Deloitte Türkiye, ekonomist dergisi ile birlikte gerçekleştirdiği araştırmasında, bir yıldan uzun süredir krizle yaşamaya alışan bir ekonomide kurumların finanstan sorumlu en üst düzey yöneticilerinin somut gözlem ve geleceğe dönük...



DELOİTTE TÜRKİYE, EKONOMİST DERGİSİ İLE BİRLİKTE GERÇEKLEŞTİRDİĞİ ARAŞTIRMASINDA, BİR YILDAN UZUN SÜREDİR KRİZLE YAŞAMAYA ALIŞAN BİR EKONOMİDE KURUMLARIN FİNANSTAN SORUMLU EN ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERİNİN SOMUT GÖZLEM VE GELECEĞE DÖNÜK BEKLENTİLERİNE ODAKLANIYOR. ARAŞTIRMA DELOİTTE TÜRKİYE VE EKONOMİST UZMANLARININ TÜRKİYE’NİN ÖNDE GELEN KURUMLARINDA GÖREVLİ OLAN 63 CFO’YA (CHİEF FİNANCİAL OFFİCER) SORDUKLARI SORULAR ÇERÇEVESİNDE ORTAYA KOYDUĞU BULGULARDAN OLUŞUYOR.

Kriz sona erdi” diyenler de var; “Daha yeni başlıyor; henüz dibi bile görmedik” diyenler de... Bir kısmı belirgin bir iyileşmeden bahsediyor; bir kısmı ise aslında düzelen hiçbir şey olmadığından... Peki; CFO’ların penceresinden bakıldığında görünüm nasıl? Deloitte Türkiye’nin araştırması sonucu oluşan tespitlere bir olumlu bir de temkinli iki nokta ile başlayalım: Araştırmaya katılan CFO’lar büyük bir çoğunlukla (%75.6) 3 ay öncesi ile karşılaştırıldığında şirketlerinin finansal durumu ile ilgili beklentilerini daha iyimsere çevirmiş durumdalar. Daha kötümser olanlar neredeyse yok gibi. Öte yandan ankete katılan 63 CFO şirketlerinin sundukları ürün ve hizmetlere olan talep artışının hızlanmasının hemen gerçekleşmeyeceğini ve beklentilerin şu an için 2010 yılına (daha büyük ölçüde ikinci yarısı) sarkmış olduğunu belirtmişler. Son dönemlerde gerçekleştirilen Tüketici Güven Endeksi ölçümleri de bu düşünceyi destekler nitelikte. Kısacası işler daha iyi gidiyor; ama bu süreç biraz zaman alacak.

 

 

FAİZ İNDİRİMLERİ BEKLENEN ETKİYİ GERÇEKLEŞTİRDİ Mİ?
Merkez Bankası son dönemlerde ardı ardına gerçekleştirdiği faiz indirimleri ile gündemde. En son Eylül ayında Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, 2008 Kasım ayından beri yaptığı faiz indirimlerine bir yenisini daha ekledi ve kısa vadeli faiz oranlarını 0,50 puan indirdi. Böylece, gecelik faiz oranları, borçlanmada yüzde 7,25, borç vermede ise yüzde 9,75 olarak uygulanmaya başladı. Piyasada canlanmayı sağlamak adına yapılan bu indirimlerin; CFO’ların penceresinden bakıldığında yarattığı etkiyi anlamaya çalıştık. Aldığımız yanıtlar; henüz Kurul tarafından gerçekleştirilen indirimlerin şirketlerin borçlanma politikaları üzerinde sınırlı etkisi olduğu ve beklenen faydaların marjinal düzeyde kaldığı yönünde. Örneğin borçlanma maliyetlerinde belirgin bir iyileşme olduğunu düşünen CFO’ların oranı sadece yüzde 15 düzeyinde.

 

SERMAYE ARTIRIMI İÇİN DOĞRU ZAMAN MI?
Ankete katılan CFO’ların çok önemli bir bölümü (%80), sermaye artırımı yapmak için iyi bir zaman olduğu görüşünü savundu. İMKB’ye kote şirketlerin 2008 yılında bedelli sermaye artırımlarının bir önceki yıla göre yüzde 250 oranında artarak 4.7 milyar dolarla son 7 yıldaki bedelli artırım toplamının da üzerine çıkması bu görüşün zaten uygulamada da hayat bulduğunu gösteriyor. Bazı şirketlerin tahsisli sermaye artırımına gittiğini de görmekteyiz. Belli ki finansal depremde yıkılmamak için herkes temelleri güçlendirmeye çalışıyor...

 

KREDİ ASLANIN AĞZINDA MI?
2008’in sonları ve 2009’un başları; güçlü mali yapıya sahip şirketlerin bile kredi bulmakta zorlandığı bir dönemdi. Krizin ilk dönemlerindekine göre belirgin bir iyileşme yaşanmış olsa da CFO’lar gerek kredi alma maliyetlerinin, gerekse kredi bulma olanaklarının halen kendilerini zorlayıcı boyutlarda olduğunu belirtmektedir. Faizdeki düşüşe rağmen; hatırı sayılır oranda katılımcı (%21); yeni krediler almanın “aşırı maliyetli” olduğunu belirtmiş durumda.

 

BORÇ YİĞİDİN KAMÇISI MI?
Anketimize katılan CFO’lar kredi maliyetlerinde bazı düzelmelerin gerçekleşmeye başladığını kabul etmekle birlikte, katılımcıların birçoğu Türk şirketlerinin bilançolarındaki borçlanma oranlarının aşırı fazla bulmakta ve yeni finansal kaynak gereksinimlerini karşılamak için ilave borçlanmaya gidilmemesi görüşünde birleşmektedirler.

 

ALTERNATİF FİNANSMAN KAYNAKLARI ARASINDA ÖNE ÇIKANLAR
Ankete katılan CFO’lar Şnansman kaynağı olarak da, sermaye artırımını, banka kredisi veya şirket bonolarına karşı daha cazip opsiyonlar olarak değerlendirmektedir. İkinci sırada ise banka kredileri geliyor. CFO’ların büyük çoğunluğu; şirketlerinin borçlanma koşullarında veya borçlanma faizlerine ilişkin iyileşmenin 2010 yılından önce başlamayacağı görüşünde. Bu yanıt da; ekonomideki iyileşmeye yönelik beklentilerin önümüzdeki seneye endekslenmiş olduğunu destekler nitelikte.

 

TEDBİRLER: TAMAM MI; DEVAM MI?
Piyasadaki bazı olumlu sinyallere rağmen ankete katılan CFO’ların önemli bir kısmı (%65) muhafazakâr davranmayı yeğlediklerini ve kriz başlarken aldıkları tedbirleri sürdürmek konusunda kararlı olduklarını ifade etmişlerdir. Bununla birlikte tedbirleri rafa kaldıran iyimser CFO’ların oranı da azımsanmayacak düzeyde.

 

KRİZE YÖNELİK ALDIĞINIZ TEDBİRLER NELERDİR?
CFO’lara krize ilişkin alınan kurumsal Kriz sona erdi” diyenler de var; “Daha yeni başlıyor; henüz dibi bile görmedik” diyenler de... Bir kısmı belirgin bir iyileşmeden bahsediyor; bir kısmı ise aslında düzelen hiçbir şey olmadığından... Peki; CFO’ların penceresinden bakıldığında görünüm nasıl? Deloitte Türkiye’nin araştırması sonucu oluşan tespitlere bir olumlu bir de temkinli iki nokta ile başlayalım: Araştırmaya katılan CFO’lar büyük bir çoğunlukla (%75.6) 3 ay öncesi ile karşılaştırıldığında şirketlerinin finansal durumu ile ilgili beklentilerini daha iyimsere çevirmiş durumdalar. Daha kötümser olanlar neredeyse yok gibi. Öte yandan ankete katılan 63 CFO şirketlerinin sundukları ürün ve hizmetlere olan talep artışının hızlanmasının hemen gerçekleşmeyeceğini ve beklentilerin şu an için 2010 yılına (daha büyük ölçüde ikinci yarısı) sarkmış olduğunu belirtmişler. Son dönemlerde gerçekleştirilen Tüketici Güven Endeksi ölçümleri de bu düşünceyi destekler nitelikte. Kısacası işler daha iyi gidiyor; ama bu süreç biraz zaman alacak.

 

FAİZ İNDİRİMLERİ BEKLENEN ETKİYİ GERÇEKLEŞTİRDİ Mİ?
Merkez Bankası son dönemlerde ardı ardına gerçekleştirdiği faiz indirimleri ile gündemde. En son Eylül ayında Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, 2008 Kasım ayından beri yaptığı faiz indirimlerine bir yenisini daha ekledi ve kısa vadeli faiz oranlarını 0,50 puan indirdi. Böylece, gecelik faiz oranları, borçlanmada yüzde 7,25, borç vermede ise yüzde 9,75 olarak uygulanmaya başladı. Piyasada canlanmayı sağlamak adına yapılan bu indirimlerin; CFO’ların penceresinden bakıldığında yarattığı etkiyi anlamaya çalıştık. Aldığımız yanıtlar; henüz Kurul tarafından gerçekleştirilen indirimlerin şirketlerin borçlanma politikaları üzerinde sınırlı etkisi olduğu ve beklenen faydaların marjinal düzeyde kaldığı yönünde. Örneğin borçlanma maliyetlerinde belirgin bir iyileşme olduğunu düşünen CFO’ların oranı sadece yüzde 15 düzeyinde.

 

SERMAYE ARTIRIMI İÇİN DOĞRU ZAMAN MI?
Ankete katılan CFO’ların çok önemli bir bölümü (%80), sermaye artırımı yapmak için iyi bir zaman olduğu görüşünü savundu. İMKB’ye kote şirketlerin 2008 yılında bedelli sermaye artırımlarının bir önceki yıla göre yüzde 250 oranında artarak 4.7 milyar dolarla son 7 yıldaki bedelli artırım toplamının da üzerine çıkması bu görüşün zaten uygulamada da hayat bulduğunu gösteriyor. Bazı şirketlerin tahsisli sermaye artırımına gittiğini de görmekteyiz. Belli ki finansal depremde yıkılmamak için herkes temelleri güçlendirmeye çalışıyor...

 

KREDİ ASLANIN AĞZINDA MI?

2008’in sonları ve 2009’un başları; güçlü mali yapıya sahip şirketlerin bile kredi bulmakta zorlandığı bir dönemdi. Krizin ilk dönemlerindekine göre belirgin bir iyileşme yaşanmış olsa da CFO’lar gerek kredi alma maliyetlerinin, gerekse kredi bulma olanaklarının halen kendilerini zorlayıcı boyutlarda olduğunu belirtmektedir. Faizdeki düşüşe rağmen; hatırı sayılır oranda katılımcı (%21); yeni krediler almanın “aşırı maliyetli” olduğunu belirtmiş durumda.

 

BORÇ YİĞİDİN KAMÇISI MI?
Anketimize katılan CFO’lar kredi maliyetlerinde bazı düzelmelerin gerçekleşmeye başladığını kabul etmekle birlikte, katılımcıların birçoğu Türk şirketlerinin bilançolarındaki borçlanma oranlarının aşırı fazla bulmakta ve yeni finansal kaynak gereksinimlerini karşılamak için ilave borçlanmaya gidilmemesi görüşünde birleşmektedirler.

 

ALTERNATİF FİNANSMAN KAYNAKLARI ARASINDA ÖNE ÇIKANLAR
Ankete katılan CFO’lar Şnansman kaynağı olarak da, sermaye artırımını, banka kredisi veya şirket bonolarına karşı daha cazip opsiyonlar olarak değerlendirmektedir. İkinci sırada ise banka kredileri geliyor. CFO’ların büyük çoğunluğu; şirketlerinin borçlanma koşullarında veya borçlanma faizlerine ilişkin iyileşmenin 2010 yılından önce başlamayacağı görüşünde. Bu yanıt da; ekonomideki iyileşmeye yönelik beklentilerin önümüzdeki seneye endekslenmiş olduğunu destekler nitelikte.

 

TEDBİRLER: TAMAM MI; DEVAM MI?
Piyasadaki bazı olumlu sinyallere rağmen ankete katılan CFO’ların önemli bir kısmı (%65) muhafazakar davranmayı yeğlediklerini ve kriz başlarken aldıkları tedbirleri sürdürmek konusunda kararlı olduklarını ifade etmişlerdir. Bununla birlikte tedbirleri rafa kaldıran iyimser CFO’ların oranı da azımsanmayacak düzeyde.

 

KRİZE YÖNELİK ALDIĞINIZ TEDBİRLER NELERDİR?
CFO’lara krize ilişkin alınan kurumsal tedbirler hakkında yönelttiğimiz sorular sonucunda neredeyse tüm şirketlerin her türlü ihtiyari harcamalarda azatlıma yönelme konusunda aksiyon almış olduğunu görmekteyiz. Çok merak edilen ve böyle dönemlerde hep gündemde olan konu ise istihdam. Yeni işe alımları azaltmak her dört şirketten üçünün başvurduğu bir çözüm. Kurumlar ancak ayrılan kritik kaynaklarının yerlerini doldurmak için işe alım yapmaktalar. Şirketlerin yarısından fazlası da bu dönemde mevcut kadrolarında daralmaya gitmiş durumda. Yatırım harcamaları ve reklam/pazarlama faaliyetlerine yönelik harcamalar da, içinde bulunduğumuz “bekleyelim, görelim” sürecinde kesintiye uğrayan kalemlerin başında. Böylesine nakit sıkıntısı çekilirken şirketlerin yarısının da temettülerde azaltıma gitmesi bizler için hiç de şaşırtıcı olmadı.

 

CFO’LARDAN HÜKÜMETE: DAHA FAZLASI YAPILABİLİR
Ankete “çoktan seçmeli” sorulara ek olarak; CFO’lara hükümetin şirketlerin ve ekonominin genel gidişatını iyileştirmek adına ilave olarak hangi önlemleri almaları gerektiği de sorulmuş Alınan yanıtlar ise şu şekilde: Vergi yükünün halen ağır olduğu düşünülüyor. KDV, ÖTV, Gelir Vergisi ve diğer vergilerin indirilmesi; mevcut indirimlerin geçerlilik sürelerinin uzatılması; teşviklerin arttırılması; kayıt dışı ile daha etkin mücadele CFO’ların alınması gereken önlemler listesinde ilk sırada. CFO’lara göre IMF ile anlaşma süreci daha fazla uzamadan çözümlenmeli. Ülke çıkarlarına uygun bir şekilde yapılandırılacak yeni bir anlaşmanın önemine birçok CFO yanıtlarında değinmiş durumda. İlk iki mesaj kadar ön plana çıkmasa da; faiz indirimlerinin devamlılığı konusunda görüş beyan eden CFO’lar da mevcut.

 

CFO’LARA GÖRE ŞİRKETLERİN PİYASA DEĞERLERİ GERÇEĞİ YANSITMIYOR
Ankette CFO’lara şirketlerinin piyasa değerleri hakkında görüşleri sorulmuş. İMKB’de işlem gören şirketlerin birçoğunun 2008 yılının sonlarında piyasa değerlerinin, öz sermayelerinin altına gerilediğine şahit olmuştuk. Ancak İMKB dünya borsaları arasında piyasa değeri artışı açısından 2009 yılının 7 aylık döneminde, yüzde 65,09 ile en çok artış gösteren 6. borsa oldu. Tüm bu inişli – çıkışlı gidişata CFO’ların penceresinden bakıldığında ağır basan görüş ise halen şirketlerin gerçek değerinin altında olduğu yönünde. Ayrıca kısa vadede bu konuda bir değişiklik olmayacağını düşünen CFO’lar da çoğunlukta.

 

SATIN ALMA VE BİRLEŞMELER YENİDEN YÜKSELİŞTE
Satın alma ve birleşmeler açısından iyi başlayan 2008 yılı; son çeyrekte bıçakla kesilmişçesine bir düşüşe geçmişti. Gene de 18.4 milyar dolar gibi azımsanmayacak bir rakamla seneyi kapatmıştık. Gelişmiş piyasalardaki yatırımcıların gelişmekte olan ülkelerdeki girişim iştahının temkinli bir bekleyişe döndüğü 2009 yılında da seyir pek farklı değil. 2008’in son dönemindeki ciddi düşüş; aynen devam etmekte. Dönemsel karşılaştırmalar sonucu yüzde 80-90 düşüşlerden bahsetmekteyiz. Görüşülen CFO’ların yarıya yakını satın alma ve birleşme aktivitesinde ufak bir kıpırdanma bekliyor. Öte yandan diğer yarısı ise herhangi bir artış beklemeyen veya düşüş bekleyen CFO’lar.

 

KUTU:
Deloitte Türkiye “Dalgaların arasında CFO’lar anketini hazırlarken, hizmet sunduğu kurum ve kuruluşların CFO’ları ile yapmış olduğu fikir alışverişlerinden ortaya çıkan bazı gözlemlerini istatistiklere dökmüş ve çıkan sonuçları iş duysa ile paylaşmış. ”

 

SPOT:

FİNANS GERİ PLANDAN SIYRILDI
21. yüzyılın ihtiyaçlarına cevap verebilmek için finans geri plandan sıyrılıp; kurum için çok daha stratejik bir öncelik olmaya devam etmektedir. Bu çerçevede CFO ve finans fonksiyonunun rolünün değişen doğası büyük ölçüde dünya genelinde gerçekleşen değişiklikler ile büyük paralellikler taşımaktadır.

 

 

SPOT:

CFO’LARIN ROLLERİ DEĞİŞİYOR
Küresel mali krizin etkilerinin hissedilmeye devam ettiği günümüzde, CFO’ların rollerinin kapsamında değişiklikler görmeye devam ediyoruz. Büyüme döneminde olduğu gibi; kriz döneminde de “Stratejist” ve “Katalizör” rollerinin CFO’ların dünyasında günden güne önemini arttırdığını gözlemlemekteyiz.

 

 

SPOT:

BEKLENTİLER 2010’UN İKİNCİ YARISINDAN
CFO’lar şirketlerinin sundukları ürün ve hizmetlere olan talep artışının hızlanmasının hemen gerçekleşmeyeceğini ve beklentilerin şu an için 2010 yılına (daha büyük ölçüde ikinci yarısı) sarkmış olduğunu belirtmişlerdir.