Kriz ortamları hepimizin kendi yaptıklarımızı sorgulama ve yanlışlarımızı kabul etme ve düzeltme zamanıdır. Çünkü işlerimiz normal yürürken mevcut aksaklıklar göz ardı edilebilir veya düzeltmek İçin zamana yayılabilirdik. Ancak kriz bize gösterdi ki önce evimizin içini düzeltmeli ardındansa dış pazarlara daha güçlü bir şekilde girmeliyiz.

Geçtiğimiz ay sizlere geleceğe dönük umutlarımız canlanmakta olduğunu ifade etmiştim. Dergimiz yayınlandıktan sonra açıklanan ihracat rakamları da bu öngörümüzü destekledi. Dünyada henüz kara bulutların hepsi ortadan kaybolmadı ancak umutlarımızı yeşertecek bir ekonomik iklim ortaya çıkmaya başladı. Bunu hep birlikte değerlendireceğiz.

Daha önce sıkça vurguladığım bir konuyu tekrar hatırlatmak istiyorum. Kriz ortamları hepimizin kendi yaptıklarımızı sorgulama ve yanlışlarımızı kabul etme ve düzeltme zamanıdır. Çünkü işlerimiz normal yürürken mevcut aksaklıklar göz ardı edilebilir veya düzeltmek için zamana yayılabilir. Ancak şunu belirtmeden geçemeyeceğim, hiçbir sistematik problem o koşulları yaratan sistemin içinde kalınarak çözülemez. O sorunları çözmek için de sistemin dışından konuya yaklaşmak gerekir. İşte içinde yaşadığımız krizin, biz makine sanayicilerine bu fırsatı verdiğini düşünüyorum. Eğer daha önceden halının altına süpürdüğümüz ve çözmemiz gereken sorunlarımız varsa onları çözmenin tam zamanıdır diye düşünüyorum.

Buna acilen ihtiyacımız var. Çünkü içinde yaşadığımız dünya konjonktürü ülkemizi daha önceden, pek fazla beklemediğimiz stratejik noktalara doğru götürüyor. Ülkemizin bu stratejik konuma ulaşması ve orada kalabilmesi için başta makine sanayisi olmak üzere bütün sanayi sektörleri güçlü olmak zorunda. İhracat ve özellikle yüksek teknoloji ihracatını da artırmak zorunluluğu apaçık ortada bulunuyor. Bunun için üzerimize düşen görevi en iyi şekilde yaptığımıza inanıyoruz. Bunun için önce evimizin içini düzeltmeye koyulduk, sonra sıra dış pazarlara geliyor.

Öncelikle kamuoyunda Türk makinesi algısı konusunda yaptığı mız “Tıkır tıkır” kampanyasının çok ses getirdiğini belirtmeliyim. Bu morale bütün makineciler olarak çok ihtiyacımız vardı. Bizler 200 ülkenin makine alıcılarını ikna etmişken ülkemizdeki makine alıcılarını ikna etmekte zorlanıyorduk. Yüzyılların ülke olarak üzerimize yapıştırdığı eziklik psikolojisini üzerimizden attığımızı düşünüyoruz. Ülkemiz insanları da artı k dünya pazarlarında rekabet edebilen makineler yaptığımızı biliyorlar.

Biliyorsunuz artık rekabet, kalite ve fiyatların ötesine geçti ve standart alanında devam ediyor. Bütün ülkeler pazarlarda standardizasyon silahı ile savaşıyorlar. Artık yaptığımız makineleri bizim hazırladığımız standartlara göre oluşturduğumuz TURQUM® kalite belgesi ile belgelendiriyoruz. Biz de makine sanayicilerimizi dış pazarlarda TURQUM® ile donatıyoruz. Kendi milli belgemiz olan TURQUM® önümüzdeki günlerde büyük bir hızla kamuoyunun gündeminde yer almaya başlayacak. Yüksek kaliteli üretim yapan bütün makine üreticilerimizi TURQUM® almak için başvurmaya davet ediyorum.