Türkiye küresel bir güç olacaksa, yüksek milli gelir için ileri teknoloji üretmesi ve kendi ürettiği teknoloji ile üretim yapan bir ülke konumuna yükselmelidir.

TÜRKİYE KÜRESEL BİR GÜÇ OLACAKSA, YÜKSEK MİLLİ GELİR İÇİN İLERİ TEKNOLOJİ ÜRETMESİ VE KENDİ ÜRETTİĞİ TEKNOLOJİ İLE ÜRETİM YAPAN BİRÜLKE KONUMUNA YÜKSELMELİDİR.

 

Küreselleşme, ekonomik kriz, A.B.D ve AB’de ekonomilerindeki yavaşlama ve dünyadaki çok ciddi ekonomik kaymaların bir araya geldiği bir dönemi yaşıyoruz. Artık Türkiye ucuz emekten dolayı yatırım yapılan bir ülke olma konumundan çıktı. 1980’li yılların başında 2 milyar dolar olan ihracatımız günümüzde 135 milyar dolara yükseldi. Eğer Türkiye ihracatta ilk 10 ülke arasına girecekse başarması gereken çok şey var. Bu çerçeve içerisinde nasıl bir ekonomimiz olacak? Bunları tartışmanın zamanı geldi. İleri teknoloji ve bilgi yoğun sektörlere ihtiyaç var. Eğer Türkiye küresel bir güç olacaksa, bu tabloda olmamız gereken yer çok açık. Yüksek milli gelir için ileri teknoloji üretmemiz gerekiyor. Türkiye teknolojide sınıf atlamalıdır. Türkiye kendi ürettiği teknoloji ile üretim yapan bir konuma gelmelidir. Gelecekte Türkiye Avrupa’nın 3. dünyanın 9. büyük ekonomisi olacak. Dünyada güç dengelerine hâkim ülkelerin gelişmişliği ile sektörler arasında bağ kurulduğunda, makine üretenlerin gelişmiş ülkeler olduğu görülür. Örneğin Çin’in 1992’de makine ihracatı 3 milyar dolardı. 2008’de ise 269 milyar dolar oldu. 16 senede 90 kat artmış. Çin devleti ucuz emekli üretim görevini üstlendi, kendi projelerini de geliştirdi. Makine sektörünün arkasında durdu. Hammaddeden daha ucuza işlenmiş ürün sattılar. Tüm bu destekler Çin’in makine sektörünü dünyada çok önemli bir noktaya taşıdı. Dünyada küresel güç olmanın yolu makine sanayinde güçlü olmaktan geçiyor.

 

2023’te ülke olarak 500 milyar dolar ihracat hedeşiyoruz. Gelişmiş ülkelerin ihracat oranlarına baktığımızda makinenin ortalama yüzde 20 oranında olduğunu görüyoruz. 110-150 milyar dolar civarında makine ihraç edebilme olanağına sahibiz. Avrasya bölgesi önümüzdeki dönemde ticaretin ve tüketimin en yoğun olacağı bölge. Rusya, Ukrayna, Türkî Cumhuriyetler, Arap Yarımadası tüketimin en fazla gelişeceği yerler. AB’deki üretim başka yerlere kayacak. Ama bizim üstümüzden geçip Çin ve Hindistan’a gidiyorlar. Ara mal ithalatında Türkiye çok ciddi açıklar vermekte. Uzak Doğu’nun ise bölgeye ve Avrupa’ya girebilmesi için en stratejik bölge yine Türkiye. Türkiye de bir ölçek problemi var. Türk Patent Enstitüsü başvurularında makine yüzde 27 ile 1. sırada. Ancak dünya ile kıyaslandığında bu oran çok düşük. Bu aşamada ‘Türkiye neler yapmalı?’ diye sormalıyız. Öncelikle kaynaklarımız çok sınırlı. Makineciler çalışıyor ancak yüzde 80-90’ı gelişmiş bölgelerde yer alan bu Şrmalar kaynaklarının önemli bir bölümünü araziye harcıyor. Bu noktada TOKİ’yle anlaşmalar yapılabilir. Bu kaynakları arazilere ayırmayalım. Teknoparklar gelişiyor ancak bizdeki teknoparklar bilişim sektörüne yönelik. Biz makineciyiz fabrikanın içinde gelişme yapabiliriz. Eğer teknoparklara makine sektörüne uygun düzenleme yapılırsa bundan en fazla makine sektörü yararlanır. Ar-Ge’ye son 7 yılda çok ciddi kaynaklar ayrıldı ancak daha da gelişmeli. Aynı zamanda makine sektöründe kayıt dışını önlemeli ve optimal ölçeği geliştirecek bir teşvik mekanizması olmalı. Eximbank kendi kaynaklarıyla bize kredi bulmaya çalışıyor. Makinecilerin kaynak sıkıntısı çözülmeli.

 

Türkiye’nin kendi standartlarını geliştirmesi de çok önemli. Savunma sanayi, makine sektörü için çok önemlidir. Türkiye için bu kadar önemli olan ve dünyada en önemli ordulardan biri olan Türk ordusunun iç piyasaya daha çok yönelmesi gerekiyor. Türkiye’nin her anlamda üzerindeki kompleksleri atması gerekiyor. Türkiye bölgesel bir güç. Sadece kişi başına milli gelir seviyesi sizi küresel bir güç haline getirmez. 2023’te dünyada ilk 5 makine ihracatçısı ülke arasına girmeliyiz. Bu da devletin verdiği kesin destek ve kararlılıkla gerçekleşecektir.