarımlar yapıyorduk. Bu yenilikçi görüş, dünya karton ambalaj sektörünün tam da ihtiyacı olan şeydi.” Bu cesaret kırıcı tavra teslim olmadıkları nı söyleyen Duran, “Babam matbaa makineleri alanında sözü çok geçen bir insandı. Bir gün babama gidip, ‘Bu makineyi, burada sen yapabilir misin?’ dedim. Biraz düşündükten sonra, ‘Yaparım’ dedi. Duran Ofset'in oldukça donanımlı bir torna atölyesi vardı, çalışmalara başladık” diyor. Birkaç aylık bir emeğin sonunda, ilk katlama yapıştırma makinesi, kendi ihtiyaçlarını karşılamak üzere, 1990 yılında tamamlanır. Bu makine, beklentilerin üzerinde başarılı olur. O zamana kadar bütün Türk karton matbaacılarının dünya kadar para ödeyerek ithal etmek zorunda olduğu bir makineyi kendi imkanlarıyla üreterek, makine parkına dahil ederler. Bu cesaret verici olayın ardından hemen ikinci makineyi yapmaya koyulurlar. Daha küçük bir makineye gerek vardır bu kez ve güle oynaya bu küçük makine de yapılır.

 

BİZE GÜVENENLER MAKİNE SİPARİŞİ VERDİ

“Kötü komşu insanı mal sahibi yapar derler, biz de o zamana kadar müşterisi olduğumuz markalar sayesinde makine üreticisi olduk” diyen Duran, gerek babası nın ünü, gerekse Duran Ofset'in piyasadaki yerinin, çevredeki insanların dikkatini bu yeni faaliyete çektiğini söylüyor. Duran şöyle devam ediyor: “Bize daima güvenmiş olan bazı matbaacı dostlar, ‘Duran'da çalışan makine bizde de çalışır’ diyerek kendileri için makineler yapmamızı istemeye başladılar. İşin başında ticari bir girişimi hiç düşünmemiş olmamıza rağmen, yakın dostlar için makineler yapmaya koyulduk. İlk yaptığımız makineler yirmi yıl sonra şimdi yaptıklarımızla karşılaştırıldığında oldukça basitti ama bize pratik yapma imkânı vermeleri açısından çok önemliydi. Yaptıkça öğrendik. Biz öğrendikçe makineler daha gelişmiş araçlar haline geldi ve giderek her kesimden takdir toplamaya başladı. 90'lı yıllarda Türkiye'ye çok sayıda ikinci el makine geliyordu. Bizim makinelerin kalitesi ve fiyat avantajı bu durumu değiştirmeye başladı. Matbaalar, Duran'da üretilen katlama yapıştırma makinelerine çok rağbet ediyordu. Şimdi Türkiye'de 250'den fazla makinemiz çalışıyor.” Makine üretimine öncelikle kendi ihtiyaçları nı karşılayabilmek için başladıkları nı söyleyen Duran, “Bu noktada hiç bir zorlukla karşılaşmadık. Ne yaptığımızı biliyorduk ve giriştiğimiz işin sonu da, beklediğimiz gibi oldu. Ancak, çevrenin ilgisine yanıt vermeye ve ticari bir girişime dönmeye başlayınca, önümüze bazı zorluklar çıktı tabii” diyor. Yakın çevrenin olumlu ilgisinin kendilerini motive ettiğini aktaran Duran, eşe dosta çalışmanın ötesine geçince, piyasanın kuşkusuyla karşılaştıklarını söylü yor. “Bu kuşku, yersiz de sayılmazdı” diyen Duran şöyle devam ediyor: “Neredeyse bir asırdır, bütün dünyada Avrupalı, Amerikalı markaların ürettiği, hatırı sayılır büyüklükte makineler kullanılmaktaydı. Şimdi Türkiye'de, Türk tasarımcısının çizdiği, Türk işçisinin ürettiği bir makineden söz ediyorduk artık. Başlangıç için gerekli güveni yaratmak, sonra da bu güvene lâyık olmak pek de kolay bir iş değildi.”

 

ÇALIŞARAK AŞILMAYACAK ZORLUK YOK”

İç ve dış piyasaların güvenini kazanmak, ünlü ve güçlü markaların sert rekabetini de beraberinde getirir. “Bu rekabete rağmen kazanılmış piyasa payının elde tutulması, yaşadığımız zorlukları n belki de en önemlisidir” diyor Duran ve şöyle devam ediyor: “Ama inanarak ve azimle çalışarak üzerinden gelinmeyecek bir zorluk da yoktur.”

İlk makineler Türkiye'de başarılı olduktan sonra, bu işin ihracatının nasıl olabileceğini düşünmeye başladıklarını belirten Duran, “İstanbul'da üretilen bir makineyi gene İstanbul'da bir dosta satmak başka şey; aynı makineyi gelişmiş sanayi ülkelerinden birine satmak başka şey” diyor. Duran Ofset aracılığıyla ismen veya Şilen tanıdıkları firmalara yazı lar yazarlar, makineyi teknik yönleriyle tanıtarak, fiyatını belirtirler. Bu mektupları n bir broşürle bile desteklenmediğini de ifade eden Duran, “Bir süre sonra Amerikalı bir distribütörden talep geldi. İstanbul'a gelerek bizi tanımak ve üretimimizi görmek istediğini belirtiyordu.

Gelen Amerikalılar katlama yapıştırma makinelerini çok iyi tanıyan ve Amerika'da oldukça iyi bir pazara sahip insanlardı” diyor. Amerikalıların makineyi çok beğendiklerini söyleyen Duran şöyle devam ediyor: “İş sahibi, ‘Bu makineyi rahatça satarız ancak, Türkiye'den getiriyoruz diyerek kabul ettirmek kolay olmaz. Sizce uygunsa, üretimini Türkiye'de yaptırdığım kendi projem olarak lanse etmek isterim," dedi. Bu sunumun bizce sakıncası yoktu; bu girişimi kabul ettik. Düşündükleri strateji başarılı oldu ve bizim makineler Amerika'da kısa sürede bir pazar buldu. Birkaç sene içinde de, herkes işin aslını öğrendi ve Duran Makina firmasının ürettiği bu makineler, A.B.D.'de aranır hale geldi.” Duran, makinelerine bütün dünyada kolayca akılda kalacak ‘Omega’ ismini verdiklerini söyleyerek, dünyaya açılmanın önemli adımlarından birinin de, tanınmış uluslar arası fuarlara katılmak olduğunu aktarıyor. Başta bu sektörün en önemli fuarı olan DRUPA (Düseldorf) olmak üzere, hemen hemen bütün büyük fuarlarda yer almaya başlayan Duran Makina, ilk kez katıldığı 2000 yılı DRUPA fuarıyla, dış dünyaya açılmada önemli bir başka kırılma noktası yaşar. firma, 2004 DRUPA'sında, Avrupa'da tanınmış kişilerden oluşan bir temsilcilik ağı oluşturur.

 

41 ÜLKEYE İHRACAT

Yaklaşık yarısı Türkiye’de olmak üzere, bugün 41 ülkede 400 adedin üzerinde Omega katlama ve yapıştırma makinesi başarı ile çalışıyor. Duran Makina’nın yıllık üretim kapasitesi ise çeşitli ebatlarda, yaklaşık 40 makine. Bunların yarısı Türkiye’de kalırken, diğer yarısı Amerika’dan Avustralya’ya kadar geniş bir coğrafyaya satılıyor. Bu kadar geniş alanda bu kadar büyük sayıda birime yedek parça ve teknik hizmet vermekte olan firma, ortaya hatırı sayılır bir ticaret hacmi çıkarıyor.

İçinde bulunulan global ekonomik zorluk döneminin, Duran Makina’nın da satışlarını bir miktar yavaşlattığını aktaran Duran, “Kriz öncesi kapasiteye yükselmek, diğer dünya markaları gibi bizim için de biraz vakit alacak. Bu durumdan çok şikâyetçi değiliz. Geliştirmeyi istediğimiz çok sayıda yenilik var; ticari anlamda nispeten sakin geçmekte olan bu dönemi, yeni projelerimizi geliştirmek için kullanıyoruz. Yeni şeyler geliştirmek, bizim sektörümüzde çok önemli, dolayısıyla, gelecek birkaç yılda, içinden geçmekte olduğumuz bu dönemi keyifle hatırlayacağız” diyor.

Dünya pazarlarında yirmi yıllık bir sanayici olunca insanın başından birçok ilginç olay geçtiğine de değinen Oktay Duran şöyle devam ediyor: “2005 yılında Japonya’daki bir müşterimiz için yüksek fonksiyonlu ve kaliteli bir makine üretmeye başladık. Phoenix Şame Sealer Serisi adını verdiğimiz bu makinalar, sıvı ihtivası için üretilen polietilen kaplı karton kutuları tutkal kullanmadan katlayıp yapıştırarak doluma hazırlar. Kutular tutkal yerine ısı marifetiyle yapıştırılır. Tabii bu ısı ile yapıştırma işleminin makine üzerinde hayata geçirilmesi son derece uzmanlık isteyen bir iştir.

Bu makinelerin özelliği sadece ısı ile yapıştırmadan ibaret de değildir; kutuları n yapıştırma kulağı tıraşlanıp kendi üzerine katlanır ve bu sayede kutunun taşıyacağı sıvının karton yüzeyle temas etmesi engellenir. Bu sayede bu yöntemle üretilen kutular uzun ömürlü süt, meyve suyu, yoğurt, sıvı deterjan, donmuş gıda gibi ürünleri, ürünü ya da kutunun kendisini bozmadan taşıyabilir hale gelirler. 2005 yılında, bu makinenin ısı ile yapıştırma fonksiyonunun üretimini üstlenen Amerikalı proje ortağımızla birlikte, Japonya’daki müşterimiz için üretime başladık. Biz projemizi söz verdiğimiz zamanda tamamladık. Baştan planlandığı gibi, bir gemiye yüklenip Japonya'ya gidecek. Ancak, Japon müşterinin kendi pazarı, zaman açısından iyice sıkıştırmaya başlamış. Makinenin deniz yoluyla yaklaşık bir ay oyalanmasına tahammül edemeyeceklerine karar verdiler.

Sadece bizim makine için bir kargo uçağı ayarlayarak, 100.000 doların üzerinde bir maliyetle, makineyi havadan taşıdılar. Onların bu fedakârlığı, makinenin ürettiği kârın ilginç bir göstergesidir. Üstelik aynı şeyi bir sonraki siparişlerinde de tekrarladılar. Dünyada sadece bizim ürettiğimiz bir makinenin bu kadar kârlı ve dolayısıyla maddi fedakârlığa değer bulunması çok önemli bir şey tabii.”

 

EN BÜYÜK RAKİPLERİMİZ İSVİÇRE VE ALMANYA

Dünya sathında pek çok girişimcinin, katlama ve yapıştırma makinesi üretmeye niyetlendiğine de değinen Duran, “Bu alanda en önde gelen iki rakibimizden biri İsviçreli, diğeri ise Almandır. Omega markası, bu iki markayla birlikte, günümüzde dünyanın en iyi üç makinesi arasında sayılmaktadır. Piyasada yerleşik İtalyan ve İspanyol makineler olduğu kadar, birkaç tanesi kayda değer bazı Uzakdoğu markaları da mevcut. Biz, bu sözünü ettiğim markaların bazılarıyla kalite, bazılarıyla da fiyat rekabeti yapmak zorundayız” diyor. Girişilecek iş alanında belli bir deneyime ve bilgi birikimine sahip olmak gerektiğini ifade eden Oktay Duran, şöyle devam ediyor: “Katlama yapıştırma makinelerinı üretmeye karar vermeden önce, otuz yıldır bu makinelerinin müşterisi ve kullanıcısıydık; bu nedenle, üreticileri yıllardır tanıyorduk; rekabet ve işbirliğ i nedeniyle, bütün dünyaya yayılmış kullanıcıların (diğer matbaaların) kimler olduklarını biliyorduk; fiyatlar elimizdeydi; bir atölye sahibi olmamız nedeniyle, doğacak maliyetleri gerçeğe yakın tespit edebiliyorduk. Görüleceği gibi, bu işe oldukça iyi donanımlı başladık. Aksi halde, her yıl açılıp kapanan o çok sayıdaki üreticilerden biri olmamız işten bile değildi.”

 

 


Oktay Duran

Duran Makina Kurucusu

Bugün 41 ülkede 400 adedin üzerinde Omega katlama ve yapıştırma makinesi başarı ile çalışıyor.

 

 

SPOT:

 

“ Kriz öncesi kapasiteyi yükselmek, diğer dünya markaları gibi bizim için de biraz vakit alacak. Bu durumdan çok şikâyetçi değiliz. Geliştirmeyi/ istediğimiz çok sayıda yenilik var; ticari anlamda nispeten sakin geçmekte olan bu dönemi, yeni projelerimizi geliştirmek için kullanıyoruz. Yeni şeyler geliştirmek, bizim sektörümüzde çok önemli, dolayısıyla, gelecek birkaç yılda, içinden geçmekte olduğumuz bu dönemi keyifle hatırlayacağız.”