SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK, GÜNÜMÜZ İŞ DÜNYASININ EN ÖNCELİKLİ KONU BAŞLIKLARDAN BİRİ. ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE ÜRETİMİ VE TİCARETİ BAŞTAN ŞEKİLLENDİRECEK BİR ANLAM VE İÇERİĞE SAHİP OLAN BU BAŞLIK, TÜM SEKTÖRLERİ BU KONUDA ADIM ATMAYA ZORLUYOR. MAKİNE İHRACATÇILARI BİRLİĞİ’NİN HAZIRLADIĞI “TÜRKİYE MAKİNE SEKTÖRÜ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK EYLEM PLANI RAPORU” DA BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA AMAÇLARI VE DÜNYADAKİ KÜRESEL DÜZENLEMELER IŞIĞINDA, TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜNÜN GELECEĞE NASIL HAZIRLANMASI GEREKTİĞİNİN YOL HARİTASINI ORTAYA KOYUYOR.

Günümüzde ekonomik, sosyal, çevresel ve yönetişim ile ilgili tüm çerçeve, odağında sürdürülebilirliğin olduğu bir değişim sürecinden geçiyor. Çünkü Sanayi Devrimi ile başlayan müthiş atılım dönemi, günümüzde bir kaynak çıkmazına girmiş durumda. Yaşam için gerekli kaynaklar giderek azalıyor. Kaynakların ve üretimin paylaşımı yeni güç çatışmaları oluştururken, endüstriyel kirliliğin neden olduğu çevresel sorunların maliyeti de hükümetler üzerinde hem ekonomik hem de siyasi baskı oluşturuyor.Tam da bu nedenlerle, Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat dokümanı; dijitalleşmede geç kalmaktan oluşan sorunları, artan enerji ihtiyaçları için sürdürülebilir enerji kaynakları sorununu, çevre ve iklim sorunlarını üst üste, iç içe koyarak, bunları toptan çözmek iddiasında olan devasa bir gelecek programı özelliği taşıyor. Avrupa’nın yanı sıra Çin ve ABD gibi dünyanın büyük ve egemen coğrafyalarında da sorunların büyüklüğü karşısında herkes bir mutabakat geliştirmeye çalışıyor. Özetle, yeni ve güçlü bir dönüşümün eşiğindeyiz. Bir yandan dijitalleşmenin hızıyla yepyeni üretim teknikleri geliştiriyor, üretim ve yönetim süreçlerini akıllı hale getiriyor, diğer yandan da bu süreçleri “temiz” süreçlere dönüştürmeye gayret ediyoruz. Dijitalleşme ve yeşil dönüşüm ise bu değişimi şekillendiren önemli dinamikler olarak karşımızda duruyor.Makine İhracatçıları Birliği de uzun bir süredir sürdürülebilirliği merkezine alan bir strateji üzerinde çalışıyor. Bu amaçla atılan son adım ise Türkiye’deki sürdürülebilirlik çalışmaları için bir kilometre taşı olma misyonunu üstleniyor. Teknik bir alanda insanlığın refahı ve konforu için faaliyet gösteren Türkiye’nin Makinecileri, Mundus+ çatısı altında yayımladığı “Türkiye Makine Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı Raporu” ile makine sektörü için ölçülebilir, somut sonuçlar ortaya koyan ve stratejiyi vizyondan eyleme dönüştüren bir çalışmaya imza atıyor.

EYLEM PLANI RAPORU NEDEN HAZIRLANDI?

Ömür Demir Kızılarslan, Kudret Ceran ve MAİB Almanya Temsilcisi Ahmet Yılmaz’ın birlikte hazırladığı Eylem Planı Raporu’nun önsözünü kaleme alan MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu, sürdürülebilirlik ve stratejik eylem planına olan ihtiyacı, şu sözlerle özetliyor: “Bütünsel bir dönüşümü merkeze alan günümüzün sürdürülebilirlik anlayışı; karbon nötr kıta, onarılabilir, yeniden kullanılabilir ürün, atıkların geri kazanımı, döngüsel ekonomi gibi türlü başlıkla bezenmiş yeni bir endüstriyel büyüme modeli sunuyor. Rekabet ve farkındalık, teknoloji ile Yeşil Mutabakat zeminin-de yürüyor. Sınırda karbon vergileri ve pazarda tüketim vergileri gibi kaynaklarla finanse edilecek bu büyük sınai dönüşüm sadece sektörümüz için değil, ülkemiz için de yeni yükler getirirken, bu sorumlulukları hangi plan ve programlarla göğüsleyebileceğimizi kesinleştirmemiz gerekiyor.” Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) ekseninde, ekolojik ve sosyal olarak belirlenmiş hedefler gözetilerek yenilikçi bir metodolojiyle tasarlanan Eylem Planı Raporu, Birleşmiş Milletler bünyesinde belirlenen 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı, 169 alt başlık ve 241 göstergenin incelenmesi sonucunda oluşturuldu. Makine sektörünün değer zincirini oluşturan ve “Ham madde, girdi ve tedarikçiler”, “Lojistik ve depo”, “Üretim süreci”, “Satış, pazarlama ve müşteri ilişkileri”, “Satış sonrası hizmetler”, “Geri kazanım” ile “Ürün yaşam süresi” olarak belirlenen 7 eylem alanını ilgilendiren 7’si öncelikli ve doğrudan, 4’ü bağlantılı toplam 11 Küresel Amaç, “Makine Sektörü Sürdürülebilirlik Uyum Haritası”nın da temelini oluşturuyor.

MAKİNE SEKTÖRÜ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA AMAÇLARI

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının 17 maddesinin tümü makine sektörü yönünden değerlendirildiğinde, her bir başlık altında farklı görev, sorumluluk tarifleri yapmak da mümkün. Faaliyet gösterilen sektörden bağımsız olarak, sürdürülebilir bir dünyada yaşamak ve gelecek nesillere yaşanılacak bir dünya mirası bırakmak için her bir SKA başlığında tüm kesimler sorumluluk üstlenmek durumunda. Bu kapsamda,

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA AMAÇLARI NE ANLATIYOR?

SKA 1-YOKSULLUĞA SON: Yoksulluğun her biçiminin ortadan kaldırılması, günümüzde insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük sorun alanıdır. Yoksulluğa son verilebilmesi için, temel kaynaklara ve hizmetlere erişimin artırılması ve çatışmalar ile iklim temelli afetlerden etkilenen toplumların desteklenmesi gerekmektedir. SKA 2-AÇLIĞA SON: Günümüzde aşırı açlık ve yetersiz beslenme, birçok ülkede kalkınmanın önündeki önemli engeldir. Bu başlık altında, küçük çiftçilerin arazi, teknoloji ve piyasalara eşit erişimlerinin ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının teşvik edilmesi, tarımda verimliliğin artırılması, altyapı ve teknolojiye yatırım yapılması hedeflenmektedir. SKA 3-SAĞLIK VE KALİTELİ YAŞAM: Dünyada birçok hastalıkla mücadele edilmesine rağmen, sağlık hizmetlerinin yetersizliği sonucunda milyonlarca insan ölmektedir. Bu başlıkla genel sağlık hizmetleri kapsamında, herkesin güvenli ve erişilebilir ilaç, aşı ve sağlık hizmetine kavuşması amaçlanmaktadır. SKA 4-NİTELİKLİ EĞİTİM: Son dönemde herkes için zorunlu ilköğretim ve okuryazarlık oranlarının artırılması alanlarındaönemli gelişmeler olmuştur. Ancak, bazı bölgelerde hala sorunlar ve eşitsizlikler devam etmektedir. Bu amaç, uygun maliyetli mesleki eğitime eşit erişim sağlamayı, toplumsal cinsiyet ve varlık eşitsizliklerini ortadan kaldırmayı, nitelikli yüksek öğretime herkesin erişmesini sağlamayı da hedeflemektedir. SKA 5-TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ: Kadınlar ve kız çocuklarına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılması yalnız temel insan hakkı olmamakta,aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmayı hızlandırmak için de kritik önem taşımaktadır. Bu başlık altında, toplumsal cinsiyet eşitliğini daha ileriye götürecek politikalar ve mevzuatın güçlendirilmesi hedeflenmektedir. SKA 6-TEMİZ SU VE SANİTASYON: Su kıtlığı, dünya genelinde nüfusun yüzde 40’tan fazlasını etkilemektedir. Su kıtlığını hafifletmek için ormanlar, dağlar, sulak alanlar ve nehirler gibi suyla bağlantılı ekosistemleri korumak veeski haline getirmek ve ayrıca gelişmekte olan ülkelerdesu verimliliğini teşvik etmekve arıtma teknolojilerini desteklemek için uluslararasıiş birliğinin geliştirilmesi hedeflenmektedir. SKA 7-ERİŞİLEBİLİR VETEMİZ ENERJİ: Fosil yakıtlara dayanan küresel ekonomive sera gazı emisyonlarının artması, iklim sistemimizde çok büyük değişiklikler yaratmaktadır. Günümüzde tüm ülkelerde, temiz enerji sağlayacak altyapının ve teknolojinin geliştirilmesi büyümeye ve çevre korumasına katkı sağlayacaktır. SKA 8-İNSANA YAKIŞIR İŞVE EKONOMİK BÜYÜME: Küresel ekonomide büyüme yavaş ilerlemekte, eşitsizlikler artmakta, iş imkanları büyüyen işgücüyle aynı oranda gelişme kaydetmemektedir. Bu başlık altında, 2030 yılına kadar tam ve üretken istihdam ile, herkes için insana yakışır iş imkânı sağlanması hedeflenmektedir. SKA 9-SANAYİ, YENİLİKÇİLİK VE ALTYAPI: Ekonomik ve çevresel sorunlara kalıcı çözümler üretmek için, teknolojik ilerleme, yeni iş imkânları yaratma ve enerji verimliliğini artırma önemlidir. Sürdürülebilirlik boyutlarının desteklenmesi, bilimsel araştırma ve yeniliğe yatırım yapılması, sürdürülebilir kalkınmayı mümkün kılacaktır. Bilginin yayılması ve yenilik ve girişimciliğin geliştirilmesi açısından, dijital eşitsizliğin giderilmesi gereklidir. SKA 10-EŞİTSİZLİKLERİN AZALTILMASI: Yapılan araştırmalar, dünyada gelir eşitsizliğinin arttığını göstermektedir. Artan eşitsizliklerin giderilmesiiçin, en düşük gelirli yüzde 10’u güçlendiren sağlam politikaların benimsenmesi gerekmektedir. Bu madde ile, mali piyasalar ve kurumların düzenlenmesi ve kalkınma yardımları ve doğrudan yabancı yatırımların en çok ihtiyaç duyulan bölgelere yönlendirilmesi, eşitsizliklerin azaltılması hedeflenmektedir. SKA 11-SÜRDÜRÜLEBİLİR ŞEHİRLER VE TOPLULUKLAR: Gelişmekte olan ülkelerde, kentlerin hızlı büyümesi ve kente göçün artması mega kentlerin sayısında büyük artışa yol açmış ve aşırı yoksulluğun kentsel alanlarda yoğunlaşmasına neden olmuştur. Yapılan çalışmalar, kentsel alanların tasarım, inşa ve yönetim açısından önemli ölçüde değiştirilmesi gerektiğini; bu başarılamadığı durumda sürdürülebilir kalkınmanın sağlanamayacağını göstermektedir. SKA 12-SORUMLU ÜRETİM VE TÜKETİM: Endüstrilerin, işletmeler ve tüketicileri geri dönüştürme ve atıkları azaltmaya teşvik etmesi sürdürülebilirlik için vazgeçilmez unsurdur. Bu başlık altında; verimli çalışan değer zincirlerinin oluşturulması, üretim ve tüketim seviyesinde sorumlulukların artırılmasıve atıkların azaltılması, gıda güvenliğinin artırılmasıve kaynak verimliliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. SKA 13-İKLİM EYLEMİ: Dünya üzerinde iklim değişikliğinin ağır etkileri tüm ülkelerde hissedilmekte, sera gazı emisyonları artmaktadır. Sera gazı emisyonlarını düşürmek için, birçok bölgede çalışmalar yapılmaktadır. Küresel ısınma ve iklim eylem alanı, insanların hayatını ciddi ölçüde etkileyen ve acil önlem alınmasını gerektiren bir konu başlığıdır. SKA 14-SUDAKİ YAŞAM: Okyanuslar, insanlar için yerküreyi yaşanabilir kılan küresel sistemleri barındıran yaşam kaynaklarıdır. Bu kaynağı yönetme biçimi,iklim değişikliğinin etkilerini dengelemek ve insanlığın geleceği için büyük önem taşımaktadır. Bu başlık altında; deniz ve kıyı ekosistemlerinin sürdürülebilir biçimde yönetilmesi, kirlenmenin önlenmesi ve ayrıca okyanus asitlenmesinin engellenmesi hedeflenmektedir. SKA 15-KARASAL YAŞAM: İnsanların besin kaynaklarının yüzde 80’i bitkilerden oluşur. Tarımsal üretim, önemlibir ekonomik kaynak ve kalkınma aracıdır. Bu başlık altında, iklim değişikliğinin önlenmesi için önemli olan; toprak verimliliğinin azalması, ekilebilir arazilerin korunması, ormansızlaşmanın durdurulması, doğal yaşam alanlarının korunması ve biyoçeşitliliğin kaybının önlenmesi hedeflenmektedir. SKA 16-BARIŞ, ADALETVE GÜÇLÜ KURUMLAR: Sürdürülebilir kalkınmanın temelinde, barış, istikrar,insan hakları ve hukukun üstünlüğüne dayalı etkin yönetim bulunur. Bubaşlık altında; çatışmaların önlenmesi, güvensizliklerin azaltılması, ekonomik büyümeyi etkileyen haksızlıkların ve yıkıcı etkilerin ortadan kaldırılması, şiddetin her biçiminin engellenmesi, hükümetler ve toplumların birlikte çalışmasını sağlayacak çözümlerin üretilmesi, hukukun üstünlüğünün güvenceye alınması hedeflenmektedir. SKA 17-AMAÇLAR İÇİN ORTAKLIKLAR: Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarının hayata geçirilmesinde küresel ortaklıklar ve iş birlikleri önem kazanmıştır. Birçok ülke büyüme ve ticareti geliştirmek için kalkınma yardımlarına, teknoloji ve bilgi birikimine, yenilikçi fikirlereve ortak çalışmalara ihtiyaç duymaktadır. Bu başlık altında, başta en az gelişmiş olanlar ve gelişmekte olan ülkeler için, evrensel kurallara dayalı, adil bir ticaret ve iş birliği sisteminin oluşturulması hedeflenmektedir. SKA’lar arasındaki ilişkiler ve sorumlulukların tüm sektörleri ilgilendirdiğini de söylemek mümkün. Bununla birlikte Eylem Planı Raporu, 7 SKA’nın Türkiye’de makine imalat ve ihracat sektörü ile öncelikli ve doğrudan ilgili olduğunu, 4 SKA’nın ise sektörel gelişmelerle bağlantılı olduğu ve sektörel sürdürülebilirlik çalışmalarında dikkate alınmasında yarar bulunduğunu ifade ediyor. Bu çerçevede, makine sektörüyle öncelikli ve doğrudan ilgili değerlendirilen SKA’lar şöyle belirlenmiş: SKA 4: Nitelikli Eğitim SKA 7: Erişilebilir ve Temiz Enerji SKA 8: İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme SKA 9: Sanayi, Yenilikçilik ve Altyapı SKA 12: Sorumlu Üretim ve Tüketim SKA 13: İklim Eylemi SKA 17: Amaçlar için Ortaklıklar Sektör ile bağlantılı olabileceği değerlendirilen diğer dört SKA ise şöyle sıralanıyor: • SKA 3: Sağlıklı ve Kaliteli Yaşam • SKA 5: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği • SKA 10: Eşitsizliklerin Azaltılması • SKA 16: Barış, Adalet ve Güçlü Kurumlar

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE DÖNGÜSEL EKONOMİ

Sürdürülebilirlik başlığı altında bugüne kadar en yaygın kullanılan kavramlar sıfır atık ve geri dönüşümdü. Bu kavramların uygulamaya geçtiği sisteme ise Döngüsel Ekonomik Sistem deniliyor. En yalın haliyle döngüsellikten kastedilen; bir ürünün üretim ve kullanım süresi dikkate alınarak, daha az malzeme ve enerji kullanarak, ürün yaşam süresi sonunda geri kazanımlar ile malzemeyi tekrar üretim döngüsüne dâhil etmektir. Bu şekildeen az atık (sıfır atık hedefi) üreten bir sistem ortaya çıkar. Döngüselliğin karşıtı ise doğrusal ekonomik sistemdir ve bu sistemde ana unsur ürünün sadece piyasaya sunulmasıdır. Ürünün üretim ve yaşam(kullanım) süresi ve sonrasın-da ortaya çıkan sorunlardanbağımsız olarak, sadece“üret, sat, kullan, çöpe at”düşüncesiyle hareket ediliyordu. Kaynakların sınırsız ol-madığı bilinci yaygınlaştıkça,doğrusal sistemden döngüselsisteme geçiş başlamış oldu.Birleşmiş Milletler SKA’larındave AB Yeşil Mutabakatı met-ninin odağında da döngüsel-lik vardır. Döngüsel ekonomiksistem; üretim ve ürün yaşamsüresi arasında kurulan direktilişkiden dolayı, sürdürüle-bilirlik yaklaşımları içindeözel bir yere sahiptir. Herbir kaynağın, malzemenin,enerjinin uygun ve verimlikullanımı ilkesi, bu sisteminana unsurlarındandır.Makine sektörü açısından dadöngüsel ekonomik sistemönemli avantajlar sunar.Özellikle son yıllarda tedarikzincirlerinde yaşanan sorun-lar, malzeme temini açısındanbu modellemenin öneminiartırmıştır. Döngüsel ekono-mik sistem özetle, “tekrarkullan, tekrar değerlendir,temiz enerji, temiz çevre, insanca yaşam, uzun ürün ömrü ve sıfır atık hedefi” gibi temel amaçlar üzerine kurgulanmıştır. Bu amaçlara gerçek anlamda uyulduğunda, sürdürülebilirlik hedeflerine de ulaşılması mümkün olacaktır.

DÖNGÜSEL SİSTEMDE PAYDAŞLARIN KATILIMI ÇOK ÖNEMLİ

Başarılı bir döngüsel sistem için, değer zincirindeki tüm tedarikçi ve paydaşların katılımı ve özverili yaklaşımları gereklidir. Makine gibi çeşitlilik gösteren ve karmaşık derecesi yüksek üretim sektöründe standart bir döngüsel çözümdençok, işletmeye özel çözüm üretilmesinde katkı sağlayacak yolların araştırılması gerekir. Hedeflere istenilen sürelerde ulaşılabilmesi için yeni çevresel ürün ve süreç tasarımı ile yeni değer zinciri sistemi çalışmasına ihtiyaç vardır. Birleşmiş Milletler SKA’larının tüm dünyada kabul görmesiyle, başta AB olmak üzere tüm iç ve dış pazarlarda, şu konulara uyulması da bir gereklilik haline geliyor: • Sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için, mutlak bir çevresel ürün tasarımı ve ürün yaşam tasarımı gerekmektedir. Doğrusal üretim sistemlerinde değer zincirinin oluşumunu ürün belirlerken, sürdürülebilirlik amaçlı döngüsel sistemlerde ürünün oluşumunu değer zincirinin tüm aşamaları belirler. Bu nedenle ürünün doğumu ile yaşam sonu arasında hiçbir aşama eksik bırakılmamalıdır. • Özellikle makine üretiminde dijitalleşme, değer zincirinin bütününü ilgilendiren önemli bir başlıktır. Döngüsel sistem içindeki tüm paydaşların daha akıllı bir ağ kapsamında çalışmaları önemlidir. Döngüsel sistemle uyumlu bir dijitalleşme, sistemin bütünlük içerisinde çalışmasına ve iş modeli oluşumlarına olanak sağlar. • Döngüsel ekonomik dönüşümün en sancılı alanları bilgi paylaşımı ve sorumluluk kesişme noktalarıdır. Paydaşlar arasında bilgi paylaşımının şeffaf ve hızlı olması, kesişen noktalardaki sorunların çözümü ve sorumluluk noktalarının belirlenmesine yardımcı olur. Daha önce çalışma sistemini ve kazancını kendileri ayarlayan paydaşların ortak çalışma ve farklı bir kazanç sistemine girmeleri, döngüsel dönüşümde aşılması gereken en büyük sorunlardan biridir. • Döngüsel ekonomi konusunda standartlara ve düzenlemelere ihtiyaç vardır. Kamu ile ortak çalışmalar yapılması, bu tür iş modellerini destekleyici sağlıklı düzenlemelerin oluşmasına yardımcı olacaktır. Bu aşamada makine sektörünün ilgili kamu kuruluşları ile döngüsel iş modeli teşvik sistemi çalışmasına başlaması; başarılı bir sistem geliştirilmesine katkı sağlayacaktır.

DEĞİŞİMİ ANLAMAKVE KABUL ETMEK...

Yapılan araştırmalar, sürdürülebilirlik ilkelerine uyum yönünde atılan adımların, kurumsal performansı ölçülebilir şekilde artırdığını gösteriyor. Sürdürülebilirlik, sadece bireysel veya kurumsal bir sorumluluk alanı olmasının ötesinde, üretim, ihracat ve rekabet gücü artışı için ortaya çıkabilecek riskleri azaltmak, rekabet gücünü artırmak anlamına da geliyor. Çünkü yakın bir gelecekte, büyük kurumsal alıcılar belirli sürdürülebilirlik eşiklerini karşılamak için tedarikçilerinden daha fazla düzenleme talebinde bulunacaklar ve bu taleplere uyamayanlar, değer zincirindeki tedarikçi statülerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacaklar. Sürdürülebilirlik riskleri üretim/ihracat süreçlerinde, dönüşüm ve değişim ihtiyacını ortaya koydukça, küresel pazarlarda rekabet avantajını artırmak isteyen şirketler, ürün ve süreç tasarımlarına ve yenilikçiliğe daha fazla kaynak aktaracaklar. Bu alanda hızlı hareket edebilen, operasyonel dinamizmi yüksek çevik firmalarsa, küresel markaya dönüşme yolculuğuna hızlı ve sağlam adımlarla devam edecekler. Bu nedenlerle Eylem Planı Raporu’nda, sürdürülebilirlik yolculuğunda ilgili tüm tarafların değişimin gerekli olduğunu kabul etmeleri, sorumluluklarını anlamaları, anlamlı iyileştirmeler yapmak için inisiyatif kullanmaları, bu iyileştirmeler yapıldığında elde edecekleri faydanın artacağını bilmelerinin önemine de değiniliyor ve “Tarafların, iyileştirmeler yapılmadığında karşılaşacakları riskleri anlamaları, paydaşlarla iş birliğinin gerekli olduğunu görmeleri, başta iklim değişikliği olmak üzere çevresel etkileri daha belirgin ve zararlı hale getiren adımları önlemek için harekete geçmenin bir sorumluluk olduğunu görmeleri gereklidir.” uyarısında bulunuluyor. Özetle, Makine Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı; güncel verilerle, sektörün değer zincirini oluşturan eylem alanları dikkate alınarak hazırlanırken, alt sektörler veya firma ölçeğinde öz değerlendirme yapılabilmesi için gerekli bilgi paketini içeren özgün bir model ortaya koyuyor.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK NEDİR?

Esasen sürdürülebilirliğin evrensel bir tanımı yok. Ancak, Birleşmiş Milletler Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından hazırlanan “Ortak Geleceğimiz” başlıklı raporda sürdürülebilirlik, “gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden bugünün ihtiyaçlarını karşılamak” olarak tanımlanıyor1. Bu bağlamda sürdürülebilirlik; üretim, çeşitlilik ve tüketimin devamlılığı sağlanırken, sosyal, çevresel ve ekonomik olarak varlığı devam ettirmek anlamına geliyor. Ekonomik çerçevede ise sürdürülebilirlik; “enerji ve doğal kaynakları korurken, olumsuz çevresel etkileri en aza indiren, ekonomik olarak sağlam süreçlerle ürün/hizmet üretilmesi” olarak ifade ediliyor. Buradan hareketle, kâr ve refahın artırılmasının, çevresel etkilerin azaltılmasının ve mümkün ise yok edilmesinin, sürdürülebilirliğin temelini oluşturduğunu belirtmek de mümkün.

 

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN İŞLETMELERE GETİRİLERİ

Sürdürülebilirlik raporlamaları halihazırda yasal bir zorunluluk olmasa da yakın gelecekte, yasal zorunluluğa dönüşebilecek niteliktedir. Günümüzde, başta büyük ölçekliler olmak üzere firmalar, kurum ve enstitüler işletme bilançolarını gösteren finansal raporlamalarının yanı sıra bu tür raporlamaları da görmek istiyorlar. Bu anlamda sürdürülebilirlik raporları, bir işletmenin amaç, faaliyet ve hizmetler bütünlüğünü en iyi ve gerçekçi şekilde ortaya koyan raporlar olarak önem kazanıyorlar. Sürdürülebilirlik raporları, işletmeye ve işletmenin ulusal, uluslararası faaliyetlerinin insani, sosyal, ekonomik ve çevresel faktörler açısından değerlendirilmesine de katkı sunuyorlar. Bir işletmenin sürdürülebilirlik raporu;• İşletmenin sahibine, ortaklarına ve daha genel anlamı ile diğer paydaşlarına (müşteriler, tedarikçiler, iş ortakları ve personel) karşı şeffaflık sağlar ve firmanın marka imajına güveni artırır. • İşletmeye dışarıdan yöneltilecek soruların veya taleplerin (örneğin, sosyal ve çevresel konulara karşı hassasiyet ve uygulamalar/ bunların ölçümleri) yanıtlanmasında yardımcı olur. • Her işletmenin kendi belirlediği amaç ve hedeflerine ulaşım ve uygunluğu göstermesi açısından bir test işlevi görür. • İşletmenin hangi alanlarda eksiği, zaafı varsa, onla-rın giderilmesinde, şirketiçi eğitim programlarının oluşturulmasında yol gösterecek bir rehberdir. Bu alandaki çalışmalar, stratejinin devamlı güncellenmesine, yeni hedeflere odaklanmasına ve geleceğe hazırlanmasına büyük katkı sağlar. İşletmenin sürekli iyileştirme programlarına destek verir, işletme içi yapı ve organizasyonların değişim ve dönüşüm alanları hakkında somut bilgi ve göstergeler sunar. Bu kapsamda, firmanın yenilikçilik kabiliyeti genişler, paydaşlarla yeni fikirlerin, entelektüel hazinenin geliştirilmesi ve uygulanması sağlanır. Firmanın, kendi kapasitesini, piyasadaki diğer işletmelerle kıyaslaması mümkün olur.