Türk firmalarının yüksek mühendislik becerileri, üretim Esnekliği, ürün geliştirme ve adaptasyon yetenekleri ile satış Sonrası hizmetler gibi faktörlere verdikleri önem, türk yapımı tekstil makineleri ve ekipmanı ihracatının artan...



Türkiye’de tekstil makineleri ve aksamı üretimi yapan yaklaşık 1000 adet üretici ve bu sektörde çalışan yaklaşık 8 bin kişi var. Türk firmalarının yüksek mühendislik becerileri, üretim esnekliği, ürün geliştirme ve adaptasyon yetenekleri ile satış sonrası hizmetler gibi faktörlere verdikleri önem, Türk yapımı tekstil makineleri ve ekipmanı ihracatının artan oranda devamını ve yeni pazarlara girişlerini sağlıyor. Tüm dünyayı etkisi altına alan finansal krizin Türkiye’nin tekstil ve konfeksiyon makineleri ithalatını gerilettiği ve konfeksiyon sektöründe yatırımların durma noktasına geldiği görülüyor. Ayrıca dış ticaret yapısı incelendiğinde, tekstil ve konfeksiyon sektörünün ihtiyaç duyduğu makineler bakımından dışa bağımlı olduğu ve son döneme kadar çok büyük miktarda dış ticaret açığı verildiği gözleniyor. Ancak bu sonuç, Türkiye’nin ihtiyacı karşılayacak düzeyde makine üretemediği anlamına gelmiyor.

Moment Expo’nun sorularını yanıtlayan Temsad (Tekstil Makine ve Aksesuar İmalatçıları Derneği) Başkanı Adil Nalbant da küresel krize değinerek, ciddi bir pazar daralması ile karşı karşı ya kalındığını söylüyor. Nalbant şöyle devam ediyor: “Yalnızca tekstil sektörüne üretim yapan tekstil makine sektörü zaten var olan yüksek vergi, pahalı enerji ve yüksek girdi maliyetleri nedeni ile zorda olan sektörümüzü daha da zora sokmaktadır.”

 

TAMİRAT İLE BAŞLADIK

Tekstil sanayiinin birçok alt dalında her çeşit iplik, kumaş, giyim eşyası, ev tekstili, hazır giyim tekstil ürünlerini üretebilen Türkiye’nin son yıllar itibariyle gelişmiş ve büyük bir tekstil ve konfeksiyon makine parkı bulunuyor. 1980’li yılların başına kadar tekstil ve konfeksiyon sektörü ihtiyaç duyduğu makineleri ithal yoluyla temin ediyordu. Tekstil ve konfeksiyon makineleri imalatçılarının büyük çoğunluğu, makine üretimlerine atölye tipi yerlerde küçük kapasiteler ile revizyon veya tamirat çalışmaları yaparak başlamışlardı. Ancak günümüzde modern fabrikalarda,ileri teknoloji tezgahlar ve uzmanlaşmış personel ile birçoğu karmaşık elektronik kontrol sistemleri içeren tekstil makineleri üretilebiliyor. Atmosferik jet veya püskürtmeli boya makineleri gibi makine kategorisinde, yerel düzeydeki üreticiler, uluslararası piyasalarda rekabet yaratabiliyor. Türkiye’de tekstil ve konfeksiyon makineleri imalatçıları, genellikle küçük ve orta ölçekli olup, İstanbul ve İzmir’de yoğunlaşmışlardır. Sürekli değişen tekstil ve konfeksiyon talepleri, makine imalatına yön veriyor. Türkiye’de de tekstil ve konfeksiyon makine imalatında, global trendler takip edilirken, bunun neticesinde ise son teknolojili, daha verimli ve sofistike makinelerin imalatı yapılıyor. Dünyanın önemli pamuk üreticilerinden biri olan Türkiye’nin güçlü tekstil sanayi si, tekstil makineleri ekipmanı üretimindeki gelişmeyi doğuruyor. Yeni teknolojileri uygulayan ve tasarım geliştirmeye önem veren sektör, 1990’lı yıllara kadar iç piyasaya yönelik üretim yaparken, 1990’lı yıllardan itibaren dış pazarlara yönelmeye başladı.

 

2007 İHRACATI 28,2 MİLYAR DOLAR

Birleşmiş Milletler (BM) İstatistik Bölümü verilerine göre, 2007 yılında 28,2 milyar dolar olan sektör ihracatı yüzde 12 oranında azalarak 2008 yılında 24,8 milyar dolar değerine geriledi. Tekstil ve konfeksiyon makineleri, toplam dünya ihracatı içinde yüzde 0,16 pay alıyor. 2006 ve 2007 yıllarında tüm ülkelere yapılan ihracat değeri bazında yapılan sıralamada listenin başında yer alan Almanya’nın ihracatı 2008 yılında yüzde 14,8 oranında azalarak 5.350 milyon dolara gerilemiş ancak ilk sıradaki konumu değişmemiştir. Bu ülkeyi 2.831 milyon dolar ile Japonya ve 2.710 milyon dolar ile Çin takip ediyor. Tekstil ve konfeksiyon makineleri ihraç eden ilk 20 ülke arasında en fazla ihracat artışını yüzde 16,6 ile Polonya göstermiş, bu ülkeyi yüzde 13,6 artış oranı ile Türkiye ve yüzde 4,1 ile Belçika izlemiştir. 2008 yılında ihracatı 1 milyar dolar değerinin üzerinde olan ilk 6 ülke dünya ihracatının yaklaşık yüzde 65’ini gerçekleştirmiştir. Ekonomik kriz nedeniyle söz konusu ülkelerin ihracatı ortalama olarak yüzde 12 düşüş kaydetmiş ancak, yine bu ülkeler arasında yer alan Çin’in ihracatı sadece yüzde 0,6 azalmıştır.

 

2008’DE İTHALAT 25,7 MİLYAR DOLAR

2007 yılında 28,6 milyar dolar olan toplam sektör ithalatı yüzde 10,3 oranında azalarak 2008 yılında 25,7 milyar dolar değerine geriledi. 2008 yılında sektör ithalatı yüzde 22,6 azalarak 4.079 milyon dolara gerileyen Çin, dünya sıralamasında lider konumunu korudu. Söz konusu ülkeden sonra dünya ithalatından en çok pay alan ülkeler ise sırasıyla 2.102 milyon dolar ile A.B.D. ve 1.805 milyon dolar ile Hindistan oldu. İthalatı 1 milyar dolar değerinin üzerinde olan ilk 5 ülkenin toplam dünya ithalatının yüzde 40’ını gerçekleştirdiği görülüyor. Aynı yılda, dünya ithalatında önemli ülkelerde yaşanan değişimler incelendiğinde; yüzde 56,3 oran ile Endonezya’nın en fazla artış kaydeden ülkeler arasında ilk sırada yer aldığı ve bu ülkeyi Brezilya (yüzde 47,4) ile Rusya’nın (yüzde 17,3) takip ettiği görülüyor. 2008 yılı sektör ithalatında önemli ülkeler sıralamasında 5. konumda bulunan Türkiye, 1.052 milyon dolar değerinde ithalat gerçekleştirerek, dünya geneli tekstil ve konfeksiyon makineleri ithalatı ndan yüzde 4,1 pay aldı. Türkiye’nin, yüzde 41,4 oran ile ithalatı en çok azalan ülke olması dikkat çekiyor. 2006, 2007 ve 2008 yıllarında G.T.İ.P bazında dünya ithalatında 8451 pozisyonunda tanımlı “Dokuma maddelerini yıkama, kurutma, ütüleme makine ve cihazları” grubunun ilk sırada yer aldığı görülüyor. 2008 yılında, ithalat değeri yüzde 21,3 artarak 644 milyon dolara ulaşan 8449 pozisyonunda tanımlı “Keçe, mensucat imal makinelerinin aksam, parçaları” grubunun, dünya geneli ithalatında artış gösteren tek pozisyon olduğu görülmektedir. İthalatında en büyük düşüş görülen pozisyon ise yüzde 23,3 ile “dokuma tezgahları”oldu.

 

SEKTÖRÜN TÜRKİYE’DEKİ DURUMU

2007 yılında 238,6 milyon dolar ihracat gerçekleştiren sektör, 2008 yılında genel makine ve aksamları ihracat artış oranının (yüzde 18,2) altında bir performans sergileyerek ihracatını yüzde 13,6 oranında artırmış ve 270,9 milyon dolar seviyesine yükseltmiştir. Türkiye’nin 2008 yılındaki sektör ihracatı ürün bazında incelendiğinde, 127,2 milyon dolar ile birinci sırada “Dokuma maddelerini yıkama, kurutma, ütüleme makine ve cihazları” kaleminin yer aldığı, bu ürünü 55,7 milyon dolar ile “Lifleri hazırlayan, iplik üreten-hazırlayan makineler” ve 24,6 milyon dolar ile “Dokuma tezgahları” grubunun izlediği görülüyor.

2007-2008 yılları Ocak-Aralık döneminde ihracat artış oranı açısından, ilk sırada yüzde 1.251,4 ile “Keçe, mensucat imal makinelerinin aksam, parçaları” kalemi yer almış, bu kalemi yüzde 105,5 ile “Lifleri hazırlayan, iplik üreten hazırlayan makineler” ve yüzde 67,3 artış oranı ile “Dokuma tezgahları” takip etmiştir.

2009 yılı ilk üç çeyreğinde ise ihracatımız, 2008 yılı aynı dönemine göre yüzde 16,1 oranında azaldı. Söz konusu dönemde, 8447 pozisyonunda tanımlı “örgü tezgâhları, gipür, tül, dantelâ, file imali makine, cihazları” haricinde tüm pozisyonların ihracatında düşüş kaydedildi. Tekstil ve Konfeksiyon Makineleri sektörü 2008 yılı ihracatımızda Mısır’ın 23,6 milyon dolar ile birinci konumda yer aldığı, bu ülkeyi 21,1 milyon dolar ile Bangladeş ve Almanya’nın takip ettiği görülüyor. Sektörde en büyük ithalatçı konumunda olan Çin ise Türkiye’nin sektör ihracatında 9. sırada yer alıyor. Sektör, 2008 yılında (serbest bölgeler dâhil olmak üzere) 131 ülkeye ürün ihraç etti.

 

EN FAZLA İTHALAT ALMANYA’DAN

2007 yılında 1 milyar 795 milyon dolar değerinde sektör ürünü ithal eden ülkemizin, 2008 yılında genel makine ve aksamları ithalatı çok az da olsa (yüzde 0,2) artmasına rağmen, tekstil ve konfeksiyon makineleri ithalatı yüzde 41,4 oranında azalmış ve 1 milyar 51 milyon dolar seviyesine gerilemiştir. Türkiye’nin 2008 yılında ithal ettiği tekstil ve konfeksiyon makineleri, G.T.İ.P. bazında incelendiğinde; 211,7 milyon dolar ile birinci sırada “lifleri hazırlayan, iplik üreten-hazırlayan makineler” kaleminin yer aldığı, bu ürünü 195,2 milyon dolar ile “örgü tezgahları, gipür, tül, dantela, file imali makine, cihazları” ve 161,7 milyon dolar ile “dokuma tezgahları” grubunun izlediği görülmektedir. 2008 yılı Ocak-Aralık dönemi sektör de 13,6 oranında artarken, ithalatı yüzde 41,4 oranında azalmıştır. Aynı yıl ülkemizin makine ve aksamları sektörünün tamamının gerçekleştirdiği ihracat içinde yaklaşık olarak yüzde 2,5, ithalat içinde ise yüzde 4,5 pay alan sektörün söz konusu dönemde dış ticaret açığı yüzde 49,9 azalmış ve 780,7 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.ithalatında yüzde 481,1 ile sadece “Keçe,mensucat imal makinelerinin aksam,parçaları” kaleminde artış kaydedilmiştir.En çok azalış görülen kalemler ise sırasıyla; “lifleri hazırlayan, iplik üreten-hazırlayan makineler” (yüzde 68,7), “örgü tezgâhları, gipür, tül, dantelâ, file imali makine, cihazları”(yüzde 33,2) ve “yardımcı tekstil makine, cihazları ve aksam-parçalar”(yüzde 26,9) olmuştur. 2009 yılının ilk üç çeyreğinde ithalatımızda önemli ölçüde (yüzde 68,7) azalış kaydedilmiştir. Söz konusu dönemde artış görülen bir pozisyon ise bulunmuyor. 2008 yılında sektör ürünleri ithalatı mızda önemli yer tutan ülkeler arasında ilk üç sırayı Almanya (286 milyon dolar), İtalya (141,9 milyon dolar) ve İsviçre (126 milyon dolar) almıştır.

 

2008’DE SEKTÖR İHRACATI YÜZDE 13,6 ARTTI

2008 yılında Türkiye’nin tekstil ve konfeksiyon makineleri sektör ihracatı yüz2009 yılı Ocak-Eylül dönemi ihracatımızda, önceki yıllardan süregelen artış yerini yüzde 16,1 oranında azalmaya bırakmış, ithalatımızdaki azalış ise hız kazanarak yüzde 68,7 oranına yükselmiştir. Söz konusu dönemde, dış ticaret açığı yüzde 85,8 azalarak 94,5 milyon dolara, dış ticaret hacmi de yüzde 58,4 azalarak 457,1 milyon dolara gerilemiştir.

 

KRİZ SEKTÖRÜ ETKİLEDİ

Tekstil ve konfeksiyon makineleri ithalatı mızın finansal kriz nedeniyle çok büyük oranda gerilediği, tekstil ve konfeksiyon sektöründe yatırımların durma noktasına geldiği görülüyor. Dış ticaret yapısı incelendiğinde, tekstil ve konfeksiyon sektörünün ihtiyaç duyduğu makineler bakımından dışa bağımlı olduğu ve son döneme kadar çok büyük miktarda dış ticaret açığı verildiği gözleniyor. Ancak bu sonuç, ülkemizin ihtiyacı karşılayacak düzeyde makine üretemediği anlamına gelmemektedir. Alıcıların rakip ülkeler tarafı ndan uzun vadeli kredi ile finanse edilmeleri, ancak bu imkânın ülkemizde olmaması hem yurt içi satış hem de ihracatın artırılmasında büyük engel teşkil ediyor. Yeni pazarlarda bankacılık ve nakliye alanlarında yaşanan sorunlara çözüm bulunması uluslararası piyasalarda rekabet gücünün artırılması bakımından önem taşıyor. Global markalar için fason imalat yaparak büyük tecrübe kazanan tekstil ve konfeksiyon sektörümüz markalaşma yolunda önemli mesafe kat etmiş olup ürettiği yüksek katma değerli ürünlere yurt içi ve yurt dışı talep devam etmektedir. Ancak, yükselen üretim maliyetleri nedeniyle sektörün emek yoğun yapısı üreticilerimizin rekabet gücünü azaltmakta ve sonuç olarak makine sektörü de olumsuz etkilenmektedir. Türkiye’de tekstil makineleri ve aksamı üretimi yapan yaklaşık 1000 adet üretici ve bu sektörde çalışan yaklaşık 8 bin kişi var. Türk firmalarının yüksek mühendislik becerileri, üretim esnekliği, rün geliştirme ve adaptasyon yetenekleri ile satış sonrası hizmetler gibi faktörlere verdikleri önem, Türk yapımı tekstil makineleri ve ekipmanı ihracatı nın artan oranda devamını ve yeni pazarlara girişlerini sağlayacaktır.

 

“PAZAR DARALMASI YAŞIYORUZ”

Moment Expo’nun sorularını yanıtlayan Temsad (Tekstil Makine ve Aksesuar İmalatçıları Derneği) Başkanı Adil Nalbant sektörün öne çıkan sorunlarını şöyle sıralıyor: “Küresel krizin etkilerinden dolayı pazar daralması ve yatırımların durması. Enerji ve girdi maliyetlerinin artması sonucu rekabet zorluğu. Öz sermaye yetersizliği. Teşviklerden yeteri kadar faydalanamamak. Tekstil Bakanlığı veya Müsteşarlığının olmaması.

Eğitim sisteminin sektörün taleplerini karşılayamaması.” Bütün dünyayı saran küresel kriz sonucu yatırımların durmasıyla ciddi bir pazar daralması ile karşı karşıya kalındığına vurgu yapan Nalbant, “Yalnızca tekstil sektörüne üretim yapan tekstil makine sektörü zaten var olan yüksek vergi, pahalı enerji ve yüksek girdi maliyetleri nedeni ile zorda olan sektörümüzü daha da zora sokmaktadır” diyor. Nalbant şöyle devam ediyor: “Tekstil sektörünün oluşumunda verilen teşvik uygulamalarından tekstil makine sektörü hiç yararlanamamı ştır. Maalesef şu anda Türkiye’de sektörümüzün ihtiyaçlarını karşılayacak ve teknolojik gelişmeleri takip edecek insan kaynağı yetiştirilmemektedir. Tekstil Makinaları İmalatı için önlisans ve lisans programları bulunmamaktadı r. En önemli sorunlarımızdan biri de sektörde herkesin sorunlarıyla yalnız kalmasıdır. Türkiye’nin uzun vadeli bir tekstil politikası ve bir master planı yoktur. Sektörle ilgili işler farklı Bakanlıklarda Daire Başkanlıkları düzeyinde ele alınmakta ve tekstilin alt sektörleri arasında bir koordinasyon bulunmamaktadır. Bütün bu olumsuzluklara rağmen tekstil makine sektörü rakiplerinin kalitesini yakalamış ve ciddi boyutta ihracatını arttırarak dünya piyasalarında rekabet etme olanağı bulmuştur. Gerek iç piyasada gerek dış piyasada vadeli satış imkanları sağlansa ithalatın azalmasını ve ihracatın artması daha da belirgin hale gelecektir.”

 

“KOBİ’LERE UZUN VADELİ DÜŞÜK KREDİLER VERİLMELİ”

Nalbant’ın tekstil makineleri sektöründe yaşanan sorunlarla ilgili kısa vadeli çözüm önerileri ise şöyle: “İşletme Kredileri: Acilen KOBİ’lere uzun vadeli düşük faizli krediler verilmelidir. Mevcut krediler ve ‘can suyu’ tarzı kredilerin kapsamı, vadesi, şartları, faizleri ve uygulanabilirliğ inin kolaylaşması sektöre oldukça faydalı olabilir. Makine imalat sektöründe imalat sürecinin teslimatın ve tahsilatın uzun olması nedeniyle halen verilmekte olan krediler yetersiz ve kısa vadelidir. Bu nedenle verilecek düşük faizli kredinin miktarının arttırılarak vadesinin de uzatılması halinde istenilen yararı sağlayacağı düşüncesindeyiz. Yurtiçi ve yurtdışı uluslararası mevcut fuar teşvikleri artırılmalı, dernek ve birlikler kanalıyla workshop’lar yapılmalı ve alım heyetleri oluşturulmalı dır. Sektörümüzün potansiyel pazarı konumunda olan ülkelerde ticaret müşavirlikleri yoksa yeniden oluşturulmalı ve dış ticaret müşavirliklerinin işlevselliklerinin artırılarak daha etkin hale getirilmelidir. Makine alım ve satımlarında KDV oranı bazı makine çeşitlerinde yüzde 8 olarak uygulanmaktadır. Bu oran bütün yerli makinelerde uygulanmalı yerli makine alımı teşvik edilmelidir. Leasing’li makine alımları nda yerli makinelerin KDV oranı eskiden olduğu gibi yüzde 1 olarak uygulanmalıdır. Yerli makine üreticisi acilen desteklenmelidir. Sektörümüzün rakipleri olan Avrupalı makine imalatçısı ülkelerden İspanya ve İtalya yerli makine alan üreticiye İspanya yüzde 30 hibe teşvik İtalya ise her yıl yüzde 10 oranında vergi iadesi olarak ödemek suretiyle toplam yüzde 50 hibe teşvik uygulamaktadır. Bu tür uygulamanın bizim makine üreticilerine de verilmesi elzemdir. Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programıyla oluşturulan ve Ar-Ge teşvikleriyle ilgili havuza ülkemiz de 450 milyon Euro katkıda bulunmaktadır. Ülkemizde uygulanan Ar-Ge prosedürleri nedeniyle bu havuzdan yerli üreticiler tam anlamıyla yararlanamamaktadır. Bu nedenle halen uygulanmakta olan Ar-Ge prosedürlerinin KOBİ’lerin yararlanacağı şekilde düzenlenmelidir.”

 

“TEKNOLOJİK DESTEK EKSİK”

Temsad Başkanı Nalbant orta vadeli çözümlerini ise şöyle sıralıyor: “Teknolojik destek eksikliği: Devlet tarafından verilen TUBİTAK, KOSGEB, TTGV Ar-Ge ve Ür-Ge teşviklerinin prosedürlerinin kolaylaştırılması gerekmektedir. Sektörümüzdeki firmaların büyük bir bölümü bu tür teşviklerin alımında karşılaşılan prosedür fazlalığı nedeniyle yararlanamamaktadır. Kullanım kolaylığı getirildiği takdirde sürekli teknolojimizi yenilediğimiz gibi rekabet gücümüzün de arttırılmasını sağlayacaktır. Avrupa’da kriz nedeniyle birçok makine üreticisi Şrma kapanma noktası na gelmiştir. Uygulanacak bir stratejiyle teknolojik transfer sağlanmalı ortaklıklar kurularak üretimlerini Türkiye’de yapılması için devletimizin aracılık etmesi sağlanmalı dır. Exim Bank kredileri: Exim Bank kredi faizleri düşürülerek üreticilere iç ve dış pazarlarda vadeli satış imkanları nın yaratılması için Exim Bank’ın mevcut yapısının değiştirilmesi gerekmektedir.”

 

“TEKSTİL BAKANLIĞI KURULMALI”

Nalbant’ın uzun vadeli çözüm önerileri ise şöyle: “Tekstil makine sektörünü de kapsayan tekstil sektörü için Tekstil Bakanlığı veya Müsteşarlığı kurulmalıdır. Gerekli koordinasyon oluşturulmalı ve uzun vadeli bir ulusal tekstil politikası çerçevesinde tekstil makine sektörünün öncelikleri tespit edilmeli ve gereken adımlar atılmalıdır. Organize sanayi bölgeleri: Mevcut üretim alanlarının yetersizliği üretimin kalitesini etkilemektedir. Bu nedenle konut yapımında uygulanan TOKİ modeliyle organize sanayi bölgeleri kurulmalı bu bölgelerde yapılacak fabrika binaları konutta olduğu gibi uzun vadeli olarak makina üreticilerine verilmelidir.”Her ne kadar Avrupalı; tekstili bıraktı ibi görünse de tekstilin teknolojilerini, moda marka kavramını ve teknik tekstilleri hala elinde bulundurduğ unu sözlerine ekleyen Temsad Başkanı Nalbant, “Bütün dünyadaki gelişmeleri ve pazarı kontrol etmektedir. Bizlerin de mevcut kapasitemizi, bilgi birikimlerimizi ve mevcut alt yapımızı teknik tekstillere, katma değeri yüksek ürünlere ve tekstil makine sektörüne kaydırmak zorundayız” diyor.

 

“TEKSTİL VAZGEÇİLMEZ BİR SEKTÖRDÜR”

Ülke olarak, tekstilin istihdam ettiği insan sayımızı başka bir sektöre kaydırma imkânı olmadığına da değinen Nalbant, şöyle devam ediyor: “Bu yüzden tekstil, tarım ve turizm gibi vazgeçilmez bir sektördür ve bu sektörü ayakta tutabilmenin en önemli şartlarından biri dışarı bağlı olmayan, kendi kendine yetebilen güçlü bir yerli tekstil makina sektörü oluşturmaktır. Son 30 yılımızda özel sektör kendi imkanlarıyla belli bir yere gelmiş ve bu konuda belli bir alt yapı oluşturmuştur. Boya-Apre makinası imal eden üyelerimizin dünya kalitesindeki makineleri dünyanın her yerine en uygun koşullarda satabilmekte iplik dokuma ve örme bölümlerinde ise hazırlama makineleri yedek malzemeler ve küçük çapta imalatlarla iç pazarımızdaki makinelerin çalışması ve ihracat ile ekonomiye katkımız sürmektedir. 1996’dan beri 14 milyon dolardan başlayan ihracat serüveni her türlü iç ve dış krize rağmen 250-300 milyon dolara kadar istikrarla çıkmıştır. Makine ithalatımız ise krizlerde çok bariz bir şekilde önemli iniş çıkışlar yapmıştır. 3 milyar dolar seviyesinden 300 milyon dolar seviyelerine düşmüştür. Bu durum sektörümüzün geleceğini şekillendirebileceğimiz bir fırsata dönüştürmüştür. Doğru adımlar atıldığı takdirde sektörümüzün ideal düzeylere çıkması kaçınılmazdır.”

 

 

KUTU:

 

DÜNYA İHRACATINDAN PAYIMIZ

YÜZDE 1,1

Türkiye, 2008 yılında gerçekleştirdiği 270,9 milyon dolar

ihracat ile sektörün dünya ihracatından yüzde 1,1 pay almı

ş ve sıralamada 17. konuma yerleşmiştir.

2006, 2007 ve 2008 yıllarında, G.T.İ.P bazında dünya ihracatı

nda, 8451 pozisyonunda tanımlı “Dokuma maddelerini

yıkama, kurutma, ütüleme makine ve cihazları” grubunun

ilk sırada yer aldığı görülüyor. 2008 yılında ihracatı

en çok artan fasıl “8449-Keçe, mensucat imal makinelerinin

aksam, parçaları (yüzde 20,7)”, en çok azalan fasıl

ise “8446-Dokuma tezgahları (yüzde 27,2) olmuştur.

 

 KUTU:

 

İHRACATTA İLK SIRADA ETİYOPYA

2008 yılında sektör ihracatımızda en büyük payı alan ilk

20 ülke arasında ihracat artışı esas alındığında; yaklaşık

25 kat artış ile Etiyopya’nın ilk sırada yer aldığı görülüyor.

Bu ülkeyi yüzde 209,2 artış oranı ile Çin ve yüzde 118,3

artış oranı ile Irak takip ediyor. Söz konusu dönemde ihracatı

mızda en büyük düşüş ise Hindistan’da (yüzde 36,0)

gerçekleşti.

2008 yılı Ocak-Aralık döneminde ihracatımızda ilk 20 sırayı

alan ülkeler, 2008-2009 yılları Ocak-Eylül döneminde

incelendiğinde; ihracatımızda artış kaydedilenlerin sırasıyla

Rusya, Hindistan, Özbekistan, Etiyopya ve İran olduğu, di-

ğerlerine yapılan ihracatımızın ise düştüğü gözlemleniyor.

 

KUTU:

 

İTHALATTA EN FAZLA ARTIŞ POLONYA’DAN

2008 yılı ithalatımızda artış oranları esas alındığında; yüzde

186 ile Polonya’nın ilk sırada yer aldığı görülüyor. Polonya’yı

yüzde 55,4 artış oranı ile Kanada, yüzde 39,2 ile

Belçika ve yüzde 11,7 ile Danimarka takip ediyor. Diğer

önemli ülkelerin tamamında düşüş ise kaydedilmiştir. İthalatı

mızda en büyük düşüş görülen ülke ise yüzde 57,6 ile

Almanya oldu. 2009 yılı ilk üç çeyreğinde sadece Polonya,

İspanya ve Kanada’dan yaptığımız ithalat arttı.

 

SPOT:

 

“ Tekstil, tarım ve turizm gibi vazgeçilmez bir sektördür

ve bu sektörü ayakta tutabilmenin en önemli

şartlarından biri dışarı bağlı olmayan, kendi kendine

yetebilen güçlü bir yerli tekstil makine sektörü oluşturmaktı

r. Son 30 yılımızda özel sektör kendi imkânlarıyla

belli bir yere gelmiş ve bu konuda belli bir alt yapı

oluşturmuştur.”