Iv/s Ömer Sümergölcük tersanesi donanma tarafından Yavuz Kruvazörünün bakım ve onarımı için kuruldu. Ancak burada kısa zaman içinde bakım ve onarımın ötesinde, gemi inşa etme...

IV/S ÖMER SÜMERGÖLCÜK TERSANESİ DONANMA TARAŞNDAN YAVUZ KRUVAZÖRÜNÜN BAKIM VE ONARIMI İÇİN KURULDU. ANCAK BURADA KISA ZAMAN İÇİNDE BAKIM VE ONARIMIN ÖTESİNDE, GEMİ İNŞA ETME BECERİSİ GÖSTERİLMEYE BAŞLANDI. 26 TEMMUZ 1934’TE KIZAĞA KONAN VE BU TERSANE İLE AYNI ADI TAŞIYAN GÖLCÜK TANKERİ CUMHURİYET TARİHİNDE İNŞA EDİLEN İLK GEMİYDİ. BU İLK GİRİŞİM, İLGİLİLERİ HEYECANLANDIRDI VE GÖLCÜK TANKERİNİN ARDINDAN TERSANEDE BAŞKA GEMİLERİN İNŞASI GÜNDEME GELDİ.    

Bir ülkenin denizci olup olmaması denize coğrafi yakınlığı ile değil denizden ne kadar yararlanabildiğ i ile ölçülmektedir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin yetersiz ve geri kalmış bir denizciliğe sahip olduğu söylenebilir. Bunu, ulaşımdan turizme denizden ne kadar az yararlanıldığı ortaya koymaktadır. Denizcilik dendiğ i zaman ilk akla gelen deniz taşımacılı- ğı olmaktadır. Taşımacılığın yanı sıra deniz ile ilgili başka alanlar da vardır. Bunlardan biri, gemi inşa sanayii. Bu alan da bir deneyim ve birikim alanıdır ve Türkiye, denizci ülkelerle karşılaştırıldığında bu deneyim ve birikim açısından oldukça gerilerdedir. Bununla birlikte Türkiye’nin modern anlamda gemi inşa sanayi alanı nda geçmişi Osmanlı devleti zamanına kadar uzanmaktadır. Osmanlı gemi tezgahları nda inşa edilen ilk buharlı gemiler, 1830’dan sonra Osmanlı devleti ile Amerika Birleşik Devletleri ilişkilerinin gelişmeye başladığı dönemde, 1837 yılında denize indirildi. Osmanlı gemi inşa sanayinde, donanmanı n önceliği ve öncülüğü söz konusu oldu. Donanmanın yanı sıra sivil denizcilik alanında da gemi inşa sanayi konusunda birtakım girişimler gündeme geldi. Bunları n başında Şirket-i Hayriye’nin Hasköy’deki Bakım ve Onarım Tersanesi ve İstinye Tersanesi gelmekteydi. Bu birkaç girişim dışında Osmanlı Devleti’nin gemi inşa sanayi alanında büyük ölçüde dışarı-   ya bağımlı olduğu söylenebilir. Cumhuriyet döneminde kendi kendine yeter bir ülke yaratma amacı, sanayileşmeyi bir zorunluluk haline getirdi. 1930’ların özgün koşullarında devlet eli ve öncülüğünde sanayileşme başladı. Bu süreçte ülkenin ihtiyaç duyduğu temel malların, ülke kaynakları ile ve ülke içinde üretimi stratejisine dayanan planlar çerçevesinde bir sanayileşme hareketi gündeme geldi. Gemi inşa sanayii bu hareketin sınırları içine alınmamışsa da Türkiye ilk gemilerini 1930’larda inşa etti. Bu gemiler 1935’te denize indirilen donanmaya ait GÖLCÜK tankeri ve Şirket-i Hayriye’nin 1937’de denize indirilen SARIYER adlı yolcu vapurları ydı.  

GÖLCÜK TANKERİ
VE ATA NUTKU
26 Temmuz 1934’te GÖLCÜK Tersanesi‘ nde kızağa konan ve bu tersane ile aynı adı taşıyan GÖLCÜK tankerinin su sathı nda boyu 56,37 metre, genişliği 9,54 metre , derinliği 3,70 metreydi. Ağırlığı 1250 ton olan tankerin çektiği su 310 tondu. Taşıma kapasitesi 750 ton olan tankerin 700 beygir gücünde makineleri vardı ve tek pervaneliydi. Hızı asgari 10 mil olan geminin 29 mürettebatı bulunuyordu. Cumhuriyet tarihinde inşa edilen ilk gemi olan GÖLCÜK tankeri 16 ay gibi o dönem için kısa sayılabilecek bir sürede denize indirilecek hali aldı.Bu ilk girişim, ilgilileri heyecanlandırdı ve GÖLCÜK tankerinin ardından tersanede bir su gemisi ve başka küçük gemilerin inşası gündeme geldi. Donanma için inşa edilen GÖLCÜK tankerinin önce 30 Ekim 1935’te denize indirilmesi planlandı, ancak hava muhalefeti törenin yapılmasını engelledi. Geminin kızakta kalmasının teknik olarak sakıncalı olduğu düşünüldüğünden, 01 Kasım 1935 Cuma günü, süre el vermediği için geniş katılımın sağlanamadığı bir törenle GÖLCÜK tankeri denize indirildi. Geminin denize indirilmesi sırasında teknenin kızakta hareket etmemesi üzerine, 50 ka- dar işçinin çabası ile gemi kızakta harekete geçirildi ve denize indirildi. Bugün Türkiye Tersanelerinde GÖLCÜK tankerinden çok modern, dünya standartları nda gemiler inşa edilmekte, hatta bunlar ihraç da edilmektedir. Ancak GÖLCÜK tankerinin inşası Türkiye için o dönem itibariyle gerçek bir başarıydı; bir zihniyete karşı zaferi temsil ediyordu. Bu zihniyet kısaca “Türkiye’de gemi yapılamaz” sözü ile ifade edilmekteydi. GÖLCÜK tankerinin inşası bu anlayışı yıktı. Bu nedenle GÖLCÜK tankerinin inşası bir başarıdır. Bunun arkasındaki öncü kişi bütün yaşamı boyunca Türkiye’de ilk gemiyi yapmak, gemi inşa sanayini ve bilimini kurmak amaçları için çalışmış olan Ata Nutku’ydu. Denizci bir aileye mensup olan Ata Nutku, Türkiye’de modern kılavuzluk teşkilatı nın kurucusu olan Süleyman Nutki’nin oğludur. 1904’te doğan Ata Nutku, Almanya’da gemi mühendisliği eğitimi aldı. GÖLCÜK tankerinin planlarını çizdiği sı- rada donanmada yüzbaşı rütbesi ile görev yapmaktaydı. GÖLCÜK ve TAŞKIZAK askeri tersanelerinin modernleştirilmesi için çalışan Ata Nutku, 1948’de Deniz Kuvvetlerinden yarbay rütbesiyle emekli oldu.Yüksek Mühendis Okulu’nda (şimdi İTÜ) gemi inşaiye dersleri veren Ata Nutku, 1953’te Gemi Enstitüsünü kurdu. Meslek yaşamında bir yüzer havuz, iki mayın dökme gemisi, üç şehir hattı vapuru, dört araba vapuru ve Deniz Nakliyata ait Abidin Daver şileplerini inşa etti. 100 metre uzunluğunda gemi model deney havuzunu ve laboratuarını gerçekleştirdi. Türkiye gemi inşa sanayinin bu öncü ismi 1994’te vefat etti. Ata Nutku, teknik yetersizliklerin ötesinde bir zihniyete ve atalete karşı mücadele verdi. GÖLCÜK Tankerinin inşası sırası nda karşılaştığı engeller bunu açıkça ortaya koymaktadır. Oğlu Yavuz Nutku, Amiral AŞf Büyüktuğrul’un anılarından konuyla ilgili olarak şunları nakleder: “GÖLCÜK Tersanesi’nde yapılan ilk gemi olan GÖLCÜK yağ gemisi denize indirildi. Bu gemiyi İnşaiye yüzbaşısı Ataullah Nutku planlamıştı. İnşa kararı almak için bir hayli uğraştı. Çünkü GÖLCÜK erkanı ya da müdürleri bu geminin yapılmasını istemiyorlardı. Çünkü onlarda bu inşaatı n sorumluluğunu alacak cesaret yoktu… Ata tarafından Avrupai bir çalışma sistemi kurulmuştu. Ata işçi olarak her başvuranı alıyor ama ilmi esaslara göre kabiliyeti olmayanları da hemen işten çı- karıyordu. Fabrika müdürleri ise GÖLCÜK yağ gemisinin bütçesi üzerinden başka işler yapmak istiyorlardı. Zaten bu onların hep kullana geldiği bir sistemdi. Buna Ata razı değildi ve fabrika müdürlerine başka iş için metelik bile koklatmı- yordu. Karşılığında fabrika müdürlerinde Ata’ya karşı müthiş bir reaksiyon başlamı ştı. Açık açık “Bu gemi yapılmayacak” ve “Nihayet bunu hurdacılara satacağız” gibi çirkin sözler söyleniyordu. Bu reaksiyon o kadar şiddetli idi ki gemi denize indirilirken hiçbir tören yapılmamıştı. Gemi, bizler ve Ata’nın arkadaşları huzuruyla sessiz sedasız denize indirilmişti. Ortada fabrika müdürlerinden kimse yoktu. Bizler Ata’yı tebrik ettik.” Ata Nutku’nun GÖLCÜK tankerinin inşası sırasında mücadele ettiği zihniyet, geminin hemen denize indirilmesinin ardından da kendisine karşı dostane olmayan tavrını gösterdi. Bu olayı oğlu Yavuz Nutku “Babam GÖLCÜK’ün inşaatı sırasında çok iyi çalışan işçilere bir akşam köfte çıkartılması için mutfağa emir vermiş. Sonuçta böyle bir yetkisi olmadığı için Divan-ı Harp’e verilmiş. Neyse ki “köfte davasından” beraat etmiş! Bu olay ailemizde bir efsane olmuştu.” diye anlatır. Gerek Amiral Afif Büyüktuğrul’un anıları nda dile getirdikleri, gerek oğlu Yavuz Nutku’nun anlattıkları, Ata Nutku’nun Cumhuriyet döneminde inşa edilen ilk gemi olan GÖLCÜK tankerinin yapımı sı- rasında nelerle karşılaştığını ve dolayısıyla Ata Nutku’nun başarısının büyüklüğünü ortaya koyması açısından önem taşı- maktadır.  

Kaynak:
Toplumsal Tarih dergisi, Temmuz 2004, Yrd. Doç. Dr. KORALTÜRK, Murat