DİKKAT, DİL, DÜŞÜNME, PROBLEM ÇÖZME VE DAHA PEK ÇOK BEYİNSEL İŞLEV... VÜCUDUMUZDAKİ TÜM FONKSİYONLARLA ETKİLEŞEN GİZEMLİ VE KARMAŞIK BİR ORGAN OLAN BEYNİN İNCELENDİĞİ ÇALIŞMALAR, DOĞRU BESLENMENİN BEYİN SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİNİ HER GEÇEN GÜN DAHA FAZLA ORTAYA KOYUYOR.

Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Acıbadem Taksim Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Seçkin “Bilimsel çalışmalarda, beyinde sinir dokularının iltihaplanması sonucunda  Alzheimer hastalığına yatkınlığın arttığı gösterilmiştir. Bu iltihaplanmaya (kronik nöroenflamasyon) neden olan ana faktörlerden biri de yanlış beslenmedir.” diyor. Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Seçkin, sağlıklı bir beyin için öne çıkan besinleri ve “sessiz katil” olara  adlandırılan   etkenleri anlatırken, önemli uyarılar ve önerilerde bulunuyor.

İLK ŞÜPHELİ GLUTEN

Türkiye’de son yıllarda Alzheimer hastalarının sayısı artarken, bu artışın bir nedeninin de sağlıklı beslenme alışkanlıklarından uzaklaşılıp  endüstriyel olan işlenmiş ürünlere yönelimin ve tarım ürünlerinde pestisit (böcek ilacı) kullanımının artması olduğunu belirten Dr. Mustafa Seçkin, “Son yıllarda yapılan çalışmalar; beyinde sinir dokularının iltihaplanması sonucu Alzheimer hastalığına yatkınlığın arttığını, bunun  ana nedenlerinden birinin de yanlış beslenme olduğunu söylüyor. Buğday, çavdar, yulaf gibi tahıllarda bulu nan ‘gluten’ adı verilen bir proteinin ise kronik nörolojik enflamasyonda rol aldığı bildiriliyor. Gluten, özellikle genetiği değiştirilmiş buğday ile üretilmiş ve rafine edilmiş unlarda daha yoğun miktarda bulunurken, buğdayın anavatanı olan Anadolu’da üretilen Siyez, Karakılçık, Kavılca gibi buğday türlerinde daha düşük miktarda bulunuyor. Bu nedenle, Çölyak tanısı olmasa bile bireylerin diyetlerinde gluten kısıtlamasına gitmeleri ve mümkünse ata tohumdan üretilmiş ve rafine edilmemiş unları tüketmelerini öneriyoruz.” diyor.

 

ÜÇ BEYAZDAN KAÇININ!

“Üç beyaz” olarak adlandırılan rafine edilmiş tuz, şeker ve un tüketiminin de Alzheimer açısından riski artıran gıdalar olarak kabul edildiğini belirten Dr. Mustafa Seçkin, “Beslenme yalnızca beynimize ve vücudumuza ‘yakıt’ sağlamak için yapılmamalı. Tıpkı kışın fosil yakıtlarla ısıtılan evlerde, sobadaki yanma işleminin ‘yan ürünlerini’ içeren dumanların hava kirliliği oluşturarak bizleri zehirlemesi gibi bedenimize sunduğumuz kötü yiyeceklerin de bizleri doyurup ‘ısıtsalar’ bile ortaya çıkan yan ürünler aracılığıyla bedenimiz ve beynimiz için birer zehre dönüşebileceklerini unutmamak gerekir.” uyarısında bulunuyor.

 

BAZI YAĞLAR VE İŞLENMİŞ ÜRÜNLERE DİKKAT!

Yapılan çalışmaların; palm yağı, işlenmiş süt ürünleri ve kırmızı ette bulunan yağlar, hazır atıştırmalıklar ve kızartmalarda bulunan trans yağların oldukça zararlı olduğunu  ortaya koyduğunu söyleyen Dr. Mustafa Seçkin; mısır yağı, Ayçiçek yağı ve kanola yağı gibi linoleik asit içeren yağların da yüksek ısıda pişirildiğinde hücre hasarına neden olabildiğini vurguluyor. Dr. Mustafa Seçkin, “Bu moleküller ‘Sessiz Katil’ olarak da adlandırılıyorlar. Ayrıca, kızarmış ürünler, hazır gıdalar, patates cipsleri, hazır kekler, şekerlikakaolu kremalar gibi pek çok üründe bu zararlı yağlar yoğun miktarda kullanılıyor.” diyor. Alzheimer hastalarının beyinlerinin sağlıklı bireylere göre daha “asidik” yapıda olduğunu belirten  Dr. Mustafa Seçkin, vücudun pH dengesini asidite lehine bozacak kırmızı et, doğal olmayan yemlerle beslenmiş çiftlik balığı, tahıl, alkol, gazlı ve şekerli içecekler ve enerji içeceklerinden de kaçınılması gerektiğini söylüyor.

 

BEYİN DOSTU BESİNLER
Soğuk sıkım sızma zeytinyağı başta olmak üzere deniz ürünleri, badem, fındık, ceviz,  çiya tohumu, avokado ve semiz otu gibi Omega3 içeren besinlerin ise tam tersine Alzheimer hastalığı üzerindeki iyileştirici etkileri olduğuna ve unutkanlığı azalttığının kanıtlandığına dikkat çeken Dr. Mustafa Seçkin şöyle konuşuyor: “Mevsim sebze ve meyveleri, olta balığı, karnabahar, brokoli, lahana, sarımsak, soğan, zencefil, limon gibi ürünlerin özellikle tüketilmesi öneriliyor. Sinir hücrelerinin fonksiyonlarını yerine getirebilmeleri için  E ve D vitaminlerini ve B vitamin kompleksini içe ren besinler günlük diyete eklenmeli, hekim önerisiyle gerektiğinde dışarıdan takviye olarak alınmalıdır.”  Son olarak Dr. Mustafa Seçkin, diyet planlaması yapılırken kişiye özel düzenlemelerin olması gerektiğini, tek bir diyet tipinin herkes için yararlı olamayacağı gibi bulunulan coğrafyaya özgü yararlı besinlerin diyetisyenler ve gerekirse klinisyenler gözetiminde diyete eklenebileceğini de vurguluyor.