2007 yılında 2 milyar dolarlık ciroya ulaşan vinç sektörü, Türkiye’de 250 firma ile 5 bin kişilik istihdam sağlıyor.Globalleşme ile küçük bir köy haline gelen dünyada, sınır, mesafe ve boyut tanımayan ticaretin gelişim hızına paralel olarak, üretim ve...

2007 YILINDA 2 MİLYAR DOLARLIK CİROYA ULAŞAN VİNÇ SEKTÖRÜ, TÜRKİYE’DE 250 FİRMA İLE 5 BİN KİŞİLİK İSTİHDAM SAĞLIYOR. GLOBALLEŞME İLE KÜÇÜK BİR KÖY HALİNE GELEN DÜNYADA, SINIR, MESAFE VE BOYUT TANIMAYAN TİCARETİN GELİŞİM HIZINA PARALEL OLARAK, ÜRETİM VE LOJİSTİK SEKTÖRÜNÜN EN ÖNEMLİ İHTİYAÇLARINDAN BİRİ OLAN KALDIRMA EKİPMANLARINI ÜRETEN SEKTÖRÜN DE TRENDE UYGUN OLARAK BUYUYECEĞİ AŞİKÂR.

 

Türkiye vinç sektörü 2007 yılında 2 milyar dolarlık ciroya ulaştı. Ancak küresel krizin etkisiyle hızla kan kaybetmeye başladı. 2008’de yüzde 25 küçülen sektör 500 milyon dolarlık ciro kaybı yaşadı. Geçmiş yıllarda hızlı bir büyüme ivmesi kazanan sektör 250 firma ile 5 bin kişilik bir istihdam sağlıyor. Vinç sektörünün gerilemesinin ardındaki başlıca sebepler, satışlarda yüzde 1’den 18’e çıkan KDV oranı, azalan yatırımlar, altyapı çalışmaları ve inşaat sektöründeki durgunluk olarak sıralanabilir. Globalleşme ile küçük bir köy haline gelen dünyada, sınır, mesafe ve boyut tanımayan ticaretin gelişim hızına bakıldığında, üretim ve lojistik sektörünün en önemli ihtiyaçlarından biri olan kaldırma ekipmanlarını üreten sektörün bu trende uygun olarak büyüyeceği aşikârdır. Türkiye’de sektörün çok çeşitli sorunlara rağmen Ar-Ge ve yeniliğe önem verdiği görülür. Vinç üreticisi firmalar kamu tarafından sağlanan Ar-Ge desteklerinin de yardımıyla tasarladıkları yeni ürünler sayesinde pazar paylarını artırmaktadır. Bunlar arasında TÜBİTAK tarafından ödüle layık görülenlerin olması ayrıca ümit vericidir. Moment Expo’nun vinç sektörü ile ilgili sorularını Vinçsan A.Ş. Satış Pazarlama Koordinatörü Hakan Tekel, Güralp Vinç Pazarlama Müdürü Tamer Demirci ve Çakmak Vinç (CMAK) Yönetim Kurulu Üyesi Ali Çakmak yanıtladı.

 


İMALAT SANAYİNİN VAZGEÇİLMEZİ VİNÇLER

Ulaşım, enerji, iletişim ve altyapı yatırımları ile bu alanlarda ulaşılan seviye ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişimini gösteren en önemli faktörler arasında yer alıyor. Bu faktörlerin bir araya gelmesi ile oluşan alanlar içinde bulunan eğitim, sosyal hizmet ve sanayi kuruluşları ise sürdürülebilir kalkınmanın temeli olan insan ve teknoloji üretimi için katalizör görevi görüyor. Sürdürülebilir kalkınma döngüsü içinde yukarıda bahsi geçen bileşenlerin, birinin eksikliğinde veya başarısızlığında diğeri ile ikame edilme ihtimali olmadığından, özel önemi vardır. Bu döngü için de öncelikle sanayi kuruluşları olmak üzere tamamına yakınının hızlı gelişiminin temelinde ise makine sektörü bulunuyor. Ulaşım alanında, enerji santrallerinin inşasında, altyapı yatırımlarının gerçekleştirilmesinde ilk ihtiyaç şüphesiz makineler. Tüm bu bileşenler için kaldırma makinelerinin önemi büyüktür. İmalat sanayi içinde çok küçük kapasitelerde olsa dahi kaldırma makinesi kullanmayan işletme sayısı yok denecek kadar az. Seri üretim uygulayan firmaların üretim süreçlerinde, hammadde giriş ve ürün çıkış hattı boyunca büyük miktarlarda transfer gerektiğinden çeşitli vinçlere ihtiyaç duyulmaktadır. Limanlar, gemiler, inşaat sektörü, ağır sanayi işletmeleri ve benzerlerinin büyük kapasiteli vinçler olmadan yaşamlarını devam ettiremeyecekleri ortadadır. Sektör ürünleri genellikle ayrı tasarım ve benzer üretim teknikleri gerektiriyor. Ucuz işgücü ve hammaddenin önemli olduğu düşük katma değerli standart ürünlere nispetle, mühendislik ve tasarım gerektiren ürünlerde ülkemizin rekabet gücü daha yüksektir. “Vinçlerin doğru seçilmesi yalnızca işlerin yüksek performanslı biçimde yapılmasını ve yatırımın kendisini geri ödemesini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda kazaların da önlenmesini sağlar. Her çalışma alanının kendine özgü koşulları vardır. Bu koşulları dikkate almamak sağlıklı seçim yapmanın önündeki en büyük engeldir.” Diğer taraftan, uzun yıllar boyunca aynı alanda istikrarlı çalışmanın sağladığı uzmanlık ile firmalarımız daha büyük hedefler belirlemektedir. Teknolojiyi yakından takip eden sektör, bilgisayar teknolojisinin geldiği nokta ve bunun üretim süreçlerine olan etkisi ile daha hızlı gelişme kaydetmektedir. Kullanılan tezgâhlar ile ölçme tekniklerinin gelişmesi ve bunların bilgisayarlar ile kontrol edilebilmesi sektörün özellikle standart dışı ürünlerinde esnekliğini artırmıştır. CAD ve CAM sistemlerinin desteği neticesinde minimum maliyet ile ilk seferde hatasız ürünler imal edilebilmektedir. Diğer taraftan Ar-Ge faaliyetleri için devlet destekleri motivasyonu artırmaktadır.

 

SEKTÖRÜN DÜNYADAKİ DURUMU
Birleşmiş Milletler (BM) İstatistik Bölümü verilerine göre, 2007 yılında yaklaşık 20 milyar dolar olan sektör ihracatı yüzde 29,3 oranında artış göstererek 2008 yılında 25,8 milyar dolar değerine ulaşmıştır. Türkiye 2008 yılında gerçekleştirdiği 66,9 milyon dolar ihracat ile sektörün dünya ihracatından yüzde 0,26 pay aldı ve sıralamada 35. konuma yerleşti. 2008 yılında, G.T.İ.P bazında dünya ihracatında, ‘diğer kendinden hareketli makine ve cihazlar’ grubu ilk sırayı almış, bunu ‘gantri, köprü ve raylı vinçler’ ve daha sonra ‘kule vinçler’ grubu takip etti. 2007 yılında 19,7 milyar dolar olan toplam sektör ithalatı yüzde 31,1 oranında artış göstererek 2008 yılında 25,8 milyar dolar değerine ulaştı. 2008 yılında vinç ithalatı yüzde 13,8 artarak 2,2 milyar doları aşan ABD dünya sıralamasında lider konumunu korudu. ABD’yi 1,3 milyar dolar ile Rusya ve 1,2 milyar dolar ile B.A.E. izledi. 2008 yılında, G.T.İ.P bazında dünya ihracatında, ‘diğer kendinden hareketli makine ve cihazlar’ grubu ilk sırayı almış, bunu ‘kule vinçler’ ve daha sonra ‘gantri, köprü ve raylı vinçler’ grubu takip etmiştir. 2008 yılında, ithalat değeri yüzde 229,9 artarak 46,5 milyon dolara yaklaşan ‘yer altında çalışması için tasarlanmış vinçler’ ithalat artışı bakımından ilk sıraya yerleşti.

SEKTÖRÜN TÜRKİYE’DEKİ DURUMU
2008 yılında 66,9 milyon dolar ihracat gerçekleştiren sektör, 2009 yılında genel makine ve aksamları ihracatı azalırken ihracatını yüzde 14,8 oranında artırdı ve 76,8 milyon dolar değerinde ürün ihraç etti. Türkiye’nin 2009 yılındaki sektör ihracatı ürün bazında incelendiğinde, 28,3 milyon dolar ile birinci sırada ‘gantri, köprü ve raylı vinçler’ kaleminin yer aldığı, bu ürünü 9,8 milyon dolar ile ‘sabit bir mesnet üzerine tespit edilmiş gezer köprü vinçler’ ve 8,4 milyon dolar ile ‘elektrik motorlu diğer bocurgatlar ve ırgatlar’ grubunun izlediği görülüyor. 2008-2009 yılları Ocak-Aralık döneminde ihracat artış oranı açısından, ilk sırayı yüzde 79,1 ile ‘gantri, köprü ve raylı vinçler’ kalemi yer aldı. Aynı dönemde ihracatında en çok düşüş kaydedilen kalemler ise ‘kule vinçler’ (yüzde 66,4) ile ‘elektrik motorlu palanga vinçler’ (yüzde 55,8) oldu. 2008 yılında 319,3 milyon dolar değerinde sektör ürünü ithal eden ülkemiz, 2009 yılında yüzde 29,8 düşüşle bu rakamı 224,2 milyon dolar seviyesine geriletti. Türkiye’nin 2009 yılında ithal ettiği vinçler, G.T.İ.P. bazında incelendiğinde; 42,8 milyon dolar ile birinci sırada ‘lastik tekerlekli kendinden hareketli makine ve cihazlar’ kaleminin yer aldığı, bu ürünü 36,6 milyon dolar ile ‘gantri, köprü ve raylı vinçler’ ve 32,6 milyon dolar ile ‘diğer kendinden hareketli makine ve cihazlar’ grubunun izlediği görülmektedir. 2009 yılı Ocak-Aralık döneminde ithalat artış oranı açısından, ilk sırada yüzde 14,7 ile ‘hareketli kaldırma çerçeveleri ve şasisi straddle tipi olan ayaklı lastik tekerlekli taşıyıcılar’ yer almış ve yüzde 2,2 ile ‘kara taşıtlarına monte edilecek kaldırıcılar’ ise 2. sırada kaydedilmiştir. Diğer kalemlerin tamamının ithalatında düşüş gözlenmiştir. 2009 yılında sektör ürünleri ithalatımızda önemli yer tutan ülkeler arasında ilk üç sırayı Almanya (109,8 milyon dolar), Çin (37,8 milyon dolar) ve Finlandiya(14,7 milyon dolar) aldı. 2009 yılı ithalatımızda artış oranları esas alındığında; yüzde 150,9 ile Danimarka’nın ilk sırada yer aldığı görülüyor. Danimarka’yı yüzde 112,9 artış oranı ile Fransa ve yüzde 44 ile Çin Halk Cumhuriyeti takip ediyor. En büyük düşüş ise yüzde 94,9 ile Japonya’da kaydedildi.

YÜZDE 25’LİK KÜÇÜLME
2007 yılında 2 milyar dolarlık ciroya ulaşan vinç sektörü, küresel krizin etkisiyle hızla kan kaybetmeye başladı. 2008’de yüzde 25 küçülerek 500 milyon dolarlık ciro kaybı yaşadı. Geçmiş yıllarda hızlı bir büyüme ivmesi kazanan sektörün 250 firma ile 5 bin kişilik bir istihdam sağladığı tahmin ediliyor. Vinç sektörünün gerilemesinin ardındaki başlıca sebepler, satışlarda yüzde 1’den 18’e çıkan KDV oranı, azalan yatırımlar, altyapı çalışmaları ve inşaat sektöründeki durgunluktur. Özellikle toplu konut ve belediye projelerinin yatırımını daha düşük kapasiteli vinçlere yönlendirmesiyle sektörün gelişimi yavaşlamıştır. AB ülkeleri ve ABD’ye baktığımızda, özellikli vinçlerin dünya devi sayılabilecek firmalar tarafından üretildiği, hatta güç birliği yapmak ve rekabeti azaltmak adına firma evliliklerinin yapıldığı görülür. Bu evlilikler yapılırken hedef ülkelerdeki distribütör gücü, satış rakamları, teknik servis yeterliliği gibi konular da ön planda tutulur. Türkiye’de sektörün yapısı incelendiğinde ise ağırlıklı olarak orta ölçekli ve atölye-fabrika arası yapılanmalar olduğu görülür. Güç birliği bir yana, firma içindeki ortaklıkların zamanla bitmesi ve yeni bir imalatçı doğması ise sık yaşanan durumlardandır. Çok sayıda firmanın faaliyet göstermesi ise büyük bir sorun olarak karşımıza çıkar. Merdiven altı veya kayıt dışı olarak tanımlanan bazı Şrmalar sadece maliyete dayalı rekabet nedeniyle sektöre büyük zarar vermekte ve hem yurt içinde hem de yurtdışında imaj sorunu doğurmaktadır. Bu tür makinelerin sadece bir şekilde üretilebilmesi ihracat için yeterli olmamakta. Yurt dışında makine ihraç etmek için, ihalelere girmek, büyük projelerde yer almak gerekir. İhalelere girebilmek için ise hedef ülkeden banka teminat mektubu alınması gerekmekte, söz konusu ülkelerde ticari bir organizasyon yoksa herhangi bir bankadan teminat mektubu almakta mümkün olmamaktadır. Özellikle kule vinç gibi özellikli ürünlerde, sadece temsilcilik, şube gibi ticari yapılanma da yeterli gelmemekte, alıcı yedek parça temininde geçecek süreye ve teknik servis desteğine yani marka gücüne bakarak ürün satın almaya karar vermektedir. Türkiye’den kaldırma makinelerinde marka çıkması için, çeliği işlemek ve gelişmiş ülkelerden motor aksamı ithal etmekten öte, tasarıma, kapasite ve boyut oranına, nakliye maliyetine, ticari organizasyon, yedek parça ve teknik servis altyapısına dikkat edilmeli, güvenlik ve güvenilirlik konularında ileri derecede hassas olunmalı, diğer bir ifade ile gerçek girişimcilerin Türkiye’de bu alanı fark etmeleri ve güçlü- dengeli yatırımlarla sektöre girmeleri için ciddi hükümet politikalarına ve desteğine de ihtiyaç olduğu göz ardı edilmemelidir.

“İNŞAATIN LOKOMOTİFİ KULE VİNÇLER”
Avrupa ve ABD’de büyük üreticilerin küçük vinç ve makine gruplarının üretimini gelişmekte olan ülkelere bırakıp, asıl gelirin ve devamlılığın olduğu kule vinç gibi spesifik ürünlerden gelişmekte olan ülkeleri uzak tutmaya çalıştıkları fark edilmeli, gelişmekte olan ülkelerde inşaat sektörünün önemi bilinmeli, inşaatın lokomotifinin de kule vinçler olduğunu görülerek pazarın büyüklüğü tüm strateji belirleyicileri tarafından takdir edilmelidir. Globalleşme ile küçük bir köy haline gelen dünyamızda, sınır, mesafe ve boyut tanımayan ticaretin gelişim hızına bakıldığında, üretim ve lojistik sektörünün en önemli ihtiyaçlarından biri olan kaldırma ekipmanlarını üreten sektörün bu trende uygun olarak büyüyeceği aşikârdır. Ülkemizde sektörün çok çeşitli sorunlara rağmen Ar-Ge ve yeniliğe önem verdiği görülür. Vinç üreticisi firmalar kamu tarafından sağlanan Ar-Ge desteklerinin de yardımıyla tasarladıkları yeni ürünler sayesinde pazar paylarını artırmaktadır. Bunlar arasında TÜBİTAK tarafından ödüle layık görülenlerin olması ayrıca ümit vericidir. Avrupa Birliği’nde 13 ülkenin vinç üreticileri kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan FEM (European Federation of materials handling) çatısı altında örgütlenmişlerdir. 160 binden fazla çalışanı istihdam eden binden fazla FEM üyesi firma dünya toplam üretiminin yarısından fazlasını kapsıyor. Türkiye’yi İSDER’in temsil ettiği FEM’in 2010 yılı buluşmasının ise İstanbul’da gerçekleştirilmesi öngörülüyor.

 

“TÜRKİYE ELEKTRİKLİ VİNÇ İMALATÇILARI DERNEĞİ’Nİ KURDUK”
Vinçsan A.Ş. Satış Pazarlama Koordinatörü Hakan Tekel vinç sektörünün yatırıma dayalı bir sektör olması nedeniyle, son 2 yıldır yaşanan global mali krizden oldukça etkilendiğini söylüyor. Müşterilerin artık alacakları vincin teknik özellikleri yerine yatırım maliyetine baktıklarını söyleyen Tekel, bunun da yanlış seçimlere sebep olduğunu söylüyor. Tekel şöyle devam ediyor: “Bir vincin alım maliyetinden ziyade, aldıktan sonra işletme maliyeti hakkında araştırma yapmak firmalar için daha efektif kullanım olanağı sağlayacaktır. Sektörümüzün en büyük problemlerinden biri de, denetim mekanizmasının olmamasıdır. Merdiven altı tabir ettiğimiz, herhangi bir standarda uymadan, sigortasız işçi çalıştırarak, lisanssız yazılım kullanarak imalat yapan firmalar yüzünden, Türkiye’deki vinç pazarının kalitesi düşmekte ve maalesef bu firmalar zaman zaman yurt dışına da satış yaptıklarından, yurt dışında Türk mallarına karşı tepki oluşmasına, bizler gibi firmaların zarar görmesine sebep olmaktadırlar.” Yaklaşık bir senedir yürüttükleri çalışmalar neticesinde ‘Türkiye Elektrikli Vinç İmalatçıları Derneğini’ kurduklarını söyleyen Tekel, tanıtım ve üye alım faaliyetlerine ise önümüzdeki dönemde başlayacaklarını söylüyor. Tekel, dernek olarak öncelikli amaçlarını ise şöyle sıralıyor: “Sektörde yaşanan olumsuzlukları gidermek ve halen daha tam olarak belli olmayan test ve bakım prosedürleri ile ilgili çalışmalar yaparak, Türkiye’de de bu çalışmaların standartizasyonunu sağlamak olacaktır.”

 

“İHTİYACA UYGUN VİNÇ SEÇİLMELİ”
Güralp Vinç Pazarlama Müdürü Tamer Demirci ise vinçlerin atölyeden fabrikaya hemen her sektör için vazgeçilmez olduğunu söyleyerek, “Firmaların yatırımlarının en başında daha binalarını tasarlarken veya seçerken göz önünde bulundurmaları gerektirdiği, üretimlerinin verimini etkileyen, iş güvenliğini ve iş gücünü arttıran ekipmanların başında vinçler özellikle de kapalı alan vinçleri gelmektedir” diyor. Yatırımcıların henüz işin başında ihtiyaçlarına uygun bir vinç seçimi yapmalarının ve binalarını özellikle buna uygun tasarlamaları gerektiğini sözlerine ekleyen Demirci, “Vincin çalışacağı alanlar başlangıçta oluşturulmaz ise ileride daha özel vinç çözümleri gerektirir ki; bu hem kullanım alanını kısıtlayacağı hem de üretim verimini etkileyeceği gibi ekstra maliyetlere de yol açabilecektir” diyor. Güralp Vinç, yatırımcı firmalara gerekli danışmanlık hizmeti vermekle birlikte, yapı firmalarına binayı tasarlarken vinçlerin ölçülerini ve sisteme gelecek yükleri göz önünde tutmalarını sağlayacak ‘Vinç Sistemi Kurulacak Çelik ve Prefabrik Yapılarda Dikkat Edilmesi Gereken Kriterler” adı altında bir kitapçık da yayınladı. Vinçlerin doğru seçilmesi yalnızca işlerin yüksek performanslı biçimde yapılmasını ve yatırımın kendisini geri ödemesini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda kazaların da önlenmesini sağlar. Her çalışma alanının kendine özgü koşulları vardır. Bu koşulları dikkate almamak sağlıklı seçim yapmanın önündeki en büyük engeldir. Öncelikle çalışma koşullarına göre vinç tipinin belirlenmesi gerektiğine vurgu yapan Demirci şöyle devam ediyor: “Vincin yapacağı işler ve hangi alanlarda kullanılacağı önemli bir konudur. Sadece çalışacağı alanın fiziksel ebatları değil çalışacağı ortam şartları (sıcaklık, rutubet, toz, asit buharı, patlayıcı gaz) da dikkate alınmalıdır. İkinci önemli konu ise kaldırılacak yüke, yükün taşıma şartlarına ve çalışma sıklığına göre doğru kapasitenin ve çalışma sınıfının seçilmesidir. Vincin teknik özellikleri ve hızları ihtiyacı tam olarak karşılamalıdır. Bu kriterlere göre yapılmayan seçimler yanlış bir vinç sisteminin kurulumuna neden olacak ve ekstra maliyetlere ve iş kazalarına yol açabilecektir. Yatırımcıların siparişlerinin nasıl bir işyerinde üretildiğini görmesi, vinç üreticisinin çalışma sistemini, kadrolarını tanıması ve ürünlerinin ne tür testlerden geçmekte olduğunu bilmesi önemlidir. Tavsiyemiz seçim ve değerlendirme aşamasında vinç üreticilerinin mutlaka ziyaret edilmesidir.”

 

“REKABET ÇOK, STANDART YOK”
Gelişen teknolojiye ve ihtiyaçlara bağlı olarak müşteri isteklerinin de değişmekte ve üretici firmaların kadrolarını, tecrübesini, proje ve Ar-Ge faaliyetlerini aynı doğrultuda şekillendirmesi gerektiğini aktaran Denirci, “Günümüzde Türkiye’de vinç sektöründe faaliyet gösteren çok sayıda firma ve bunun getirdiği çok büyük rekabet vardır. Rekabetin olduğu yerde kalite olması gerekirken ülkemizde vinç üreticilerini denetleyecek bir yapının olmaması ve standartlarının oluşturulmaması maalesef düşük fiyat ve kalitesizlik getirmektedir” diyor. Bu rekabet ortamında altyapısını doğru oluşturmuş, üretim yeteneğini proje ve Ar-Ge bölümleri ile desteklemiş, sermayesini iyi yönetmiş ve doğru pazarlama stratejileri uygulamış firmaların ayakta kalacağını söyleyen Demirci, diğerlerinin ise doğanın kanununda olduğu gibi eleneceğini aktarıyor. Eskiden sadece yükün kaldırılması ve aktarılmasının yeterliyken günümüzde gelişen teknolojinin ışığında yükün taşınmasındaki zaman, hareket, hız hassasiyeti ve hareket konforu önem kazanmıştır. Yüklerin tonajlarında ve kaldırma yüksekliklerinde ciddi artışlar olmuş ve standart vinçlerin yanında proses vinçlerine ve otomasyona yönelik vinçlere rağbet artmıştır. Demirci, firma olarak sürekli inovasyon Şkri doğrultusunda Ar-Ge faaliyetlerine hızlı bir şekilde devam ettiklerini söylüyor ve ekliyor: “Müşteri istek ve beklentileri ön planda tutularak kalitemizin arttırılması amacıyla, gelişen teknolojinin ışığında Güralp olarak tasarlamış olduğumuz GMD serisi kaldırma makinalarımız da buna en iyi örnektir.” Demirci sektörün yaşadığı sorunları ise şöyle sıralıyor: “Ne yazık ki her sektörde olduğu gibi vinç sektöründe de merdiven altı denilebilecek şekilde kurulmuş ve konvansiyonel yöntemlerle üretim yapan firmaların var olması serbest rekabeti etkilemektedir. Yatırımcıların aradıkları; düşük sermayeler ve emekler ile kurdukları işletmelerin de düşük maliyetli ama kısa süreli geçici çözümler değil, sürekli destek alabileceklerini bildikleri bir çözüm ortağıdır. Bu bağlamda çıkarılabilecek yeni yasalar ve yapılacak sıkı denetimler ile üretim şartlarına uygun olmayan işyerlerinde ve yetkisi olmayan kişilerce üretim yapan firmalar irdelenerek haksız rekabeti kısmen de olsa engelleyebilirler. Bu noktada yatırımcıların üzerine düşen vinç alımı sırasında görüştükleri firmalardan TSE, Kalite, Kaynaklı İmalat, CE, uzmanlık gibi tüm uygunluk ve yeterlilik belgelerini kontrol etmeleri ve mümkün ise imalatçı firma üretim şartlarını yerinde gözlemlemeleridir.”




“İHRACATIMIZI YÜZDE 50’YE ÇIKARMAYI HEDEŞİYORUZ”

Çakmak Vinç (CMAK) Yönetim Kurulu Üyesi Ali Çakmak, kaldırma imalatı üretimi yapan firmaların çoğunun aynı yerden motor ve redüktör gurubu satın aldıklarını söylüyor. Kalite ve fiyatların birbirine yakın olmasının rekabeti arttırdığını aktaran Çakmak, bunun da karlılığı düşürdüğünü sözlerine ekliyor. Çakmak şöyle devam ediyor: “CMAK firması olarak yıllar önce bu sıkıntıları gördük ve faydalı modeli alınmış yeni CMK ürünümüzün imalatlarına geçmiş bulunmaktayız. Geliştirdiğimiz CMK serisi ürünümüz ülkemizde ve Avrupa’da iyi yönde eleştiriler almış ve kalitesiyle sektörde ilk sıralara yükselmiştir. Kolaycılıktan kaçıp eski mevcut ürünü geliştirmek yerine, riske girip yepyeni bir kaldırma gurubunu müşterilerimizin hizmetine sunduk. Bundan dolayı CMAK ailesi olarak gurur duyuyoruz. Yine bir ilki gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. Ar-Ge olarak geliştirdiğimiz ve patente sahip otoblokajlı redüktör ve vinç tahrik gurupları en kısa zamanda Türkiye ve dünyada satışa sunulacaktır. Bu üründe dünyada bir ilk olacaktır.” Kaldırma guruplarının Türk Standart Enstitüsü’nde belirli bir standardı olmadığına değinen Çakmak, pek çok firmanın birbirini taklit ederek vinç pazarına adım atıklarını söylüyor. Kaliteden ve standartlardan yoksun bu ürünlerin bilinçsiz firmalar tarafından satın alındığına da değinen Çakmak, “Bu tür firmalara dur demezsek sektörümüzü daha zor günler beklemektedir. Derneğimiz bu başlangıcı yapmış olup mücadeleye başlamıştır” diyor. Avrupa’da tanınmış ve standartlara uygun üretim yapan vinç firmalarının sayılı olduğunu belirten Çakmak şöyle devam ediyor: “Ülkemizde ise bu kontrolsüzlükten dolayı vinç imalatçısı enflasyonu yaşanmaktadır. Buna lider firmalar olarak dur demeliyiz. Tüketicilere, belirli markaların dışında alım yapmamaları konusunda uyarılarda bulunmalıyız. Devamlı seminerler vermeliyiz. Bilinçli tüketiciler oluşturmalı, kaliteden yoksun bu firmaları piyasada yaşatmamalıyız. FEM normlarında olmayan sonsuz dişlilerden vinç imalatı yapılamayacağı tüketicilere seminerlerle anlatılmalıdır. Bu tür imalat yapan firmalar teşhir edilmelidir.” “2010 yılında ihracat oranımızı yüzde 50’lere yükseltme gayreti içinde olacağız” diye konuşan Çakmak, talep artışı düşünüldüğünden dolayı fabrikalarının gelişme bölümünü 2010 sonuna kadar devreye alınacağını söylüyor. Çakmak ayrıca, kalitesiz Çin mallarının İngiliz malı diye Türkiye’ye sokulmakta ve işletmelere ucuz bir şekilde satılmakta olduğunu söyleyerek, “İşletmesini, işçilerini ve malını düşünen firma sahipleri kaliteden yoksun bu çıkma ürünlerini işletmelerine sokmamalıdır.Bu ürünlerin Türkiye ye sokulması sanayimizi hançerlemektir” diye konuşuyor.

 

Kaynaklar:

-Türkiye İstatistik Kurumu

-International Trade Center (ITC) www.trademap.org

-European Federation of Material Handling

(www.fem-eur.com)

-Kule Vinç Sektör Raporu 2009

 

 

 

SPOT:

EN FAZLA İHRACAT ÇİN’DEN
2007 yılında tüm ülkelere yapılan ihracat değeri bazında, en fazla paya sahip olan Çin, 2008 yılında ihracatını yüzde 54,4 artırarak 5,2 milyar dolar seviyesine yükseltti ve ilk sıradaki konumunu korudu. Bu ülkeyi 3,9 milyar dolar ile Almanya ve 2,4 milyar dolar ile Japonya takip etti. Vinç ihraç eden ilk 20 ülke arasında 2008 yılında en fazla ihracat artışını yüzde 84,8 ile Finlandiya gösterdi, düşüş yaşayan tek ülke ise Birleşik Arap Emirlikleri (yüzde 15,6) olmuştur.

 

SPOT:

İTHALAT ARTIŞINDA BİRİNCİ ENDONEZYA
2008 yılında, dünya ithalatında önemli ülkelerde yaşanan değişimler incelendiğinde; yüzde 340,4 artış ile Endonezya’nın en fazla artış kaydeden ülkeler arasında ilk sırada yer aldığı ve bu ülkeyi Brezilya (yüzde 107,8) ile Rusya’nın (yüzde 74,1) takip ettiği görülüyor. Bu ülkeler arasında ithalatında en çok düşüş kaydedilen ülke ise Suudi Arabistan (yüzde 25,8) oldu. 2008 yılı sektör ithalatında ülkelere göre yapılan sıralamasında 26. konumda bulunan Türkiye, 319,3 milyon dolar değerinde ithalat gerçekleştirerek, dünya geneli ithalatından yüzde 1,2 pay aldı.

 

SPOT:

8,1 MİLYON DOLAR İLE ÇİN İLK SIRADA
Vinç sektörü 2009 yılı ihracatımızda Çin Halk Cumhuriyeti’nin 8,1 milyon dolar ile birinci konumda yer aldığı, bu ülkeyi 6,2 milyon dolar ile Suudi Arabistan ve 5,5 milyon dolar ile Fas’ın takip ettiği görülüyor. Sektörde en büyük ithalatçı konumunda olan ABD’nin ise Türkiye’nin sektör ihracatında 58. sırada yer alması dikkat çekici. 2009 yılında sektör ihracatımızda en büyük payı alan ilk 20 ülke arasında ihracat artışı esas alındığında; yaklaşık 13 kat artış ile Hindistan’ın ilk sırada yer aldığı görülüyor. Bu ülkeyi yüzde 494,7 artış oranı ile Katar ve yüzde 333,8 artış oranı ile Suriye takip ediyor. Söz konusu dönemde ihracatımızda en büyük düşüş ise Birleşik Arap Emirlikleri’nde (yüzde 48,2) gerçekleşti.